19 Eylül 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

19 Eylül 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS, Bir Görüş Hangi Seferberlik? Beş parmağın bugün dahi basit hesaplarda pratik bir sayı maki- nesi vazifesini gördüğü malümdur. İlk insanın yaşıyabilmesi için muh- taç olduğu maddeler, parmakla gös- terilecek seviyeyi aşınca, sayı kav- m kadar yol alınıştır. İnsan topluluk- larının yakın çevrelerinden uzakla- ra doğru yayılışı, karalar ve deniz- ler ötesinde karşılıklı temaslara ge- çişi ise rakamların bulunuşuna bir de okuyup yazmanın anahtarı olan alfabenin icadını eklemiştir. Bugün- kü alfabelerin asıllarını Finikellle- re izafe etmenin sebebini, bu insan- ların kıtalar arası ticaret yolların- da mekik dokumalarına bağlıyan- lar gerçeğin bir yönüne işaret et- mişlerdir. Nasıl ki, İngilizcenin son yüz yıllarda dünya dilleri arasında neden en çok yaygın hale geldiğini araştıranların vardığı netice de, bundan farksızdır. Batı kültürünün beşiği sayılan kıta Avrupasında or- taçağ boyunca kilise dışında dünya ile teması olan tek bir okul yok i- , hesap bil- gilerini öğreten okullara yaygın bir şekilde rastlanmasını da bu haya- ti münasebetlere bağlamak yerinde olur. O okullar ki, bugünkü umumi öğretim Oo müesseselerinin bir nevi öncüleri sayılabilir. İnsan münase- üremesi istikametinde yazması yerine, baskı vs yazı makinelerinin icadını sağlamış bu da öğretimi, hattâ doğ- rudan doğruya umumi ilkokulu, yaymakta belli başlı rolü oynamış- tır. O derecede ki, okuma ve yaz- manın neşir ve temimi, Prusya kı- ratlar min 1866-1870 zaferlerine u- laşmak için gayrete geldikleri sıkı bir davranış veya daha önce Prus- ya Protestanlığını kurmak için İn- cil'in ana diline tercümesini isteyen Luther'ciliğin bir sonucu mudur, yoksa millet ve devlet olma cere- yanlarının da ilersinde bir makina medeniyeti meselesi midir t Başka bir ifade ile, bir memleketin kültür kapasitesini artırma teşebbüsleri arasında okulun binası ve kadroları mı önce gelmektedir, yoksa kültür mahsullerini, el yazmalarından kur- 19 EYLÜL 1960 taran dizgi ve baskı 0 sayısı vs kalitesi mi daha önemli- dir? sorusu, yüzyılımızda en azın- dan başbaşa gitmektedir. Unutma- mak gerekir ki, umumi öğretim fik- ri ve davranışı bir seferberlik ham- lesi olarak 100 yıldan öteye geçme- mektedir. Meşrutiyetin, dalgınlığı ile meşhur Maarif nazırı Emrullah Efendinin Tuba Ağacı -yâni kök- leri yüksekte olan bir sistem- teori- sini bâzı aydınlarımızın hâlâ bir ye- ni görüş gibi ileriye sürmesi de gösteriyor ki İkinci Mahmud'un ta- rihi fermanına rağmen problem, bizde hâlâ aktüalitesini muhafaza etmektedir. Bize kalırsa bu görüşü, tarihi gelişimine göre, başka umu- mi öğretimin bir millet ve devlet birliği omeselesi halinde mütalea edilişine göre ise başka türlü değer- lendirmek gerektir. Hatırdan çı- karmamak da lâzımdır ki tarih bo- yunca yüksek kültür müesseseleri- nin çoğu devlet tarafından da ku- rulmamıştır. Voya ilim müessese- leri birtakım fikir ocereyanları ile kaynaşırken devlet içki bir umumi öğretim problemi de aslında bahis konusu da olmamıştır. Din müesse- seleri, mabetler, ruhani sınıfın ön- cülüğü bu iş için kâfi görülmüştür. Öğretimde ve milli eğitimde yeni bir seferberlik sözü ediyoruz. Ayrı- ca öğretmeni ve okul binasını da bulduk mu her şey tamamdır sanı- yoruz. Modern öğretim ve yaygın bir eğitimin bu faktörler dışındaki hareket gücünü düşünmek ise, gö- rüyoruz ki çoğumuzun, hattâ ilgili Bakanlığın aklından bile geçmemek- tedir. Bereket versin ki er eğitimi denemesinde bu eksiklikleri bize ha tırlatan dostlar da yardımdan geri durmadılar. Seferberlik sözüyle es- ki kuşaklar, 93 harblerinden bu ya- na Trablus, Balkan, Birinci Dünya Harbi ve nihayet Milli (oOKurtuluş Savaşlarını hulâsa cenk için bir so- luk dahi alamadığımız seferleri ha- tırlarlar. Yeni kuşaklar ise, 40 yıl- danberi bu türlü seferleri, sadece uzaktan ve tarih sahifelerinden sey- reden bir huzura kavuşmuşlardır. Fakat buna karşılık, kendi ana di- linde özleşme savaşı, Milli Birliğin temel örgülerini ( sıklaştıracak bir okuyup yazma ve kültür dünyasın- da varlığını duyma ve duyurma sa- vaşının zaman zaman hazırlık bo- Hıfzırrahman Raşit Öymen rularını gidiyorlardı. Geniş ölçüde bir erk eğitimi se- ferberliğine girişmenin son tecrübe- lerdeki hız, hattâ rehberlik, nasıl Birleşmiş Milletler davranışından gelmişse, günümüzün öğretim se- ferberliği oparolasını, Eğitim Ba- kanlığında harekete getiren plân manivelası da, görüyoruz ki Ford Vakfının, masraflarını da yüklene- rek kurdurduğu bir "Eğitim Milli Komisyonu"nun hazırladığı uyarma raporundan gelmektedir. Fakat i- şin başı, sokma akıl hesabı ile ha- rekete geldiği içindir ki bu rapor, eski iktidarın eline geçinceye (o ka- dar bir eğitim sakızı halinde ağız- larda çiğnenip durmuş, sonra da hasır altı edilmiş, nerede ise rapor- törlerine de ceza kesilmek istenmiş- tir. 27 Mayıs havasının bu mahbus raporu gün ışığına çıkarmasından sevinenler, bu defa da raporu ikin- ci elden inceleyecekleri gizlemeğe kalkışmanın, hele koridor kuşkula- rı içinde kurulan danışma kurulun- da ilköğretim, teknik öğretim gibi ihtisas ve uzun tecrübe isteyen kol- lardan bir tek üyeyi dahi kıskana- rak işi yuvarlak lâflara boğmanın şaşkınlığı ile karşılaştılar. "Dostlar alış-verişte görsün" hesabı başka- dır, işi yüklenmek ve sırtında taşı- mak başkadır. Kendimize hâlâ gelemeyişimizin belirtileri olan bu bocalamalara rağmen Cumhuriyet, ilk 10 yılında giriştiği ve sonradan Halkevleri ve Köy Enstitüleri ile ikinci hamle olarak sarıldığı umumi eğitim se- ferberliğini tamamlamak zorunda- dır. Birinci seferberlik şehir hudut- larını tutmuştu. -Bu gün o da bir sarsıntı geçirmektedir- ikinci o se- ferberlik, köy boşluğuna yönelmiş- ti. Kabul ediyoruz ki, mi bi- rinciden daha zordur. nkü köy- deki boşluk şehrin m elbet- te ki benzemezdi. Köyler, kültür ve eğitimin tadım yeni tadacaktı. Hele kendi realiteleri ile bağdaşan bir okul anlayışına ilk defa kavuşa- caktı. 10 yılı kaplıyan bir gerileme devri, sanki Halkevleri dahil, bu hamlelere tırpan atmak için açıl- mıştı. Bu yüzdendir ki bu gün bıra- kılan yerden değil, yıkılan temelle- ri yeni baştan onarmaktan ve yeni ihtiyaçları karşılayacak yeni kuru- luşlardan işe başlamak zorundayım

Bu sayıdan diğer sayfalar: