21 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

21 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER tü. Ayan Meclisi Korporatif bir te- şekkül mü olmalıydı, yoksa seçimle mi teşekkül etmeliydi? Onar ve ta- raftarları Ayan Meclisinin behema- hal korpotarif bir (teşekkül olması Gerekçeleri, mevcut Korporatif bir teşekkülde bu nüfuz çok daha az olacak, hattâ tamamen kalkacaktı. Diğer taraf ise tam aksi tezi savunuyor ve madalyonun öbür tarafının hiç de düşünüldüğü gibi ol- madığını belirtiyordu. Şayet türlü teşekküllerin temsilcilerinden mey- dana gelecek bir Ayan Meclisi kuru- lursa bu Mecliste partilerin nüfuzu daha fazla olacaktı. Zira siyasi parti- ler işin kaynağına sızacaklar ve bu teşekkülleri (kolaylıkla ele geçire- ceklerdi. Hâl böyle olunca gönderile- cek temsilciler o teşekkülde (hangi parti hâkimse onun mensubu olacak- lardı. Böylece meslek teşekkülleri po- litik piyon haline gelecek her birine siyaset enjekte olacaktı. İşte bütün bu meseleler Komisyo- nu iki gruba ayırmıştı. Prof. Sarıca, Prof. Tunaya, Doçent Giritli, Prof. İlhan Arsel, Prof. Bahri Savcı bir ta- raftaydılar. Ayan Meelisinin kurulu- şu konusundaki ayrılıkta korporatif sisteme aleyhtar olanların sözcülü- günü İlhan Arsel yapmaktaydı. Do- çent Muammer Aksoy o sıralarda Sıddık Samiye pek öyle muhalif gö- rünmüyor ve ortalarda dolaşıyordu. Buna rağmen Ord. Prof. Onarın du- rumu daha o samandan pek iç açıcı sayılmazdı. Günlerden tür gün Prof. Tunaya Üniversitedeki masası üzerinde da- ran ve kendi adına yasılmış bir zar- İlerlemeğe başlamıştı. Tunaya odasının bir köşe- sine attığı zarfı sonra bir arâ yeniden görmüştü. O günlerde vatandaşlar- dan Tunayaya ve diğer üyelere pek çok mektup gelmekteydi. Profesör mektubu bunlardan biri zannetmişti. Üzerindeki el yazısı son derece sâ- deydi, iriydi ve bir orta okul tâlebe sinin yazısına benziyordu. Zarfı eline aldığında köşesinde yazılı "Başba- kanlık!' İbaresini görünca şaşırmıştı. Aceleyle açmıştı. Mektup Milli Birlik Komitesinden geliyordu. 2540 sayılı Amirdi ve Tunayaya vazifeden affe- dildiğini bildiriyordu. Aynı saatlerde Doçent Giritli de aynı şekilde kaleme . bir mektubu okuyor ve A- Komisyonundaki vazifesinden a irliğime muttali oluyordu 28 Giritli ve Tunaya Komisyondan ayrılınca işler biraz o süratlenmişti. Zira Onara pek fazla itiraz eden kal- mamıştı. Ama bir noktaya gelince mesele gene arap saçına dönmüş ve tekrar iki grup ortaya çıkmıştı. A- yân Meclisi nasıl kurulacaktı? Korporatif sistemi benimsiyenler Onar, Prof. Velidedeoğlu, Prof. Na - ci Şensoy, Doçent Vakur Versan, Do- çent Lütfi Durandı. Diğer tarafta ise daha evvelkiler ve bu defa Muammer Aksoy da bulunuyordu. Tartışmalar günlerce sürmüş ve bir türlü hetice- lenememişti. Zaman azdı. Komite A- nayasanın bir an evvel hazırlanması- nı istiyordu. Komisyon Ayan Mecli- sinin kuruluşunda (o korporatif siste - mi göz önünde tutarak tasarıyı ha- zırlamıştı. Buna göre Ayan Meclisi Aksoy bayrağı Muammer İsyan 150 kişiden müteşekkil olacaktı. Mec lise girebilmek için 40 yaşını doldur- mak ve yüksek tahsilli olmak lâzım- dı. Bu 150 kişinin üçte ikisi korpora- tif sistem esaslarına göre tesbit edi- lecekti. Yâni 100 kişi muhtelif mes- leki teşekküllerin temsilcileri oluyor- . Bunların sâdece 15 tanesi Cum- hurbaşkanı tarafından tâyin ediliyor- Geriye kalan 85 kişi doğrudan doğruya meslek teşekküllerinden ge - lecekti. Meclisin diğer elli Üyesi halk tarafından seçilecekti. Onar tarafta- rı olmayanlar bir arabulma gibi gö- rünen bu sisteme de itiraz etmiştiler. Prf. Kübalı, Prof. Sarıca, Prof. Ar- sel, Prof. Savcı ve Doçent Aksoy muhalif kalanlardandı. Oylama ya- pıldığında iki taraf birbirine eşit oy- lara sahip çıkmiştı. Ancak Başka- m — nın bulunduğu taraf ağır basmıştı. Zira Başkanın bu gibi hallerde iki o- yu vardı. Hikâyenin sonu Hazırlanan Anayasada iki Meclis bulunuyordu: Mebusan Meclisi si, Mebusan Meclisin- ye Büyük Millet Meclisi meydana ge- liyordu. Cumhurbaşkanını iki meclis -Âyân ve Mebusan- birleşerek seçi- yorlardı. Anayasanın önemli madde- lerinden birini de (kurulacak olan Yüksek Askeri Şura teşkil ediyordu. Bu Şüra sonderece geniş yetkilere sahip olacak ve Cumhurbaşkanına bağlı bulunacaktı. Proje bittikten sonra teksiri hay- -i zor oldu. Genç asistanlara verilen bu vazife Üniversitenin Hususi Hu- kuk Enstitüsünün kütüphanesinde yapılıyordu. Genç asistanlar bütün kütüphaneyi kaplamışlardı. Ortada- ki ince uzun bir masanın üzerine say- fa sayfa yayılmış Anayasa projesi, tasnife tâbi tutuluyordu. (Diğer iki küçük masanın üzerinde henüz tas- nif edilmemiş sayfalar vardı. Genç asistanlar (oOmümkün mertebe yere düşen kâğıtlara dikkat (ediyorlardı. Kirli veya okunmaz halde olan say- faların bile birisinin eline geçmesi yasaktı. Nihayet geç vakit paketler tamamlanmış ve kütüphanenin kapı- sı kapatılmıştı. Ufak bir değişiklik! Ama iş ne Onarın "Ohhh" demesi, ne de kütüphanenin kapısının ka- patılmasıyla bitti. Anayasa projesi hazırlanmasına hazırlanmıştı. Hafta- nın başında gönderilmesine de gön- derilmişti. Ama ortaya, anlaşılamı- yan bir mesele çıktı. Devlet ve Hü- kümet Başkanı General Gürsel Baş- kentte yaptığı basın toplantısında, bir defaya mahsus olmak üzere Gum- hurbaşkanını halk (tarafından tek dereceyle seçileceğini açıklamış, bu- uru eli Milli Birlik Komitesi tarafın- dan ufak bir tâdile uğratılacak ve Başkanın söylediği şekilde bir geçici maddeyle süslenecekti! Bakalım Onar buna itiraz mi e- decekti ,yoksa siyâsi parti fobisi ken- disini böyle bir sistemin dahi şampi- yonu mu yapacaktı... AKİS, 21 EKİM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: