21 Aralık 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

21 Aralık 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 KONSER DİNLEDİM Konseri veren : Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Konserin veri : Ankara Konser Salonu. Günü : 5 Aralık 1963 Perşembe, Saat 20.30. Yöneten : Prof Gotthold E. Lesaing. Solocu : Gülây Uğurata (Piyano). Program : Klasik çağ Üstadı Mozart'ın bir piyano kon- çertosuyla romantik ve Neo-romantik iki bestecinin bi- rer senfonik eserinden ibaretti. I..R. Schumann: Re minör Dördüncü senfoni. 2. W.A. Mozart: La majör piyano konçertosu., 3.R. Strauss: "Don Juan" senfonik şiiri. Konserin özellikleri : Hiç şüphe yok ki, bilhassa ba- tı sanat müziğine derinden ilgi duyan ve müzik zevki ge- çen yüzyıldan buyana yönelmiş meraklı dinleyicilerin bü- yük bir ilgiyle bekledikleri (Richard Strauss bestesinin programda yer alması en önemli noktayı teşkil ediyordu. Çok kez adı -konser salonlarının müzik dinlemeğe yeni başlıyan, dikkatsiz müdavimleri tarafından- "Vals Üsta- dı" Strauss ailesininkiyle karıştırılan bu büyük orkestra virtüozü, aslında adının müzik alanında en ön sırada du- yulmasını sağlayan, senfonik şiirleriyle tanınır. "Bir Kahramanın Hayatı", "Tül Eulenspiegel'in şen maceraları", "Zerdüşt dedi ki..", "Don Kişot", "ölüm ve Lahutlleşme" gibi belli başlı senfonik gürlerinde kendi- sine has, çok özel bir Üslüpla, sağlam ve bilgili temellere dayanan, etkili, sürükleyici ve tannan bir orkestrasyon derhâl dinleyiciyi büyüler ve bestenin havasına kaptırır Wagner'in tantanalı müziği, Liszt'in romantik heyecan- ları ve Berlioz'un disiplinli orkestra tekniği (o bestecinin üzerinde derin yankılarını göstermekteyse de o kendin- den birçok şeyler katmasını ve yepyeni bir anlatış yolu bulmasın, bilmiştir. Hayranı olduğu her üç bestecinin de kullandıkları "Leit-motiv" N . leme, halli metodunu son kertesine eriş- i Gl i bu m çesitli besteleri arasında müzik yönünden bağıntılar, akrabalıklar kurmuştur, önemli bir yer tutar. Bir çok diğer besteciler tarafından da -ayni adda veya başka adlarda- işlemiş olan bu konuyu Richard Strauss değişik yönleriyle, bu kez kişi- leri birer Leit-motivle sembolleştirerek yaşatmağa çalış- mıştır. Melodik olduğu kadar haşmetli müziğiyle çekici bir bestedir. Konserdeki diğer bir özellik de genç ve istidatlı türk piyanist Gülây: Uğuratanın katılmasıyla Mozart'ın çok zarif ve duygulu La majör piyano konçertosunun çalın- masıydı. Onbeş yaşında, pedagog ve özellikle refakat pi- yanisti olarak memleketimizde ün salmış olan, Ferdi von Statzer'den demi aldığı İstanbul Konservatuarını biti- rerek ertesi yıl Münih Yüksek Müzik Akademisinde Prof. Wührer'in öğrencisi olan Gülây Uğurata 1900 da "Usta- lık sınıfını da bitirmiş ve çeşitli Avrupa kentlerinde kon- serler vermiş, birçok ödüller kazanmıştır. ' Beğendiklerim : Orkestra, bir topluluk olarak, "Don Juan" ı koymakla Lessing iyi bir adım atmış oldu. Za- kadar birçok kez çaldıkları bu besteyi şimdiyedek buka- dar duygulu, canlı, hemen de kusursuz denecek derece- de olumlu çaldıklarını -orkestranın çok eski bir dinle- yicisi olarak- hatırlamadığımı belirtmek isterim. Bun- dan ötürü bütün üyeleri olduğu kadar bilhassa şef Lea- sing'i takdirle anmak bir ödevdir... Sonra programa hem çalanlar hem de dinleyenler bakımından büyük bir "Devrim" sayılabilecek olan "Don Juan"ı koymakla Lessing iyi bir adım atmış oldu. Za- ten bu yıl ilk kez Debussy'nin "La Mer" iyle açılan ka- pıdan Moussorgsky-Ravel'in "Bir Resim Sergisinden Tao- lolar" ve nihayet "Don Juan" girdi; bakalım önümüzde- ki hatfalar daha nasıl yeni "çeşni" ler getirecek? Beğenmediğim: Mozart gibi teknik yönden büyük güçlükler çıkarmayan, ama ifade ve üslüp bakımından çalanın yeterliliğini ve hazırlanma derecesini hemen açı- ğa vuruveren bir bestecinin eserinde Gülây Uğurata bek- leneni veremedi, herhalde bunu kendisi de hissetti... Geç- mişi yukarıda anlattığım kadar başarılı olan bir sanat- çının nasıl olup da böyle bir "öğrenci çalışı" çıkardığını merak edenler işin aslını inceleyince öğrendiler ki Gülâya konserin günü sadece iki hafta önce bildirilmiş ve üste- lik çalmayı istediği romantik konçertolardan hiçbirisi -daha önce Ankarada çalındığı veya bu mevsim gelecek yabancı virtüozlar tarafından çalınacağı mülahazasıyla- kabul edilmemiş, genç solocu da onbeş günde Mozart'ın bu kolay görünen "demir leblebisini" yutup hazmetmeğe mecbur kalmış!... Bu da herhalde orkestra idarecilerinin Gülây'a bir muzipliği olsa gerek; ama böyle genç isti- datları bozuk para gibi harcamaya kimsenin hakkı ol- masa gerek. Sonuç : Herşeye rağmen konser bir düzeyin üstünde, seviyeli ve başarılı bir sanat olayı sayılabilir; bunda şe- fin, solocunun ve bütün orkestra mensuplarının övünme payları vardır. Daniyal ERİÇ AKİS/29

Bu sayıdan diğer sayfalar: