18 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

18 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA "Cinetarium" un bu işi başarmak i- çin kullandıgı "Kristof Kolomb yu- murtası" küre biçiminde bir aynadır. Kamera, her hangi bir sahneyi doğ- rudan dogruya değil, bu sahnenin küre biçimindeki ayna uzenndekı aksini tespit ediyor. Projeksiyon İse tamamiyle özel bir salonda yapıl- maktadır. Yarım küre biçiminde salonun duvarları perde — vazifesini görmektedir. Salonun — tavanında tam orta yerde yine küre biçiminde bir ayna yer almaktadır. Bu aynanın tam altına düşen yerde, salon döşe- mesi içine projeksiyon makinası yer- leştirilmiştir. Projeksiyon makinası, görüntüleri yukarıdaki aynaya dü- şürmekte, ayna da »unları salonun duvarına aksettirmektedir. Seyircile- rin, bu 360 derecelik perdenin her tarafını görebilmesi için döner kol- tuklar konmuştur. Hambourg'lu bir prodüktör olan Albert Baltes'in bu buluşuyla, 1952 den sonraki geniş perde yarışı en son noktasına varmış olmaktadır. A- ma bu buluşun, bir sanat olarak si- nemaya getirebileceği hiç bir şey yoktur, özel bir salon yapılmasının gerektiren "Cinctarium" un ticari is- tikbali de parlak değildir. Sadece birkaç büyük şehirde, birkaç önem- li festivalde bır panayır eğlencesi ol- maktan ileri gidemez. Bilim ve eği- tim alanında bazı araştırma imkân- ları saglıyabilir. Bir bilanço 952 ye gelinceye kadar ticari film 1sahasında yaygın olan herşey , değişir, da Edison tarafından tes- pit edıldıgınden beri a i mu- hafaza etmişti. Zaman zaman baş- ka boylar kullanmak teşebbüsü her defasında, bilhassa sinema salonla- ryının sahıplerı tarafından boşa çı karılıyordu. Zira gerek çekim, rek oynatımda büyük degışıkhklere yol açabilecekti. Fakat 1950 denbe- ri Hollywood sinemacıları, televizyon karşısında o kadar, tarifsiz bir endi' şeye kapılmışlardı kı televizyonu ez küçük oluşundan vurmak için ister istemez değişikliğe razı oldular.Bu 32 nuhla beraber bugün bile, pardenin genişliğini temin etmek için, film oyunu değiştirmekten başka yollar tercih edilmektedir. Cinerama: Geniş perdelerin ilki olan bu usulle çevrilen ilk film 30.9. 1 2 de oynatılan "This is Cinera- ma" idi. Cinerama, 25 yıl önce Fran- sız rejisörü Abel Gance ile Fransız araştırıcısı Andre Debrie'nin ortaya attıkları “üçlü perde" adlı buluşuna dayanıyordu. Objektifleri ralıklı üç kamera, aynı manda aynı sahnenin muhtelif parçalarım tespit edıyorlardı Bu suretle elde e- dilen üç film, yine belli aralıklarla erleştınlmış üç ayrı — projeksiyon makinasından yanyana birleştirilmiş üç perde üstüne aksettirilmekteydi. Plâstik tellerin yanyana sıralanma- sından meydana gelen 26 metreye yakın genışhktekı içbükey perde ay- m zamanda seyircde bir üçboyutlu- luk duygusu uyandırmaktadır Ses kaynağına göre başka başka yerler- den verilen altı ses kuşağı bu üçbo- yutluluk duygusunu daha da kuvvet- lendirir. Cinerama çekim ve oyna- tımda büyük değişiklik vemasrafla- CinemaScope'ta kovboy filmi Genişperdenin cilveleri... rı gerektirdiğinden ticari sinemada fazla yayılamamış, aradan geçen al- tı yıl içinde bu usulle ancak dört film çevrılmış Cınemascope Cinerama'dan son- raki ikinci geniş perde olan bu usül, Cinerama'nın — karışık ve masraflı yapısına bir tepki olarak dogmuştur Aşağı arı "Cinetarium" un, neorama" ve "Perisphere" e karşı hangi avantajı varsa, Cinemascope'- un Cinerama'ya kaı'şı da avantaj! o- dur. Yani tek kamera, tek pelikül ve tek proıeksıyon makınası kulla— . Bütün ayrılık kamera ve jeksiyon makinasına değişik bir ob- jektif takılmasından ibarettir. Bu ob- jektif, e bir Fransız âlimi olan Profesor Henri Chretien'in 1925 te te bulduğu "Hypergonar a — dayan- maktadır Hypergon görüntüleri iki yandan basıklaştıran bıı' objektif sistemidir. VistaVision: Basitliği bakımınıdan CinemaScope'u andıran Vistavision- un buna gerek Cinerama'ya kârşi bazı avantajları vardır. Bir ke- re 35 mm lik normal filmlerin per- dedeki boyundan Cinerama'ya yak- normal filmin iki laşan bir boya kadar değişik ölçüler- le oynatılabilir.. Görüntüleri daha nettir. Deri duygusu daha iyidir ve bilhassa Trenkli filmlerde daha İyi neticeler vermektedir. VistaVision 85 normal te lanır. Yalnız bu film, kamerada objetifin önünden yukardan aşağıya doğru değil yanlamasına geçer, böylece normal filmde iki ayrı görüntünün kapladıgı yere VistaVision'da bunun e tek görüntü a- lınır Bu büyük görüntü basımda 35 mm. lik filme alınınca çok net ve de- rinliği kuvvetli bir görüntü veri?. VistaVision'la çevrilen ilk film "Whi- te Chrıstmas - Eğlenceler (1954) id Todd-A.O.: Başında "büyük" ke- limesi olan herşeye düşkün mütevef- fa Michael Todd'un sermayesiyle or- taya çıkarılan bir usul olan Todd-A. O., Cinerama genişliğini tek kamera ve projeksiyon makinasıyla elde et- mek Üzere geliştirilmiştir.Cinera- ma'nın sermayedarlarından olan Todd American Optical Co ile anlaşarak rnisli genişlikte oteli" e Days - 80 günde devriâlem'i (1956) çevirmiştir. Panoramik: Rusların — genişper- desi olan bu usul, aşağı yukarı Cine- rama esasına dayanır. Fakat, "Cine- tarilum" bir yana bırakılırsa en bü- yük geniş perdedir (10 metre yük- seklik, 32 metre genişlik). Ayrıca salona yerleştirilen 102 oparlör, bü- yük bir ses derinliği sağlamaktadır. Panoramik İle çevrilen ilk film, 1958 Martında oynatılan 'Yurdum ne ka- dar geniş" adlı film idi. Cinemiracle: Bu daCinerama tekniğine — dayanır, hemen hemen tek farkı, projeksiyon makinalarının üç ayrı kabinede değil tek kabinede toplanmasıdır. Karışık bir ayna sis- temi, 'tek pencereden — görüntüleri, yanyana getirilmiş üçlü perdeye ak- settırır Ayrıca perdelerın birleşme isi do, Cinerama'dakinden daha behrsızdır İlk Cınemıracle filmi 9-4- l c?58 de oynatılan "Windjammer" idi. AKİS,18 EKİM 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: