19 Mart 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

19 Mart 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Devlet Plânlama Dairesinde hummalı faaliyet Il takke, resinin yolunu tuttu. Kendilerine, ar- zuladıkları bütün vesikalar verildi. Üyeler, yemeklerini yiyip bir sa- at kadar istirahat ettikten sonra 501 numaralı dairenin kapısını kapatıp or- tadaki küçük masanın başına çöktü- ler. Aldıkları notları ihtiva eden ince pelür kâğıtlarını masanın Oo üzerine yaydılar ve sıkı bir çalışmaya ko- yuldular. NATO heyetini arayanlar, akşam geç vakte kadar bulamadılar. Akşam geç vakit temsilciler, ilk gün- kü çalışmalarını muhasebesini yapmış lardı. Sadece bir kaç noktada tered- dütleri kalmıştı. Bunların başında, yüzde 7 kalkınma hızı geliyordu. Üç ahbap çavuşlar dışarı çıkma- ğa hazırlanıyorlardı ki Oo gazetecile- rin baskınına uğradılar. Basın men- suplarını gülümseyerek karşıladılar ve birbiri ardına sorulan suallere bir kaç cümleyle cevap verdiler ” ntihalarımla iyidir. Devlet Plânlama Teşkilatındaki uzmanlarla kardeşçe konuştuk. Bize fazla önem Veriyorsunuz." Üç günlük çalışma Gerçekten heyet üyeleri, Türkiyede pek çok şeyden memnun kaldılar, fakat gazetelerde kendileri ve çalış- malarıyla ilgili olarak çıkan haber- leri hiç beğenmediler. Nitekim bu- nu, Dışişleri Bakanı Selim Sarper -o sırada istifası henüz kabul edilme- mişti- tarafından Hariciye Köşkün- de çarşamba akşamı verilen yemek- te kendileriyle temas eden basın men- suplarına bizzat söylediler. Bir üye: "— Biz bir tek rakam konuşma- dık, ii rakamdan ge- çilmiyor" dedi. ver külah Bir başkasının itirazı, heyetin ma- hiyetinin değişik gösterilmesine oldu. "Biz karar değil, tetkik organıyız" diye dert yandı ve raporlarında da- hi "Türkiyeye su kadar yardım yapıl- malıdır" diye bir meblağdan bahse- demeyeceklerini bildirdi. Ama bunun yanında, gördükleri ve öğrendikleri kendilerini kelimenin tam manasıyla Nitekim heyet üyeleri, aynı çar- şamba günü yapılan son üşterek toplantıda bunu açıkça ifadeden çe- kinmediler. O gün saat 10.15'te, Dev- let Plânlama Teşkilâtının o kitaplığın daki masanın başında uzun o boylu, ablak çehreli, -sarı kırmızı rengiyle tipik alman yapılı Von Mangold gü- lümseyen bir yüzle oturuyordu. Von Mangold'un bir yanında Ferguson, ö- teki tarafında Gregh vardı. Masanın etrafım çepçevre Devlet Bakanı Tur- han Feyzioğlu, Devlet Plânlama Teş- kilâtının yeni müsteşarı Osman Nuri Torun, Dışişleri Bakanlığı Genel Sek- reteri Namık Yolga, Devlet Plânla- ma Teşkilâtı İktisadi Daire Başkanı Atilla Karaosmanoğlu, Hazine Genel Müdürü Ziya Müezzinoğlu, Dışişleri Bakanlığı İktisat Dairesinden Kâmu- ran Gürün sarmıştı. Von Mangold bu hava içinde söz aldı ve ilk olarak Hü- kümet temsilcileriyle Devlet Plânla- ma Teşkilâtı uzmanlarına teşekkür etti. NATO temsilcisi şöyle dedi: — Verilen bilgiye, hele (binden bir şey saklamamanıza çok teşekkür ederiz. Bu samimiyetiniz, bizleri zi- yadesiyle memnun etmiştir Kısa toplantıdan sonra heyet Ü- yeleri, Başbakan İsmet İnönü tara- fından kabul edildiklerinde ona da aynı hisleri izhar ettiler. Hükümet Başkanı, yüzde 7 kalkınma hızının sağlanması için elden gelen her şe- yin yapılacağım bilhassa Von Man- gold'a üstü pek az kapalı şekilde te- min etti. NATO temsilcilerinin Oo yürekten memnun hali, dikkatli İnönünün gö- zünden kaçmamıştı. Bunun, pek an- lamadığı sebebini kendisine Fethi Ce- likbaş izah etti: "— Paşam, siz bunların vaktiyle neler çektiklerini bilmezsiniz. Gelir- lerdi, karşılarında birindin söylediği- ni öteki tekzip eden, biri bir havadan öteki başka havadan çalan muhatap- lar bulurlardı. Rakamlar birbirini tutmazdı. Ne arasalar bulamazlardı. Çok sıkıştırıldıklarında, ellerine uy- durma, ayaküstü lar verilirdi. lerdi. Kendilerinden sadece para iste- nirdi. Şimdi, cennete gelmiş gibi ol- dular. Onları hayran bırakan bu in- tizam, koordinasyon, ekip çalışması, kısaca batılı sistemdir. Sakiyi bildik- leri için, farkı hemen anladılar ve en müsbet intibaı edindiler. Sanayi Bakanının bu sözleri, ger- çeğin ta kendisidir. Zira heyetin üye- leri, Hariciye Köşkünde yemekte, vis- kilerini yudumladıktan sonra bu his- lerini daha açık ifade ettiler. Her şey- Prof. Tinbergen Serdümen AKİS, 19 MART 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: