15 Eylül 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

15 Eylül 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Saadete giden yol Anahtarı erkeklerde ğuştan biliyorlardı. Kadınlar ise bu- nu öğrenmek zorundaydılar. Para küçümsenemez Paranın kıymetini erkekler kadın- lardan daima daha fazla taktir e- derler. Kadın insiyaki olarak, herşeyin satın alınmadığını bilir ve bu haki- katten maalesef çok zaman yanlış bir netice çıkarır. Zanneder ki, para mü- him değildir. Para mühimdir çünkü o güç bir çalışmanın mahsulüdür. O- nu küçümsemek ve onu israf etmek onun çıktığı membar - küçümsemek demektir. Erkek paraya hürmet e- zamanı, enerjisi ve çalışması ile ödiyerek elde eder. Erkekler de tıpkı kadınlar gibi ha- yal kurarlar, onlar da birçok şeyler- den şüphe ederler, ümitleri ve proje- leri vardır. Bazen gizli gizli ağlarlar ve bilhassa etrafın düşüncesi, etrafın kanaati kadınlardan çok onları kuş- kulandırır. Buna rağmen tezahürat- ları azdır, müşkül durumlarda daima kuvvetli hareket eder, kendi üzüntüle- rini unutarak etrafındakılere yardıma koşarlar. Cemiyetin, — onları kullan- maya mecbur ettiği bu hissizlik mas- kesi altında erkekler de kadınlar ka- dar hassastırlar. Istırap ve üzüntü karşısında, sinirli — dakikalarda, fev- kalâde zamanlarda kadın kendisini kapıp koymaktan, fazla tezahüratta bulunmaktan — men'edebilir. Çünkü bu da erkekler mektebinde öğrenilen birşeydir. Bu erkekler mektebi ki, ilk hocaları daima annelerdir. Çocuk— larımıza "sen ağlama, erkeksin!" de- AKİS, 15 EYLÜL 1956 KADIN Mektup Sayın milletvekili, Meclisin iki aylık bir tatile gir- diğini gazetelerde okuyunca içimi bir sevinçtir kapladı. Sizinle niha- yet başbaşa kalabilecek ve dertle- sebilecektik. Size soracağım sual- lere nezaketle cevap vereceğinizi biliyorum. — Biliyorum ki, birçok meseleler hakkında beni aydın- latmaya, beni huzura kavuştur- maya gayret edeceksiniz. Bu si- zin daima seve seve yaptığınız bir vazifedir. Fakat bu arada, benim de bir vatandaş ve seçmen olarak size karşı bir vazifem vardır ki, işte bu mektubumla onu başarma— ya çalışaçağım. Dileklerim ve şikâyetlerim ne- dir, memleket meseleleri hakkın- da ne düşünürüm? İşte bir an için gündelik — vazifelerimden zakla- şarak size bunları bildirmem bi- zimdir. Benim dileğim küçük bir dilek- tir: Bugüne kadar çocuklarımıza, gözümüz kapalı 1ç1rdıgımız sütün hilesiz, temiz, pastörize edilmiş şekilde teminini — sağlamak için harekete geçilmesi.. Bu basit talep belki sizi biraz şaşırtmıştır. Ama pırıl pırıl, tertemiz süt şişeleri bir- çok anneler için adeta medeniyetin bir sembolü olmuştur. Birçok an- nelere tercüman olduğumu bildi- ğim içindir ki, size bundan bahset- meyi lüzu mlu, gördüm. Şimdi sıra şikâyetime geldi. Beni en çok Üzen şey nedir bili- yor musunuz? Birçok milletvekili arkadaşınızın, her fırsatta ererek Meclis kürsüsünden, gerek halkla temas ederken, kongrelerde, son olarak B.M.M. tarafından kanun- laştırılan sert tedbirleri izah eder- ken ileri sürdükleri sebeb anarşiye meydan vermemek , kaygusunun ifadesidir. Bu kuşkuları, — hayret ve teessür duymadan karşılıyan tek bir vatandaş dahi tasavvur etme- melisiniz sayın milletvekili. Bu mil- letle siz daima yakından temas e- diyorsunuz. Bilmiyor musunuz ki, onun en çok korktuğu şey aşırı hareketler, taşkınlıklar ve ölçü- dıgımız gibi — kızlarımıza da pekâlâ "Sen ağlama, yarın anne olacaksın" diyebiliriz. Japonya Esrarengiz belde Medenıyetın son süratla ılerledıgı memleketlerdeki — yeni icatlar, muazzam ilerleme, intizam, zengın— lik, cemiyet 1ç1nde yaşamanın verdi- gı zer düşünülürse Amerikanın ve- rupanın geri kalmış memleket- lere ogretecek pek çok şeylere sahip Jale CANDAN sözlüktü. ? Bir zamanlar eski ik- tidar da aynı kuşkuyu izhar et- miş ve demokrasi tecrübesine gi- rişirken, doğrusu bu endişe zaman zaman hepimizin kalbini yoklamış- tı. Ama g ne cesaretle yolumuzda yürüdük ve o zamanlar bütün dün- yanın taktirini kazanan olgun ve sakin, fakat o nispette azimli bir kararla tek parti Trejiminden de- mokrasiye geçtik. Evet biz bu im- tihanı bir kere verdik ve kazan- dık. Acaba anarşi kuşkusunu izhar eden sayın — milletvekilleri hakkı- mızdaki kanaat notlarını hangi kanunsuz ve taşkın hareketlerimi- ze dayanarak değiştirmişlerdir? Hayır bu evham tamamile yersiz- dir ve şu iki aylık tatil devresin- de her seçmenin milletvekiline bu- nu iyice anlatması bir vazifedir. Biz demokrasiyi, anarşiye en az müsait bir rejim olduğu için seç- tik. Dünyaca tecrübe edilmiş ve ileri memleketlerde en mükem- mel bir tatbikat sahası bulmuş o- lan "demokrasi" memlekette ta- nınmıyan, bilinmiyen birşey de- ğildir ki biz onun milletleri, di- siplinsizliğe, hükümete ve kanun- lara karşı hürmetsizliğe teşvik e- dici bir rejim olduğuna inanalım. Anarşiyi, - demokrasi gibi yalnız kanunlar h hakim olduğu bir re- jimde değil bilâkis diktatörlükler veya tek partili keyfi idarelerde aramak lâzımdır. Bu gıbı idareler- de hakim olan tek görüşler, enin- de sonunda muhakkak adaletsizlik lere yol açar ve anarşi kendi ken- dine doğa-. Bizim için böyle bir endişe, cidden vehimden ibarettir. Bizim istediğimiz şey tam bir fikir hurrıyetı ve kardeşlik sevgisi 1ç1n d eraber bu vatan çalışmak ve demokrasi tecrubemı— zi tam bir muvaffakiyete ulaştıra- rak dünyadaki mevkiimizi almak- tır. Birbirimize inanarak, birbiri- mizi severek çalışmak.. Işte bu da yukarıdaki küçük dileğime ilâve ettiğim kocaman bir dilektir, sa- yın milletvekili. Bir Seçmen olduğu kolayca anlaşılırdı. Fakat ge— ri kalmış memleketlerin de bazı cep- heleriyle insanlığa hocalık edebilecek bir olgunluğa — eriştikleri unutulma- malıydı. Son zamanlarda "Eski Dünya"ya mensup birçok insan, "Yeni Dünya" daki kütle medenıyetının sırrını keş fetmeye giderken, "Yeni Dünya"nın bazı — araştırıcı kafaları da "Eski Dünyada yaşayan insan"ı keşfe çıkı- yorlardı. Japonya medeniyette çok ilerlemiş insanların merakını en çok tahrik e- den memleketlerden biriydi. Ruh in- 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: