6 Kasım 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

6 Kasım 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ni söylemiyordu ki:. Demek 'bunları d 6 devlet memurunun, bir devlet da- iresinde kimseye' danışmadan bu yönde beyanat vermeleri resmi ma- kamları harekete geçirdi. Evvelâ S eski M.B.K. üyesini bünyesinde bu- lunduran Dış İşleri bakanlığı işe el koydu. Bakan Sarper derhal faaliyete geçti ve gerekli tahkikat için lüzum- lu muamelelere baş vurdu. Ancak İhtilâl (o kabinesinin bu değişmeyen Bakanı, diğer idarecilere nazaran oldukça temkinli hareket ediyordu Başkan Gürselin dediği gibi: " — Bunları yanlarında bırakmı- yacağız. Geri çağırılmışlardır" kabi- linden ne bir şey söyledi, ne de tah- kikat tamamlanmadan kesin bir ka- rara vardı. Bunların geri getirilip cezalandı- rılmaları, yeni ihtilatlara, tadsız gü- rültülere sebep olacaktı. Bir bakıma geri gelmek, bunların arayıp ta bu- lamadıkları şeydi. Niçin anlayış gös- termemişler, niçin böyle bir göste- riye lüzum görmüşler, niçin kendile- bu kötü kuvvetlerin düşmüşler, koz ver- -Tahkikat, bu mülâhazalarla, klâ- sik "Resmi Tahkikat"ların kaderine tâbi tutuldu: Uzatıldı! Ama 14lerin tamamı, bu garip 6'lar yüzünden bir defa daha çok kötü not aldılar. Hem Türk Silâhlı Kuvvetlerinden! A.P. Her kafadan bir ses Haftanın oortasında bir gün. Mecli- sin şahane koridorlarından birin- de, göğsünde siyah A ve P harfleri işlenmiş rozetli, uzun boylu bir adam aceleci adımlarla yü- rürken üç kişi tarafından önlendi. Adamın acelesi olduğu belliydi a- ma. konuşma isteği de o kadar a- çıktı. Gözlerindeki İfadeden her sa- man şaşkınmış gibi bir hal sezilen Şinasi Osma, önünü kesenlere tatlı tatlı baktıktan sonra: "— Ne dersiniz, işler iyiye gidi- yor galiba ha?" dedi. Sonra bir so- bukle ilâve etti: — Hem Mecliste, m bizde işler olim giriyor. Değil mi? Osmanın yolunu zeteciydi. Birisi: — Sizin içinizde işlerin pek iyi gittiğini iddia edemezsiniz. Bazı çat- lak sesler hâlâ devam ediyor" deyin- ce, iri yarı A.P. Genel ekreteri şak- rak bir kahkaha ll — Eee, ne yaparsı , beş parma- ğın beşi de birbirine baml Ama 2 çeviren üç ga ne olursa olsun, yola gelecekler. Ya bu deveyi güderler, * ya bu diyardan giderler" diye cevap verdi. Gazeteciler güldüler ve: — Hani, sizin deveyi de gütmek kolay iş değil Şinasi bey" dediler. Osma sinirlenmeden o -bir politi- kacının katiyen o sinirlenmemesi lâ- zım geldiğini (okendisine uzun uzun izah, etmişlerdi- cevap verdi: — Ne yapalım, o zaman bu di- yaralan giderler.." Bütün hafta boyunca bu, "gider- ler" sözü pek çok A.P. linin ağzında pelesenk oldu. Gerçi haftanın sonun- da, şu satırların yazıldığı sırada, he- nüz giden kimse yoktu ama A.P. söylenen türküler değişti. Kendileri- ne "Mutedil" adını verenler, "Müf ritler" dediklerini yendiklerini, mah- vettiklerini, hezimete ouğrattıklarını ileri sürüyorlardı. Bütün direnişleri yıkmışlar, havayı yumuşatmışlardı Israr edenler, partiden mutlaka tas- fiye olunacaklardı.. Bu zaferin ilk fi- lâmeti olarak Meclis Başkanlığı se çimi gösterildi ki, bunda bir gerçek payı yok değildi. Haftanın sonlarına doğru bir A.P mesulüne, bir o tasfiye için gerekli mekanizmanın A.P. de henüz mev- cut bulunmadığı hatırlatıldığında şu cevap alındı: — O halde, biz gideriz!" Her halde, iki grup bir arada o- turmak niyetinde ogörünmüyorlardı, Arabayı bir gayeye doğru beraberce çekmişlerdi. Ama bu noktadan son- ra, anlaşamayanlar arasındaki işbir- liğinin devamı fiilen imkânsız görü- nüyordu. Şinasi Osma Elinde süpürge Bitirdiğimiz hafta A.P. grubuna bir sükünet hakim oldu. Ancak sü- künet, fırtınadan Oo evvelki süküneti andırıyordu. Kulis daha sessiz 'seda- sız yapılıyor, sözler daha yavaş söy- leniyordu. A.P. grupu içinde esen ha- va bir meltem kadar sessizdi. Bağır- tıların yerini, fısıltılar almıştı. Haftanın ortasında, saflarda bir gerileme görüldü. Bu, belki de hız almak için bir gerilemeydi. Ama, ar- tık, "İntikam", "Sehpa" gibi kelime» lere pek rastlanmıyordu. Konuşulan- lar bunların dışındaydı. — Bol bol "memleketin âli omenfaatleri", "ev- velâ memleketi düşünmek", "herşey- den evvel vatanın ve rejimin temi- natı" gibi cümleler A.P. silâhendaz- larının dilinden düşmemeğe başladı. Dönüşü olmayan nehir.. e seçimlerin hemen akabin- A.P. milletvekilleri başkente pek “elâili geldiler. Hele bir vardı ki, yanlarına sokulmak müm- kün değildi. Celâllilerin bir noktada fikirleri tamamen beraberdi: Ne pa- hasına olursa olsun, C.H.P. nin kar- şısında olmak! Bunlara göre, CHP. nin idarecileri birer 20. Asır voyvo- dasıydı. -Tâbir bir A.P. linindir-. Memleketin idaresini bu voyvodala- ra bırakmak, bu memlekete yapılan ihanetlerin en büyüğü olacaktı. Ne yapılıp edilecek, C.H.P. nin memle- ket idaresine katılması önlenecekti. Celâlliler daha başkente geldikle- rinde ilân ettiler: Mücadeleleri, C.H. P. ne karşı değildi. Mücadeleleri, bu siyasi teşekkülün başına musallat ol- muş o voyvodalara kargıydı. C.H.P. kendisini onlardan temizlediği gün, kollar açılacaktı, Menderes ekolünün bu gecikmiş talebeleri aynı edebiya- tın on yıl yapıldığım, fakat bir koca- man iflâsla neticelendiğini unutmu- şa benziyorlardı. On yıl sonra, ancak çocukların iltifat edeceği aynı eski oyunla ve tecrübe o sahiplerinin te- bessümleri arasında yola çıkılıyor- du. Grupun en ateşlileri iki delikan- lıyla iki Yassıada avukatıydı. Orhan ve Burhan Apaydın kardeşlerle Gök- han Evliyaoğlu ve Hami Tezkan fik- -in aşırı savunucusu olarak belirdi- ler. Başkente bir varılsın, Meclis gru- bu bir toplansın, idareyi ele almak işten bile değildi. Apaydın kardeşler- e Son Havadis ikilisi mutedil ve re- alist oOGümüşpalayı başkente ayak basmadan ekarte edilmiş farzediyor- lardı. İki (odelikanlıyla (oApaydınları Bayan Gedik, bayan Ağaoğlu, Mu- hittin Güven, M. Ali Aytaç bazı Ay- dın milletvekilleriyle Manisa ve Ege illerinin milletvekilleri (o destekliyor- du AKİS, 6 KASIM 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: