7 Şubat 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

7 Şubat 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T İ İstanbul "Benimle oynar mısınız?" aldun Dermen Tıyatrosunun Kü- Hçuk Sahnedeki "Benimle Oynar mısınız?" temsilleri büyük bir mu- vaffakiyetle devam ediyor. Marcel Achard'ın "Benimle Oynar mısınız?" ının hazırlıklarına mevsim başında büyük bir hararetle başlanılmı bu— lunuyordu. Eseri sahneye Ulvi koyacaktı. Aktör olarak iyi bir şoh— rete sahip bulunan Ulvi Urazın. re- jisörlükte alacağı netıce merak u- yendiriyor ve "Benim ar mi- sınız?" in hazırlıkları tıyatrosever— ler tarafından alâka ile takip edili- yordu. Fakat ilk temsil gaınune yak- laşıldıkça Ulvi Urazın rejisörlük he- vesinin zayıfladığı anlaşılıyordu. Ni- tekim Ulvi Uraz, sonunda bu ağır yükü omuzlarından attı ve — oyun Haldun Dormen tarafından sahneye konuldu. Haldun Dormen hem baş- kası tarafından başlanan bir işi bi- tirmek, hem de bunu çok dar bir za- mana sığdırmak — gibi iki zorlukla karşı karşıya kalmıştı. Haldun Dol- menin bu çetin işten ne dereceye kadar yüzünün akıyla çıktığı müna- kaşa edilebilirdi ama. "Benimle Oy- nar mısınız ?" ın seyircilerinde uyan- dırdığı hayranlık böyle bir gayreti gızumsuz kılacak kadar kuvvetliy- Eser ve oyun M arcel Achard'ın 1923'te yazdığı "Beninde Oynar mısınız ?", son- radan şöhret kazanan — yazarın ilk tıyatro eserıdır "Benimle Oynar erdelik Ur komedıdır evzu Ur sırkte cereyan — eder. Crocson . Erol Günaydın ve Ras- casse - Altan Erbulak - isimli iki sirk soytarısı, Isabelle - Gülriz Su- 1 . adındaki balerine delicesine âşıktırlar. Fakat bunu irl en saklamaktadırlar. — Seyircilerin arasından çıkan yakışıklı Auguste - Tunç Yalman - de bu aşka bir rakip olarak karışır. Augusteün — ortaya ıkması iki soytarının aşkını iyice ümitsiz bir hale sokar. Buna rağmen İşabelle'in gönlünü kazanmak için şaklabanlıkta yarış eden iki kafa- dar, İşabelle'in yakışıklı Auguste'ü sevdiğini anladıkları zaman, artık her şey bitmiştir. Haldun Dormen. oyunu sahneye koymakta ufak tefek hatalarına rağmen başarılıdır. Soytarıların o- yununda zaman zaman pandomim denemelerine teşebbüs etmesi üslüp bakımından bütünlüğün muhafazası- nı son derece güçleştirmektedir. Bu bakımdan düello sahnesinde soyta- rıların ellerinde kılıç, pelerinli, şap- kalı halleri bir yama gibi kalmak- tadır. Buna rağmen gittikçe olgun- a].gş ığının işaretlerini veren Dormen, enimle Oynar mısınız?" in mu- vaffakiyetinde oyuncularına da çok şey borçlanmaktadır. Meselâ Haldun AKİS, 7 ŞUBAT 1959 YAT RO "Benimle oynar mısınız?" Hayır, oynamam Dormenin ayni piyesi Şehir Tiyat- rTosu artisleriyle sahneye koyduğu düşünülürse, kemali cesaretle ayni muvaffakiyeti elde edemiyeceği id- dia edilebilir. Hakikaten iki soyta- rıyı oynayan Erol Günaydın ile Al- tan Erbulak bir sirk havasını verir- ken kolaylıkla düşülebilecek iptizal tehlikesinden kendilerini koruması- nı biliyorlar. Rahat oyunları, usta- hklarının yükseldiği dereceyi gozle görülür bir hale getiriyor. — Gülriz Sururinin Isabelle'inde bir fevkalâ- delik yok. Ama oyunun üslübuna ve temposuna uymasını beceriyor. Hiç bir an ahengi bozmuyor. Tunç Yal- man da bir gelişme, bir ustalaşma görülüyor. Soytarıları oynayan ar- kadaştan kadar rahat ve ustaca ol- masa bile Tunç Yalmanın — oyunu, bilhassa ahengi tamamlayan tem- posu ile, pek başarılıdır. Bu iyi oyuna Duygu Sağıroğlu- nun canlı dekorlarını, Güler E yolun kostümlerini ve Yalçın Tura- nın orijinal müziğini de ilâve eder- seniz, 'Benimle Oynar mısınız?" ın neden bu kadar beğenildiği daha i- yi anlaşılacaktır. Ankara "Lear, bu kapıyı tekmele!" evlet Tiyatrosu bu yıl Büyük Ti- atro sahnesini agırbaşlı eser- lere ayırma kararını almış görünü- yor. İlk ağızda Arthur Mıller in Ca- 1 Kazanı'nı verdikten sonra, arka- dan Shakespeare'in "Kral Lear"ini sahneye koydu. Her akşam dört kol- dan temsil veren bir Devlet Tiyatro- sunun bir sahnesini de ağırbaşlı, klâ- fEn-. sik' eserlere ayırması yerinde bir ha- rekettir. Ama Devlet Tiyatrosunun bu yolda alınmış bir prensip kararı- na gore hareket ettiğini pek sanmı- yoruz,' öyle olsaydı koca Shakespe— are elbette, Artihur Miller'e tercih edilirdi. Bir zamanlar İstanbul Şehir Tiyatrosunun. yaptı 1 gibi, yeni mev- sime "Kral Lear"le gırılırdı Anla- şılan yeni Genel Müdür iş başına ge- tirildiği şartlar içinde, GÖnünde pek az zaman kaldığını da duşunerek mevsimi — Shakespeare'in — sahneye konması da, oynanması da hayli güç bir eseriyle açmayı ya göze almak istememiş, ya da bunun ilk ağızda iddialı bir. hareket gibi yorumlanma- sı ihtimalinden çekinmiştir. Yeni Genel Müdür böyle düşün- müşse, dogrusu pek haksız sayılmaz. Çün kü "Kral Lear"in birkaç yıldan- bâri eski Genel Müdür Muhsın Er- tugı'ul tarafından sahneye konulaca- hatta en parlak sahne başarıla- nndan biri olarak hatırlanan Lear rolünü bu mevsim. Ellinci sanat yıl- dönümü vesilesiyle, son bir defa da- ha -birkaç temsil için- oynıyacağı , söyleniyordu. Reji mi. başrol mü? üneyt Gökçeri düşündürmüş olan C meselelerden biri de, şüphesiz, "Kral Lear" gi'bi azametli bir eseri ve rolü hem sahneye koyma, hem de oynama işini yânyana yürütebilmek- ti. Eski hazırlıklara göre eseri Muh- sin Ertuğrul yeni bir mizansenle sah- neye koyacak, baş rolü de belki ken- disi birkaç defa oynadıktan sonra Cüneyt Gökçere bırakacaktı. Bu de- mekti ki Lear rolüne Cüneyt Gök- çer çalışacak, hocası da onun "çalışa malarını elli yıllık bilgisi, tecrubesı ile kolaylaştıracaktı. Muhsin Ertuğ- rulun ellinci sanat yıldönümünü kut- lamaya hazırlanırken, iki satırlık bir akanlık, tezkeresıyle görevinden uzaklaştınlması bütün bu imkânları ortadan kaldırmıştı. Şimdi Cüneyt Gökçer ya eseri sahneye koyma işini bir başka -büyük bir ihtimalle tanın- mış bir yabancı, rejisöre bırakıp baş rolü oynayacak, ya aş rolü bir arkadaşına verip sahneye koyma işi- ni kendisi üzerine alacaktı. Bu iki yoldan hangısını . seçmek gerektiğini düşünürken, yeni Genel Müdür, ilk eser olarak "Cadı Kaza- nı"nı sahneye koydu ve bunda büyük bir başarı gösterdi.. Dostu da, düş- manı da "Cadı Kazanı"nı, hele reji- sini beğenmekte» övmekte birleşti- ler. İşte bu başarının ve övgülerin Verdıgı cesaret Cüneyt Gökçeri "Kral Lear" konusunda, iki mühim işi de tek başına başaracagına inandırdı. Bu inançla eseri hemen sahneye koy- mak, hem de baş rolünü oynamak kararını verdi.. Muhsin Ertuğrul da, yıllar öncesi, böyle yapmamış mıy— dı? Öyle ise hocasının örneğ du, diye kendisini kim kınayabılırdı" Temsil ve netice eni Genel Mudur bu karara varın. ca çalışmalara başlandı. Müesse- senin elinde birkaç yıldanberi Dev- let Tiyatroecu ve Operası için gerçek- ten güzel Avrupa sahnelerinde görü- 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: