23 Ekim 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

23 Ekim 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bankacılık Altına paydos! lman iktisatçılarından Hildebrandt, milletlerin — tarih boyunca geçirmiş oldukları iktisadi merhaleleri önce «mü- badele iktisadından evvelki devir» ve «mübadele iktisadı devri» diye ikiye ayırır ve mü ele iktisadım da <«Ayni mübadele iktisadı», «nakdi mübadele iktisadı» ve «kredi iktisadı» diye üç bö- lümde inceler. Bankalar daha çok bu «kredi iktisadır — devrinin müesseseleri- ticaretini yaparlar. Kendilerine lu olan parayı tedarik ederken kendi itibarlarını kullanırlarsa, kendile- rinden kredi talep eden şahıslara da kredi açarken onların dışardaki itibar- larını nazarı itibara alırlar. İşte bu iki yönlü kredi muamelesinden, bankaların kazançları doğar. —Zira bankalar ucuz faizle — borçlanırlar, borçlandıklarından ikrazda bulunurlar. tara ilk gelen şey kâr veya kazanç mak- sadiyle kurulmuş bir müessesedir. İktisadi hayatımız ikinci cihan har- biyle beraber bir gelişme gösterdiğin- den, mezkür harbin hitamını müteakip harp sonu meseleleri gibi meselelerle karşılaşmadığımızdan ve 1945 tenberi milletlerarası camiada memleketimizin şerefiyle — mütenasip yeri aldığımızdan bankalarımızın faaliyeti arttı. Yıldan yıla istihsal ve mübadele hacmimiz ge- nişledi, devlet butçelerınde gittikçe ar- lar da kredi muamelelerinin daha fazla yaygın bir hale gelmesini — intaç etti. İşte bunun için para ticaretini yapan müesseseler bugün birbirleriyle rekabet halindedirler, mudilere daha fazla ni- met serper görünme yarışındadırlar. Tertipledikleri ikramiyelerde neler yok neler: bahçeli evler, 6000 altınlar, ömür boyunca gelirler, ağırlığınızca gümüş- ler, apartıman katları ve saireler. Halbuki bu nimetlerin dağıtıldığı her ayın değişik günlerinde kazananlar mu- diler değil, bankalardır. Zira onlar mevduat sahiplerinin paralarını ken- dilerine yeter miktarda nemalandırıyor- lar ve ucuz faizle kullandıkları para- nın kazancından pek azını ikramiyeler tertip etmek suretiyle bahta yaver olan mudilere dağıtıyorlar. Bunlar ise sade- ce tertip edenleri kazançlı duruma ge- tiren ve netıcede iştirak edenleri zara- Ba- diğer yandan paramızın kıymetinin düş- mesinin adetâ bankalarca bir nevi te- yidi mahiyetini taşıyan paradan gayrı emtıalarla ikramiye ihdas etmeyi men etmek üzere bundan böyle de mukim veya iş yapan bilümum ger- çek ve tüzel kişilerin Maliye Vekâleti- nin Önceden yazılı müsaadesini almak- AKİS. 23 EKİM 1954 İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Bankalar ikramiyelerini ilân ediyor Altın olmazsa gümüş olur sızın her ne maksatla olursa olsun hiç- bir şekil ve suretle altın veya altından mamul her türlü eşya ve sikke ikrami- yeleri tertip eyleyememelerini ve meş- kuk veya gayrı meşkük alandan mamul ya — tevzi edememelerini» âmir olan 4/3565 saydı karan almıştır. Kararın metninden de anlaşılacağı üzere Maliye Vekâleti altın ikramiyele- rini tamamen kaldırmamakta fakat bu ikramiyelerin tertibı me ür vekâle- tin Önceden aadesine bağlamakta- dır. Bakanlar kurulunun almış olduğu bu kararın yerinde olup olmadığım in- celemek için memleketimizdeki mevdu- at durumunun son on sene zarfında va- deli ve vadesiz mevduat şekillerinde ne biçim tahavvüller geçirdiğini görmek lâ- mdır. mleketimizin güzide iktisat- çılarından bırı Cumhuriyet gazetesinde neşrettiği bir etüdünde bu durumu şöyle hülâsa etmektedir: 1944 senesin- de vadeli mevduat, mecmu mevduatın D 44 ünü teşkil etmekteydı 1954 sene- sinde bu nisbet B 10 a düşmüştür. Va- deli mevduatın vadesiz mevduata inkı- lâbında bankaların 1kramıye tevzılerınm büyük rolü vardır. parası olan vatandaşlar lara para yatırmakta ve mümkün mer- tebe her bankanın keşidesinde bahtı- nı denemektedir. Bankalar bu halleriyle âdeta — birer piyango müessesesi haline gelmişlerdir.. Halbuki bir memlekette tasarrufu nemalandırma yolu bu değil- dir ve vatandaşlar eğer bankaların ter- tip ettikleri bu ikramiyelere rağbet gös- teriyorlarsa bu arın küçük bır tasar- ruf hesabıyla bahtlarını denem TZu- larından da değildir, bu arzuyu taşı an- lar varsa bile bunlar ekalliyettedir. Asıl mesele memleketimizde bir ser- maye piyasasının teşekkül etmemiş ol- masındadır. Nitekim Ziraat Bankasının, Emlâk ve Kredi Bankasının, son olar: k İstanbul Belediyesinin çıkardığı viller vatandaşlarımız tarafından bet görmektedir ve ilerde bu piyasa te- şekkül edince para oraya akmakta ge- cikmeyecektir. Bankalardaki mevduatın artması ise vadeli tah- ağ- şılık çeşitli bankalarda muhafaza edil- mek suretiyle kısa zamanda talih yo- luyla bir günde zengin o]uı'vermek ar- zusundan deri gelmektedir. Kanaalımızce bankaların — ikramiye bankalara ucuz fiatla, tan uzaklaştırarak onları bir nevi — ku- baz halin etirmektedir. Gerçi bu kumarda kayıp yoktur amma kârdan mahrumiyet de bir nevi zarar değil mi- dir? İşte mesele bu yönden ele alın- Bakanlar kurulunun al- tirmek arzusundan ibarettir. Altın ikra- miyeleri memleketimizde altın mikta- rını azaltmadığına, yalnız — mevcut al- raya prim yaptığından veya yapmı dan korkutuyorsa bu, par politikası- nın aksaklığından gelmektedir ve bu hal bir sebep değil bir neticedir. Net ıceler uzerınde kafa yorup bunlarla i nları doğuran mek kanaatımızca Altın — ikra- menedilir gümüş kaim olur; de kaldırsanız, onun cevher alır. onun — yerine ikramiyesini başka bir Zaten kıymetli maden ik- 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: