3 Eylül 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

3 Eylül 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gölünç! Bu gün keyfim var. Keyifli olmama sebep bulamadığımı dü- şünüp, bütün bütün keyifleniyo- rum. Bu prüzsüz neşeler, bilâse- bep, içten gelen coşkunluklardır. İşte bu gün, içimde böyle bir coşkunluk — var ; — kaba - bir coşkunluk. Etrafımda, ince mizahı değil, gülünç olan şeyleri arıyo- rum. Kendikendime soruyorum: — Şu Htünlkülün Şi Bi vardır? Arkadaşları isticvap ediyorum: — Bana gülünç buldu şeyleri söylesenizet Onlar söylüyor, ben buluyorum: telefon, Kanalizasyon, tramva terkos Şirketleri, bir türlü ziftle- | nemeyen , ziftlendikçe — bozulan yollar, İstanbulun imarı, zabıtai belediye — memurlarının - cakası, | devairdeki hademelerin muamele bilmemeleri , — Halit — Fahrinin yenileşmesi, mizah muharrirleri- nin yazıları, kendi halim... Ve bütün bunları ve buna mümasil olan şeyleri zibnen tahlil | ediyorum. Hayır, bütün bu şeyler! gülünç değil, bilâkis hepsi yürek- ler acısı... Fakat dedim ya, keyfim var, acı şeyler düşünecek halde değilim. Gülünç bir şey arıyorum. Buldum. Kapıları arkadan - gilitleyerek, metazori toplanan bir cemiyet kon- gresi... Bir. kongre ki, riyasete gazetecilikten mütekait ve idare | heyeti azasından bir zat getiril 'yör ve - veminelgaraip - içtimar o idare ediyor.Bir kongte ki, idare heyeti azaları: Bizim kimseden korkumuz yok, isteyen söz söyle- sin! diyorlar, sonra söylewek iste- yenleri susturuyorlar.Bir kongre ki, | Türk Cumhuriyeti - hukümetinin huviyet cüzdanını tanımıyor ve ha- — Kocamın çok fena bir huyu yar, gece varısından evel uyumuyor. — Ne yapıyor ? : “Sen Arnavatsun!,, ERTA AD el n Yü ip, münekkidi tokatlıyor ve ile intihap yapıyor. Kendikendine gelin güvey ol- mak gülünç bir şeydir. İşte ga mübadiller cemiyeti eski heyeti idaresi, kendi kendilerini yeniden intihap ettiler... Kendikendilerine, bir kere daha gelin güvey oldular.. Gülünç olmak — itibariyle fena mevru değildi amma, bundan da bahsetmeğe değmez. Susuyoruml Selâmi Jzzet — Beyefendiyi tanıyamadın mı? — Hayır, kendisini hiç böyle bir deri bir kemik görmemiştim. İstanbulda bulunan dil encü- meni azası, Ankaraya davet c mişler i. O gün Fazıl Ahmet beyi Bu davetin neden icap alfabeden «?» hağfının çıkağığ- masını teklif edeceğim, Üstat, bu harfın hangi harf olduğunu anlamadığımzı anlayınca bir kâğıda yazıp gösterdi: R. Kolayı var — Ne oldu? — Gaza kolza karıştırdık diye 25 Jira cezayı nakti aldılar. — Ne yapacaksın? — Bu zararı çıkarmak için, biraz daha fazla karıştıracağım. Bakayım — Garson, dün sana beş lira yerine, on liralık bir kağıt ver- medim mi? — Hayır efendim. — Tuhaf şeyl.. Sahte bir on Tiralığım vardı, yok olmuş. — Durun, gitmeyin efendim, bir kere baka; — Ayşe mi?.. Onunla karabe- tim vardır. — Âşıkımın hemşiresi, kocamın da metresidir. Yaş — Nişanlm yaşını biliyor mu? — Evet.. Kısmen. Mııa.yene — Evela gögsümü — muayene etmek istedi — Doktor nn? — Hayır çapkın. İtizar Bu nushada destüm meşhür | şair Salih Zeki beyden bahsede- mediğim itizar ederini, n ukuyanlarıma arzı | Severim kaplar — gibi severim: Balığı yırtıcı, domuz gibi pis değildir. Kadın gibi insanı çileden çıkar- maz. Âdemle Havvanın cennetten kovulmalarına balık sebep olma- dil Aferin! — Sizi, nakti mükâfatla taltif edeceğiz. — Teşekkür ederim beyfendi, | hakkespetmiş görünmek için elim- — Bunlar ne oynuyorlar ? Eyup efendi ayaklarını yıkıyor, uşağı şamdan tutuyormuş. Dik- katsızlıkla, mumu efendisinin aya- ga damlatmış. Eyup efendi o acı arasında soğuk — kanlılıkla demiş ki: — Bu mum tesadüfen pekâlâ yere damlaya bilirdi. Paşalardan biri sokağa çıkmak üzere iken, bahçe kapısını kilitli bulmuş... Yarım saat sonra, bah- çıvan kan ter içinde gelip kapıyı açmış. Paşa, adama çıkıştıklarını görünce : — Yahu demiş, — adamcağızı rahat birakın, beni beklettiği için zaten muztariptir Maşuk efendinin kazdığım biç kimse görmemişti. Onu bir kere olsun hiddetlendirmek istiyorlardı. Uşağına bol bahşiş vadettiler ve: * Efendini kızdır! , Dediler. Uşak, efendisinin rahatına çok düşkün ve yatağına meraklı o duğunu biliyordu. Ertesi gün ya- tağı yapmadı. Maşuk efendi usu- letle ıhtar etti. Unuttum! dedi. Daha ertesi gün, yatak gene Maşuk efendi gene uşak gene: Unuttüml yalağının gene yapılmamış oldu- ğunu görünce: — Galiba, dedi, yatak yapmak sana zahmetli geliyor. Amma beis yok, rahatsı döşekte yatmağa alışıyorum! Meşhur sabıkalı katillerden bi- rinin karısı, kocasının tevkif edil- iğini — duyunca geniş bir nefes — Oht.. dedi, içim artık rahat — Herhalde saklanbaç oynamıyorlar!

Bu sayıdan diğer sayfalar: