20 Temmuz 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

20 Temmuz 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURITA OLUP BİTENLER "— Hah.. Nihayet dolduracak bir yer bulduk galiba!" Sonra yanında- kilere bir kere daha gülümsiyerek baktı. Hâdise geçen haftanın ortaların- da bir gün, . nin giriş kapı- sının soluna düşen ve bir zamanların en önemli kulis faaliyetinin, cereyan ettiği meşhur o"Merdivenaltı" ında cereyan ediyordu. Mavi gözlü genç Binbaşı Milli Birlik Komitesi üyele- rinden Orhan Erkanlrydı. Tetkik et- tiği kâğıt "Mal Beyanı" için doldu- rulması lâzım gelen formülerdi. Hakikaten geçen haftanın orta- sında Milli Birlik Komitesi üyeleri- nin mal beyanında bulunmaları için girişilen faaliyet son derece eğlen- celi oldu. Hemen hemen bütün üye- ler cevap bekleyen hanelerin büyük bir kısmım boş bırakmak mecburi- yetinde kaldılar. Doldurdukları yer- ler aylık gelirleriydi. Bunlar pek mü- tevazi rakamlardan ibaretti. İtibar gören hanelerin içinde borçlar hane- si önde gelmekteydi. İşlem titizlikle yerine getirildi. Hattâ türlü sebep- lerle geç kalanlar endişe bile etti- ler. Meselâ Ulaştırma Bakanı Sıtkı Ulay bunların arasındaydı ye bir zi- yaretçisinin yanında emir subayına: "— Aman, şunu çabucak doldu- ralım,Dilin kemiği yoktur. oYarın öbürgün, şurada beş altı ay kaldılar, neler yapmadılar derler, maazallah" dedi. Mal beyanıyla alâkalı olarak alı- nan karar şuydu: Milli Birlik Komi- tesi üyelerinin kendilerine ve ailele- rine ait malları bildiren beyanname- leri, Komite memleketin idaresini seçimlerle iş başına gelecek meşru iktidara devrettikten sonra açıklana- caktı. Böylece millet. 38 idealistin işbaşına kaç paralık servetle geçtiği- ni, işbaşından kaç paralık o servetle ayrıldığını öğrenecekti. Doğrusu is- tenilirse iki beyannamede bir farkın bulunacağından hiç kimsenin zerrece şüphesi yoktu. Zira Milli Birlik Ko- mitesi üyeleri kendilerine bir ek öÖ- denek verilmesini kabul etmemişler, sadece bankalardan bir defaya mah- sus olmak üzere beşer bin liralık borç alma hakkının tanınmasını is- temişlerdi. Ankarada hayat pahalıy- dı ve gece gündüz çalışıp eve yeme- inin de beş bin liralık borcu alma yo- luna gideceği muhakkaktı. Bunu son meteliğine kadar ödemek kararında bulunduklarından, işbaşından uzak- laşırken Oo verecekleri o beyannamede bir hanedeki rakkam beş bin büyüye- cekti: Borç hanesi! 18 Orhan Erkanlı Kadifeden o kesesi İncelenen program ypsikaten işler, geçen hafta da sı- kılığını muhafaza etti ve oMilli Birlik Komitesi Üyelerinin ömürleri- nin büyük kısmı Meclis, binasının dar koridorlarında, sevimsiz o odala- rında geçti. Komisyon toplantıları, ardı arkası kesilmeyen yeni kanun- ların tedvini, ilmi heyetlerin hazır- ladıkları raporların tetkiki oOKomite mensuplarının günlük işleri arasın- daydı. Geçen haftanın içinde hemen her gün öğleden sonra Komite top- landı. Üstelik Ankarada sıcaklar başlamış, hele toplandığı Bütçe Komisyonu salon Muzaflter Çzdağ Bir söyle, bin dinle öğleden sonraları hararetten durul- maz hale gelmişti. Bir üye "Tevekke- li değil Meclisi bu aylarda tatil eder- lermiş!" diye gülümsemekten kendi- ni alamadı. Komite üyelerinin üzerinde geçen hafta hassasiyetle durdukları, İnkı- lâp Hükümetinin açıklanan ve Ko- mitenin tasdikine sunulan program oldu. mı bu mevzuyla alakalıydı; Program Komite tarafından umumiyetle (o be- ğenildi. Ancak, dili biraz ağdalı bu- lundu. Programın geniş halk kitle- sinin anlıyacağı bir dille kaleme a- lınarak yayınlanması oarzu edildi. Programa, bazı ufak -esasda değil- değişikliklerle tasdik, alunacaktı. Çalışmalar yorucu oluyor, büyük, bir huzur içinde (geçiyordu. Doğrusu istenilirse Komite (o üyeleri ilk günlerde İnkılâbın yurtta bu ka- kadar benimseneceğini oümide cesa- ret edememişlerdi. Ne de olsa bu bir ihtilâldi. Rahatı kaçanlar olacak ve bunlar İhtilâle karşı durmak istiye- yeceklerdi. Bu bakımdan ilk bir haf- ta üyelerin hemen hiç biri yanların- dan tabancalarım ayrımamışlar, hat- tâ yedek şarjör bile taşımışlardı. A- ma şimdi yanlarından ayırmadıkla- rı tabancaları adetâ birer süs eşyası halini almıştı. Milletin kendilerine güvendiğim, İnkılâbı desteklediğini, verilen firenin yüzde beşten o fazla görüyor, biliyor ve ina- . Bu bakımdan rahattılar, huzur içindeydiler, bunun verdiği kuvvetle yorulmadan O çalışabiliyor- lardı Sual yağmuru Bunca iş arasında Milli Birlik Ko- mitesi sadece basın mensuplarına karşı cömert odavranmakta devam etti ve basın toplantılarını kesmedi. Zaten gazeteciler, hele yabancı ga- zeteciler, üyelerin peşini bırakmıyor- du. Son haftanın I numaralı mesele- si makabline teşmil edilen bir kanun- la vatana hiyanet suçlarında 65 ya- sını geçmiş kimselere de idam ceza- sının verilmesinin kabulü oldu. Hâ- diselerin cereyan tarzı (o dolayısıyla Türkiyede bir oihtilâlin (o yapıldığım adetâ unutan ve her şeyin normal cereyan etmesini bekleyen anglo - saksonlar ihtilâl hukukunun bu cilv«- sini yadırgadılar. Başka bir merak mevzuu ise D. P. nin seçimlere işti- rak edip edemiyeceğiydi. Nitekim geçen haftanın sonunda. bir gün, Mecliste basın mensuplarına ayrılan dikdörtgen şeklindeki, orta- sında uzun masa bulunan odada kı- sa boylu ve İngilizcesinden Amerika- lı olduğu kolayca anlaşılan bir gaze- teci çok genç bir Kurmay Yüzbaşıya şöyle bir sual sordu: AKİS, 20 TEMMUZ 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: