7 Mayıs 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

7 Mayıs 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lan müdafaaya uyarak, usulüne göre açılmış olmadığından her iki dâva- nın da düşmesine karar verdi. Tertiplerinin — neticesiz kaldığını gören demokratlar, tahammülsüzlük- lerine yeni bir mecra bulmak için D. . merkezinde toplandılar ve bütün geceyi “çalışarak" geçirdiler. Tahammülsüzlüğün son haddi Perşembe_ gecesi. — Rıza Salıcanın evinde İnönü ve refakatindekiler şereflerine verilen ziyafette hazır bulunurken gazeteciler de hâlâ pos- tahanede İstanbulla irtibat tesisine uğratıyorlardı. Postahane. gazeteci- ler için Uşakın en alâka çekici ye- riydi. Zira konuşmaları sık sık ke- siliyor ve böylece gazeteciler elde edilmesi güç havadislere zahmetsiz- de sahip oluyorlardı. Meselâ P. Genel Başkanı nan — Menderesin Uşak İl Başkanı İsmail Saraçoğlu ile konuştuğunu da ancak bu saye- de öğrenebildiler. Ayni anlarda Me- tin Tokerin kızı Gülsünün "büyük adam" olmanın keyfini sürdüğün- den ise hiç kimsenin haberi yoktu. Küçük Gülsün, evlerinin önünde po- lislerin dolaşmasından son derece hoşlanıyor ve evdekilere "Gördünüz mu artık ben de büyük adam ol- d ' diye calim satıyordu. Aslında polisler Gülsünün komşusu — Hasan Polatkanın evi önünde nöbet tutu- yorlardı ve ayni güvenlik bütün ba- kanların evleri önünde temin edil- mişti. Hattâ Zafer gazetesinin önün- de bile telsizle mücehhez bir polis cipi sabaha kadar bekletildi. Uşak— takilerin. Emniyet Genel — Müdür Cemal Göktanın beraberinde Ankara Emniyet Müdür Muavini İsmail Kün- tay ile birlikte otomobille son sürat- le Uşaka gelmekte olduklarından da haberleri yoktu. Bilinen sadece P binasının bütün — ışıklarının yandığı ve içerde itinalı bir hazır- lığın yapılmakta olduğu ve lnonu— ye yol; açan Emniyet Müdürü Ad- nan Çakmaka Vali tarafından işten el çektirildiği idi. Yangın ! Gazetecıler bin güçlükle haberle- rini gazetelerine ulaştırıp — han- dan bozma otellerine geldikleri za- man vakit gece yarısını geçiyordu. Otelin holündeki fiskiyeli — havuzun kenarına ayaklar dayanıp gravatlar bir .nebze gevşetildiği zaman, konu- şulan mevzu.. D. P. İl merkezinde bütün ışıkların yanmasının sebebiy- di. Tefsirlerin derinleşmesine — vakit kaimeden İnönünün kaldığı evde yangın çıktığı haberi geldi. — Tabi! ceketini kapan hâdise mahalline koş- tu. Yangın çabucak söndürüldü; fa- kat haberin gazetelere ulaştırılması kolay olmadı. Bu yüzden bazı gaze- teler yangın haberini bile bile atla- dılar Gezeteciler için, Uşakın gece ha- yatnı göstermesi bakımından bu yangın bir hayli, istifadeli oldu. Bir rece evvel polisin saat 11 de kapat- tığı kahveler gece saat 2 de hala açıktı ve sabaha kadar da açık lacakları — anlaşılıyordu. İşin tuhafı AKİS, 7 MAYIS 1959 kahvehanede oturanlar şişeleri elden ele geçırerek rakı ıçıyorla rdı. zeteciler "Ve minelgaraip" dıyerek yatıp uyudular. Devlet otoritesi S abanın 6 sında yataklarından çı- kan gazetecilere verilen — haber şuydu: Aralarında ayakta duramı- yacak kadar içkililerin de bulundu- ğu ve Şeker Fabrikası ile Karayol- ları kamyonları ile şehre getirilmiş bin kadar "Demokrat" ellerinde dö- vizler, lnonunun misafir kaldığı eve doğru yürüyordu ve ortalıkta ilâç için bir polis veya jandarma bulmak mümkün değildi. Hemen hâdise ye- rine koşan gazeteciler, koşebaşmda— ki eczahanenin önünde "nümayişçi- ler'le karşılaştılar. Karşılısına, doğ- rusu "dostane" sayılamazdı. Sürüyü güdenler, gazetecileri görünce "Kah— pe gazeteciler”" diye bağırdılar. "Dün onların resimlerini çekıyordunuz bu- gün de bizimkileri çekin". ekir Çiftçi, "'umumi istek" üzerine ma- kinesini çalıştırmağa başladı. Ama çileden çıkarılan kalabalık, gazete- cilerin üzerine sevkedildi. Bekir Çift- çi yumruk ve tekmeler arasında sen- deleyerek geri çekildi. Bu sırada e- linden makinesi gaspedildi. Diğer gazeteciler de — kendilerini — koruya koruya geri çekildiler ve güç eczahaneye sığındılar. — Gazetecilere şimdilik bu kadar gözdağını kâfi bulan idareciler, kalabalığı eczaha- nenin önünden çekerek yeniden yü- rüyüşe geçirdiler. Eczahaneye sığınan — gazeteciler, telefonla Valiyi ve Emniyet Müdü- rünü aradılar, fakat bulamadılar. Çarşı karakolunda karşılarına çıkan polis memuru, hayatlarının tehlike- YURTTA OLUP BİTENLER de olduğunu ve yardım istediklerini söyleyen gazetecilere, ortada kendi- lerini alâkadar eden bir durum bu- lunmadığını — fütursuzlukla — söyledi. Cuma sabahı Türkiye Cumhuriyeti- nin Uşak şehrinde can ve mal em- niyetinden bahsetmek mizah yapmak demekti. Nitekim başı dönmüş ka- labalık, gazetecileri . hırpaladıktan Kalabalığı dağıtmağa teşebbüs urhan Feyzioğlu ile Osman Alişiroğlu — hırpalandılar. i tespit eden foto muhabiri Hüseyin yumruklandı ve gözünden yaralandı, fotoğraf makinası ile fla- rıldı. Gazeteciler emniyet içinde çalışa- mıyacaklarını — anlayınca iki grupa ayrıklılar. Bu grup vazife — başında kalacak diğer grup ise arkadaşları- nın hiç değilse hayatını teminat al- tına alacak teşebbüslere girişecek- lerdi. Emniyet Müdürü ile Jandarma Komutanının istasyonda — olduğunu öğrenen ikinci grup bir ciple ve ar- ka sokaklardan dolaşarak istasyona gittiler. İstasyonda bir miktar polis andarmanın başında aradıkları kimseleri buldular. Kendilerine mü- racaat eden gazetecilere Emniyet Müdürü Adnan Çakmak, "Benim bu- gün vazife görmeyi selâhiyetim yok, mazur görün, elimden pir şey. gel- mez" dedi. Jandarma umandam teselli edici sözlerle mukabele ara., ve cibine atayarak şehre gitti. Salıcının evine sığınan diğer ga- zeteciler telefonla savcıya müracaat ettiler ve Ankaradan Adalet Baka- nını aradılar. Adalet Bakanı, "ida- ri" makamlara müracaat edilmesini tavsiye etti. Kendisine bunun bey- Üsbekten Rhedi'ye Mektup hlâksız — bir hizmet etmiş olmak bin defa daha tehlikeli teşkil etmesi. un — ki Hindistanda uzun müddet müşfik bir millet tanıdım. Bu millet ıtıbarıyle neği uzerıne en büyük ferdinden lâken zuldu. Bır hakiki şefkat, lardır en iyi vasıf farıydı di. Kotuluk yayıldı, en alçakça hareketleri adileştiren yakar ışıkların umumi bir — istihfâf dir. Babalarının — utan verici bakanın yaptığı en büyük fenalık, halkı bir. fenalık - vardır: n sonuncusuna kadar lâhzada dürüstlük, saffet, iyi ni bırdenbıre halkların en ıptıdaısı haline gel— iğlam kimselere bıle sırayet etti. mlar, bize yapılıyor gıbı boş bir bah e ıya başladılar, en basit adalet kaıdesını çıgnedl n iğrenç lar, adaletsizliğe ve riyakârlığa zaruret ismtoi verdiler... Bütün br milletin örf ve âdetlerini söndüren, için hareketlerinden VENEDİK hükümdarına kötü değildir.. -Kanaatmca Başkanlarına kötü — örnek malıvetmek dolaştım. — Orada abıat bir. bakanın En fazi ahlâksızca şey/e kanunların — himayesi altına aldı- bozan, en — cömert — kalbleri azileti karartan ve en büyü düşüren bir bakan ne büyük bir yüzleri kızardığı — zaman sonradan gelen nesiller ne deyeceklerdir ? Paris, Ramazanın 11 inci günü, 1720 — Montesguieu, Acem mektupları—

Bu sayıdan diğer sayfalar: