13 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

13 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hayat Pahalılığı ve Muhalefet "Efendiler, bunun adı şapkadır" Bir şeyin adını değiştirmekle ma- niyeti — değişmeyeceğini — herkes gibi biliriz, fakat, nedense, bilmez gorunmekte eskiden beri bir tayda umarız. İkinci Dünya Harbinin dı- şında kaldığımız halde ondan doğan iktisadi darlıkları, harbin içinde o- lanlar kadar, şıddetle duyduğumuz günlerde, zaruri ihtiyaç maddeleri- nin halka vesika ile dağıtılmasına taraftar olmıyan o zamanın Başve- kili "Ben Birinci Dünya Harbinde bu memleketin vesika yüzünden çektıklerını unutmadım; Türk mil- leti sika" sözünü bir daha işit- mıyecektır demişti. Çok geçmeden "kar ler ve arkasından da karne yolsuzlukları ve karaborsası çıktı. Ke ndımıze mahsus usullerden bi- ri de "resmen yalanlama" dır larca evvel, İstanbulda tifo salgın bir hal almıştı. Hattâ o günlerde limanı ziyaret eden Japon filosun- dan şehre çıkan gemiciler içme su- larını, gemilerinden doldurdukları matralarla, yanlarında taşımışlar- dı. İşte, bizim Sağlık Vekâletinin tifo salgınını söndürmek için o za- man aldığı iki tedbir: 1) İstanbul- da ve Türkiyenin başka şehirlerin- de salgın halinde tifo hastalığı bu- lunmadığı resmen ilân olundu; 2) II. Abdülhamid devrınde başlamış ve o günlere kadar intizamla de- vam etmiş olan haftalık sıhhi vu- kuat istatistiğinin gazetelerde neş- rolunması yasak edildi; bu türlü is- tatistikler gazetelerden gizli tutul- du. Tifo salgını da, hastalığın hızını alıp şiddeti kırılarak kendiliğinden eski andemik haline geçmesine ka- dar devam etti Aynı zihniyetin hâlâ hüküm sür- düğünü görüyoruz. Doğrudan doğ- ruya veya dolayısiyle Devletin kont- rolü altındaki işletmeler mahsul ve mamullerinin fiyatları ve kara, de- niz ve hava yollarının-nakil ücretle- ri yükseltilmiş, fakat buna denilecek yerde "ayarlama” adı ir. Ticaret Odasının eskıden enedilmiştir. Başta yiyecek olmak ü- zere her türlü ihtiyaç, maddelerinin, ayarlamalara muvazi olarak, gün- den güne artan pahalılığı ap-açık bir hakikat iken resmi ağızlar "pa- halılık yoktur" demekte hiç bir mahzur görmüyorlar, belki haksız da değildirler. Zira eşyanın fiyatı ile satın alacakların ödeme kudret- leri arasındaki nisbet düşünülürse fiyatın ne kadar izafi bir mefhum olduğu anlaşılır: Türkiye dahilinde AKİS, 13 AĞUSTOS 1955 Atatürk ve kara sularında, hususi şahısla- ra ait olanlar mustesna her türlü nakil vasıtalarında bedava seyahat edebilen ve geliri ayda 2800 lira tu- tan bir mebusa göre hayat elbette pahalı değildir; aylık kazancı on bınlerle sayılan iş adamlarına göre u olması bile mümkündür; onlar dunya gormuş kimselerdir, eh Türkiye de dünyanın "en pahalı memleketi" değildir ya; mahsulünü kolayca paraya tahvil edebilen bü- yük toprak sahibi çiftçiler için de, vergiden de muaf oldukları düşü- nülürse, hayat elbette ucuzdur: elli, altmış bin, haydi haydi seksen bin kâğıda bir Cadillac alman memle- kette pahalılıktan bahsedilir mi? Geride kalanlar ve zaten geri- likleri yüzünden o hale düşmüş o- lanlar, ise sadece sabit gelirlerdir ki f"yat ayarı, fiyat kontrolü gibi iktisadın yüksek — dava-başlarında, onların da bir kemmiyet olarak he- saba katılması lüzumsuz ve fayda- sız sayılabilir. İşte bu da bir fiyat anlayışıdır ve fiyatlar, galiba, bu anlayışa göre ayarlanmaktad T. Diğer taraftan, hükümet adam- ları muhalefet partılerının pahalı- lıktan, geçinme sıkıntısından bah- setmelerini katiyen hoş görmez ve böyle şeyler konuşulacak diye top- lantıları bile önlerken, iktidar par- tisi politikacıları "Pahalılık ve sı- kıntı yoktur, muhalifler kötü pro- pagandaları ile suni buhranlar ya- ratıyorlar demektedirler. Tifo sal- gim resmi tekzible önlenememiş i- se de, hiç olmazsa, ört-bas edilebil- mişti; çünkü mılyon nüfuslu bir şe- hirde tifo salgını her gün, her yer- de gözle görülüp elle tutulacak bir Sekil alamazdı. Hayat pahalılığının Sizin gibi Türkiyede bin- lerce insan her hafta — AKİS'i bir baştan öte- kine okuyor Malınızı satmak, firmanızı ta- nıtmak, isminizi duyurmak için siz de AKİS'e ilân veriniz. Müracaat: AKİS İlân Servisi P. K. 582 — Ankara YURTTA OLUP BİTENLER Avni BAŞMAN resmi beyanlarla ört-bas edilmesi ise imkânsızdır; zira her fert her gün çarşıda pazarda en lüzumlu ihtiyaç maddeleri fiyatlarının nasıl yükseldiğim gözleri ile görüyor. rum karşısında Hükümetin muhalefete karşı aldığı tavır, îçti— mat bakımdan olduğu kadar siyasi bakımdan da tamamıyle yanlıştır Hükümet bu "tedbir" ile muhale feti susturursa, netice kendi leh_ıne değil, muhalefetin lehine olur. İn- sanlar susturulabilir. ama, sadece bunu yapmakla realite değişmez; yalnız değişmemekle de kalmaz, muhalefetin propagandasını en te- sirli şekilde o yapar ve yapmakta devam eder. alk nazarında itibarı yüksek olan hakikaten kuvvetli bir idare kuvvetini memleket içinde en az gösteren idaredir. Her bakımdan sıhhatli, gürbüz, saglam sinirli bir adama ıstedıgınız kadar "rengin sa- rarmış, gözlerin sönü kendine dikkat et, sen hastasın" deyınız gö- receğiniz mukabele sadece küçüm- ser bir dudak bükmeden ibaret ka- lır. Ancak kafası kendi sıhhat ve kuvveti hakkında — vehimlerle dolu olan kimsedir ki karşısındakinden buna benzer sozler işitince sarsılır, huzurunu kaybe Hükümet muhalefeti sessizliğe mahküm etmekle, sadece, kendisim zayıf hissettiğim belırtmış olur; muhalefet de, görünen sathın altın- da, halk arasında yayılan rivayet- lerle dedikodularla beslenerek gün- n güne kuvvetini artırır Hükümetin muhalefetı tesirsiz bırakmak için yapacağı bir tek iş vardır: kalkınma hareketinin deva- mı süresince, fiyatları, halkın en buyuk kısmının tahammül kudre- tim aşmayan mâkül bir hadde dur- durmanın çaresini bulmak ve bunu tahakkuk ettirmek. Maaşları yük- seltmekle ücretleri arttırmakla hal- kın satın alma gücünü durmadan yükselen fiaytlara eriştirmeğe im- kân olmadığı, dünyanın başka yer- lerinde, tecrübelerle anlaşılmış bır. hine değişmedikçe muhalefet ko- nuşsa da, sussa da; toplansa da, kapansa da kuvvetini muhafaza e- decek ve kuvveti pahalılığın artma- sı ile birlikte artacaktır. Ve seçim kanununda 1954 te yapılmış olan bütün tadiller 1958 seçimlerinde, iktidarın aleyhine işleyerek, 1050 se- çimlerindeki gibi bir netice verirse, buna yalnız başında olanlar müs- tesna, hiç kimse şaşmıyacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: