9 Ekim 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

9 Ekim 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ten memnun görünmektedir. Çok rica ediyoruz, bir gazeteden iki kişiyi çıkar- makla «haber verme ve tenkid vazife- sinde emniyet» in ne alakası var? Bu gibi meseleler nasıl istismar edılebılır istismar edildikten sonra ise lışan bir muhalefete kim hatta emniyet edebılır" Demokrat Parti tek parti sistem doğru gidiyorsa bunda muhalefetin boyle ellerde kalmış, böy- le ellerde bırakılmış olmasının hiç mi kabahati yoktur, hiç mi tesiri yoktur" Gazetesinden iki kişiyi çıkarmak için memleketın belli başlı bır dâvasını ta- rif edilmez hafiflikle istismar etmekten çekınmıyen bir lıdere sahıp muhalefet paı'tısının peşinden kim gıdebılır Böy- le bir zatın tarif edeceği — memleket manzarası üzerine partilerinin polıtıka— sını istinat ettirecekler ancak yanlış yı la giderler ve hangi his altında olursa kikati görmemekte fazla inatçı davran- mış olurlar İnsanları tanıyalım!.. Basın İçerdekiler - Dışardakiler Dunya gazetesının sahip ve muharri- ri Bedit Vay canına' dedi Bütün mü- cadelemız yine aynı yerin yolunu tut- mak İ ç mıydı"» ini, — ifadesini almak üzere v © lerin, hattâ hepsinden dehşeti Örfi İda re kumandanlıklarının yabancısı sayıl- mazdı. Cumhuriyet Halk Partisi iktida rı zamanında bunlardan her birini teker teker —bazan ikişer ikişer— denemiş- ti. İfadesini almışlar, «dostane tavsiye- ler»> de bulunmuşlar, muhakeme etmiş- lerdi.. Ama, o, bildiğinden şaşmamış, daha çok hurrıyet daha sahici demok- rasi istemek dâvasından i bunlara mâni olmaya çalışanlara ger- çekten acı, ama haldi hücumlarda bu- lunmaktan çekinmemişti. Sonra, iktidar edebiyatının lisaniy- le bir 14 Mayıs günü bu memleketin Karşısında Hicabı Dinç vardı Hi- cabi Dinç Bedii Faik'i gayet iyi tanırdı zira kendı Cumhuriyet Halk Parti zamanında yine Istanbul da —şimdi nbul savcısıdır— basın savcısı idi ve gazetelerle gazeteciler hakkında takiba- o lüz göster ırdı Dünya gazetesi- nın sahb ne suçun doğru- su suçlarının ne oldugunu anlattı. İd- diasına göre — Bedii Faik — Başvekilin, Adliye Vekilinin, Maarif Vekilinin, Ad- liye Vekâletinin manevi şahsiyetlerine hakaret, Reisicumhura hürmetsizlik et- miş ve bütün bunları kendi iki küçük fıkrasına sığdırmıştı.. Dünya gazetesi ha bunlardan başka diğer bir ta- kım suçlardan dolayı da takibat açıl- mıştı. Gazetenin öteki sahibi Falih Rıf- kı Atay her hangi bir yazısından dola- 6 yı suçlu görülmemişti. Ama, eğer ar- kadaşları mahküm olurlarsa yıyeceklerı para cezasının beş mislini de o ödeye- cekti. Adaletin kılıcı, -Dünyanın başına inmek üzereydi İhtimal ki şu veya bu başmuharir yine <<Şerıatın kestıgı par mak acımaz» deyip basın hurrıyetının «hakiki» mânasını belirtece Hâdise akisler uyandırdı sayıda avukat Bedit Faik'in Dünya gazetesinin mudafa asını bedava olarak Üzerlerine almi lundular. Bunl çoğu Halk avukatlardı ama ıçlerınde tarafsız, hat- tâ Demokrat Partiye sempati duyanlar yok değildi. Bildirildiğine göre ÜUniver- sitenin tedris heyetinden bazı hukuk- çular da dâvaya gireceklerdi. ve Bedit Faik'e telgraflar da Dostları dostluklarını bıldırıyorlardı. * Pek çok E ğer Huseyın Cahit Yalçın ve arka- daşlarının, eğer Bedit Faik ve arka- Bedii Faik Kabahati : daşlarının üzerlerine Adaletin kılıcının esi — hâdisesi gazeteciler arasındaki —bulunması gereken— tesanüdün bir miyarı sayılacaksa pek fena not aldıgı— mızı burada ifade etmeden geçemeyiz. Mesele Hüseyin Cahit Yalçını mahküm eden mahkemenin kararım münakaşa etmek veya Bedii Faik'i ıfadesını almak üzere celbeden savcının hareketini be- ğenip beğenmemek değildir. Ortada bir kanun vardır ve mahkemeleri o kanun bağlar. Güzel yazmak Fakat kanunun basın hurrıyetını zedeleyecek mahiyette oldugu rtık an laşılmış bulunuyor. — Böyle bır kanun mevcutken iktidarı her hareketinden dolayı methetmekle kendilerini mükel- lef görmiyen enkid ederken ik- tıdar ıçın ayrı, muhalefet için ayrı Ölçü kullanmayı tarafsızl ga yakıştıramıyan kalem sahipleri T durumdadırlar. Elbette ki şanta) ıçın gazete çıkaranlar elbette ki şahıslara gelişi güzel soverı— ler, elbette ki hü jenere edenler herkesten evvel hakiki gazetecileri üzer, rahatsız eder, onların lanetini çeker Ama, Hüseyin Cahit Yalçın Veya Bedıı Faık bu sınıfa girer- ler Haydi Hüseyin Cahit Yalçını bir kenara bırakınız O, daima —yâni bu son senelerde daima— C hurıyet Halk Partisini tutmuştu larından Demokra Partılı lıderler hep şıkayetçı olmuşlardır Ama, Bedii Faik iğnesini Halkçı veya Demokrat liderle- re batırırken degışmemıştır kil... şen Bedit Faik değildir kil... Bedii Faik İnönüyle alâkalı bir hareketi tenkid ederken İnönü Reisicumhurdu ama bu- gün iktidarda bulunan kimseler o za- man kendisini Reisicumhura hürmetsiz- lik etmekle suçlandırmıyorlardı. Bedii Faik Recep Peker'i tenkid ederken bu- gün iktidarda bulunan kimseler o za- man kendisini Başvekile hakaret etmek— Deği- hıyesını yapıyorlar İ Bedii Faik meselâ Recep Peker veya o telakkıde olanlar hakkında çok daha acı kelımeler kullanıyordu. Bunlar o za- man suç sayılmıyordu. Şimdi, suç sa- yan bir kanunu nasıl müdafaa edebili- riz? sın hüriyetini, bir memlekette herkesten çok ve herkesten fazla basın üdafaa eder. Bir gazeteci, ama Hü- seyın Cahıt Yalçın veya Bedi F; bi bu meslekte hakikaten bi olan ve <<Kapkaççı», hs» hüviyet — taşım ir mahküm olunca ewelâ meslekdaşları üzülürler. Sonra da oturup vaziyeti, her türlü particilik mulahazasının ustunde düşünürler. Kan mânasını daha iyi anlamaya çalş l ar. meslekte bir e dır. Unutulmamalı Muvafakat, muhalefet.. gelıp geçici şeylerdir. Meselâ Ahmet Emin Yalman Samet Ağaoğlu'nun Baş- Vekıl muavinliği zamanında — bal gibi muhalifti. Şimdi, aynı şekilde muvafik- tır. Yarın, bir hâdise, kendisine karşı iktidarın veya muhalefetin davranışın- da bir değişiklik karşısında yine muha- lefete pekâlâ dönebilir. Fakat o zaman, anunun kusurlarına şimdi göz yum- masının eziyetini bizzat çekebılır Oh, olsu demek kolaydır. Zor olan şahsı hıslerın üstünde kalınıp esleğin icap ettirdiği aksülâmeli yü- rekte hıss debılmektır Meslek tesanü- dünden maksat da budur. Yoksa, suç- luları koru kürüne müdafaa degıl AKİS. 9 EKİM 1954

Bu sayıdan diğer sayfalar: