18 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

18 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S Hakemler Tazelenen dert G erıde bıraktıgımız saat P hafta Cuma- larında Beykoz-- caddesinde do- futbolsever hay- lu M Alıyı Istıklal laşırken gören iki retle bırbırlerıne baktılar. Gideme- dikleri Beykoz-Adalet maçında M, Ali oynanmamış mıydı ? Herhalde Öy- le olacaktı. Hattâ M. Ali İstiklâl Caddesinde dolaştığına göre, demek seyretmek dahi istememişti. İki futbolsever Taksime doğru iler-. lerken meseleyi anlamakta gecik- mediler. M. Ali maçta oynamamış veya maça gitmemiş değildi. M. Ali maça gitmişti ama maç yarıda kal- mıştı. Taksimde, "hasta", olmayan iki futbolsever maçın niye yarıda. kal- dığını düşünür, işin aslını bilen biri- ni arayıp öğrenmek için çırpınırken Mithat Paşa Stadında," Stadın cefa- karmüdürü Tezcan yarıda kalan maçın hakemi —Muzaffer Ertuğ ile karşı karşıya oturmuş, üzüntülü bir omitesi üye- lerinden birini bulmasını bekliyordu. Bu arada Stadın kapılarında ise halk birikmişti ve ancak görevli polisler vasıtasıyla, o da güçlükle — dağıtılı- yordu. Nihayet Stad Müdür Muavini telefonu Tezcana uzattı. Merkez Ha- kem Komitesi üyelerinden birini bul- muştu. Tezcan üyeden maçın netice- sinin ldugunu sordu.Telefonun karşı tarafındaki üye bir an için du- rakladı. Bu da ne demekti? Kendisi işi çıktığı için maça gidememişti. Nihayet her maçta da hazır, buluna- mazdı ya. Demek ki diğer arkadaş- ları da işleri çıktığı için maça gide- memişlerdi. İyi ama Stadın Müdürü olan ve vazifesi maçlarda hazır bu- lunmak olan Tezcan niye sahada de ğildi? Ancak birden, Tezcanın sor- duğu sualin altında bir başka şeyin yattığını anladı. Demek ki maç ya- rıda kalmıştı. Gene bir hâdise olmuş— tu. Tezcana gereken cevabı verdik- ten sonra derhal öbür arkadaşlarını. aramağa başladı. Hemen toplanma- ları gerekiyordu. Tertip Komitesi üyeleri top- , kem —Muzaffer Er- . Lig landıklarında ha tugun maçı tehır etmesinin sebeple- rini Uuzun uzun İncelediler. Vaziyet hakemin haklı du. Ertuğ Talimatname hükümlerine göre hareket etmişti: Tasvip edilmi- yecek hiç bir hareketi yoktu. Bu hususta ittifakla karara vardılar. Pazartesi günü mutat toplantıların- da dürumu bir kere daha gözden ge- çirmek kararıyla dağıldılar. Vazıyet Adaletin hükmen galip sayılacağını gösteriyordu. Zaten hakemin verdiği rapor bu merkezdeydi.- Nitekim. haftanın' başında — Vefa galip ilân edildi 34 olduğunu gösteriyor- O R Akla gelen sualler omitenin haklı bulduğu — karar spor çevrekirinde de tasvip gör- dü. Ancak bu arada zihinlere bir de sual takıldı. Acaba Hakem Muzaf- fer Ertuğ, çok hâklı olarak verdiği bir"başka maçta', meselâ fe- ner, Galatasaray veya Beşiktaş ma- çında da verebilir miydi ?. Gerçi Er- koyu bir.Galatasaraylı olduğu takımın karşılaşmalarında vazife almıyordu ama, acaba ğun arkadaşları da boyle büyük ta- kımların yaptıgı bir karşılanmada, Ertuğun — Adalet-Beykoz — maçında aldıgı karara, yakın bir kararı ala— bilirler mıydı Futbolumuzla yakından ilgilenen bir zümre bu suale kati olarak "ha- yır" diye cevap veriyorduL "Üç Bü- yükler hakkında böyle bir karar ye- recek hakem — yoktur!" Üstelik bu hükme varmak için bir misal de ye- riyorlardı. Çok değil, daha bu maç- tan bir gün önce yapılan Fener Ka- ragümrük maçında böyle bir misal i. Bu maçta. Belçikada mil- formayı giyecek sarı-lacivertli o- yunculardan bir iki tanesi oylesıne bir oyun çıkarmışlardı ki Ekerbice- rin dirsek darbesi bunların darbele- ri yanın çocu oyuncağı kalırdı. İşte bazı futbol çevrelerınde bu iki, günü açla bu maçların hakemleri göz önunde bulundurulu— Oor ve ikinci' günkü maçın hakemi için, "bu ne perhiz, bu ne lahana tur- şusu ?" deniyordu. Acaba kabahat ha- kemlerimizin bilgisizliğinde, becerik- sizliğinde miydi ? Hayır. Zira daha ndan iki hafta evvel Sofyada 50 bin kişi goguslerınde ayyıldızlı for- ma taşıyan üç hakemimizi candan alkışlamışlar, spor otoriteleri de ke*n- dilerini idare ettikleri maaçın mü- kemmelıyetınden dolayı tebrik et- mislerdi. akemlerimiz beynelmilel karşılaşmalarda dahi takdir topla- kadar iyi yetişmişlerdi.. Buna şüphe yoktu. O halde? O haldehin cevabını vermek hiç de zor değildi. * Hakemlerınıız bir Bulgaristan- Doğu Al ında tarafsız ve centil- d are gosterebıldıklerı halde iş kendı sahalarımıza ve ken di - takımlarımıza sızlıktan, |renk aşkından kurtulamı- yorlar, hiç değilse . bazı takımların maçlarında çekinge n davranı orlar— dı. Asıl çare bulunması gereken te buydu. B ert halledılmedıkçe hakem davamız sona ermiyecekti. geldiğinde taraf- 1 Takımlar Politik bir tahmin G eçen haftanın — tatsız hâdisele- rinden biri de — Beşiktaş 1çınde cereyan etti. Beşiktaş her geçen gün mağlübiyetten maglubıyete bir takım — hüviyetine- İdareciler, — futbolcular taraftarlar kabahati hep birbirleri- nin üzerine yıkıyorlardı. Buna. bir çare b lmak lâzımdı. - bir kı dah "sil baştan yeni bır Vazıfe taksimine gitti. E- mekliye çıkarılmış Baba Hakkı bir kere.daha vazifeye davet edildi. Sa- nılıyordu ki böylece peş peşine ekle- nen mağlübiyetler zinciri koparta- caktır. Bu arada evvelden kararlaş- tırılmış bir başka yabancı temas da dikkatleri üzerine çekiyordu. Beşik- taş İspanyanın meşhur takımı Real Madrid ile karşılaşmak üzere bir teklif yapmıştı. Teklif müsbet karşı- lanmış, Beşiktaş da 13 Kasımda Madritte ilk karşılaşma — yapılmak, 27 . Kasımda da revanşı oynanma üzere İspanyaya davet edılmıştı Ancak Beşiktasın Ligdeki peş peşi- ne gelen yenilgileri ve hele kaleci Necminin cezasının devam etmesi Beşiktaşlıları kara kara düşün yordu ürkiyedeki maglubıyetler de İspanyada Bu yetmıyormuş gıbı bir yenilmek hiç de hoş olmıyacaktı. yüzden — Beşiktaşlılar Real Madrıt maçının hiç değilse Necminin ceza- sının bitmesine kadar tehir edilmesi için gayret sarfetmeğe — başladılar. Bu arada -politikacı- sporcu millet- vekili Enver 'Kaya bir de beyanat veardi. Enver Kaya tam bir politika- cıya yaraşır tarzda verdiği beyanat- ta, "Real Madrit maçından ümitli" yim" diyordu. Ama bu imidin neye dayandığını izaha — yanaşmıyordu. Pek muhtemeldı ki Üümit, hasılatın fazla olm yönündendi. Öyle ya, haftanın ortasında bir kere de İstan- bul Spora yenilen Beşiktaş, maç ka- zanmaktan ümitli olacak değildi ya! 18 EKİM 1958 AKİS,

Bu sayıdan diğer sayfalar: