15 Aralık 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

15 Aralık 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ları ve cıvardakı lenfa bonelerını ıyı— özden geçirmek lüzu his dıyor kemiklerin fılmını Eğer buralarda tümör teşekkülleri varsa hastaya el sürmüyor, ameli- yattan vaz geçiyor. Onu kendi haline, kaderiyle başbaşa bırakıyor. İşte E 39'un bu gibi hastalıklar için 'bir ışık, ümit olduğu anlaşılıyor. Bu ilaç me- me kanserinden iteri gelme kemik metastazlarım, karın ve göğüs boş- luğundaki su toplanmalarım (plörezi kanseröz, peritonit kanseröz) gidere- biliyor. Bu gibi hallerde ilâcı damar- dan yapmakla beraber, lokal olarak göğüs ve karın bo: lguna şırınga etmek daha faydalı görülüyor. Gene karaciğer ve akciğerlerin metastatik kanserlerinde E 39 tedavisi faydalı addediliyor. Hatta karın içine lapa- roskop denilen alette girilerek tü- mörlerin yerleri iyice tesbit edildik- ten sonra bunların içine E 39 şırınga ediliyor. Hastada büyük bir iyileşme oluyor. Tümörler sertleşiyor, içlerin- deki kanser hücreleri harap oluyor, yerlerini sert, fibrinli bir doku kap- lıyor. E 39 dan rahim ve deri kanser- leriyle bütün diğer kanser şekillerin- e de büyük faydalar sağlanıyor. An- cak E 39 cerrahi usullerin, radyo- mun, röntgenin yerini lmıyor onla— ra kudretli bir yardımcı oluyor. davilerin aciz kaldığı geniş, yayılmış, ilerlemiş, —metastaz yapmış ve jene- ralize olmuş vakalarda baş vurula- cak son bir çare olarak kalıyor. Bu gibi hastalar artık süratle Ölümi sürüklenmektedirler. Hekimle bile a— lakaları kesılmıştır Dertleriyle baş baş, kalmışlar, — terkedilmişlerdir. Yakınları bunların artık çekmemesi- ni isterler ve Allahtan rahmet diler- ler. Ölüm bu hastalar için kurtarıcı, dindirici, ılahı bir lütuftur. İşte böy- le hastalarda E 39 kanserin gidişini yavaşlatır, onu stasyoner, — durakla- yıcı bir duruma getirir. Hastanın 1s- tırabını azaltır, biraz daha rahat ya- şamasını saglar Şimdiye kadar hiçbir madde E 39'un temin ertiği kadar bir sağlayamamıştır. Şüphesiz E 39'un tesiri de geçicidir. Kat'i netice- 11 degıldır palyatıfdır Yalnız şunu unutmama mdır: E 39 palyatif de olsi a, kansere karşı hekimin eline kuvvetli bir- silâh olarak verilmiştir. Tababete çok değerli ilâçlar kazan- dıran büyük adam Domagk henüz sağdır. Bu yenı ilâcım daha kuvvet- li ve daha müessir bir hale getirmesi her an beklenebilir. Dünyanın bütün laboratuvarları bu hedefe ulaşmak için çalışmaktadırlar. Dr. E. E. çektırıyor. ıyılık AKİS, 15 ARALIK 1956 SİNEMA Filmler "Trapez" C ambazhane ve sirk f'ılmlerı otuz yıldan beri çevrilm akat konuları hemen hemen bırbırlerının aynı olmaktadır 1925'te Almanya da ont'un yaptığı "Wariete" bu çeşıt fılmlerın ilki sayılır. Bir ka- ın ve onu seven iki erkeğin macera- sı pek az degışıklıklerle hep aynı şe- kilde ele alınmakta Delice cesa- retleri ve şehvetlerınden başka hiç- bir şeyi jöbnayan sirk kahramanları- na dair yapılan filmler artık bayat ve kötü tekrarlamalardan ileri geç- miyor. -Geçen yıl gördüğümüz "The Greatest Show on Earth - Harikalar Sirki"nde Betty Hutton - Charlton Heston - Cornel Wilde uçgenını yıl lanmış Tejisör Cecıl B. De Mille ken- Burt Lancaster "Trapez"de Gina'nın fatihi di hallerine bırakmış, Betty Hutton da her iki sevgilisi arasında mekik dokumuştu. Bir müddet önce Yeni Ar sinemasında gösterilen "The Car- nival Story - İhtiras Kervanı"nda ise Anne Baxter önce Steve Cochran'- ın metresi oluyor, sonra Lyle Bett- ger'le evleniyor, bu arada eski sev- gılısını de arada bir memnun etmek- n geri kalmıyordu. Bu üçgen bir meydana getiriyordu. Maamafih rejisör eumann sirk insanlarının — zavallılığım, sefa- letlerini bir dereceye kadar verebildi- ği için filmi öbür benzerlerine kıyas- la daha samimi ve daha beşeri ola- bilmişti. sırk trajedisi ambazhane serisinin son örneği "Trapez" ise klâsik üçlü kahraman- ları yerli yeninde, dnemascope, renk şişirilmiş bomboş bir film. İngiliz sineması altın çağında onemlı flmler veren Carol Reed "Trapez"i tam n bir memur reji- sör zeyksızlıgıyle çevırmış Öbür film- lerindeki — şahsiyetinden, — kişilerini ele alışındaki tıtızlıkten eser yok. İn- san münasebetlerini her zaman man- tıklı temeller üzerine kurmaya çalı- şan Reed "Trapez"in senaryosunda sırıttan bütün saçmalıklara göz yum- muş, kukla kahramanlar, düzmece olaylar tertiplemiş. Bu defa sevilen kadın Gina Lollobri gida. Etrafındaki erkekler de Burt Lancaster le Tony Gina ise ve reklâmla tı si gibi başlıyor. Cilve yapıyor, tah- ediyor, seyirciler de fena, kadın ol- dugu şüphesini uyandırıyor Bir de bakıyorsunuz güzelimiz Lancaster'e aşıkmış. O zamana kadar Tony Cur- tis ile kaynatması arada malüm kıs- kançlığı yaratıyor, dost birbirle- rine düşüyor. Derken aşıklar fera- gat, fedakârlık, cesaret, kahraman- lık ve daha bir sürü asil duygular yarışına girişiyorlar. — Yarışta ileti giden Ginayı bir müddet- elinde tu- tuyor. Sonunda produktor Burt Lan- caster onu aktör Burt Lancaster'e kazandırıyor.. Konusu posası çıkmış, kötü ve sağına bir tekrarlama olma- sına rağmen, Gina Lollobrigida'nın guzellıgı Carol Reed'in ustalıkla tertiplediği Cınemascope trapez sah- neleri ve Robert Krasker'in başarılı e Luxe renklı fotografları ile ra pez" sinemaya vakit geçirmek için gidenleri oyalıyabilecektir. "İntikam Geçidi" 0 yıl önce rejisör William — Dieter- e meslekdaşlarına, seyirciyle alay etmemelerini, onlara yalan söyleme- melerini tavsiye etmişti. Nitekim o zamanlar çevirdiği "Louis Pas "Emile Zola" gibi biyografik f'ılmler derin sosyal görüşlerin mahsulleriy- dı, Daha yakın zamanlarda yaptıgı "Portrait of Jennie- Haya adın Dieterle'nin şüphesiz en muhım ese- ridir. Fakat bunların yanında bas- makalıp — western'ler tarihi filmler, hırsız- polis hikayeleri de hazırlayan Dieterle yirmi yıl önceki sözlerinden çok dönmüştür. Bir zamanlar yapıl- mamasını tavsiye ettiği şeyleri artık olçusuz olarak kendisi yapmaktadır. "İntikam Geçidi- The El ephant Walk" Seylan'ı Avrupalıların hayal ettiği şekilde yaşatıyor. Çay tarlala- rı, filler, esrarengiz hindli uşaklar ve mahalli dasları ortaya koymak Sey- lan gerçeklerinin Öönünde geliyor. Emperyalist ingiliz şair ve romancı- sı Rudyard Kipling'in eserlerindeki- ne benzer bir konu aynı esrarlı ha- vayla işleniyor, Dieterle bir kaç gü- zel renkli dış sahneden başka filmine birşey koyamıyor, bütün — gayretini o bayat şark ekzotizmini canlandır- mak için kullanıyor. 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: