18 Aralık 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

18 Aralık 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık Aktüalite Mecmuası B. M. M. arkası Ardıç Sok. Desen Matbaası — Ankara P. K. 582 — Tel: 18992 60 kuruş * Fiyatı: İmtiyaz sahibi : Metin TOKER * Yazı işlerini fiilen idare eden : Cüneyt ARCAYÜREK Ressam : İzzet ÇETİN Karikatür: TURHAN Fotoğraf ZÜHTÜ ÖVEN Klişe : Cemal YENAR Abone Şartları : 3 aylık (12 nüsha) 6 lira 6 aylık (25 nüsha) 12 lira 1 senelik (52 nüsha) 24 lira İlân — Şartları : 4 Renkli arka kapak (Tam sayfa) 350 lira Kapak içi 300 lira ve metin sayfaları Santimi 4 Lira * * Dizildiği ve Basıldığı yer : Desen Matbaası - Ankara Kapak Resmimiz Samed Ağaoğlu Yeniden ön plânda AKİS, 18 ARALIK 1954 Kendi aramızda Sevgili AKİS okuyucuları Iki yolun ağzında — bulunduğumuz artık açık şekilde belli oluyor. Ya, 1946da başlayan ve 1950de - ilk müsbet neticesini veren demokratik hamlemize devam edeceğiz ve böy- lece medeni milletler arasındaki ye- rimizi alacağız, ya da tornistan edip eskisi gibi «biz bize benzeriz» tera- nesile bize mahsus bir hürriyet reji- ni içinde idame-i hayat eyleyecegız Bu hürriyet rejiminin, batılı manâsi- le bir demokrasi sayılamayacağı aşi- kârdır. Demokrasinin bir kaç çeşidi yoktur. Hürriyet rejimi hürriyet re- jimidir ve onun başına eklenecek her hangı bir sıfat doğrudan doğruya re- jimin mahiyetini değiştirecektir. Totaliter idarelerin serbest se- çimle iş başına — geldikleri çoktur. Yahut serbest seçimle iş başına gelen bir partinin ve onu idare edenlerin demokrasiden diktatörlüğe kaydıkla- rı da hiç görülmemiş bu şey değil- dir. Hattâ bunların, ekseriyetin re- yini uzun müddet muhafaza ettikleri de vâkidir. Fakat — demokrasi, ama hakiki mânasiyle demokrasi bir ekal- liyetin ekseriyet — üzerine çöreklen- men olmadığı kadar bir ekseriyetin ekalliyetin bütün haklarını ortadan kaldırması da değildir.. Demokrasi serbest seçimle devletm başına ge- len ekseriyetin, ekalliyetin - bütün haklarına hürmet ederek vazife gör- mesinden, isleri - tedvir etmesinden ibarettir. Milletin reyile iktidara gel- diğinde hiç şüphe bulunmayan bir parti basa ana hürriyetleri ortadan kaldırır ve buna rağmen — müteakip seçimde gene milletin reyini alırsa hareketi «demokrasiye aykırı» olmak vasfından kurtulamaz. Bırakınız ki seçimde bu parti «ben su ana hürri- yetleri kısacağım» diye ortaya çık- mamıştır ve millet bu partiye daha fazla hürriyet istediği için pek çok münevveri, pek çok köylüsü ile ıtı— mad beyan etmiştir ama hakiki mi nasiyle demokratik bir iktidar bu se- lâhiyeti alsa bile onu — kullanamaz. Demokratik iktidarların — yapmıya- cakları, yapmamaları gereken bazı hususlar vardır. Bir parti seçmenlere «milletin her ferdine bin lira dağı- tayım mı?» diye sorsa seçmenler müsbet cevap verirler. Ama, seçmen- ler böyle istiyor dıye hiç bir hükü- metin aklına bu şekilde mânâsız ha- rekette bulunmak gelmez. Hükümet etme sanatının bazı ana prensipleri vardır. Devletler, kabileler değildir. Arada farklar mevcuttur. «Eğer mil- let istemezse, reyile ifade eder» diye mutemadıyen sertleşmek, en basit hakları ortadan kaldırmak, keyfi ha- rekette bulunmak, basını susturmak, adaletin — teminatını, — üniversitenin muhtariyetini zedelemek yanlış bir yoldur. Bu yolda atılan her adım milletin iradesini istediği gibi kul- lanmasına mâni olan setlerdir. Hürri- yetler gide gide, azala azala öyle bir noktaya varılır ki seçmen, beğenme- se de beğendim demek zorunda ka- lır. Rusya'da sandıktan çıkan reyler, «andığa atılan reylerden — başka şey değildir. Bu, Rusya'da demokratik bir nizamın bulunduğunu mu ifade ederi * E vet, iki yolun ağzında bulunduğu- muzdan hiç şüphe yoktur. rat Parti, içinde bunal dıgımız fasıt daireyi kırmak ve evvelâ kendini o- nun dışına atmak zorundadır. Bu dai- re ortada kaldıkça, her şey bir inad ve sinir yarısı haline geldikçe işlerin düzelmesine imkân bulunamaz. Mu- halefette ve iktidardayken insanların hâdiseleri başka sözlerle — gördüğü, hattâ aynı hâdiselerden başka netice- ler çıkardığı bilinen bir hakikattir. Fakat bir muayyen noktada durup, «acaba yanılıyor muyum?» dıye dü- şünmek uçuruma düşmemek için en emin çaredir Dün demokrası için çalışan ve pek çok meselede tıpkı bugünün ba- zı muhalifleri gibi düşünenlerin şim- di yanıldıklarını görmek insanı üzü- yor. Tek teselli o zaman da yanlış duşunen bazı kimselerin mevcut bu- lunduğ onda onların hezimete ugradıkları hakıkatıdır New-York Ti- mes'in gayet güzel belirttiği gibi de- mokrasi saatinin ibrelerini geri çevir- mek mümkün değildir. Her şey, gide- ceği yere kadar gidecektir. Yalnız a- rada, bazı kimseler ıstırap çekecek- ler, üzüleceklerdir. Fakat güneş bu- lutların arasından mutlaka sıyrılacak ve yeniden parlayacaktır. Bunun ak- sini düşünmek tarihi inkâr olur. Hurrıyet öyle bir nimettir ki onun defa tadına varan onsuz ya- pamaz. Türk milletinin bu tadı tad- masında Demokrat Parti lıderlermın büyük emeği geçmiştir. Eğer onların bilhassa 1946-1950 arasındaki akıllı, ürüst, cesur ve memleketsever mü- cadelelerı olmasaydı ihtimal ki de- mokrasi bize ço ha geç gelirdi. 1050 seçimlerinin neticesi bu müca- delenin milletçe takdırınden ibaret- tir. Ama eğer o devrin mücahidleri ik- tidarı alır almaz değişmişlerse, eğer artık gayelerı hürriyetleri kısmaksa, eğer bunun için dün ötekilerin ağzın- dan ışıttıgımız sebepleri sayıp dökü- yorlarsa onların yerine mutlaka aynı derecede akıllı, aynı derecede dürüst, aynı derecede cesur ve memleketse- ver başkaları çıkacaktır. Kendilerinin terkettikleri meşaleyi onlar alacaklar ve aynı zaferi onlar kazanacaklardır. Bundan hiç kimse zerrece şüphe ede- mez. Büyüklük, muhalefetteyken vaz'e- dilen prensiplerin iktidarda tatbiki idi. Saygılarımızla — AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: