18 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

18 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER bir ara Kuzey Batı hudut eyaletine vali, mıwuavini olarak getirilmiştir. Pakistanın kurulması üzerine İs- kender Mirza yeni devletin hizmeti- ne girmiştir. İşte bu arada da önce Doğu Pakistan valiliği, daha sonra bir ara Savurana Bakanlığı müste- şarlığı yapmış bir yıl sonra da Tüm- general rütbesiyle sivil hayata dönüp 1954 de İçişleri Bakanlığına tâyin e- dilmişt İskendeı' Mirza, enerjisi sayesinde medin itimadını kazanmakta gecik- memiştir. Öyle ki. yaşlı ve hasta li- der siyasi hayattan çekilirken yerini bu generale bırakmakta bir mahsur örmemiştir. Tabii, bütün bu devir işleri hep şark usullerine göre yapıl- makta, yani anayasaya — uygunluk falan aranmamaktaydı. Zaten o sı- ralarda Pakistanın bir anayasası da yoktu. Nihayet, meydana getirilen çalışkanlığı ve am — Muham- ikinci Kurucu Meclis 1956 yılı baş-. larında anayasayı ilan etmiştir de İskender Mirzanın urbaşkanı olarak yemin merasimi istim sonra- dan gelsin kabilinden, kitaba uygun bir şekilde yapılabılmıştır Son derece otoriter bir şahıs o- lan İskender mirza politikacılara is- tihfafla bakar. Gayet zengin bir ai- leye mensuptur. Karısı Begüm Mir- zayı yanından hiç ayırmaz. Beş ço- cuğu vardır. Dünya nimetlerine pek düşkün olan İskender Mirza iyi bir 1938 Çekoslovakyası Hatıra Kemoy ve Matsu, geliyor mu? 22 sporcu ve atıcıdır. Ata binmek, te- nis, kriket sevdiği sporlar arasında- dır. Dansa ve gece hayatına bayılır. Pakistan Cumhurbaşkanı — şimdi bir "Asyalı De Gaulle" rolündedir. Fakat De Gaulle'den farkı şu ki, to- taliter usullerle ıslah etmek istediği an kötülediği eski idare- de rol almış olanların başında ken- disi gelmektedir. Şimdi giriştiği hü- kümet darbesi kendi beceriksizliğini örtbas etmek ve aslında liderlere ait olan bir kabahati sisteme ve rejime yüklemek hedefini gütmektedir, İs- kender Mirza, hemen hemen aynı şartlar ıçmde demokratik esaslara dayanan ve İktisadi kalkınması git- tikçe hızlanan Handistana bir göz at- tığı takdirde, asıl kabahatin demok- raside değil, liderlerde olduğunu da- ha .iyi anlayacaktır. Ama tabii şark- ta böyle misallere bakmak, hele bun- lardan ders almak adet değildir! Uzak Doğu Yeni bir Münich mi? K emoy ve Matsu adalarına çev- rilmiş olan Komünist topları bu haftanın sonlannda hâlâ susmakta- dır. Pekin hükümeti, geçen hafta başladığı mütarekeyi iki hafta daha uzatmağa razı olmuş ve böylece A- merikanın Uzak Doğudaki yeni ya- tıştırma politikasını kolaylaştırmak için bir iyi niyet gösterisinde daha bulunmak istemiş- tir. Bugünlerde Çin sahillerini sa- na sulh ve sükün havası, — Dulles'ın yıllardan beri ta- kip ettiği — şiddet siyasetinin de fi- yasko ile netice- lendiğini — göster- mektedir. Ameri- kanın müttefikleri -tabii bu arada bil- hassa İngiltere ve Japonya, devamlı temas ve demarş- lar sayesinde. Dul- les ; siyasetindeki hatalı — noktaları ortaya koymuşlar ve nihayet topla- diplo- konuş- mişlerdir. Tabii Çan-Kay- Şek ve etrafında- ki generaller -ki bunların arasında milliyetçi — liderin oglu General Çan- ing-Huo da var- dır- — Amerikanın bugunlerde girişti- ği müzakereleri ve lüzumsuz bir har- bin önlenmesi için razı olduğu tâviz- leri yeni bir Münich saymaktadırlar. Hele Varşovada Amerikan ve Çin sefirleri arasında cereyan eden ko- nuşmaların da az Münich'teki meşhur hâdisenin yirminci yıldönü- müne rastlaması, iki vaka arasında bir benzerlik kurmağa — çalışanları büsbütün heyecanlandırmıştır. Bir taşla iki kuş A slına bakılırsa, bu iki hâdise a- rasında tam bir benzerlik bul- mak imkânsızdır. Bundan yirmi yıl önce, 29 Eylül de Führerin Evinde imzalanan ve Münich Anlaşması adı- nı taşıyan vesika harb öncesinin eniğ. renç vesikalarından biridir; halbuki karşı tarafın ateş kesmesi şartıyla Kemoy ve Matsu adalarından Milli- yetçi Çin askerlerinin çekilmelerini saglıyacak olan bir anlaşma üç beş kişinin İhtirası uğruna mılyonlann ölüme sürüklenmelerini önleyen ha- kiki bir diplomasi başarısı olacak- tır. Münich'te Hitler ve Mussolini i- le birlikte anlaşmanın altına imza atan İngiliz Başbakanı Chamberlain ve Fransız Başbakanı Daladier, Al- manyanın sonsuz taleplerim tatmin edebilmek ümidiyle Çekoslovakyayı öne sürmekten çekinmemişlerdi. Sü- det Almanlarıyla meskün — arazinin Almanyaya terkedilişi sırasında, bu araziye sahip bulu Çekosl vak- ya, Münich'teki meşhur masasının etrafında — görülmüyordu. Batılı devlet adamları , Hitleri dur- durmak hususunda gosterdıklerı be- ceriksizliğin bedelini bu memlekete odetmekle büyük bir ma- rifet yaptıklarım zannediyorlar, Av- rupada ezeli sulhü sağlamış olmak- la övünüyorlardı. İşte, 1938 Münich'i ile 1958 Var- şovası arasında kurulmak — istenen benzerlik bu noktada bütün kıyme- tini kaybetmektedir; çünkü, aç kur- dun ağzına terkedilmiş kuzu masu- miyetiyle çaresiz kalan Çekoslovakya nın durumu,bugün Formoza adasında türlü entrikalar çeviren — Milliyetçi Çin Cumhuriyetinin durumundan bir hayli farklıydı. Çekoslovakya Ai- manyanın topraklarına göz dikmiş ve Alman hudutlarına hücum kıtala- rı yerleştirmiş bir memleket değildi. Halbuki koskoca bir kıta üzerinde- ki rahat diktatörlük günlerini has- retle anan Taipehli generaller, enin- de sonunda eski çiftliklerine dönmek niyetinde olduklarını asla saklama- mışlardır. Pekin hükümetinin haki- miyetindeki toprakların iki üç mil yakınına tepeden tırnağa kadar si- lâhlı kolordular yığanlar, bu hare- ketleriyle insanın aklına Çek lideri Beneş'i değil, istilâ emelleriyle gözü dönmüş bir Hitleri getirmektedirler. pazarlık Amerika, geçen hafta — içindeki sulh manevrasıyla yakın diplomasi tarihinin en takdire şayan hamlele- rinden birini yapmıştır. Dulles'ın i- nadı bir bakıma belki hoş görülebi- lir ve onun misyoner karakterıne uygun asın bir gayretkeşlik sayıla- AKİS, 18 EKİM 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: