9 Haziran 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

9 Haziran 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

değilse, yani balgamda mikrop bu- lunmuyorsa, hekimin tavsiyesine u- yularak bu özel tedbirler yavaş ya- Vaş kaldırılabilir. Düşmanlarınızı biliniz erem mikrobu 1 numaralı düş- mandır Buna hekimler Koch ba- sılı veya "Mycobacterium tuberculo- sis" derler. Hastalık yapan öbür roplar gibi bu da o kadar kuçuktur ki, mikroskopla ancak binlerce defa buyutuldukten sonra görülebilir. Ço- mak şeklindedir. Çok dayanıklıdır. Kolay ölmez. Hatta aside ve alkole de mukavimdir. Vücudunun dışında onu her türlü tesirlerden koruyan uma benzer bir madde vardır. Hiç bir ilâçla oldurulemedıgı devirlerde bazı yazarlar “"tüberküloz basili mumdan zırhına burunmuş bütün te- davilere karşı koyuyor" demişlerdi. Verem mikrobu hasta insandan sağ- lamlara öksürük, aksırık, öpmek ve- ya tükürmekle geçer demıştık. Bu suretle sağlam insanın solunum yol- larına ulaşan mikroplar doğruca ci- ğerlere giderek buralarda yerleşirler. Başlangıçta hiç bir belirti vermeden e haberimiz olmadan üremeğe baş- larlar Sağlam dokudan karışan hüc- relerle birliktte mercimek tanesi bü- yüklüğünde — yumrular, tüberkiiller meydana getirirler. Bu rular git- tikçe artar, birbirleriyle bırleşır. İç- leri çürür, peynirleşir. Büyük yara- lar, kovuklar, kavernler halini alır- lar. Mikrobun bu faaliyeti serbestçe olmaz. Vücud da mikrobun gelişmesi- ni önlemeğe çabalar. Onları öldür- mek için savaşır. Yaraların etrafına adeta duvarlar çeker. Buna kireçlen- me diyoruz. Vücudun kalsiyumu bu- ralara harcanır. Bu suretle verem mikropları faaliyetten kalır, zarar- sız hali gelir. Bazan da verem mikro- bu o kadar çoğalır ki, vücudun mu- kavemetı kalmaz, maglup olur. O hal- yi gıda, rahat uyku, temiz hava, ıstırahat gibi tedbırlerle bedenin sa- vaş gücünü artırmağa çalışmak lâ- zımdır. Verem mikrobu nazik ve za- rif bir basildir. Gürültüsüz patırdısız işini görür. Başlangıçta hasta verem olduğunu, vücudunda mikrop faali- yetinin başladığım hissetmez. Gün geçtıkçe öksürmeğe, kilo kaybetme- ge, ıştahı kesılmege, ateşi yukselme- başlar. Ancak hastalık iyice iler- ledıkten sonra isin farkına varılır. Bugün veremi daha erken teşhis e- decek vasıtalara sahip bulunmakta- yız. Bu sayede tedaviye süratle baş- lamak ve hastalığı zamanında iyi et- mek mümkün olmaktadır. Bu teşhis vasıtalarının başında röntgen gel- 2 numaralı düşman bizzat ken- diniz olabilirsiniz. Eğer hastalığınızı bılmıyorsanız mesele yoktur. Fakat eğer derdinizi biliyor ve ihmal edi- yorsanız, tedaviden kaçıyor ve he- kim sözü dınlemıyorsanız, o zaman kendi kendinizin amansiz düşmanı nız demektir. Bir takım ukalalıklar eder, abuk sabuk ilâçlarla kendinizi tedaviye kalkarsanız, bilgiç geçinir- AKİS, 9 HAZİRAN 1956 seniz, o zaman da yine kendinizin en büyük düşmanı kesilirsiniz. Bırakın sizi bir hekim veya bir hastahane te- davi etsin. Onlar, derdinizin devasını her halde sizden iyi bilirler 3 numaralı düşman da hekim tas- laklarıdır. Bunlar kendi ödevlerini bı- rakırlar, dünyanın en zor sanatı o- lan hekimliğe mübare sokarlar. Bilgileri duyduklarından i- barettir. İlâçları otlar, köklerdir. Her mahallede, her köyde, kocakarı şek- 11B linde, biiyücü, kurşun dökücü kılı- ğında, gün görmüş ihtiyar rolünde bunlardan yeteri kadar vardır. Ser- mayeleri bâtıl itikattır. Halkın bil- gisiz, çabuk kanar, budala tarafını istismar ederler. Böylece hekimin i- şini bozarlar. En kıymetli tedavi gün- lerinin boşuna harcanmasına sebep olurlar. Hastalandığınız zaman baş- vuracağınız, yardımına sığınacağı- nız kimsenin bir hekim olduğunu u- nutmayımz. — FE. E.

Bu sayıdan diğer sayfalar: