20 Temmuz 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

20 Temmuz 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Politikacılar Tenkitçinin tenkili (Kapaktaki komiteci) Gecen haftanın ortasında bir gün, hemen herkesin gazetesinde eski Cumhurbaşkanının vatana hiyanet suçundan Milli Birlik Komitesi tara- fından Yüksek Adalet Divanına sev- kedileceğini okuduğu sırada Yassıa- dada bir adam, görünüşte sakin, de- nizi seyrediyordu. Kapalı bir gündü ve rüzgâr şiddetle esiyordu. Beyaz saçları tepesinde oOhemen tamamile dökülmüş, gözlüklü, gerdanı bir hin- dininki gibi sarkık, yağlı vücutlu, şişman, o seksensekiz kaşlı adamın yüz hatlarından ne düşündüğünü an- lamak imkânsızdı. Ayağında ince bir pantalon, sırtında koyu renk bir ce- ket vardı. Arada sırada dilini ağzının içinde dolaştırıyor, sonra sol avur- duna dayıyordu. Ellerindeki siyah lekelerin' hacmi artmıştı. Gerçi perhi- zine ehemmiyet veriyor, süt sık dok- tor muayenesinden geçiyordu. Sağlık durumu da hiç fena değildi. Ancak düşünceli bulunduğu anlaşılıyordu. Adam, Celâl Bayardı. Eski Cumhurbaşkanı, Öteki vatan- daşlarının aksine, hakkındaki karar- dan denizi seyrettiği o gün haberdar olamadı. Bayar ve Menderesin Adaya gelmelerinden bu yana o düşüklerin gazete okumaları menedilmiş, daha doğrusu Adaya gazete sokulmaması kararı alınmıştı. Sadece yakınların- dan gelen ve sansürden geçen mek- tupları okuyorlardı. Kendileri de mektup yazıyordu, fakat metin 50 kelimeyi geçmiyordu. Zaten anlata- cak ne vardı ki.. Bazı siparişler, ço- luk çocuktan haber, çamaşır sevki- . yatı ve selâm kelam. Düşükler -en büyüğünden en küçüğüne- çamaşırla- rını bizzat yıkıyorlardı. Zira dışarı- ya çamaşır gönderip temizlerini bek- lemek çok zaman alıyordu ve insanın düzinelerle takımı olması gerekiyor- du; Bunun için boş vakitlerinde bir devrin çalımlı Demokratları suyu ve sabunu alıyor, kirli çamaşır temizli- yorlardı. Bayar bu yüzden Milli Bir- lik Komitesinin kararını ve gerekçe- sini hemen, gazete yoluyla öğreneme- di. Halbuki idam talebiyle Yüksek Adalet Divanına sevkedilmişti. Suçu vatana hiyanetti. Türk Ceza Kanu- nunda yapılan bir değişiklik aynı haf- ta başında yürürlüğe girmiş, 65 yaşı- nı geçirde kimselerin idamını önle- yen hüküm kaldırılmış, vatana hiya- net suçlarından tadilât omakable de şamil tutulmuştu: Yeni neslin kolay anlamadığı bu hukuk! tâbirin açık mânası şuydu: Celâl Bayar 65 yaşını geçmişti, 65 yaşını geçenler vatana 2 hiyanet dahi etseler idam cezasına karşı bir dokunulmazlığa sahiptirler, bu bakımdan eğer Bayar vatana hi- yanet etmişse suçu işlediği tarihte i- dam edilemeyeceği okanaatindeydi, fakat Türkiyede bir ihtilâl olmuştu ve ihtilâllerin kendilerine mahsus bir hukuk anlayışı bulunuyordu, bu hu- kuk anlayışıyla ilim adamları Baya- rın elinde yaş dokunulmazlığının a- lınmasını lüzumlu görmüşlerdi. Doğ- ruydu, normal hukukun basit bir prensibi ihlâl ediliyordu, ama çıplak mantıkla mütalea edildiğinde vazi- yet biraz başkaydı. Cumhurbaşkan- Bayar komiteci kılığında Ruhunun aynası ları ancak vatana hiyanet halinde ce- za görüyorlardı. Normal olarak Cum- hurbaşkanları 65 yaşını geçmiş kim- seler oluyorlardı. Başka suçlar için tanınan bir dokunulmazlığın o saha- ya da teşmili (oCumhurbaşkanlarını fiilen vatana hiyanetin cezasını öde- meme durumuna sokmuyor muydu? Çıplak mantığın bunu kabulüne im- kân var mıydı? Bayarın vatana hi- yanet ettiği sabit olursa Yüksek A- dalet Divanı eski Cumhurbaşkanının asılmasına karar verebilecekti. Böy- le bir hükme varıldığında, infaz Mil- li Birlik Komitesinin o tasvibine ka- lacaktı. Milli Birlik Komitesi infazın memleket bakımından fayda mi, za- rar mı sağlayacağını tetkik edecek, ona göre kararını alacak, hiç şüphe- siz makable teşmil, olunmuş bir ihti- lâl hukukuna Oouyulmasının maşeri vicdanda uyandıracağı hisleri de bu arada dikkat nazarına oalmamazlık etmeyecekti. İşte, açıklama yapıldığı ve Milli Birlik Komitesinin oBayarın vatana hiyanet suçuyla Yüksek Adalet Di- vanına şevki kararı Resmi Gazetede yayınlanarak katiyet kesbettiği için-, dir ki haftanın sonlarında gözler Yas- sıadanın Il numaralı sakinine çevril- mişti. "İyi oyuncu ço Bayar, hakkındaki kararı öğ- rense de değişmeyecekti. Doğru- su istenilirse, bazı hayalperest ideal arkadaşlarının aksine, o yakın istik- bali hususunda ümitli değildi. Oyu- nu oynamış ve kaybetmişti. Kaybet- tiğini, suyun yüzüne yeniden çıkma şansına artık malik (bulunmadığını biliyordu. Yaptığı, kaybettiği zaman da bir iyi kumarbaz olarak kaldığını ispattan ibaretti. Hakikaten, 27 Ma- yıs sabahından bu yana eski oCum- hurbaşkanıyla temas fırsatım bulan- lar o zaviyeden öteki (odüşüklerin bambaşka bir insanla . karşıkarşıya olduklarını derhal hissettiler. Kendi- lerinde diktatör vasıfları tevehhüm edenler isteri krizleri (o geçirirlerken Bayar, sanki onların birer kukladan ibaret,olduğunu göstermek istermiş gibi sükünetini inanılmaz hadde mu- hafaza ediyor, içine gömülü kalıyor, yalvarmıyor, ağlamıyordu. Kültür- süzlüğü dolayısıyla her hangi bir Ta- rih mefhumuna kendisini bağlı say- madığından, hayatı sadece fizyolojik bir vakıa olarak gördüğünden, ipti- dailiğin meziyetlerini de kusurlarını da taşıdığından katı bir metanet zır- hı içinde arkadaşlarından ayrılıyor- du. Yassıadadaki gündelik hayatında bir değişiklik olmadı. Her hangi bir kimseyle uzun boylu konuşmama â- detini devam ettirdi. Çalımlı halle- i. Asaleti sadece şekil anladığından -Devlet Başkanlığı vazifesi görürken iki selefine nazaran bir tek sahada üstünlük göstermiştir: Bu vazifenin protokoler icaplarım yerine getirme- de!- halk tarafından yerinden edil- miş bir kralın vakarını muhafaza et- ti. Her hali ve tavrıyla Marie Anto- inette'in çapulcu saydığı ihtilâlcile- re karşı beslediği küçük görme hissi- ne benzer bir hissi yüreğinde tuttu- gunu belli ediyordu. Aslında Celâl Bayar bütün ömrü boyunca içindeki boşluğu bu neviden tavırlarla gizle- AKİS, 20 TEMMUZ 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: