April 4, 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

April 4, 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hife 4 Akşan VYER VÜZÜNDE CEHENNEM Güyanda kürek mahkümlarının hayatı | Kaptan avazı çıktıgı kadar b:ı.gırıyunlıı. “Olmaz efendim, olmaz, bu tehlikeli adamları vapura alamam ı tüyana giderken Bir zamanlar Marsilya ile Ce- zayir arasında koyun taşırken sonradan terfian Antil postasına tahsis edilen (Biskra) vapuru “Por Deşpany, da demir attığı zaman bütün yolcular kumandanın gürül tüsü ile yerlerinden fırladılar. Kaptan kumanda köprüsünden avan çıktığı kadar bağırdı: — Olmaz efendim olmaz! bu adamları alamam!... Vapurda ne hapishane dairesi, ne kelepçe, hattâ bir silâh bile yoktur... Ben bunlarla nasıl başa çıkarım?... Güverleye fırlayarak — baktım. Aşağıda bir sandal içinde 11 beyaz adamla iki zenci polis vardı. Beyazlar Güyandan kaçmış kürek mahkümları idi. İngilizler kendilerini yakaladıklarından tek- rar Güyana iade etmek üzere vapura bindirmek - istiyorlardı .. Kumandan da bu tehlikeli adam- Tarı almamakta israr ediyordu. Kürek — mahkümlarının — hej bitik bir halde idi... Dalgın gö lerle bir müddet “ Biskra , vapu- runa baktılar sonra bütün bu gü- rültüler kendilerine ait değilmi gibi başlarını göğüsleri üzerine eğdiler, öylece hareketsiz kaldılar. Trinidat İngiliz memurları bu ağır yükü başlarından atmak için ısrar ediyorlardı.. Bir müddet sonra Fransız konsolosu vapura geldi, kumandanı bir - kenara çekerek şu sözleri söyledi: — Rica ederim kumandan bu adamları gemiye alın... İngilizler artık bunları hapishanede tutm r, benimde kendilerini mu- hafaza edecek yerim yok... Uzunca bir müzakereden sonra mihayet şu süretle hasıl oldu. İngilizler ödünç elarak 11 ke- lepçe verecekler, bunlar mahküm- ların bileklerine geçirilecek... 2 — Mezuniyet “müddetlerini Fransada geçirdikten sonra “Bi- akra, vapuriyla - Güyana avdet etmekte olan 3 gardiyan derhal seferber edilecek.. Üniformaları 'giyecekler , tabancalarını takacaklar ve bu 11 kürek kaçkını ile meşgul olacak- lar... Bu ilâf üzerine kumandan iki zenci polisa seslendi: — Mahkümları yukarı çıkarın!. İl Kürek mahkümu önlerinde ve birer birer güverte üzerine çıktılar. Üç — gardiyan — üniformalarını giymiş, tabancalarını takmış ol- dukları halde hazır durüyorlardı. İçlerinden biri: — Şuraya geçinl Diye kenarda bir yer gösterdi. 11 mahküm oraya geçtiler ve sıra ile yere çömeldiler. İçlerinden dördü yalın ayaktı. Sivri — taşlar, böcekler, — deniz suyu bu ayakları yara içinde bırakmıştı. yaraların etrafi kok- müş bir et rengini — almıştı. Hepsinin — sakalları, sert çalılar gibi uzamıştı. Yalnız birisi pek gençti. henüz sakalı çıkmamıştı... Hepsinin elbiseleri parça parça idi. Yüzleri solmuş sap sarı ol muştu. Bazı korkak yolcular heyecanla birbirlerine soruyorlardı: — Bu adamlar muhafızlarını öldürerek vapuru ele geçirirlerse 'ne yapacağız?.. Halbuki zavallılarda — kollarını kaldıracak kuvvet kalmamıştı. Muhafızlar kürek kaçkınlarını eskiden tamıyorlardı. Pos bıyıklı gardiyan — su üçüncü duran mahkümu — görünce: —Vay, sen burada mısın? dedi. Hatırlar mısın, üç sene evel kaç- mağa teşebbüs — ettiğin zaman üzerine üç el silâh attım da firardan vaz geçmiştim? — Evet hatırlıyorum ... Sırada altıncı duran genç, ya- aındaki iri yarı herife seslendi — Herifçi oğluna bak; bizim tayinlerden — aşırıp — sattıklarının parası ile dişlerine altın kuronlar taktırmış. Gardiyan hiddetle bağırdı: — Ayağa kalk!.. yukarı, 11 kürek mahkümu yavaşça doğruldular. Konsolos avdet edi- yordu.. - Mahkümların geçerken içlerinden bi (mal *PASTİLLERİ (l gee ııımılıııı Vceaane ve Geza depolarında “VALDA İaminl taşıyan kutalar deraninde talep ediniz. . Nisan 1929 BENİN HATIRATI Nükili; (Vâ-Nü) Cildi pılrak pıtrak terlemişti. Yüzü, kulak memelerine kadar | kıpkırmızı kesilmişti. Sık sık nefes alıyordu. Gözlerinin siyahları kaymış ve beyazları meydana çıkmıştı Aman - kardeşim, Etekliğini kapat | Açılmış. kes sana bakıyor - dedim. Fazıla! Her- — Aaaa ... Yanlışlık olmuş. Kaza... Kaza, Derhal, eteğinin ucunu keme- rinden kurtardı. Fakat, bana, üdeta hiddetli hiddetli baktı. Kocası da, Fazilaya — hiddetli biddetli baktı; amma, bir şey söylemedi. Neyse, uzatmıyalm, ben zaten | yorulmuştum: — Taksim bahçesine girelim isterseniz?, Diye teklif etmeleri üzerine, | tavsiyelerini kabul ettim. Üçümüz birlikte bilet aldık. Denize nazır kanepelere ilerledik Hava epiyce hoş olduğu için, | bahcede bir hayli adam vardı. Tenha bir cihette bir makanın başına olturduk. Fazıla, yüzünü, | hemen hemen denize maoüs ta- — Ucuz şeker Hnrıçten gelen şekerden ağır iresim almmıyacakw Yeni gümrük tarifeleri B. M. | meclisi — mühtelit — encümeninde | tetkik ektedir. -Gümrük tarifeleri iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan biri iptidai mevat, | diğeri de mamul mevat içindir. Muhtelit encümen tarifeler üze- rinde karar verirken hayat paha- hlığını da nazarı dikkata almak- tadır, Bu hususta alâ kadar ma- hafile gelen haberlere göre yeni tarifelerde şeker gibi hariçten gelen mevat fazla resme tabi tutulmıyacaktır. Hükümet şeker sanayini himaye etmek için başka himaye usulleri tatbik edecek fabrikalare tahsisat verecektir. Bu suretle şeker halka daha ucuz yedirilecektir. Bir batında üç çocuk Konyada Seydişehirde Kara viran kariyesinde Mehmet oğlu Mustafa çavuşun zevcesi bir ba- tnda ikisi erkek ve birisi kız olmak üzere üç çocuk dünyaya | getirmiştir. Cümlesi sıhhattadır. —| * Konferans — Maarif Mü- fettişi umumilerinden Rifat Necdet B. ef Tarafindan şehzade başinda İstiklâl mektebi. konferans salo- nunda çarşanba günü akşami saal 20 de “inkilap edebiyati,, mevzulu bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir. * Fatih -Kara gümrük hattı — Fatih - Edirnekapı hattının Fatih- Kara gümrük kısmı tamamen ikmal edilmiştir. Bu kısında ve Fatih | mevkifinde 160 metroluk bir ilti- | sak hattı yapılmaktadır. | Şirket, hattın ilk kısmının kabulü | muvakkat muamelesi için bu gün- lerde Nafiaya müracaat edecek ve bunun üzerine Ankarı heyet gelecektir. Kabulü muvakkat müamelesi ikmal edilebilirse 23 | Nisanda Fatih - Kara gümrük | | kısmının küşat resmi yapılacaktır. Kara gümrük - Edirnekapı kısmına gelince, Çukurbostanda mesnet | duvarları yapılmakta ve bir taraf- tan da ray ferşine devam edil- mektedir. * Kadriye H. meselesi — Kadriye hanımla diğer mevkuflar hakkındaki tahkikata devam olun- maktadır. Dün dir çok şahitler celp ve ifadelerine müracaat olun- muştur. İsticvap olunanlar arasında| Kır zade Şevki, Kalkavan zade İsmail Alemdar zade Hafız beyler gibi tanınmış simalar da — bulun- | maktadır. Zahire borsası memur- larından ına müracaat olunmuştur. döndürmüştü . Sola doğru değil de sağa müteveccihti. Kocası ile bense, denize karşı | oturduk Birer bira getirttik. — İçmeye başladık Geçmiş gün; - hangi mevzua dair — konuştuğumuzu — unuttüm. Her halde yarım saal kadar hoş beş konuşmuştuk. O aralık. neden | icap ettiyse, başımı arkaya dön- | dürdüm. Acaipl | Solumuzdaki masalarda, gene, eskisi gibi, kimseler yok. | Sağımızdaki /masalara ise, bir takım, genç genç erkekler otür- muşlar, gözlerini bize dikmişler. Ben o kadar ahım şahım güzel değilimdir. Fazılayı sorarsanız, o da, yüzünü göreni bayıltacak de- recede nefaisten olmasa gerek. Neyse... | OPERA SiNEMASI Bu akşam mübim Mahkümlar Gemisi nam şaheseri takdim edecektir. Mümessilleri: JOHN BARİMOR - — ©. . DOLORES KOSTELLO e | Ayrıca zengin teferruat ve büyük varyete programı, Loca ve ve muazzam - filimlerinden | ediyordu. KONFETİLER filiminin ilk iraesi.. Bötün a larn kalplerinde Bu günden itibaren ALEMDAR sinemasında Şen, şuh ve dilber artist BiLLi DOV tarafından (SARI ZAMBAK Ayrıca iki kısımlık. gülünçlü komedbı Gündüz 2,4 gece 9 Muhiddin Beyin teşekkür Talisiz hemşiremin hazin ölü- münden mütevellit teessürat ve iztrabatımızı tahfif ve bizi tatyip eylemek üzere cenaze ve tesel | merasimine iştirak eden ve yazı ile veya şifahen taziyetlerini bez- letmek - Tütüfkârlığında — bulunan zevatı kirama biraderlerimle bir- likte nihayetsiz teşekkürat ve minnettarlıklarımızı arza muhte- rem gazetenizin lutfu tavassutunu rica ederim. İstanbul Vali vekili ve Şehremini Muhiddin * T. Gayri mubadiller cemi- yetinden : Çarşamba günü akdi mukarrer olan kongranın, T. oca- ğamın salonu meşgul olmakla tehir | edilr Olur a. Bakarlar a.. Kim ne karışır?... Fazılanın zevci, enteresan bir muhavere zemini açmıştı. Bize bakan erkekleri unutarak - onun mevzuunu - cazibesinde - sürüklen- meğe başladım. O sırada, kulağıma, sık sık bir soluma ilişti. Yan görle gözle bir baktım. Sık sık soluyan, bizim Fazıla idi! Yüzü, kulak memelerine kadar kızarmıştı. Cildi, prtrak pıtirak terlemişti. Gözlerinin siyahı yukarıya doğru hafifçe kaymış, beyazı gözüküyor- du. Arada sırada, bize müteveccih bir gençlere büyük mesti hayrani içinde nazar atıyor; sonra, | derin derin solumasında devam Marazi — bir — hadise muvacehesinde bulunduğumu an- nümerolu mevkilerin evvelden tedari tavsiye olunur. SiNGAPUR GECELERİ Mümessili RAMON NOVARRO Bu flim AFYO) len müthüş Abetin Takinı ayı şarkın sefih ve m Hübitlerini Vergiler hakkında konferans Türk Ocağından: — Vergilerin il ve derecesi ve zamanı te- <i hakkındaki — vukufsuzluğa binaen halkın bir çok yanlışlık ve müşkilât karşısında kaldığı malümdür. Bunu nazarı — itibare alan türk ocağı bir seri konfe- rans tertip etmiştir. Bu konle- | ransları vilâyet deftadarı Şefik bey der'uhte etmiştir. Bu konfe- ranslar bilamum ticaret erbabını ve halkı tenvir edecektir. Kanun nizama — nazaran halkın hükümete vereceği ver- gilere bunların sureti cebayetinde tesadüf olumacak müşkilât - kar- şısında — halkın — nasıl — hareket etmesi lâzım geldiği açık bir Tisanla — izah — olunacaktır. Bu konferansların - birincisi 7 nisan 929 pazar günü akşam aaat 21 de verilecektir. Konferanslar ser- besttir herkes gelebilir Türk Ocağında Konferans ve Konser Türk Ocağından: Yarınki per- şeme akşamı saat 21 de Türk 'ocağında doktor Şükrü Hazim Bey tarafından (Beden Terbiyesit zulu bir konferans vernecektir. Bilahara bazı güzel eserler çalına- mümkün — mertebe | uzamasını temin için genç erkeği | sözlerimle meşgul ettim. Onu, mü: temadiyen deniz tarafına baktır- dim Halbuki, kara cihetindeki manzra kat kat daha enteresandı: Bahçede Solumuzdaki masalar, hâlâ boştu. sağımızdaki masalarda ise, genç | ve orta yaşlı, hattâ çapkın tavırlı ihtiyarların miktarı gitgide artı- yordu. Hepsi de, bizi, daha değ- rusu, bizi değil, arkadaşım Fas |ozıla hanımı seyrediyorlardı. | « Onda seyredecek ne var ? diye soracaksınız. Anlatayım : Genç kadın, ayaklarını, meriz masanın ortasındaki çebmere: du - yamıştı. ( Mabadı var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: