28 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

28 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER daha gösteriyor ve "artık gidemez" halin neticesini gözler önüne seriyor- du. Devlet Başkanlığı Yufka yürekli General A en alaca karanlığı yerini ge- enin koyu karanlığına terket- mek üzereydi. Ilık güney havası, ney gecelerine has ağır ve rutubet- liydi. Şapkasını hafifçe yana eğmiş, haki asker elbisesinin altında buram buram terleyen General, önüne ade- ta atılan yaşlı kadım kolundan tutup kaldırarak sırtını sıvazladı ve kendi- sine uzatılan, dilekçe olduğu belli bu- ruşuk kâğıdı almaları için yaverine işaret etti. Kadın ihtiyardı. Üstü eski fakat temizdi. Başörtüsü hafif kınalı ak saçlarının sâdece bir kısmını kapı- yordu. Kadın, İki gözü iki çeşme, Ge- neralin eline sarılıp öpmek istedi. Ge- neral elini çekti ve kadından ne iste- diğini Sordu. İhtiyar kadın yaşlı göz- erle: "— Oğlum hapiste. kabahati yok. Haksız hapse, Paşam.." dedi. General, kaşlarını çattı. İhtiyar kadına daha dikkatli baktı. İşin ma- hiyetini anlamak için, dilekçede ne yazıldığını sordu. İhtiyar kadın Di- yarbakır P.T.T. Merkez Müdürünün annesi Fatma hanımdı. Oğlu, telefon muhaverelerini (o düşüklere dinlettiği iddiasıyla tevkif edilmişti. Anne oğ- lunun suçsuz olduğunu söylüyor ve serbest bırakılmasını istiyordu General, kaşları çatık, arkasını döndü. Hemen sağ yanında bulunan bir binbaşıyı çağırdı ve: "— Bu işi inceleyin. Böyle şeyler için adam tevkif etmeğe değmez" dedi. İhtiyar kadın ellerini yukarı kal- dırarak dua etmeğe başladı. Gözyaş- ları dinmemiş, aksine artmıştı. İhti- yar anne bu defa sevinçten ağlıyordu. Hâdise, içinde bulunduğumuz haf- tanın başında, Diyarbakırda Beledi- ye binasının kapısında cereyan edi- yordu. Devlet ve Hükümet Başkanı General Gürsel Malatyada kısa ika- metinden sonra Gaziantepe geçmiş ve oradan da akşam üzeri Diyarba- kıra gelmişti. Diyarbakır, Başkan Gürseli hakikaten pek şaşaalı ve coş- kun tezahüratla karşıladı. Dağ taş adam doluydu. Caddeler insan seline dayanamaz hale gelmişti. Trafik fi- lin bir tarafa o bırakılmış, İhtilâlin Başkanını görmek için sokaklara fir- layan Diyarbakırlılar insan selleri hâlinde caddelerden akmağa başla- mışlardı Kendisinin yere attılar 18 Başkan Gürsel İyi asker ÇKB 59 -havacıların tabiriyle Konfor- 8. Hava Üssüne indiğinde çelik gibi bir merasim kıtası, Başka- nı karşılamağa hazırdı. Karşılama törenleri yasak olduğundan ilk ka- rar, halkın Hava Alanına bırakılma- malıydı. General, Hava Alanında mütad askeri törenle karşılanacak, oradan şehre girecekti. Ama evdeki pazar çarşıya uymamıştı. Bir kere şehrin muhtelif yerlerine taklar yap- tırılmıştı. Kırmızı bezlerle kaplı tak- lar gerçi eskisi gibi muhteşem ve öy- le masraflı şeyler değildi. Ama ne o- lursa olsun, gene bir karşılamaya ha- zırlanıldığı obelli oluyordu. Takları gören Diyarbakırlılar evlerine milli bayram günlerini andıran süsler yap- mışlar ve ana caddeler tamamen bay- raklarla donatılmıştı. Hava böyle o- lunca isin ucu kaçmış ve son dakika- da Ankaradan gelen bir emir halkın serbest (o bırakılmasını o sağlamıştı. Böylece, karşılama törenlerinin ya- sak ee beş ayın sonunda gö- müldü gitti. İşt Du yüzdendir ki Diyarbakır- lılar, Devlet ve Hükümet Başkanına ellerinden geldiği kadar o sevgilerini gösterdiler. Doğrusu istenirse Gene- ral de bundan pek memnun kaldı. Bir ihtilâl Başkanı BK 59 un kapısı açıldığında ilk ola- Ç rak General Gürsel göründü. Şap- kası mütad veçhile hafifçe yana eğil- miş, yüzünde kendine has tebessümü, merdivenin birinci basamağında du- rarak bir iki saniye etrafı süzdü. Sonra ağır adımlarla aşağı inmeğe başladı. Arkasından Milli Birlik Ko- mitesinin en genç üyesi Yüzbaşı Mu- zaffer Özdağ geliyordu. Özdağ gü- lümsüyor ve Devlet Başkanını karşı- lıyan Diyarbakırlıları sevgi ile süzü- yordu. Başkan son basamağa geldi- ginde, Ekonomi ve Ticaret Bakanı Mehmet Baydur uçağın iniş kapısın- da göründü. Grup ağır adımlarla yü- rüdü. General Gürsel birilerini arı- yor gibiydi. Çok geçmedi, aradığını buldu. Devlet Başkanım takiple gö- revli gazeteciler bütün imkânsızlık- ları yenerek, Başkanla birlikte Di- General gül- yarbakırda olmuşlardı. dü km İstanbul EEE emin muha- birleri de burada Genç ni ie a. < radayız Paşam. Ankaralı- lar da bürade edi. Başkan Gürsel gözlerindeki gü- lümsemeyle basın mensuplarını se- lâmladı. Onlara sevgiyle baktı ve merasim kıtasını teftiş için yürüme- ge başladı, Karayağız Mehmetçikle- rin önünden bir Devlet Başkanı gibi değil, bir Orgeneral gibi geçti. Bâzı- larının önünde durup hatırını sordu, bâzılarının omuzunu okşadı, bâzıları- nın gönlünü aldı. General, belli ki O anda kendisini ailesinin arasında his- sediyordu. Herşeyi unuttuğu belliy- di. Merasim kıtasını teftiş bitmişti. General ve beraberindekiler kendile- rini bekleyen açık jipe gitmek üze- reydiler ki Başkan Gürsel birden ge- ri döndü. Tam arkasında, kıta ku- mandanı Binbaşı bulunuyordu. Zayıf kısa boylu Binbaşı ne yapacağını şa- şırdı. Esasen teftiş veren bir askerin heyecanı içindeydi. Gürsel Binbaşının elini tuttu, askerce sıkarak: "— Ne o yahu, sen mahzun gibi- sin. Bir şeyin mi var?" diye sordu. Zayıf Binbaşı nerdeyse bayılacak- tı. Heyecandan dili tutulmuştu. Ke- keliyerek, bir şeyi olmadığını, sâde- ce biraz heyecanlı olduğunu söyledi. Gürsel küçük bir kahkaha attı ve: N adi canım sen de... Heye- canlanacak bir şey yok. Sakın heye- canlanma ha.." diyerek, ufak tefek Binbaşıya iltifat etti. Sonra Binbaşı- nın elini bırakarak gülümsedi ve yo- luna devam etti. Başkan için açık bir jip hazırlan- mıştı. Gürsel jipin yanına geldiğinde Diyarbakırlılar Hava Alanını hemen hemen doldurmuşlardı. General çevik bir sıçrayışla jipe atladı. Arkasından Özdağ bindi. Komitenin iki üyesi Di- yarbakıra girmek üzere hazırdılar. Açık jipin sağ yanında ve dört metre kadar ötesinde bir başka jip daha vardı. İçinde manevra elbiseli genç teğmenler bulunuyordu. Beyaz AKİS. 28 EKİM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: