23 Ekim 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

23 Ekim 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SPOR Kaleci Turgay Torbası açık kalmıştı Futbol Barut olmayınca.. aten ümitli değıldık Fakat ne ya- lan söyliyelim dört farklı bir mağ- lubiyet te beklemiyorduk. Bir şey um- at etmemiz lâzım amma. Türl 'utbo- lunun bu kadar aciz durumda olduğu- nu bir defa daha anlamış olmak hepi- mizi iiziiverdi işte. Dünya futbol şam- piyonasında Yugoslav futbolu «birinci SIL f» vasıflandırılırken hele al cak sürpriz olabilirdi. Vakıa Türk fut- rin daima tekerrür edeceğini kim söy- leyebilir? goslavya ile milli maç yapıla- cağı tahakkuk ettiği zaman yine yüre- ğimiz titremişti. Hele çalışmalarının başlamasından sonra heyecanımız kı ku halini aldı. Rakiplerimiz sanki bu hissimizi biliyorlarmış — gibi Futbolun AKİS. 23 EKİM 1954 kuı'ııcıılarmdan Gal i, arkasından Saar' Geçen pazar günü radyo — parazitleri arasında mikrofondan — sesini duymıya çalıştığımız spor yazarı, milli hakem (Her halde spiker değil) Sulhi Garan- nın rakip santra çizgisini aşan — milli takımımızın akınlarını »nakledisi sakla- mıya hacet yok, pek seyrek oldu. Hani Radyoları biraz geç açanlar Yugoslav kalesini kimin koruduğunu, for hattı- mızın sol kanadının kimlerden teşkıl edildiğini tahmin ederim ki, en az Ağır mağlubiyeti 5 - 1 lik mağlubiyetten sonra, ken- di yazdıklarım dahil, dan evvel kaleme alınmış bütün tah- min yazılarına şöyle bir göz gezdir- dim. Hiç birinde müsabakayı kaza- nacağımıza dair kanaat şeklini almış bir mütalâa yok, kimse Yugoslavlara teknik bir üstünlük gösterip galip ge- lebileceğimizi ima dahi etmiyor. Bu- na mu kabil, — «<«çocukların ananevi rak işaret etmişti. Şimdi, müsabaka- dan sonra ayni kalemlerin ne dere- ceye kadar şiddetli tenkidler kara- layacaklarını, veya nelerle tevilde bulunacaklarını merak ediyorum. dur. Futbol seviyesi çok yüksek ol- mıyanlar, bu gibi — müsabakalardan evvel — nihat kadrolarına muhakkak bir arada bir kaç maç yaptırmalıdır- lar. Bizim takımımız da böyle ü oynadı, fakat milli maçın tertibi 3e hiç çalışmadı. Bu kadro sahada tu- tunamayınca, bazı oyuncuların değiş- tirilmesi gerekirdi, bu da yapılmadı. Nihayet takımın tam bir müdafaa- nın oyunu ile işe başlaması hatadır. İşte kanaatimizce maçın neticesine tesir eden teknik sebepler. Bu hata- lar işlenmese idi müsabakayı kaza- nabilir mi idik? İki takım arasında- ki teknik seviye farkının bunu müm- kün kılacağı da pek zannedilemez, ancak netice daha az farklı olabilir, daha az mahküm bir oyun çıkarabi- lirdik. Yoksa bir üstünlük fevkalâde- lik olurdu. Düşünün bir kere, Yugoslav Mil- K takımında yer alan dört oyuncu milli forma altında 50 den fazla mü- sabaka yapmışlardır. Bizim — milli maçlarımızın yekünu ise —Genç, B ve hususi şartlı maçlar hariç— ancak elliyi bulmaktadır. FEn kabadayısı dakikada öğrenemediler. Neyse — oldu İsviçre, İsrail, Almanya — hezimetlerin- den sonra bir Yugoslav hezimeti — de futbolumuz için mukaddermiş. — Yalnız anlıyamadığımız bir nokta var — ki, o a şu : Milli takımımızın tam — seyyahata çıkacağı gün, futbol federasyonu takı- mı tesbit ve ilân etmişti. Son hazırlık ğı gibi Yugoslavyaya gidecek kafileye de dahil olmadığını gördük. — Hatta formda olan bu —oyuncunun hazırlık maçlarındaki muvaffak oyunlarını göz önünde tutarak buna üzülmüştük. Son- radan kulübünün bu oyuncusunu mas- raflarını kendi karşılamak suretiyle ve sırf maçı takip etmek üzere kafile ile nasıl görmeliyiz ? Tevfik UNSİ Lefter 22 nci maçını oynadı. Yugos- lav takımındaki oyuncuların — milli müsabaka vasatisi 35, — bizimkilerin 1. ise, en g hesapla sadece Bundan mada karşılaştığımız rakip- lerin ancak üçte bi bo- lunda bir şey ifade eden rakiplerdir. Dünya piyasasında futbolumuzun bir harekette bulunmağa başlaması an- cak altı sene evveline kadar gider. Yugoslavlar ise daha 930 senesinde, dünya futbolunun devleri ile, dün- ya şampiyonalarında boy olçuşmege başlamışlar, iki defa kar finale yük- selmişler, — iki defa da — Olimpiyad ikincisi olmuşlardır. — Avrupa futbol piyasasının içindedirler ve bol bol Avrupanın en ileri milletleri ile te- mas halindedirler. Onların futbolun üstadlarına yakınlıkları, hocaları, teş- kilât, çalışma metodları, görgüleri, futbolculuk — ananeleri ile, kuvvetli bir futbol kültür ve pratik yerleşme- sine yol açmıştır. Biz ise yeni yeni Avrupai metodları benimsemeğe, bu metodlarla teşkilâtlanmağa, çalışma- ğa gayret ediyoruz. Bu da yeni oldu- ğu için ve hâlâ eski geleneklerimizin tesiri altında bulunduğumuzdan, bir türlü u ni — âleme ntibak edememiş vaziyetteyiz. Her şeyden evvel idarecisinden oyuncusuna, mu- rinden e kadar fikir- lerdekı ınkılabı sağlayamamış, haz- medememiş bulunuyoruz. Ne kitle halinde, ne de ferden teknik, moral ve görgü bakımından şimdilik rakip- lerimizin seviyesine varmış değiliz. Ar: ir kazandığımız fevkalâde neticelerin birbirini takip etmesinden sonra daha emniyetle ileriye baka- bılecek galibiyetleri teknik kudreti- de aramağa başlıyabılecegız Bu- n ümit kesecek bir şey de mevcut değil Yukarda belırttıgımız gibi, bi- zim futbolun kurtları ile temasımız rakiplerimize nazaran daha çok ye- nidir. Bugüne kadar yedi maçta Yu- goslavlar karşısında ancak bir gali- biyet aldık. Bu sonuncu ve acı mağ- lübiyet inşallah bir ders teşkil eder.

Bu sayıdan diğer sayfalar: