16 Nisan 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

16 Nisan 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SOSYAL HAYAT Seminerler Cehaletle savaş en Adataş, önündeki rakamla- udu, sonra konuşmasını şu şekilde ei — , kısaca, bugün memle- ketteki büz aksaklıkları, demok- rasinin yürüyüp yürümeme me- selesinden tutun da turizm dâva- sına kadar herşeyi eğitime bağlıyor eğitimi kalkınmanın en önemli, vaz- geçilmez unsuru olarak kabul edi- yorum. Özellikle, türk kadınının bü- yük çoğunluğunun okur - yazar ol- maması toplumumuzun en büyük davasıdır. Cahil annenin yetiştirdiği çocukla ne demokrasi istendiği gi- bi yürür, ne turizm dâvası, ne şu, ne bu.." Olay, geride bıraktığımız o hafta içinde, Bulvar Palas salonlarının bir köşesinde geçti Türkiye Üniver- siteli Kadınlar Derneği Ankara Şu- besi yöneticileri, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ile Türkiye Üniver- siteli Kadınlar Derneğinin ortakla- şa düzenledikleri "Yetişkin Kadın- ların Eğitimi ve Okur - Yazarlığa Teşvik Yolları" adlı seminer hak- kında basına bir açıklama yapıyor- lardı. Teşebbüs, sadece konusu bakı- mından değil, ayni zamanda Tür- kiyedeki dernekleri ilk defa böyle önemli bir konu etrafında toplama çabası gösterdiği için büyük bir ö- nem taşımaktadır. Çünkü 19-21 Ni- san günleri arasında Ankarada top- lanacak olan büyük seminere İs- tanbul, Ankara ve İzmirden bütün dernekler davetlidir. Bu dernekler, en az iki temsilciyle katılacaklardır. Ayrıca, Anadolunun dört bir köşe- sinde halk eğitimi alanında çalışan ve başarı gösteren öğretmenler de seminerde tecrübelerini dile getire- yapan birçok kadın derneği, böyle- ce ilk defa bir araya geleceklerdir. Ankarada, Necatibey caddesindeki Türk Standartlar Enstitüsünün çok şık ve modern, içaçıcı, yeni, büyük konferans salonunda düzenlenme- si ve ilgi duyan bütün yurttaşlara açık bulunması, seminere ayrı bir özellik (overmektedir. Yıllardanberi bu konuda çalışmalar yapmakta o- lan Üniversiteli Kadınlar Derneği, dâvayı, UNESCO'nun bilimsel araş- tırmalarıyla birleştirerek, kamuoyu- na sunmak ve önemini belirterek bir milli dâva haline getirmek ama- 30 , cındadır. Bunun için de seminere yalnız gönüllü teşekküller değil, po- litikacılar, başta siyasi partilerin kadın kolları olmak üzere, bütün si- yasi partilerden temsilciler davetli- dir. Eğitimciler, konu ile ilgili üni- versite mensupları ve yetkililer de seminerde söz alacaklardır. Böyle- ce, yetişkin kadınların eğitimi ve okur - yazarlığa teşvik yolları, tec- rübelerin ışığı altında, hep beraber araştırılırken, toplumumuzdaki bü- yük bir yaraya parmak basılmış o- lacaktır Kadınları okur-yazar olmayan toplum Üniversiteli Kadınlar Derneği An- kara Şubesi Birinci Başkanı Ner- min Abadan ise şöyle dedi: " Kadın dernekleri yalnız defi- le düzenlemek ve kendilerine eğlen- ce aramakla itham ediliyorlar. İşte, böyle olmadığını ispat için güzel bir fırsat!.. Türkiyede okur - yazar ol- mıyan 9 milyon 200 bin kadının fa- ciası önümüzde dururken, aydın ka- - dınlar bunlar için ne yapıyorlar? (İlâncılık: 2275) — 111 Kamuoyu bunu bilmelidir, bunu bil- mek istiyor. Kadın dernekleri böyle- sine hayati konularda seslerini du- yurduktan sonra bu dertlere çare bulmak çok daha kolay olur. Bugün devletin yalnız başına bütün bu so- runları çözümlemesini beklemek mümkün değildir. Dünyanın her ye- rinde devlete yardımcı teşekküller, dâvaların ortaya atılmasında ve çö- zümünde ona yardımcı oolmuşlar- dır." Bundan sonra, derneğin, aynı ko- nu ile ilgili olarak yayınladığı bir broşürde Anadolu kadınının sosyal hayatı üzerinde bir araştırması Ççı- kan İkinci Başkan Kıymet Tesal ile yine broşürün yazarlarından, der- nek yöneticisi Bilon Güreyman se- miner hakkında açıklamalar yaptı lar. Türkiyede genel nüfusun yüzde 60' bugün halâ okur - yazar hale gelmemiştir ve cahil vatandaşların da en kalabalık kısmını kadınları- mız teşkil etmektedir. Bu durum, Üniversiteli kadınları diğer gönüllü kadın kuruluşlarıyla bir araya gele- rek, bilimsel (oçalışmalar yapmağa iten sebep olmuştur. UNESCO'nun Paristeki genel merkezi bu semine- rin düzenlenmesi için manevi ve maddi yardımlarda bulunmuştur. 1960 yılında Türkiyede 10 milyon 919 bin kadının okur - yazar olması gerekirken, bunlardan 8 küsur mil- yonun okur - yazar olmadığı tesbit edilmiştir. Bu dâva, büyük bir yara halinde ortada dururken, buna bağ- lı birçok başka meseleyi halletme ye çalışmak, esaslı bir hastalıktan acı çeken hastayı aspirinle tedaviye enzer. Kalkınmanın ilk şartı Okuma - yazma bilenlerin miktarı ile memleket kalkınması arasın- da kesin bir bağlantı vardır. Yıllık geliri insan başına yüksek olan ül- kelerin hemen hepsinde okur - ya- zar oranı yüzde 90'ın üstündedir. O kur - yazarlık dâvasının bu yönden değerlendirilmesi, bunun bir mem- leketin başlıca dâvası olduğunu an- latmaya kâfidir. £ Köy kalkınması, üretimin artması, endüstrileşme, ekonominin çeşitlendirilmesi, eko- nomik ve sosyal yapının gerektiği şekilde değiştirilmesi hep, okur - ya- zarlığa bağlıdır. Az gelişmiş memleketlerde okur - yazar Seferberliğine girişilirken düşülen en büyük hata, yetişkinle- rin ihmal edilip, yalnızca çocukla- rın ele alınmış olmasıdır. Çünkü bu konuda yapılan bilimsel araştır- malar, cahil çevrelerde yaşayan ço- cukların okur - yazar olmakla ceha- 16 Nisan 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: