19 Mart 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

19 Mart 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO "Tepeden İnme"den bir sahne Her "inen" girişmek istemezlerse de, General Zandek'in adamları onları yola ge- tirmekte zorluk çekmezler. Ama hiç bilmedikleri, tanımadıkları adamların kafalarınden geçenleri nasıl okuya- bileceklerdir? İşte Amerikalı yazar- ların buluş kaabiliyetleri burada İngi- liz artistlerinin imdadına yetişiyor. Hem onları güç durumdan alın akıy- la çıkarmanın, hem diktatör gene- rali inandırmanın, hem de seyirciyi kahkahadan kırıp geçirmenin yolunu buluyorlar. Bu arada, Elsie'nin, ka- pandıkları parayı çıkarabilmek için gizlice satınaldığı ve bir sigara pa- ketinin içinde sakladığı kıymetli bir posta pulunun elden ele ve cepten ce- be dolaşması da işin tuzu biberi olu- yor. Değişik formda ve çeşnide, hoş bir komedi olmaktan ileri gitmiyen bu oyunu şimdi bütün İstanbulun gör- meğe koştuğu bir sanat olayı haline getiren de, sâdece, Kenter kardeşle- rin üstün oyunları, piyese kazandır- dıkları Batılı üslüp ve ifadedir. Sahnedeki oyun Yıldız Kenter, Doğan Akselin ağır- başlı, havalı dekorları içinde, bu güzel komediyi canlı, tempolu ve öl- çülü bir oyunla sahneye koymuştur. Kardeşi Müşfik Kenterle beraber can- landırdıkları Sebastianlara yaşlı iki İngiliz atraksiyon artistinin değil, Londra sahnelerinin tecrübeli iki ko- medyeninin seyrine doyum olmıyan olgun, zarif ve tabii oyununu kazan- dırmışlardır. 32 böyle olursa... "Büyük Sebastianlar"ın olduça kalabalık kişilerinden General Zan- dek'de Bülent Koral, komik davra- nışları iinde gerçekliği duyulan, dik- tatörlüğe hevesli bir komutan tipi çiz- miştir. Jevorsky'de Şükran Güngör, Bacilek'te Kamran Yüce, birincisi nü- anslı ve alaycı oyunuyla, ikincisi kı- salığı içinde keskin okompozisyonuy- la, kapalı rejimlerin devamlı ve baskı havasını isabetle vermişler- dir. Tiyatro Müdürü Josefde gene Kâmran Yüce, ikinci rolünden ayır- dedilmesi güç bir değişik kompozis- yonla, perde gerisi (o memleketlerde benzerlerine sık sık rastlanabilen, zo- raki proleter, görmüş geçirmiş bir sahne adamını vuzuhla canlandırmış- lr. “Tapeden İnme"ler Gong Tiyatrosunun, seyircisine sun- duğu yeni oyun hoş bir fransız ko- medisidir. Michel Andre'nin Ahmet Üstel tarafından "Tepeden İnme" a- dıyla çevirdiği "Virginie"si. Oyunun bütün özelliği, (seyirciyi bol bol güldüren tarafı, küçük bir yel- kenliyle nâdir balıklar üzerinde ince- lemeler yapmaya çıkmış olan iki gen- © Atlantik ortasında karşılaştıkla- 1 bir sürprize dayanıyor. Biri (oba- bla üzerinde ihtisas yapan bir bi- adamı, öbürü de bir gazeteci olan Ni delikanlı bir uçak kazasından can larını nasılsa kurtarabilen iki genç, güzel kadını küçük yelkenliye almak zorunda kalıyorlar. Ama iş bununla korku, bitmiyor. Bu, "tepeden inme"lerden biri alçak gönüllü, uysal bir sokak kızıdır. Gazeteci ile işi opişirmekte, hatta gerçek bir bağ kurmakta gecik- miyor. Öteki "tepeden inme"ye ge- lince, o bir hayli sunturludur. Bir milyonerin, gömlek değiştirir e gibi koca değiştirmiş, hoppa ve şımarık kızıdır. Dünya sosyetesini ve basını- nı daima ilgilendirmekten geri kal- mamış bir salon yıldızı... Bu tip bir kadının küçük yelkenlide nasıl o bir fırtına koparacağını tahmin etmek güç değildir. Balıklarından o başka birşey düşünmeyen ve haftalarca a- çık denizde kalmayı kafasına koymuş olan genç bilgini kararından ve "ro- tasından geri çevirmek için her çâ- dınlığını kullanmaktan ve "balıkçı"yı baştan çıkarmaktan, hat- ta onunla "açıkdeniz usülü" o evlen- mekten bile çekinmez. Ama bu lik lüks bir yatın kendisini geleceği güne kadar devam edecektir, Sokak kızı, o gazetecisiyle (kalacak, züppe milyoner kızı kendi dünyasına, genç bilgin de balıklarına dönecek- tir. Bu sonuca varıncıya kadar da, usta yazar, canlı, nükteli bir diya- log içinde, yer yer eğlenceli, yer yer dokunaklı durumlarla seyirciyi üçün- cü perdenin, sonuna kadar sürükleye- cek, bol bol güldürecektir. Sahnedeki, oyun Yılmaz Grudanın sahneye koyduğu oyun, aşırı bir hızlılık içinde oy- nanıyor. Bu yüzden de oyunun "duyu gu" ânları siliniyor, gürültü, patırdı içinde kayboluyor. Bununla beraber şımarık Betty'ye Lâle Belkis, kalen- der Brigitte'e de Seden Kızıltunç za- rif ve tesirli oyunlarıyla (gerçekliği olan çehreler kazandırıyorlar. Bu iki değerli sanatçı bulvar komedileri için Türk sahnelerinin pek az yetiştirdiği iki cevherdir. Kendi çizdiği dekorlar içinde se- vimli bir oyun çıkaran Pekcan Koşa- ra gelince: Bu sanatçının oyun tar- Zı, bir küçük sahnede bir ara parla- mış, büyük bir istidat gibi görünmüş, ama geçen zamanla, hele kendisine çekidüzen verecek bilgili (o rejisörler- den yoksun kalınca, sanat ücünü gündengüne yitirmiş, şimdi semt sah- nelerinde biryığınel - kol, kaş - göz hareketleriyle komedi oynadığını sa- nan bir aktörünkini hatırlatmakta- dır. Genç bir kaabiliyet olan Pekcan Koşar bu köhne oyun tarzını bırak- malı, tiyatronun günümüzde jest ve mimik aşırılıklarından tamamiyle u- zak kalan, en rahat, en tabii oyuna yöneldiğini, bütün ifadesini dış tesir- lerden çok "iç yaşama"da aradığını ve bulduğunu unutmamalıdır. AKİS, 19 MART 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: