15 Şubat 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

15 Şubat 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dar an'ane icabı tahtları pek yadır- gamayan Arap kütlelerini tahtlara düşman etmek için Cumhuriyet en tesirli silâhtı. Ama yine de sultanlara Birliğe katılmak için aralık bir kapı bırakılmıştı. rap dünyasını tecrübeyle tanı- yan Londra şimdiden tehlike çanını çalmaktaydı: Bağdat Paktı kundak- lanmaktaydı ve Batı dostu üç Kral, "tebaa"larının şiddetli tazyıklerıne maruz kalacaklardı! Kana riyeye akıtılan petrol boruları dolayı. sıyla batı menfaatleri tehlikeye dü- şebilirdi. Zorlunun memnuniyet ifade eden beyanatından Cumhuri- yet Hükümeti de durumu endişeyle takip etmekteydi. A. P. ajansı, Türk siyasi muhitlerinde yeni birliğin kom- memleketlerinde hükümet darbeleri tertiplemesinden korkuldu- ğunu yazıyordu. Bilhassa böyle bir te- likeye karşı bir türlü muafiyet kesbet- meyen Ürdünün akıbetinden endişe edilmekteydi. Diğer bir dert, yeni devletin Türkiye tarafından tanınıp tanınmayacağı meselesiydi. Bu suali soran A. P. muhabiri derin bir süküt- la karşılaşmıştı. Washington ve Mos- kova şimdilik susmaktaydılar. Ame- rikan basını demokrasiye indirilen bu darbeyi tenkit etmekle meşguldü: New York Daily irror Nasır ve Hitlerin parlak bir mukayesesini ya- pıyordu. Nasır için Nasır hükümeti iddi New —York Times da bu mevzua tahsis ettiği bir başma— kalesinde şöyle — demekteydi: "Arap Birliği iyi bırşey olabilir. Fakat A- raplar için siyasi esaret bambaşka bir meseledir. Bütün Meclis diktatör tarafından tâyin edildiği takdirde temsili sistem mevcut değildir. Hü- kümette herhangi bünyevi bir deği- şikliğin temeli Başkanın — karârı o- lunca idare edenlerin rızasına daya- nan hükümet şekli ortadan kalkmış- tır. Demokratik kelimesinin kullanıl- ması alaydan ibarettir. Makül düşü- nen herkes Arapların daha büyük bir hürriyete kavuşmasını- istemektedir. Fakat bu Nasır hükümetinin Nasır için Nasır tarafından idare edilme- siyle nasıl gerçekleştirilebilir ?" New York Times'a hak verme- meye imkân yoktu. Nasırın rejimi demokratık olmaktan çok uzaktı. A- a Amerikanın dostu diğer Arap sultanlarına nazaran Nasırın rejimi muhakkak ki daha — müterakkiydi. New York Times, Amerikanın dostu en müstebit krallar hakkında hiç bir- şey demiyordu. Halka rağmen pa- rayla tutulan muhafızlar sayesinde tahtta oturan Kral Hüseyin, astığı astık kestiği kestik Kral Suud, hür- riyet düşmanı Nuri Said New York Times'ın hiç mi gözüne çarpmıyor- du? Dosta başka, — dost olmayana başka ölçü kullanmak ve bunu De- mokrasi kelimesinin perisine sakla- mak herhalde - demokrasiye bir hiz- met değildi. Hattâ Mısır ve Suriye- de rejimi demokrasi yoluna sokmaya çalışanları, Batının riyası, — rejimle- AKİS, 15 ŞUBAT 1958 rin en iyisinden soğutmayacak mıy- dı? Ciddi New York Times'ın bütün diktatörler için aynı hassasıyetı gös- termesi temenniye şayandı Şeyhler siyaseti D emokratik veya antidemokratik, 'yeni birlik hakikaten Arap kutlele— rinin arzularına cevap veriyordu. Bir- leşik Cumhurıyetın batının aleyhine dönmesine mâni olmak lâzımdı. Kuv- vete ve dolara dayanan eski metod- lar bir netice vermemişti. Birliğin şimdiden Rusların oyuncağı olduğu- nu ilân etmek, herhalde batının men- faatlerini korumanın en iyi şekli de- ğildi. Sallanan tahtları, silâh ve do- lar yardımıyla kurtarmak, kısa va- deli endişeler için istikbalin tehlike- ye atılması demekti. Ne söylenirse söylensin, bugün tek bir Arap milleti teşkil etmek arzusu son derece kuv- vetliydi. Bunu, Kahire Radyosunun eseri saymak hafiflik — olacaktı. Bu ideali, hoşa gitsin gitmesin Kahire temsil ediyordu. O halde Batı için takip edilecek yol açıktı: Yeni bir lik anlayışla karşılanmalıydı Arap birliğini Rusyanın bir oyuncağı ol- maktan kurtarmak ve hayati petrol kaynaklarını kaybetmemek için baş- ka çare yoktu. Tahtlarım kurtar- mak telâşı içinde birleşmeye çalışan sultanları — cesaretlendirmek — soğuk harbi şiddetlendirmekten başka neti- ce vermiyecekti. Orta Doğu meselelerini gittikçe daha yakından tanıyan Dün vinin ça— lışkan Genel Sekreteri Mr. H'ın leri dınlenmelıydı "Aslı astarı 01— mayan korkular" icad etmek akıllı— ca bir iş değildi. Yeni Birliğe "Ge- lişme Şansı" verilmeliydi. Dolara çok güvenmeyin eçen hafta diğer bir senatör da- a Amerikanın Orta Doğu siya- setine karşı sesini yükseltiyordu. Or- ta Doğu diktatörlerini parayla satın almaya çalışmayı tenkit eden Wayne Morse'tan sonra, senatör Mike Mans- field de, dolara çok fazla güvenildi- ğini söylüyordu. Bu yolda israr edi- lirse, Amerikanın bölgede zaten git- tikçe kötüleşen durumu daha da kö- tüleşecekti. Yeni — fikirlere — ihtiyaç vardı. Orta Doğuda bir tetkik seya- hatinden yeni dönen Mansfield, çare- yi Arapların sevgisini kazanan İtal- yanların zekâ ve maharetinden istifa- de edılmesınde görüyordu. Hakika- n en sadık üyelerinden biri olan İtalya, Arap dünyasının kal- bini kazanmasını bilmişti. Bölgede Batının elçiliğini en iyi şekilde yapar bilecek durumdaydı İtalyanın mu- vaffakiyeti basit bir hakikatin iyi anlaşılmasının neticesiydi. Bir za- manların müstemlekecisi İtalya, Orta Doğudaki karşılıklı — iktisadi müna- sebetlere ehemmiyet vermiş, herkesle dost olmaya ve bölge memleketleri arasındaki ihtilâfların dışında kal- maya çalışmıştı. Bugün Nuri Said olsun, Nasır olsun, Kral Suud olsun Roma hükümetinden takdirle bahset- mekte ve dostluğuna kıymet vermek- DÜNYADA OLUP BİTENLER teydi. Türkiye İtalyan — metodlarına taban tabana zıt usuüllere — başvura- rak Arap memleketleriyle daha sıkı münasebetler tesisine çalışmıştı. Ne- ticede bir sürü dü n ve bir tek dost -0 da ne dost ya! kazanmıştı. Araplar için Israıl dostluğunu bile feda etmesine rağmen, bütün memleketlerınde Türkiyenin ısminin İsrailin hizasına konduğu bir haki- katti. Geç de olsa İtalya misalini ha- tırlatmakta fayda vardı. Hem Ame- rika için, hem Türkiye için.. A. B. D. Yeni peykler yolda u haftanın başında — Kâşif ve Sputnik, yalnızlıklarını gidermek için yapılan bütün gayretlere rağmen semada tek başlarına dolaşmaktaydı- lar. Kâşife yeni bir arkadaş gönder- Kâşif Geriden gelen istim me teşebbüsü netice vermedi. Deniz kuvvetlerinin Vanguard'ı, taraftarla- rının "yüksel, yüksel!" feryatları a- rasında, ikinci defa olarak havada parçalandı Geçen hafta sonunda fü- zenin enkazı okyanustan çıkartılıyor- du. Vanguard'ın burnundaki altın kaplamalı minyatür bütün aramala- ra Trağmen bulunamadı. Heybetli Vanguard. nedense Hıtlerı ilk füze- lere kavuşturan Von Braun'un hava kuvvetlerine hediye ettiği Jupıter ka- dar becerikli değildi. Aynı gün hava kuvvetlerinin uzun menzilli peyksiz Atlas füzesi de Vanguard'ın — akıbe- tine uğradı. İstedikleri haberi duyu- ran, istemediklerini saklamasını çok iyi bilen Rusların ne yaptıkları belli değildi. Herhalde bir gün yeni bir sürprizle ortaya çıkacaklardı. Bu- 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: