13 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

13 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN Plajda sık sık görülen manzara Bozkırın doğru, kabin kapma yarışma çıkı- ordu. Moda koyunda dolaşan ten- teli sandallar, öğleyin denizi bırakıp eve yemeğe gidemiyenlere sıcak so- sis, karpuz, mısır satıyor ve banyo yolundakı koşebaşlarını tutan işpor- tacılar, ağaç dallarına asarak, sal- landırdıkları şortlar, mayolar, kas- ketlerle, hazırlıksız gelenleri avlıyor- lardı. Moda banyolarının içinde, "kâ- athane" sefalarını hatırlatacak şe- kilde, ateşte dönerler çevriliyor, ye- mekler hazırlanıyordu. Müzik, bu a- rada tabii avare şarkısı hiç eksik de- ğildi. Moda İstanbulun en ucuz plajı idi, yüzücüler, zarif genç kızlar, ora- ya rağbet ediyorlardı. Çünkü müziği, döner kebabı, yüzücüsü bol olan Mo- da banyolarının müşterilerine daima güzel bir sürprizi vardı: ne zaman müracaat etseniz duş akıyordu! On kuruşa sabunsuz, yirmi kuruşa sa- bunlu banyo, bu dogrusu bir ucuzluk rekoru idi. * banyolarının tahta iskelesi rir kayaya dayanır. İşte, bu bi- tim noktasında, üzerinde erkekler gi- remez 1baresın1 taşıyan bir kapı gö- rürsünüz. Kapının Öteki tarafında kadınlar hamamı vardır. Daha beş altı sene evveline kadar, tepedeki ga- zinoda, tam kadınlar hamamının üs- tüne gelen çıkıntıda, günün her saa- tinde dürbünlü erkekler mevcuttu. Saatlerce güneşin altında durur, Fe- nerbahçe burnunu ve tabii kadınları seyrederlerdi. Çarşaf, Anadoluyu ye- ni baştan istilâ ede dursun, Modadaki dürbün sefası tarihe karışmış' . Mo- dadaki kadınlar hamamı, kadınların Moda hasreti! cidden kadınlar için gıyındıklerının en güzel bir misali idi. Çünkı bulun en şık mayoları orada 1dı En- güzel, en muntazam yanmı ları da.. Nazlı genç kızlar kollarında saat, ellerinde yağlı krem şişeleri dö- ne döne, saatle, dakika hesabı ile ya- narken, tahta kapının öte tarafında erkek arkadaşları ile şakalaşan spor- cu kızlar saatle yüzerek rekor kır- maya çalışıyorlardı. Bu sporcu kızlar içinde fevkalâde güzel vücutluları vardı ve hepsi de gayet güzel giyini- yorlardı. Hattâ hepsinin birer hususi- yetleri, kendilerine has zarif giyiniş- leri vardı. Düz gri şiltelik bezlerden, tam daire kloş etekler yapmışlar, bu etekleri sevdikleri motiflerle — süsle- mişlerdi. Kimisinde sarı püsküller vardı, kimisi üzerine yer yer meyve- ler ışlemış, kimisi tüten bir bacanın bir süpürgenin, tavanın resmini çiz- mişti. Yakaları-çok açık, uzun kollu mavi beyaz çizgili bluzlar da çok rağ- bet görmüştü. Lasteks mayosu olmı- yanlar basmadan, düz ketenlerden nefis şeyler yapmışlardı Güzel vü- cutlular ve zarif ayaklılar tabii ta- kunyeyo tenezzül etmiyor ve sıcak tahtaların üzerinde sıçrıya sıçrıya koşuyorlardı. Hemen herkes havlu- lardan kısa bornozlar yapmıştı, her- kesin kendi icadı olan şık bir - plaj torbası Vardı. Moda iskelesinin, biraz açığındaki deniz kulübüne ait Raft'a gelince o- rada erkekler kadınlardan daha şık görünüyorlardı. Güzel şortlar, emp- rime erkek mayoları, deniz havluları bol bol guneş gözlüğü nazarı dikkati celbediyor! Sandallar yüzme havuzu ile Raft arasında mekik dokurken, motörlüler daha uzaklara, bedava plaj olan Ka- lamış koyuna, Fenerbahçeye, Suadi- ye ve Maltepeye gıdıyor plajlar ara- sı rabıtasmı kuruyorlardı. Tek ağacı olmayan Suadiye pla- ji güneşte yanıyor ve halk beş, altı şemsiyenin etrafında nöbet bekliyor-, du. Plâj büfesinde satılan gazozlar a- teş pahasına idi, kabinelere, rastge- len girip soyunuyor, kimse boşalma sını beklemiyordu. Yalnız bu kabine- ler tamir görmüş, temizlenmişti ve halk buna da razı idi. Mayonun, ta- kunyanın çeşidi Suadiye plajında idi. Ko ri zemin üzerine açık sarı Çi- çekli, kadifeyi andırır nefis bir las- teks mayo cidden nazarı dikkati cel- bediyordu. Sayfiye yeri olduğu için şortların, — balıkçı - pantalonlarının, plaj etekhklerının en güzelleri burada idi. Hattâ Büyük Ada ile rekabet e- debilirdi. Fakat Büyük Adada adeta tabii bir çıplaklık, bir ada havası vardı. Yalnız plajlarda değil, sokaklarda yari çıplak dolaşılıyordu. Çıplak ol- mıyanlar, hele ipekli ile gelenler mu- hakkak surette yabancılar, seyirci- ler idi ve ada halkı onlara tuhaf tu- haf bakıyordu Son zamanlarda moda olan Tarab- ya banyoları hafta içinde, sabahları âdeta kadınlar hamamı — manzarası arzediyor. Erkekler nisbeten az. a en çok denizin tadını çı- karanlar kımlerdır biliyor musunuz? Trene, otobüse, dolmuşa vapura bin- meden, kabine kavgası yapmadan, koşmadan, terlemeden, günü hangi bir saatinde, Bogazıçi yalıların- dan suya atlıyabıl e karıkoca, ıkı çocukla ve anneleriyle beraber, Ankaradan ge- lerek Dragos'ta çadır kuran aile. Kıs- men otomobilde, kısmen çadırda ya- tarak yirmi gün, tam bir istirahat hayatı yaşadıklarını söyliyen bu ai- leye deniz banyolarında refakat eden bir çok İstanbullular vardır. Hususi arabaya çolugunu çocuğunu dolduran soluğu Dragos'ta alıyor. Bilet parası yok, kabin kavgası yok, döner koku- su, güzel mayo kaygusu yo Portre Şıklık kraliçesi anlatıyor Uzaktan, her şey insana cazip ge- lir. Şık kadın olmak, herkes tara- fından tanınmak ve eğlenceden eğ- lenceye koşmak kolay bir şey değil- dir." Bu sözleri söyliyen kadın, Parisli bir şıklık kraliçesi idi. Bir çok top- lantılarda, müsabakalarda bırıncılıgı kazanmıştı. Sn güzel şapkalı, en gü- zel otomobilli kadın, ünvanını kazan- dıktan sonra, son olarak "güzel kadın ve hayvan" müsabakasında da kuca- ğındaki harikulade köpekle, bütün reyleri toplamıştı. Adı Monigile Lie- bel idi. Kışın büyük bir toplantıya, vücudunu sımsıkı saran siyah astra- gan bir elbise ile gelen Madame Lae- 'bel'in boynunda, kulağında, kolunda AKİS, 13 AĞUSTOS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: