20 Temmuz 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

20 Temmuz 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DİLCİLİK Kurultay Açılış (Gesen haftanın başından sonuna kadar Ankarada en çok tartışı- lan konulardan biri Türk Dil Kuru munun IX. Kurultay çalışmaları ol- du. Memleketin çeşitli (o yerlerinden gelen üyeler, bütün bir hafta yol- larda, lokantalarda, parklarda, gazi- nolarda, klüplerde bu işi konuşuyor- lardı. Dil - Tarih ve Coğrafya Fa- kültesinin konferans salonu genel kurul toplantısına ayrılmıştı. Fakül- tenin ikinci katındaki odalar ko- misyon çalışmaları için hazırlanmış- tı. Yalnız Bütçe ve Hesap Komisyo- nu, Kurum binasında toplanacaktı. Kurultay çalışmalarına başlama- dan bir iki gün önce Ankaraya ge- len üyeler arasında grup grup top- lanmalar, konuları tartışmalar baş- lamıştı. Hava pek sakin görünmü- yordu. Kurumun Kavaklıderede yap- tırdığı yeni binası için çıkan söy- lentiler ise hiç de iç açıcı odeğildi. Üyelerin ilgisini çeken iki komisyon vardı. Bunlardan biri Bütçe ve He- sap Komisyonu öbürü üzük Ko- misyonuydu. Çıkarılan söylentilerin doğruluk derecesi Bütçe ve Hesap Komisyonunun çalışmalarından son- ra belli olacaktı. Sağduyusu galip gelen, söylentileri gerçekmiş gibi he- men kabul etmeyen bir kısım üyeler, komisyon raporunu beklemenin doğ- ru olacağını ileri sürüyorlardı. o Tü- zük Komisyonunun da ilgi çekmesi sebepsiz değildi. Çünkü geçen Ku- rultayda en büyük gürültü Tüzük Komisyonunun raporu üzerine oçık- mıştı. Genel Kurula, Tüzüğün gerici bir anlayışla değiştirildiği, devrimci- lik ilkesinin okaldırılmak o istendiği duyurulmuştu. Kurultayın lik oOKomitesi adına Kur. Alb. mi Küçük, ilgiyle karşılanan o kısa ama güzel bir konuşma yaptı. Yöne- tim Kurulu raporu da okunduktan sonra, komisyon seçimlerine geçildi. Komisyonlarda Yönetim Kuruta üye- lerinin oy verip veremiyeceği husu- su uzun tartışmalara sebep oldu. So- nunda, Kurultaya hesap vermek du- rumunda olan Yönetim Kurulu üye- lerinin komisyon çalışmalarında oy- lamaya katılamıyacaklarına çoğun- lukla karar verildi. Ne var ki, eski Yönetim Kurulu üyeleri oy kullan- ma hakkının hiç olmazsa Tüzük Ko- misyonunda kendilerine tanınmasını istiyorlardı. Bu suretle kendi hazır- ladıkları tüzük tasarısının, daha ko- laylıkla oOkomisyondan o geçebileceği düşüncesindeydiler, Bütün çalışmala- ilk günü Milf Bir- Sa- rına rağmen, Genel Kuruldan böyle bir karar alamadılar. Tüzükte yeni esaslar Tüzük Komisyonunun ilk günkü ça- lışmalarında başlıca iki grup ara- sında hissedilir bir tereddüt havası esiyordu. Bunlar bilim adamlarıyla sanatçılardı. Şimdiye kadar birbir- leriyle temasa geçmemiş birbirlerini tanımıyan, fikirlerini bilmiyen O iki grup, doğrusu istenirse karşılıklı o- larak bir çatışmaya hazır gibiydiler. Cevdet Kudret ile Sunullah Arısoy, komisyon seçiminden önce kafa ka- faya vermişler, eski ve yeni tüzüğü noktasına, virgülüne (okadar incele- mişler, mukayesesini yapmışlar (o ve tüzüğe konmasını gerekli buldukla- rı yeni maddeler hazırlamışlardı. Ko- misyon çalışmaları başlar başlamaz Sunullah Arısoy Çetin ceviz iki gruptan da belirli kişilerin tüzük üzerinde hazırlıklı oldukları meyda- na çıkıvermişti. Bilimcilerden hazır- lıklı olanlar Dr. Muharrem Ergin, Doç. Dr. Zeynep Korkmaz, Talat Tekin ve Osman Nedim Tunalı idi. Öbür üyeler konuşmaların seyri içinde ve o anda akıllarına gelenle- ri söylüyorlardı. Yönetim Kurulu a- dına Mehmet Tuğrul ile Ömer Asım Aksoy zaman zaman tasarıyı savu- nuyorlardı. Çalışmalar ilerledikçe, bilimciler- le sanatçılar arasında gaye bakımın- dan bir ayrılık olmadığı, iki grubun birlikte çalışmasının pekâlâ mümkün çalışma sağlanırsa ço yi - nuçlar alınacağı omeydana çıktı. Türkçenin arılaştırılması ve o öz- leşmesi dâvasında ilimle sanatın ay- nı ölçülerde hizmeti vardı. İlim ada- mı, ilmi metodlarla gerekli araştır- ma ve incelemeleri yapacak, kelime türetecek, oOmalzeme hazırlayacak, sanatçı da hazırlanan bu malzemeyi yuğuracak, pişirip kotaracaktı. Bu iş bu kadar açık' ve sabit bir meşa- leydi ve aklı başında hiç bir sanatçı- nın veya ilim adamının itiraz etme- sine imkân yoktu. Nitekim Muhar- rem Ergin Zeynep Korkmaz grubu ile Cevdet Kudret, Sunullah Arısoy grubu bu prensipte kısa ozamanda birleştiler Yönetim Kurulunun seçiminde nisbi temsil esasına uygun bir yol ta- kip edilmesi hakkındaki Cevdet Kud- ret - Sunullah Arısoy teklifi, ilimci- lerin tasvibiyle karşılandı. Mesele aslında basitti. Eski tüzüğe göre Yö- netim-Kurulu 35 i asil 10 u yedek olmak üzere 45 kişiydi. Bu gereksiz ve büyük bir kadroydu. Bu kadro 40 kişiye indiriliyor, 30 asil 10 yedek yapılıyordu. 30 asil üyenin 15'i dil uz- manı, 10'u sanatçı ve yazar, 5'i diğer meslek mensubu oluyordu. Yedekler üçte bir nisbetini muhafaza ediyor- du. Bu suretle Kurumun ilmi çalış- malarını daha metodlu ve o sağlam bir şekilde yapması mümkün ola- cak, sanatçı ve yazarlar da daha niş ölçüde temsil (o edilebileceklerdi. Geçen Yönetim Kurulunda, bilhassa genç nesil sanatçılarından ancak iki üç kişi, o da, güç belâ, kurula gire- bilmişti. Yönetim Kurulunun içinden seçilen Yürütme (Kurulunu teşkil eden kol başkanlıklarının gerçek bi- lim adamlarına ayrılabilmesi de an- cak bu şekilde, mümkün olacaktı. Sa- natçılardan gelen bu teklif ilimcile- rin tam desteği ile karşılandı ve ka- bul edildi. Sunullah Arısoy, komisyon üyele- rinin bir kısmını' epeyce şaşırtan, es- ki yönetim kurulu Üyelerini ise hiç mi hiç memnun etmeyen bir ilâve madde daha teklif ediyordu. Bu mad- de de, Arısoyla Cevdet Kudret tara- fından vi hazırlanmış, sa- vunması ısoy a bırakılmıştı. Kol başkanlıkları yıllardan beri aynı ki- şilerin bir çeşit tekelindeydi. Yetişen genç ilim adamlarına imkân o veril- miyordu. Üstelik bu kol başkanlık- ları bir çeşit memuriyet hâline gel- mişti. O kadar ki, eski yönetim ku- rulu tasarısında seçimle iş başına ge- lecek yürütme kurulu üyelerinin se- çimle iş başından ayrıldıkları takdir- de, hizmet sürelerine göre her yıl için bir maaş esası üzerinden ikramiye al- malarını ayrı bir madde ile teklif edi- yorlardı. Bu maddenin teklif edilebil- mesi, hakikaten kol başkanlıklarının bir "memuriyet" olarak düşünülme- sinden başka bir şey değildi. Halbuki, artık zaman eski ozaman değildi. AKİS, 20 TEMMUZ 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: