13 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

13 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Menderes ve gazetecıler Ağır ağır ineceksin bu merdivenlerden yısiyle iktidarın en ziyade güvendiği organdı. Bu gazete bütün diğer bes- lemelerin mecmuundan bir kaç misli fazla satıyor ve piyangosu sayesinde pek çok aileye giriyordu. Bu bakım dan iktidar kendısıne ehemmiyet ve-' riyordu. Şimdi ise Yeni Sabahtan beklenilen vazıfeler vardı. Muhalefe- tin seçimlere katılmaması karşısında bilhassa C.H.P. Genel Başkanı İsmet İnönüye karşı açılacak kampanyada en mühim ro- lü oynamalıydı. i hu karar- dan sonra Yeni Sabah sudan İki baş- makale yazmakla iktifa etmiş, bir hüküm vermekten kaçınmıştı. Bunun sebebi vardı. Maziye bakış Hem Demokrat Parti da 1946 dan sonra bütün seçimleri boykot et- miş ve bu kararını o zaman parti li- deri olan Bayarın bir beyannamesıy- le İlân etmişti. Bugün Muhalefet seçimlere girmeme kararını vatanı duygularla bagdaşır görmeyenler a- caba o vakit neden seslerini çıkar- mamışlardır" Seçimleri boykot sa- dece Demokrat Partinin imtiyazıdır diye batıl bir iddia her halde ortaya atılamaz. Hülâsa muhalefetin tek ve müttehit bir cephe halinde seçimlere girmemesinin iktidar için ikaz edici bır rol oynayacağından şüphe edile- Işte bu satırlar zeri daha niceleri -bunda bir yıl kadar evvel 29 Ağustos 1954 tari- hinde Yeni Sabah imzasiyle başma- kale olarak neşredilmiş bulunduğu i- dir a Kılıçloğlu muhalefe- tin kararını kötülemekte Ahmet E- min Yalmanın gerisinde kalmış ve ga- zetesi İktidar tarafından kendisinden AKİS, 13 AĞUSTOS 1955 ve bunun ben' . YURTTA OLUP BİTENLER Muhalefetteyim Sanan İktidar Türkiyede — 1958 e kadar' iktidar- da kalacak olan parti Demok- rat Partidir. Bu sıfatla hükümet- leri kuracak, devleti idare edecek partı de odur lâfların birer "La Palisse hakıkatı" oldugu göz önünde tutu- larak alaya alınması kabildir. Ama bası ıktıdar sözcülerinin beyanla- rını dinledikçe Veya okudukça bu zatların kendi partilerini hâlâ mu- halefetteymış sandıklarına inan- mak da imkânsızdır. Hükümet part ileri namına söz söyliyenlerin mesuliyet taşıdıklarını bir an için ahi hatırlarından çıkarmamaları gerekir. Gündelik politika endişe veya mülâhazaları onlara bu lü- zumu unutturmamalıdır. Politikacdar muhalefetteyken, iktidarda olduklarından daha ser- bestçe söz söylerler. Dilin kemiği olmadığı gibi muhalefetin de vaad- lerinin bazen ölçüsü yoktur. Bu yalnız bizde değil, bütün dünyada böyledir ve koca urchill iktidar- dan ayrıldıktan sonra Avrupa Bir- . ligi mevzuunda en aşırı teklifleri yapmaktan çekinmemiştir. GÖyle teklifler ki tekrar mesuliyet mev- kiine döndüğünde arın bir te- kini dahi gerçekleştirmek yoluna sapmamıstır. Ama ölçüsüz konuş- mak bakımından bizim bazı iktidar sözcülerimizin Sir Winston'u fer- sah fersah geride bıraktıklarından zerrece şüphe yoktur. Hem 1958 e daha kocaman üç senenın bulunduğu bir sırada.. Bir iktidar her şeyden evvel son derece ciddi olmak zorundadır. ümet partisi namına Ssöz söy- liyenlerin lisanlarına itina göster- meleri, uygunsuz veya yakışıksız kelime kullanmamaya itina etme- leri bir zarurettir. İktidarın ağ- zından çıkan her kelime tartılarak söylenilmelidir, zira o kelimenin ir mesuliyeti olmak gerekir. Aynı ekilde iktidarların vazifesi idare ettikleri millete' İtimat vermektir. Hükümeti ilzam eden beyanlar karşısında — vatandaşlar düşmemelidir. Halbuki Demokrat Partili bazı hati ıplenn hâlâ muha- lefetteymişler gibi hafif davran- d jrüp de — şaşmamak ir. iktidar, memleketteki mu- . r ( halefet partılennı vatana hiyanet gibi bir suçla her Allanın günü it- ham ederse ciddiyetten uzaklaşmış otur. Vatana hıyanetın mânasını Demokrat adına konuşanla- rın bilmeleri lazımdır Eğer iktida- rın elinde muhalefetin, kanunların tarif ettiği şekilde vatana hiyanet ettiğine dair deliller varsa muha- lif partiler aleyhinde takibata geç- mek icap eder. İktisadi suikast da aynı şekilde çok ağır bir itham- dır. Fakat iktidar namına konu- şanlar muhalefetin üç seneden beri memleketin ıktısadıyatına suıkast yaptığını soylerse onlara "üç sı den beri siz ne yapıyordunuz"" diye sormak vatandaşlar için bir hak olur. İktidar ne hakiki hiya- nete veya suikasta göz yumabilir, ama ne de ortada böyle bir durum © mevcut değilken bu kelimeleri kul- lanabiliri bu ithamları yapabilir. Yaparsa her şeyden çok kendi restijine zarar vermiş olur, zira sözlerini cıddıye alan kalmaz, her- kes birbiriyle yüz göz hale gelır Munhalefet gibi iktidarın da politi- ka mücadelesi yapmasından daha tabii bir şey bulunamaz. Onun öteki partileri kötülemesi tabii hakkı a bu yaparken bir mesuliyet mevkiini işgal ettiğini hatırdan çıkarmamalıdır. Aynı şekilde idari veya iktisadi mevzularda beyanatta bulunurken iktidar sözcüleri ölçülü olmak zo- u sıfatı taşıyan bir zat "Devlet radyosu parti politi- kasına âlet edilmeyecektir" der- e, o radyo o iktidar devam ettiği udd etçe partızan gayelerde kul- lanılmamalıdır Bir iktidar sözcü- "şekere zam yapmıyacağız" de- dıkten sonra şeker fiyatlarını yük- seltmenin ciddiyetle alâkası çok azdır. Yapılan vaadler muhalefet- teyken ölçüsüzdür. Demokrat Par- ti hatiplerinin o sıralarda ceplerin- den sigara paketleri çıkarıp bun- ları millete beş kuruşa, on kuru- şa ıçıleceklerını söylemeleri mazur görül aynı kimseler ik- tıdara geçtikten sonra aynı şekil- de harekete devam ederlerse doğ- ru davranmış sayılmazlar. İktida- rın ve muhalefetin kollandığı dil birbirinden farklı olmalıdır. Bir muhalefet sözcüsü "bütün altınları- ızın tamamı hakikaten rehinde değilse bunun zararı ancak kendi- ne olur. Ama bir iktidar sözcüsü "altınlarımızın zerresi dahi rehinde değildir" dedi mi mılletın altınla- rımızın zerresinin rel madığına iman etmesi İâzımdır. Elbette ki devlet idare etmek, o işi yapanlaı'ı tenkid etmekten çok daha zordur ve mesuliyet mevkiin- de bulunmalım bazı elzem şartla- rı vardır. Bır kısım iktidar sözcü- işi' güzel konuşmaları karşısmda bu hakikat daha iyi or- taya çıkıyor. Demokrat Parti biç şüphesiz başardı bir muhalefet yapmıştır ve bu başarısının karşı- lığı olarak millet kendısını iktida- ra getirmiştir. Ama iktidarda da sanki halâ muhalefetteymış gibi davranırsa seçmenlerin kendisini o kadar başarıyla yaptığı muhale- fet vazifesine fiilen de iade ede- ceğinden zerre kadar şiıphe etme- elidi -

Bu sayıdan diğer sayfalar: