20 Mart 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

20 Mart 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTAPLAR Abdülhamidin Hatıra Defteri G Selek Yayınevi, Selek Matbaası 1960 İstanbul, 199 sayfa 10 lira) Abdülhamit, omemleketimizde adı üzerinde pek çok laf edilmiş bir insandır. İttihat ve Terakki Fırkası işbaşına geldiğinde Abdülhamit la- netlenmiş, Kızıl Sultan adıyla hafı- zalara yerleştirilmeye o çalışılmıştır. İttihat ve Terakkinin siyasi rakibi Hürriyet ve İtilafçılar işbaşına gel- diğinde ise Abdülhamit neredeyse bir mazlum olarak tanıtılmış, haksız ye- re tahtından edilmiş bir hükümdar hüviyetine büründürülmüştür. Türki- yede bugün dahi hâlâ Abdülhamit hakkındaki fikirler berraklaşmamış- tır. Hattâ o kadar ki, son yıllarda za- man zaman Abdülhamit lafi bir istis- mar kaynağı olmuştur. Bilhassa ge- riciler veya menfaatleri iktizası ge- risi görünenler bu adın arkasına sı- ğınıp, Mustafa Kemale, İsmet İnöntt- ye tarizlerde bulunmuşlardır. Abdülhamidin şahsiyeti ve davra- nışları hakkında ne arap harfleriyle, ne de yeni harflerle yazılmış ciddi bir etüt kitabı mevcuttur. Tek tük ma- kaleler sağda solda dağınık halde kalmıştır. Sadece Abdülhamidin kızı Ayşe Osmanoğlu bundan iki yıl önce "Babam Abdülhamit" adlı bir hâtıra kitabı yazmıştır. Ancak bu kitap, bir evlâdın babasına duyduğu bağlılıkla dolu olduğu için hissi, gerçeklerden ve hakkaniyetten uzak hâtıralardan meydana gelmiş bir eser olmaktan öteye gidememiştir. Abdülhamidin hayatta kalmış kız- larından biri tarafından kaleme alı- nan bu kitaptan sonra yayınlanan Abdülhamidin Hâtıra Defteri, o gün- lerin tarihine ışık tutan bir başka eser olarak kıymet kazanmaktadır. Ne var ki. Selek yayınevi tarafından yayın- lanan Abdülhamidin Hâtıra Defteri, kitaba konan önsözden dolayı insan- da tereddütler, şüpheler yaratmakta- dır. Yakup Kadrinin Vatan Yolunda adlı Kurtuluş Savaşı hâtıralarını, Ce- mal Paşanın hatıralarım yayınlaya- rak târihimize gerçekten büyük hiz- metler eden Selek yayınevinden doğ- rusu bu son kitabındaki acemiliği yapması beklenmezdi. Tarihe ışık tutması gereken bir hatıra serisini yayınlayan bu yayınevi bakın, Abdül- hamidin hatıralarının ele geçişini na- sıl izah ediyor: "Bir gün sarayla yakından ilgili eski bir ailenin kitap odası düzenleniyordu. Meşin ciltli ka- lın tarihler, el yazması, altın süslü divanlar arasında bir defter ortaya çıktı. Kabı kopmuştu. Sayfaları da- AKİS, 20 MART 1961 gılmıştı. Birçok yerleri ıslanmaktan dolayı buruş buruş olmuş ve yazıları da güç okunur hale gelmişti. Bir ka- ralama defteri sandılar ve bir köşeye attılar. Bir dostumuz bu defteri tesa düfen buldu ve bize verdi. Abdülhami- din hâtıraları bu suretle elimize geç- miş bulunuyor." Doğrusu bu önsöz insanda ister istemez, "acaba bu hatıraları geçer akça saydığı için bizzat yayınevi sa- hibi mi uydurdu?" şüphesi uyandırı- yor, Öyle ya, hâtıraların hangi saray- ımın evinde bulunduğu malüm değil, yahut malüm da adı açıklanmamış, sonra bunları kim oradan bulup ayık- lamış, o da belli değil. Daha doğrusu hiçbir şey belli değil, Önsöz, bir ta- rihi şahsın hâtıralarına yazılacak ön- sözden ziyade, bir macera romanı ön- özü. Eh, böyle bir önsöz de elbette ki okuyucuya itimat tekin etmiye- cektir. Bir kitaplık yağması sırasında bu- lunduğu söylenen hatıralar 199 say- falık kitabın sâdece 46 sayfasını teş- kil ediyor. Bu 46 sayfalık hâtıralann başında şu not var: "İşbu defter, Cen- netmekân Sultan Abdülhamit Han-ı Sani hazretlerinin Beylerbeyi sara- yında mahluğ bulunduğu 1333 sene- sinde desti mübareki ile tahrir etmiş olduğu hatıratı olup vefatından beş sene sonra tab ve neşrolunmak üzere Layebzige gönderilmesini vasiyet et- mişken, hemen vefatını müteakip ah- vali hazıra göz önünde bulundurula- rak mahalli maksuduna isal edilen nusha-i asliyesinden ehhem bazı me- bahisin istinsahı suretiyle vücuda ge- tirilmiştir." Bu satırlar göstermektedir, ki, Se- lek yayınevinin yayınladığı hâtıralar, Abdülhamidin tuttuğu hatıraların sâ- dece bir kısmıdır ve adı bilinmeyen meraklının eline geçen, kitapta da yer alan hâtıralar, hâtıralann sadece bir kısmıdır. Aslı muhtemelen Layebzig'e -Leibzig- gönderilmiştir. Kim tara- fından? Bu belli değildir. Ne olmuş- tur? Bu da belli değildir. Hâtıraları aslından istinsah eden. yâni bir başka Ümit Yaşar öğümenhn , yeni İritatı ; deftere Kopya edip saklayan kimdir, bu da belli değildir. Hatıraların tümü okunduğunda» hatıraların bizzat Abdülhamit tara- fından tutulduğu kanaati insanda doğ ataktadır. Zira hâtıralar samimidir. Abdülhamidin kendisini müdafaa et- mek istediği de açıkça görülmektedir. Bunun yanıbaşında (o Abdülhamidin doğru dürüst imlası bile olmayan bir kara cahil olduğu da ayrıca görül- mektedir. Koskoca bir imparatorluğu idare eden, hem de 33 yıl millete göz açtırmayan bir imparatorun sâdece bir alaturka Şark kurnazı olmaktan başka haslet taşımaması bakımından hâtıraları ibrete şayandır. Gönül çok arzu ederdi ki Selek yayınevi, tarihe bir ışık tutmak için bu hâtıraları bir ciddi tarihçinin süzgecinden geçirt- sin, hâtıraların bulunuş şekli hakkın- da şüphe uyandırmayan kaynaklar göstersin ve dört başı mâmur bir eserle ortaya çıksın. Ne yazık ki Se- lek yayınevi bu zahmete katlanma- mış, zihinlerde bir istifham yaratmak- tan adetâ zevk duymuştur. Abdülhamidin hatıralarının başında 102 sayfalık bir kısımda bu Osmanlı Hükümdarı hakkında oldukça geniş bilgi verilmektedir. Muhtelif yerler- den derlenerek meydana iğ anlaşılan bu bilgi, genç Abdülhamidi oldukça tanıtmaktadır. Üstelik bu bilgi oldukça da tarafsız bir şekilde toplanmış ve kaleme alın- mıştır. Ne yazık ki bu iş de bir adı ortaya konmayan imza sahibi tara- fından yapıldığı için yarı yarıya ba- ba olmuştur Kitabın üçüncü bölümü, yâni Ab- dülhamit hakkındaki bilgi ve meşhur hatıralardan sonraki kısım, "Abdül- hamidin Dağınık Hâtıraları" başlığı- nı taşımaktadır. Bu kısımda yer alan hâtıralar, daha önce Türk Tarih En- cümeni Mecmuasında 1926 yılında Yıldız Sarayı arşivlerini tanzim eder- ken bulmuş, tarihi bir değerlendir- meye tâbi tutmuş ve ondan sonra ya- yınlamıştır. Selek yayınevi, kendi eli- ne geçen hâtıraların arka tarafına bu hâtıraları da almakla gerçekten ye- rinde bir hareket yapmıştır. Kısacası, Osmanlı imparatorluğu- nun yıkılış yıllarında bu imparatorlu- gu 33 sol müddetle, evham içinde ve kültürü, ilmi, irfanı olmadığı için sâ- dece alaturka kurnazlığına güvene- rek idare. etmeye çalışan, belki iyi niyetli, ama aynı zamanda da zalim ve cahil bir hükümdarın genç kuşak- lar tarafından tanınmasında Selek yayınevinin kitabı bir kılavuz olacak- tır. Ancak çok sağlam olmayan, ya- rım bir klavuz. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: