1 Mart 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

1 Mart 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 AKİS'in Yazı Müsabakası Demokratik Rejim içinde Yaşamağa Azimli Milletler Ne Şekilde Hareket Etmelidirler ? emokrasi, lütuf ve atıfetler reji- mi değildir. Hele yaşama şansını iktidardakilerin iyi niyetlerine ter- keden rejim hiç değildir. Aksine o- nun temelleri, milletlerin sorumlu- luk duygularıdır. Başlıcası muraka— be sorumluluğudur za- manda kutsal bir haktır da Rejım leri, murakabe sorumluluk ve hak- kının milletlere tanınışı nisbetinde değerlendirmek mümkündür. Bir memleket ki, murakabe gücü, hür- riyet mihenginde iz bırakmıyor. O memlekette rejin demokratik de- ğildir. Orada hürriyet — boğulmuş, yok edilmiştir. Tahakküme, anime, karanlığa yönelen, demokrasiyi tehdit eden her hareketin hedefi aynıdır: Basın. Diktatörlerin hücum sebepleri de, hedefleri gribidir.. Değişmez. İtham toplarını basına çevirirken kitlele- rin safiyetinden, zaafından, parti- zanların ise menfaat yollarından ge- len bağlılık ve sadakatlerinden isti- fade ederler. Basının yalan tasar- lamakla, milli İradeyi temsil eden- leri — avuçlarında » istedikleri gibi hareket ettirmekle meşgul olduğunu söylerler: Bütün sıkıntı, huzursuz- luk ve başarısızlıkların yaratıcısı olarak basını gösterirler. Milletlerin burada vazifesi, diktatörün etrafını boşaltmaktır. Alkış sesleri yerine, protesto nidalarını duyurmaktır Himaye kanatlarını basının uzerıne germektir. Kendi dili, gözü ve kulagı olan bası, dilsiz, Mir ve sa- ğır olmamak azmıyle savunmaktır Huzur ve saadetin yolu tekdir: Adalet. Demokratik rejim, bu yolun bir neticesidir. Adalet ihtiyaç ve duygusunun bir tezahürüdür. Böy- ,le bir rejim içinde yaşamağa azim- li milletler, adalet duygusunun ü- zerine gölge düşürtmemek mecburi- yetindedirler Gölgelerin en tahrip- kârı, siyasi kudret ve nüfuz yönün- den uzananıdır. İlk hamlede berta- raf edilmelidir. — Edilmezse keyfili- ğin zehirli mantarları sür'atle ye- şerecek boy verecektir Hür rejimler, millete ençok hiz- met ve faydalı olma mücadelesidir de. Diktatörler kendilerini bu müca- delenin rakipsiz — mümessilleri sa- yarlar. Refah ve kalkınma edebi- yatını, mevkilerini muhafaza için silahlı olarak kullanırlar. — Oysaki, hürriyet yolundan gelmiyen kalkın- - XXXV - mada, refah iddiası da tuzaktır, al- datıcıdır.. Altın ve gümüş parmaklık lı hapishanelerde tıklım tıklım fi- kir savaşçıları olduğunu farzedelim. a ve zenginlik- ten ne hayır gelir? Milletler, bu iddiaların üstünde — hürriyetin var olup olmadığını aramalıdırlar. Hırsızın en büyük düşmanı ne- dir? Sokağı Aarşınlayan bekçinin düdük veya ayak sesi mi? Hayır, ışık.. Totaliter rejimlerin de en bü- yük düşmanı aleniliktir. Hürriyet- lerin bekçileri milletlerdir. Işıktan kaçan diktatörler, ışıkları birer bi- rer karartmak isterler. Gaayeleri, memleketi bir baştan —öbür basa karanlıklara gömmek.. Bilirler ki, her kötülüğün, keyfîlıgın zulmun abidesi, gızlılık temeli üzerinde ku- rulmuştur için d her tutumlarını bır lüzuma bağ— larlar. Eğer Tabu lüzum — görmüş de yapmışsa mesele yok. Sebep a- ramak küstahlıktır. Halbuki se- bebsiz lüzum olur mu? Hayvanla- akıl dışı hareketlerinde bile var. Susuzluk veya açlık se- Ya ota gider, ya suya. Beyinsiz. kulak, — beyinsiz göz, beyinsiz dil nedir? Sesler, şekiller kargaşalığı değil mi? Üniversiteleri bagımsız olmayan milletlerin hali de bu işte. Memleket gürültülü bir hamam bunaltıcılığı 1ç1nded1r Mil- letler kubbeden gelecek hâkim bir sese, ışığa, temiz —havaya ümit bağlamıştır. O kubbe, bağımsız ü- niversitelerdir. O ses, o ışık, o te- miz hava üniversitelerin, ilmin se- si, ışığı, havasıdır sebep bebi. Neron'a, Haccaca Trahmet oku- tan bir zalim vardır: Ebu Mismar. Ne yapardı bilir misiniz? Bir elin- de çivi, Ööbüründe çekiç rakibinin beynini oyardı. Milletlerine karşı so- rumsuz olmak, tabulaşmak isteyen- ler de nüyle yaparlar. Milletlerin beyni olan bağımsız üniversiteleri felce uğratırlar. Zulüm ve tahak- küm hırsının makası ile hür ilim müesseselerinin dillerini — keserler. Bu tecavüzleri durdurmak, önle- mek milletler için de, unıversıteler için de, bir müdafaa i nefis hakkı ki kutsaldır Böyle hareket edıldıgı takdirde milletlerin başarıya erme- mesi imkânsızdır. Tehlikenin ibresi- ni Ebu Mismar olmak hevesine ka- pılan diktatöre çevirmiş olurlar. Ta- Hakkı GÜLMEN bil bu da bir beyin ve üniversite meseles Mılletlerm hayatına karışan ve hattâ İstikballerine tesir eden ya- kardaki hâdiselerin ısrarlı bir şe- kilde devam etmesi mümkündür. Kanunların açık teminat ve hima- yelerine karşı — millet hakları çiğ- nenmesi inadının sürüp gıtmesı ka- bildir. Üstelik korkunç bir çoğun- luk — diktatoryasının — memlekette tedhiş ve terör havası yaratma yo- lundan dönmediği görülebilir. Par- tizan idare, milletlerin hayat hak- larına kastedebılır Belirli bir ikti- dar devresini, zulüm ve tahakküm devresi olarak sona erdirebilir. O zaman yapılacak iş, milletlerin bu devre içindeki memnuniyetsizlikle- rini oylarıyla belirtmektir. Yani aynı iktidara bir daha itimat edip oy vermemektir. Görülüyor ki, her memnuniyet- sizlik ve ıtımatsızlıgın hâl noktası serbest seçimlere — dayanmaktadır. Safha safha atlatılan tehlikeler ve buhranlar karşısında son ümit ve dayanak hür ve teminatlı seçimler- dir. Bu da demokrasinin cankurta- ranı.. Emniyet sübabı.. Milli his ve kanaatlerin taşkınlığa —meydan ve- rilmeden ayrı ayrı mecralarda der- lenip, toparlanabilmesi bununla ka- bildir. Muhtelif kanallardan gelen kanaatlerin mümessilleri, milletle- rin kalbi olan milli — Meclislerinde birleşirler. Bunun içindir ki oyların degerı maddi kıymetlerın üstünde- Oy bir vicdan sesi, bir memle- ket hizmetidir. Hatır için verilmez. Satılmaz da. Milletlerin oyunu satın almağa çalışanlar, — vatanlarım bi- rer esir pazarına çevirmek istiyen- lerdir. Seçimlerde baskı ve tehdit ha- reketlerine maruz kalan milletlerin vazifeleri, oylarının haysiyetini her şeyin ustunde tutmak ve korumak- tır. Milli hakimiyet ve milli irade prensiplerinin selâmeti bu koruma- ya bağlıdır. Tecavüz, şiddetine göre müdafaa vasıtalarını meşru ar Milletler böyle bir seçime milli birlik ve beraberlik ruhu içinde ha- zırlanmalıdırlar. Kendilerini — milli şuur ve kuvvetin üstünde sanmak gibi bir vehme kapılanlara, iktida- rın yollarını tıkamalıdırlar. Bir da- ha da demokratik rejimi gölgeleme- kanunların vermemeli- ğe elverişli mevzuatın, hortlamasına meydan dirler AKİS, 1 MART 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: