25 Aralık 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

25 Aralık 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SANAT Haberler Yeni bir seramikçi Seramik sanatı son m a bir gelişme içinde görünüyor. ni yeni kle sanatçıları diner ruz. Seramik sergileri, resim sergi- leri kadar sıklaştı. Bu sanat kolun- da çalışanların çoğunluğunu da genç haramlar teşkil ediyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, kimin ne ölçüde iyi sanatçı olduğu pek açık seçik belli değil. Bu sanatçı adaylarının birçoğu herhalde zamanın elemesin- den geçecek, arta kalanlar içinde gerçek sanatçılar belli olacak. Sera- mik işçiliğiyle sanatçılığı arasındaki fark, ancak, o zaman ortaya çıka- cak. Bugüne kadar gün ışığına çık- mamış genç bir seramikçi, aylardan beri Eczacıbaşının Seramik Atölye- sinde sessiz o sedasız çalışmaktadır. İşini gerçekden ciddiye almış, sanatın güçlüklerini bilen, kısa süre içinde üne kavuşmayı değil de, iyi bir sera- mik sanatçısı olmayı amaç edinmi: bu genç seramikçi, Melike Abasıya- nıktır. Abasıyanık, bütün çalışmasını. özenini kandillere vermiş. Kandiller yapıyor. Hikayeci Sait Faikin yakın akrabası olan Melike Abasıyanıkta kökten sürme bir sanatçı gücünü ka- bul etmek yanlış olmıyacak. Dostla- rının ısrarıyla -Zira kendisi, daha ansız obulmaktadır- yakında bir sergiyle sanatseverlerin okarşı- sına çıkarsa, genç Abasıyanıkın iyi bir seramik sanatçısı olduğunu her- kes kabul edecektir. Meyhanede Şiir gecesi İstanbul, Ankara gibi değil. İstan- buldaki sanatçıların bir (bölüğü toplumla daha yakın münasebetler kurmuşlar. Gani gönüller, nerde, ne zaman olursa olsun, bir ufak işaret- le hemen davranıp şiir okumaya du- ruyorlar. Geçenlerde, İstanbulluların pek iyi bildikleri ünlü Tornanın meyhane- sinde, Gaskonyalılarda, bir grup top- lanmış ti. bun başkanlığını bu işlerdeki büyük ehliyeti dostlarınca da, düşmanlarınca da kabul ve teslim edilen Ümit Yaşar Oğuzcan yapıyor- du. Sofrada Feridun Fazıl Tülbent- çi, Mücap Ofluoğlu, Baki Süha Edi- boğlu, Tank Gürcan, Devlet Tiyatro- sunun genç sanatçılarından Mustafa Yalçın, Durmuş Dede, içki içmekte İstanbul rekorunu elinde tuttuğu ile- ri sürülen Berç vardı, Oğuzcan bir sü- 34 re kederli durdu. Sofra neşeleneme- di. Sonra dostları: — Vur kendini içkiye, Oğuzcan!" dediler. Oğuzcan, kendini içkiye vurdu. Kadehler tokuştu. Zihinlere küşayiş geldi. İçildikçe açılındı. Açılınca içil- di. Torna, şarkılar söylüyor, masa masa dolaşıyor, bütün müşteriyle bir bir ilgileniyordu. Bir aralık, Oğuzcanla Tornanın fısıldaştığı görüldü. Derken akorde- onla gitar sustu. Sözü Torna aldı: k sayın misafirlerimiz! Bu gece, bu gece aramızda şeref misa- Melike Abasıyanık seramik Kandilli firlerimiz var. Türkiyenin ve hattâ dünyanın pek meşhur şairleri ara- mızda. Şimdi şiirler dinliyeceğiz on- lardan. he büyük Türk şairi Ümit Yaşar bey Masalardaki başların tümü bir- den kalktı, gözler şuarâ masasına dikildi, eller alkışa durdu. Oğuzcan büyük bir o mahviyetkârlıkla kalktı, gülümsedi, sofrada kendisinden önce gelen şairler olduğunu söyledi ve o- turdu. Bu jesti pek beğenildi. Sonra sanatçılar şiir okumaya koyuldular. Ofluoğlu, Gürcan, Ediboğlu, Dede ve Ümit Yaşar.. En çok ilgiyi ve itibarı tabii Ümit Yaşar kazandı. Bu, onun gerçekten hakkıydı. Şiirlerden sonra, çiçekçi kız nu- marası başladı. İki kişilik bir masada başbaşa vermiş oturan bir çiftin bir aralık şunları söylediği duyuldu: "— Bu şiirler de Tornanın prog- ramına mı dahildi? Epey masrafa girmiş Toma.. Şiirin geleceği Şair Metin Eloğlunun bir kızı oldu. Adım "Şiir" koymuş. Arkadaşları önce inanmak istemediler. Sonra bak- tılar ki, doğru. İstanbullu sanatçılar- dan bir bölüğünün sıkça devam et- tikleri Nil Lokantasında toplanılmış- tı. Sofrada Edip Cansever, Metin El- oğlu, Melike Abasıyanık, Salim Şen- gil vardı. Eloğlu, daha hastahaneden ıkmamış olan ini gö nu doğan çocuğun adıydı. "Şiir" adı güzeldi, hoştu da bir sakıncası var- sergisinde seramikçi di. Hani, kız güzel olursa mesele yok tu. Nasıl olsa herkes "Şiir gibi kız" derdi. Ama bir de çirkin olursa, ne olacaktı? çirkin bir kıza "Şiir" diye seslenmek hem şiiri meşgale edin- mişlere ağır gelecek, hem de bir kız- la alay edilmiş olacaktı. Edip Cansever : "— Valla reis "dedi," alemin di- linden za. Tehlikeli bir ad bu. Bakarsın kız çirkin olur, İkinci Yeni derler.. Metin Eloğlu, kadehini yudumla- erak etme reis" dedi, "Şiir gili olursa, isterse İkinci Yeni de- sinler, nasıl olsa herkes İlhan Berkin şiirini anlar! AKİS, 25 AKALIK 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: