21 Aralık 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

21 Aralık 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

polisler nerede kullanılacak Ahlâki zabıta işlerinde kadınlardan istifade edilecek Meclisin şubut devresinde mü- zakere edilecek olan yeni polis teşkilâtı kanun lâyihasında kadın- ların da polis hizmetinde istih- damları kararlaştırılmıştı. Kadın polislerden zabita hizmetinin hangi sahalarında istifade edilebileceği hakkında muhtelif fikirler vardır. Bn hususta bazı yerlerden aldığı- mız malümata nazaran kadın po- lislerden ahlâki zabıta işlerinde, kadın takibatında, sirkat masası işlerinde istifade edileceği gibi ayrıça lüzum görüldükçe kalem- lerde de muamelât işlerinde istih- dam edileceklerdir. italya - Fransa arasında gümrük mücadelesi Fransa hükümeti kontenjan listesinde Italyan salami, peynir (ve bazı Italyan eşyasının ithalini menetmişti* Buna mukabil Italya hükümeti de Fransadan gelen şampanya, tuvalet sabunu, likör ve konyak gibi eşyanın ithalini menetmiştir. Prusya'da çikolatadan vergi alınacak Berlin, 20 (A.A.) — Prusya kabinesi, tasarruf emirnamesinin tanzim ve tesvidini ikmal etmiştir. Bu emirname sayesinde, bütçede Imilyon mark tasarruf temin olu- nacaktır. Bilhassa çikolata üzerine dahili bir resim vaz olunacaktır. Almanyada bakır para basılacak Berlin, 20 (A.A.) — Imperâtor- Jak meclisi; hükümetin dörder feniklik 2 milyon ufak'para basık ması projesini kabul etmiştir. Hoover morartoryomu ve Amerika ayani Waşhington, (A.A.) — Âyan meclisi, Hoover moratoriumunun tetkikine pazartesi gününden evvel başlamaktan imtina etmiştir. Ingiliz lirası gene düştü Paris 19 (A.A.) — Ingiliz lirası bugün gene düşmüştür. Açılışta 85 frank idi. Kapanışta bir az aksülâmel olmuş, lira 86 franga çıkmıştır. Fransız güzeli Fransız güzellik kraliçesi intihap olundu Paris 20 (A. A.) — Comedia gâzetesinin salonlarında M. Paul Chabasın riyaseti altımda bulunan artistlerden mürekkep bir jüri heyeti, uzun tereddütlerden sonra 60 namzet arasından 1932 güzel- lik kraliçesini intihap etmiştir. Jürinin intihap ettiği yeni kraliçe Mile. Line Caissondesou esmer renkli, uzun boylu, ince, kibar tavırlıdır. Mile. Caissondesou ar- tist olmağa hazırlanıyordu. Avru- pa güzellik kraliçesi 12 şubat 1932 de Niste intihap olunacaktır. Rio -de Janeiro'da yangın Rio-de Janeiro, 19 (A.A) — Şehrin merkez pazarında bir yan- gin çıkmış ve pazar satıcıları ile birçok müşteriler ateş içinde kalk mastır. 60 kadar yaralı vardır. Bazılarının yarası çok ağırdır. Beş bina harap olmuştur. Imdat kuv- vetlerinin süratle yetişmesi büyük bir felâket vuküunun önüne geç- miştir. Yeni sigara paketleri tütün * A inhisar Tütün inhisar idaresinin en âlâ sigaralarına ait paketler değişmiş- tir. Eski yeşil yazılı paketler ye- rine yeni çıkarılan bu paketler daha zarif olmakla beraber üstten açılıp kapandığı için sigaraların tütünleri daha fazla dökülmekte ve bu suretle sigaralar gevşemek- tedir. Bu yüzden sigara tiryakileri daha fazla sigara içmek zarure- tinde kalmaktadırlar. İliç vapuru Tahlisiye ameliyesinin gecikmesine sebep ne? lliç vapurunun tahlisiyesine henüz başlanmamıştır. Vapurun yanımda iki tahlisiye gemisi vardır. Bun- lardan biri Türk bandıralı,diğeri de Sovyet bandıralıdır.| Dün Sovyet bandıralı bir tahlisiye gemisi daha kaza yerine gitmiştir. Vapurun etrafı tahlisiye gemi- leri dolduğu halde henüz tahlisiye işine (o başlanmamasının o sebebi şudur: Sovyet acentası İliç vapürunün Sovyet tahlisiye gemileri tarafın- dah kurtarılmasını (istemiştir. Ka- botaj kanunu mucibince buna imkân yoktur. Türk sularında bu gibi haklar Türk vapurlarına ve- rilmiştir. Bu cihet Sovyet acanta- sına anlatılmış, kaza mahalline bir Türk tahlisiye gemisi gönde- rilmiştir. Vapur kaptanı buna muvafakat etmemiş Rusyadan bir tahlisiye gemisi beklediğini ( söylemiştir. lliç vapuru kaptanlarına kabotaj kanununu anlatmak mümkün ola- maır:;tır. İliç vapurunun etrafın- daki Sovyet tahlisiye gemilerinin işe başlamasına imkân yoktur. Bu cihetle, kaza mahallindeki zabıta kuvvetleri alâkadar ola- caktır. liç vapurunun türk tahlisiye vesaitile kurtarılmasına muvafakat edileceği pek tabiidir. Fakat İliç kaptanları, Türk kapotaj kanununu anlayıncaya kadar vapurun batması ihtimali de vardır. Bugünkü vazi- yette vapurun makine ve kazan anbarları sü içindedir. İzmir, 20 (Hususi) — İliç vapu- runda 10 rum, 13 ermeni aile vardır. o Kaymakamlığın O emtile Foçaya çıkarılmıştır. Yolcular Krasin vapurile Ode- saya götürülecektir. Vapurun süvarisi kazanın mes- uliyetihi üçüncü kaptana atfedi- yor ve ezcümle diyor ki: — Ben tehlikeyi gördüm, ku- manda verdim, Fakat me yapayım ki üçüncü kaptan kümandanı dinlemedi ve bu şayanı teessür kaza vukubuldu. Liman idaresince devam edilmektedir. Hindistanda 3 müslümanın Katli Lucnw, 20 (A.A.) — Emlâk sahiplerinden bir müslümanla iki hizmetçisi Deri jama kasabası ahalisi tarafından diri diri yakıl- mışlardır. tahkikata Yunan zeytinleri himaye edilecek Tanzim edilen lâyihanın ahkâmı Atina, 17 (Hususi muhabiri- mizden) — Yunanistanda zeytin- ciliğin himayesi için bir kanur lâyihası tanzim edilmiş ve meb- uslara dağıtılmıştır, Türkiye de, şarkım en belli başlı zeytin mem- leketlerinden biri olduğu cihetle bu lâyihanın en mühim aksamını bildiriyorum: Bu lâyihaya göre Korfoda zey- tinlerden alınan bilvasıta verği aynen, diğer mıntakalarda da hini ihraçta nakten tahsil edile- cektir. Maamafih maliye nazırı icap ederse, bazı mıntakalarda bu verğinin aynen tahsilini emrede- bilir. Her tacir, bu lâyihanın mevkii meriyete vazından itibaren on beş gün zarfında en yakın gümrük idaresine elinde bulunan zeytin yağın mıktarını bildirecektir. Dahilde sarf veyahut ihrac ede- meyeceği elindeki mevcut yağları, hasadın başlamasından yani Teş- rin evvelden itibaren heray sonun- da en yakın mal müdürlüğüne veyahut gümrük idaresine elindeki zeytin yağının mıkdarını ve ham- ziyetini bildireçektir. Beyanname ile bildirilen miktara karip bir miktar, meclisi nüzzar kararile memaliki ecnebiyeye ihraç edilecektir. 1931 - 1932 senesi zarfında ihraç edilecek miktar, aynen tah- sil edilen vergi miktarı ile beraber sekiz milyon okkayı geçemiyecek ve bu mıktar mubtelif nisbetlere zeytin mıntakalarına taksim edile- cektir. Eğer beyanname ile bildirilen miktar, sekiz milyon okkadan aşağı ise, taksime hacet yoktur. Hamızıyeti beş dereceyi bulan yağ okkasının fiati 16 drahmi yani bizim paramızla 44 kuruştur. Daha az hamızlı yağlara gelince, beher hamıziyet derecesi için fiat, yüzde iki nisbetinde tezyit edilmekte ve beş dereceden yu- karı her derece içinde fiat yüzde bir buçuk nisbetinde indirilmek- tedir. Bu yağların gümrükler vasıtasile ihraç masrafı için okka başına bir Drahmiye kadar bir verği ilâve edilmektedir. Bu verği gümrükler- de tesviye olunacaktır. Tarla fareleri Besanconda tarla fareleri şehire hücum ettiler Piris, 20 — (A.A) Besanconda mebzul surette kar yağmış ve şehir garip bir istilâya uğramıştır. Soğuktan kaçmakta olan taktiben 1000 kadar tarla faresi şehire doğru inmiş, bir garaja girmiş, bir otomobilin tahta lâstik ilh.. gibi aksamını gemirip yedikten sonra madeni iskeletini bırak- mışlardır. Ispanyada soğuk dalgası Madrit, 20 (A.A.) — Hali ha- zrda büyük bir soğuk dalgası hüküm (sürmektedir. Madrit'te termometre sıfırdan aşağı altıyı gösteriyor. Castilla yaylalarında daha aşağı hararet dereceleri kaydedilmiştir. Avila'da sıfırdan aşağı 16 dır. Değirmenler işle- memektedir.Farelerdeki borularda sular donmuştuür. Sevda faciaları Napoli, 20 (A.A.) — Napoliden bildirildiğine göre 17 yaşinda bir delikanlı 20 yaşında bir kızı babası ile olan rekabet yüzünden ruvelverle öldürmüştür. AKŞAM'ın tefri) No 71 21 Kânunuevwvel 1931 m em ma KIVIRCIK PAŞA Büyük Mili Roman Veysel, “merhaba damat be- yimiz!,, diye elini göğsüne basarak selâmladıktan sonra Şehrinin oda kapısını şarkadak açtı; içeri girip kapadı. Damat bey de, arkasına baka baka, tersi tersine hareme döndü. Şehri, önüne lâmbayı almış, elinde (Hakani divani), ya sabur çekip duruyorhu. Veysel, içeriye adımını atar atmaz; — Beybaba, kusura bakma; matiziml dedi. Vakitsiz kafa ağırt- maya geldikse aldırma, hasbi geçl... Şehri, entbent bir taraftan, bu- yurun! Oturun! Diyor, bir taraftan-7? da pusulayi şaşırmış, işin içinden ne çıkacak diye üç buçuk atıyordu. Veysel altına bir iskemle çekti. Kulağının arkasındaki cigarayi Şehriye verüp tabakasından bir tanede kendi çıkardıktan sonra: — killi bilmem ne dingilder lâfı sana, bana göre değildir; bi- zim raconada uymaz. Yerinde rahat, serbest oturda iki çift lâ- kırdı edelim! dedi. Şehrinin işi bitmişti. Karşı karşıya konuşuyorlardı: — Malüma, biz de Allahın kuluyuz beybaba: ilimya kayma- ğını duyarsak dayanamayız; uzak- tan kuru kuruya avuç ta yalaya- mayız. Sakalını okşayordu: — Öyle değil mi, sakalını sev- diğim beybabacığım? — Ona ne şüphe Veysel bey oğlum! — Hep, tahtalı köyün yolunu tutmuş pinponlar keyif sürecek değilal Biz de varız yahu.. Amma armudun iyisini dağda ayılar yer diyeceksin. Ona da sözümüz yok. Ayılar da yesin, biz de otlayalım, yalan mı bey baba? — Pek haklısın mirim. Davul bile dengi dengine vurur. — Söylediğin kofti değil, lâkin kaç para eder. Haniya yardım, mardım? Minare gibi aklın var da bize faydesi yok. Vallahi yutmak değil, gargara bile etmem; ensene yapışırsam sülük gibi yapışırım; bırakmam da birakmam. Hani huyumu bilirsin de. İyisimi çıngar çıkarmadan uzlaşalım. Pantolonunu düzeltiyor, beline bağlı olan tabanca kılıfını geri itiyordu. Sol kolunun arasından fiskiye gibi yere tükürüp üstüne bastı. Sandalyeyi çekip ata biner gibi oturdu. Öne, arkaya sallana sallana, dişlerini eme eme gene lakırdıya başladı: — O kitabet ağzı (estane, mestane, kuru kuru kestane) yi benim külâhıma anlatırsın! ihvan- ca, omuzdaşça görüşelim. Gizli, kapaklı yok; yiğitin malı mey- dandadır. Şehri, oturduğu yere büzülmüş, gözlerini kırpmadan yüzüne bakı- yordu. Hafifçe bir iki öksürdük- ten sönra dedi ki: — Bunca yaş yaşamış, gün görmüş bir kürkü baran dideyim. Mişvarinızdan anlıyorumki saikai civam ile bir cihete dilbeste olun- muş. Buda umurutabiiyeden de- ilmi? müteessir ve mütelehhif olmam abes, icap ederse elimden gelen vusayayı muraneyi tezgâr ve itadan..' Veysel sözünü kesti: Bey baba, (Avamil) , (Maksut) okur gibi çene sallama; şunu açıkca söyle. Şimdi şu karı, Mis gibi senin avucunun içinde. Bize koklatmak varmı, yok mu? Müeliifi: Sermet Muhtar — Aslih ya büneyye| — Vaız, arabiyat dersini de bırak! Şunun Türkçesi yok mu? Yosmanın elinden bir rakı içip keyif çatmıyacak mıyız ? — Iadatınızdaki (o kazayada, suğra ve kübralar beynindeki mübâyenet... Veysel yerinden fırladı. Kolunu Şehrinin boynuna doladıktan sonra sakalını tuttu : — Şu çeneyi oynatacaksın Arapça, Acemce, bilmem nece ne karıştırıyorsun ? Çaktığımız dili kullansana. Karı senin elinin altında imiş. Zenaat sahipleri gibi para, pul ile yapacak değil sin ya; arkadaşlık (edeceksin; arkadaşlıkta ayıp olurmu be kar- deşim? Şehrinin, en derin enderi gelen kekemeliği gene tutmuştu: — Merhume Nazife hanım tey- zenizin, rahmetli Kamerüddin'in haklerine yemin ederim ki... — Bırak, nalları diken bir alay kakavanı, hergeleyi. Sen şimdi, şu ilik midir, kaymak mıdır, ne karın ağrısıdır, o mübareğe beni götürecek misin? — Ettekrarü hasen velevkâne yüz seksen! A benim efendiml... — Ulan aval türkçe diyorum bel EV'emrül, emrün... Sakalını sağa, solo çekerek, şehrinin kafasını bir yandanö bür yana oynatıyordu: konuş — Çenen pırtı be afyoncu müzevvir! — Hangi kadın? ismini lütf etsenize şekerim?... — Hangi kadın olacak; oda- lıkmıdır, sofalıkmıdır, işte o. — Fehmü idraküm bağlandı, gitti; zamirimiz bir türlü... — Ulan kerata, iki saattır, sanki anlamamış gibi ne geveleyip duruyorsun? O karı senin avucu- nun içinde değilmi be herif? Onu söyliyoruz. Cihanyandı Hayriye'nin evinemi, paşa kızı Fahriye'nin yanınamı, onu ne cehenneme götürdünse bir gececik bizide oraya gütürüver, diyoruz. — Lâanallâhülkezzapl — Hay kezzabin içine düş te kolaç at! Şehri lisanı belagat ve inşa ile işin sarpa saracağım anlayınca ağzı değiştirdi: — Buyurduğunuz mumaileyha ile beniia aramda ne alâka var, a Veysel beyciğim? Yüzünü gör- müş, Sesini işitmiş fert değilim. Istediğiniz husuta benim elimden ne gelir? (Devamı var) Sandığı dolandıran Fuat firar cürmünden de muhakeme edilecek Bundan bir müddet evvel Aye- tullah ve Fuat isimlerinde iki kişi emniyet sandığından ibtilâs cür- münden dolayı yapılan muhakeme heticesinde üçer sene hapse mah- küm edilmişlerdi. Mahkümiyet kararından sonra bunlardan Fuat efendi bir fırsatım bularak Beşiktaşta jandar- maların elinden kaçmı; ve bir kaç gün sonra Pendikte trene binerken bir jandarma çavuşu tarafından yakalanmış ve hapishaneye geti- tilmişti. Bu firar hadisesi etra- fında istintak dairesi tarafından yapılan tahkikat tamamile ikmal edilerek 3 üncü ceza mahkeme- sine verilmiştir. Fuat efendi bu firar cürmünden dolayı da ayrıca muhakeme edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: