19 Eylül 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

19 Eylül 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Müşterek Pazar Hangisi? Geçen hafta iki haber iktisadi çev- relerin dikkatini bilhassa çekiyor- du. Haberlerin birisi, Milli Birlik Ko- mitesinin, Planlama Dairesi Kanun Tasarısını görüşmekte olduğuna da- irdi, İkinci haberde ise, yeni Ticaret Bakanının "Türkiyenin Müşterek Pa- zara girmesinin büyük faydalar sağ- layacağına" dair sözlerinden sonra, Marttan beri Müşterek Pazarla ke- silmiş olan müzakerelerin Ekim a- yında yeniden o başlıyacağı bildirili- yordu. Bir yandan plânlama, öbür yan- dan Müşterek Pazara girme arzusu... Ayın 10. günü gecesi Milli Birlik Ko- mitesince açıklanan "Hükümete Di- rektifler" ve "Memleket (Meseleleri Üzerinde Komitenin Temel Görüşle- ri" hakkındaki vesikalarda da Müş- terek Pazar konusunda herhangi bir esasa rastlamıyan iktisadi çevreler, yeniden başlıyacak olan müzakere- lerde bu iki hususun birbiriyle bağdaştırılacağını bir (o hayli merak ediyorlardı. Bu merakın sebebi, iktidarın Müşterek Pazara illâ ki gir- mek arzusu yüzünden Türk halko- yunda başlıyan tartışmalarda, bilhas- sa Sadun Aren, Besim (Üstünel ve Kenan Bulutoğlu gibi genç Üni- versite öğretim üyelerinin ve -eski Devlet Bakanı- Şefik İnan, Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Mahmut Şeyda ve eski Sanayi Kalkınma Bankası Umum Müdür Muavini ve şimdiki İş Bankası Umum Müdürü Bülent Yazı- cının sayesinde Türkiyenin Müşterek Pazara giriş şartlarının, ne sakıt ik- tidarın teklif ettiği şartlar, ne de erek Pazar Komisyonunun ileri sürdüğü esaslar dairesinde mümkün olabileceğinin anlaşılmış olmasıydı. Gerçeklen, meselenin üzerine e€- ğilen iktisadi çevreler ve bilhassa Ü- niversite çevreleri -tabii, liberal ol- makla geçinen, fakat hiçbir "izm"in ne olduğunu aşla bilmeyen bir takım ulema bozuntuları hariç- plânlama- dan bahsedildiği zaman, Müşterek Pazara giriş şartlarımızın bir kısmı- nın ister istemez tesbit edilmiş olma- sı gerekeceğini de biliyorlardı. Mese- le neydi? Müşterek Pazara girmemizin le- hinde bulunanların ileri (sürdükleri sebeplerin haşinde, Türkiyenin Batı medeniyetine yönelmiş olması geli- yordu. Fakat, sırf bu sebepten dola- yı Müşterek Pazara girmeğe kalkış- anın, Müşterek Pazarın Batı mede- niyetinin tek temsilcisi olduğu tar- AKİS, 19 EYLÜL 1960 zında pek acayip bir iddiada bulun- mak mânasına gelirdi. Aslında, Tür- kiyenin Müşterek Pazara girmesinin, bu girişin şartlarına göre, iktisadi, sosyal, kültürel ve hattâ siyasi alan- da türlü tesirleri olacağı muhakkak- tı. Mesele bu tesirleri müşahhas ve teferruatlı bir şekilde tahlil etmek- teydi. Böyle "Batı medeniyetine bağ- lı olmak" gibi muğlâk lâkırdıların bu tahlilin yerini otutamıyâcağı şüphe- sizdi. Müşterek Pazara girmemizi, hem de bir an önce girmemizi istiyenlerin bu telâşına asıl sebep olan şey, ge- leneksel ihraç (omaddelerimizi kl eden tütün ve meyvelerimizin bu zara girecek olan Yunanistanın ei. beti sonucunda satılamaması ve Za- ten günden güne düşmekte olan ihra- catımızın çok büyük bir darbe yeme- sidir. Fakat, Yunan rekabeti ihtimal- leriyle birlikte, geleneksel ihraç mad- delerimizin Oo hâlihazırdaki ve istik- bâldeki durumu, Müşterek Pazarın talep vaziyetindeki (değişiklikler de nazara alınarak incelenecek olursa, bu tehlikenin pek o kadar büyük ol- madığı anlaşılacaktır. Gerçi, Türkiye ihracatının 1/3'ünü Müşterek Pazar bölgesine yapmaktadır. Bu bakımdan bu piyasanın bizim için kaybı elbette ki üzerinde durulması gereken bir meseledir. Fakat, ihraç maddelerimi- zi teker teker ele alıp inceleyince, durumun Müşterek Pazara bir an ön- ce girmek için telâş edenlerin san- dığı kadar vahim olmadığı derhal or- ta, açıkmaktadır. Gerçekten, meselâ geleneksel ih- raç maddelerimizden pamuk için Müşterek Pazarın dış gümrük tari- fesinde gösterilen Oogümrük vergisi nisbeti sıfırdan ibarettir. Şu hâlde, pamuk için, meselâ bir Yunanistanla rekabet imkânlarımızda, Yunanistan Müşterek Pazara girse ve biz dışında kalsak bile, hiçbir değişiklik olmıya- caktır. Ancak, tütün ve omeyveler için durum böyle değildir. Fakat, bu maddeler bakımından o kadar büyük endişelere yer olmadığı anlaşılmak- tadır. Gerçekten, hâlen Yunanistan- Müşterek Pazarda ,tütün piyasasına hâkim durumdadır. Buna karşılık biz, Müşterek Pazar dışındaki piyasaya hâkim durumdayız. o Üstelik, bizim Müşterek Pazar bölgesine sattığımız tütün miktarı, Yunanistanın Müşte- rek Pazar dışı bölgeye sattığı tütün miktarına aşağı yukarı uymaktadır. Böyle olunca, Yunanistan Müşterek Pazara girip de biz dışında kalacak olursak, bunun sonucu, her iki mem- leketin tütün ihracatının yön değiş- tirmesinden ibaret kalacaktır. Şöyle ki, Yunanistanın Müşterek Pazar dı- şına sattığı tütün miktarı artık Müş- terek Pazara satılacak, buna karşı- lık, Türkiyenin Müşterek Pazara sat- tığı tütünler Müşterek Pazar dışına yönelecektir. Meyve ihracatımız için de benzer sebepler dolayısiyle pek o kadar endişelenmeğe mahal yok- tur. Olsa olsa belli ve kısa bir devre için dış ticaretimizin yön değiştirme- si neticesi olarak bâzı intibak ve te- mas kurma, güçlükleri doğabilecek- tir. Öte yandan, Müşterek Pazarın, dışardan alıcısı olduğu istihlâk mad- delerinin talebinde, bu zengin bölge- deki refah artışı (dolayısiyle büyük yükselmeler olacağı tahmin edilmek- tedir. Tütün ve meyve gibi zirai mah- süllerin istihsâlini arttırmak ise çok güç olduğu için, Türkiyenin bir süre sonra, Yunanistana tanınacak imti- yazlara rağmen, Müşterek Pazara yeniden bu maddeleri satmağa başla- ması ihtimali da azımsanamaz. Müşterek Pazara hemen girilme- sini istiyenlerin ileri (sürdükleri bir diğer delil de, bu suretle, dışarıya ka- lifiye olmayan işgücümüzün bir kıs- mını ihraç ederek, hem içerde gitgi- de artan nüfus artışı baskısının hafif- letilmesinin, hem de bir miktar döviz kazanılmasının mümkün olacağıdır. Fakat, bu gibi işçi hareketlerinin vu- kuu için yerleşmiş geleneklerin mev- cut olması gerektiği ve bu gelenek- ler olmadan işçilerin hareket kabili- yetinin hayli az olduğu unutulmak- tadır. Aksine, dışarıya göndereceği- miz işgücü unsurlarının, Pazardaki yüksek ücret ve şartlarının cazibesine kapılacak olan ve binbir güçlükle yetiştirebildiğimiz kalifiye unsurlar olması tehlikesi çok büyüktür. erek Pazara girerken fazla acele edilmemesine ve giriş şartları- mızın dikkatle tesbit edilip kıskanç- lıkla savunulmasına taraftar olanlar ise, bu delilleri karşıladıktan başka, diğer bâzı deliller ileri sürmektedir- ler. Gerçekten, Türkiye gibi az geliş- miş memleketlerin bellibaşlı okronik dertlerinden biri döviz darlığı olarak kalacaktır. Halbuki, az gelişmiş memleketlerin ekonomisinin bellibaş- lı noktalarından biri de, mevcut tale- bin kolaylıkla dışardan ithâl edilecek ve memleektin genel sosyal seviyesi- ne göre lüks sayılması gerekecek mallara yönelmesidir. Bunda gösteri- sin büyük rolü olmaktadır. Bundan başka, plânlı bir kalkınma yapan bir memlekette dışardan sağlanacak dö- viz kaynaklarında elde olmıyan se- bepler dolayısiyle -meselâ dış ticaret 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: