January 24, 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

January 24, 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A m GÜNÜN HABERLERİ Tütün meselesi Tütün kongresi için hazırlık Ofis ve ziraat odası da murahhas gönderecek Ihracat ofisi de Ankara tütün kongresinc iştirak edecekir. Ofiste tütün raportöru Haluk B. tütün ticaretimiz hakkında bir rapor hazırlamaktadır. Diğer taraftan ziraat odası da Tütün kongresi için hazırlıklara « başlanmıştır. Ziraat odası tülün ziraatı ve tütün istihsalâtının tah- didi bakkında bir rapor hazırlı- yor. Ankara tütün kongresine zira- at odasınamına baş murahhas gönderecektir. Ziraat odasi idare heyeti bugün toplanarak Ankaraya gönderecek murahhası seçecektir. Kont Bethlenin seyahati hakkında bir istizah Budapeşte, 23 (A.A.) — Marki de Pallaviçini, obükümetin harici siyaseti ve kont Bethlen'in seyaba- ti hakkında istizah takriri vermiştir. Takriri 26 kânunusanide müzakere edilecektir. k Ispanyada Bir çok şehirlerde kıyamlar vuku buldu Madrit 23 — Ispanyada vaziyet yeniden karışmıştır. Mezera da bir isyan çıkmıştır. | Hükümet buraya asker göndermiş, bunlar isyanı teskin etmiştir. Bir çok kimseler tevkif edilmiştir. Barslonda da heyecan vardır. Hükümet buraya iki harp gemisi göndermiştir. Sevil Cordoue ve Villamevada nümayişler yapılmıştır Bu şehirde bir çok tevkifat yapılmıştır. Diğer bazı şehirlerde de müsademeler olmuştur. Hükümet şiddetli tet- birler almaktadır. Manresa nümayişleri Barcelone 23 (A.A.) — Nüma- yişçiler bir sütçü dükkânmı yağma etmişlerdir. 4 kişi tevkif edil miştir. Polis komünist fırkasımın merkezini kapatmış ve âzalarından 21 kişiyi tevkif etmiştir. Manresa'dan bildirildiğine göre, polis kuvvetleri Cardona ihtilâl komitesi reisini tevkif etmekte iken nümayişçiler tarafından açılan ateşe maruz kalmışlardır. Polis mukabelede bulunmuş ve ihtilâl komitesi reisi ağır surette yaralan- mıştır. B: riand Sabık nazır yelkenlile denizde gezecek Paris, 22 —Sabık hariciye nazırı M. Briand' doğduğu şehir olan Cocherele gidecektir. Sabık na- zır burada iki ay kadar asude bir hayat geçireceğini, en büyük eğlenceşi | yelkenlilerle (denizde dolaşmak olacağını söylemiştir. Berezilya ve Arjantin sefirleri M. Briandı memleketlerini ziyarete davet etmiş ve burada çok samimi bir kabul göreceğini bildirmişler- dir. sabık nazır sefirlere hararetle teşekkür etmiş, fakat şimdilik memleketine gideceğini beyan etmiştir. Ghanghai'ya Japon kuvvetleri gönderildiği söyleniyor Londra 23 (A.A.) — Tokio'dau Daily Herald'e bildirildiğine göre kabine çarşanba günkü vukuatın tekerrürü © halinde oChangai'ya asker sevketmeğe karar vermiştir. o 2 Axa e avm Tamirat işi Muhtelif devletlerin düşünceleri Berlin 23 (A. A.) — Vossishe Zeitung, muhtelif milletlerin tami- rat meselesinin kati halline dair olan muhtelif telâkkilerinin bir bülasasını neşrediyor: Fransız tezi : Fransa matlüba- tından, Amerikanın kendi matlü- batından vaz geçmesi nispetinde, vaz geçebilir. İngiliz tezi: Almanyanın zim- metinde bir miktar borç bırakıl- malı, bu bakiyenin tevzii mesele- sinde alacaklılar bilâhare anlaş- malı, Italyan tezi: Bütün Avrupa mil- letleri, omatlup (o bakıyelerinden evvelbeevvel vaz geçmeli, o zaman Amerika matlübatından ferağata icbar edilir. Alman tezi: Ne yaparsanız ya- pınız para veremem. Amerikan tezi: Ne yaparsanız yapınız, vaz geçmiyeceğim. Gazete bu mütalâasının tamirat meselesinin ballini tavik eden müşkülleri pek mükemmel bir surette (göstermekte (olduğunu yazmaktadır. Tebdil geziyor! ei Kö Son zamanlarda Amerikada Şikağoda cinayetler yeniden ço- galmıştır. Bu sebeple Şikağo polis müdiri kıyafetini değiştirerek hırsızların o bulundukları (yerleri geziyor. Resmimizde müdür bir külhanbeyi kıyafetinde görülüyor. Ormanları muhafaza Uzak ormanlara yol yapılacak Şimendifer ve denize yakın ormanlardan mahrukat için odun kesilmesi ve kömür yapılması iki sene evvel iktisat vekâleti tara- fından emiredilmişti. Bundan mak- sat, ormanların tahribatının önünü almaktı. Son zamanlarda şehrin civar ormanlarından gizlice katiyat ya- pıldığı haber alınmıştır. Deniz ve şimendifer naklıyatına ait uzak olan ormanların şehir ve kasaba- larla irtibatını temin etmek ve civar ormanların tahribine mani olmak için her vilâyette bu ormanlara doğru yol yapılmasına bu seneden itibaren teşebbüs edilecektir. Fransız meclisinde Fransız kabinesi itimat reyi aldı Başvekil tamirat meselesinde ısrar ediyor Paris 23 — Fransız başvekili M. Laval, meclisi mebusanda umumi istizahlara cevap vermiştir. Başvekil demiştir ki: “Fransa, Avrupa ittihadı için çok çalışmıştır. Fakat Almanyanın tamirat meselesindeki (arzusunu kabul edemez. Insanların müna- sebetlerinde hâkim olan istikamet ve namus kaidelerinin beynelmilel münasebetlerde de hâkim olması lâzımdır. Yung plânındaki alman- ların taahhüdatı katidir. Tahdidi teslihata gelince bu husustaki noktai nazarımız Cemi- yeti Akvam mısakı ahkâmına mu- tabıktır. Fransa kuvvei askeriye- sini indirerek teslihatın tenkisine misal olmuştur.,, Baş vekil mühim konferansların toplanacağı şu sırada fırkaları birleşmeğe davet etmiştir. Neticede reye müracaat edilmiş ve 261 reye karşı 312 reyle kabineye itimat beyan olunmuşutur. Hindistanda Bir çok şehirlerde grevler ilân edildi Ahmetabat, 23 (A.A.) — Şehrin yetmişe baliğ olan dokuma tez- gâhları iki günden beri mesai birliği âzalarının grevi hasebile tamamen kapalı bulunmaktadır. Mahtama Gandi, evvelce bu me- sai birliğinin bütün dünyaya örmek teşkil edecek bir halde olduğunu beyan etmişti. Mesai birliğine mensup 70 bin kişinin birlik kâtibinin müstesna vaziyetlerde istar edilen emir- nameler ahkâmına tevfikan tevkif edilmesini protesto için grev yap- tıkları haber alınmıştır. Şehrin bütün polis kuvvetleri dokuma tezgâhları mıntakasında toplanmıştır. Mıntaka hâkimi içti- malar yapılmasını ve kafileler tertip edilmesini menetmiştir. Romanya, 23 (A.A.) — Altın ihracatı aleyhindeki mücadelele- rine devam eden kongreciler dün, 3 büyük İngiliz bankesı önüne gözcüler koymuşlardır. Nebati yağ Hindistan cevizi girecek mi, girmiyecek mi? Vejetalin denilen nebatı yağları istihsal için (memleketimizde bir kaç fabrika vardır. Vejetalin Hin- distan cevizinden yapılır. Bu mak- satla memleketimize © hariçten mühim miktarda Hindistan cevizi ithal edilir. Son kontenjan listesinde Hin- distan cevizi yoktur. Bu müna- sebetle fabrikatörler O hükümete müracaatla Hindistan cevizi ipti- dai madde olduğundan bahisle ithalinin serbest olmasını istemiş- lerdir. Diğer taraftan diğer bazı yağ fabrikatörleri bunun aleyhin- de bulunmuşlardır. Bu hususta tetkikat yapılmaktadır. Diğer taraftan Ziraat odasi ve- jetalin mevaddı iptidaiyenin mem- leketimize girmemesi için hükümet nezdinde teşebbüsatta bulunmuş- tur. Mevcut vejatalin fabrikaları- nın ay çiçeği gibi yerli tohumla- rından yağ çıkarması kabul olduğu söyleniyor. ——— a — — AKŞAM'ın tefrikası: No: 4 Sahife 5 24 Kânunusanl 1932 BRE IE RAL ELLA A ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * Tefrikamıza ait vesikalardan: Hâdiseden bir ay kadar evvel gene böyle yaftalar yapıştırmış- tım. O vakit galiba fazla ihtiyat- kârlık ederek büyük caddelere çıkmağa pek cesaret edememiş ve üç yaftayı Beşiktaşta mahalle aralarında duvarlara asmıştım. Ertesi günü Beşiktaşta kahveye oturup yaptığım işin dedikodusunu dinlerken imam efendi ile baş- başa konuşan palabıyık polisin şu sözlerini duydum : — Neme gerek a imam efendi, bu herifleri kâğıdı asarlarken gör- sem bile görmemezlikten gelir, uzaklaşır, kaçarım. Gece yarısı şehir ortasında, sokak başlarında bu işi yapan adam herşeyi göze almış, kellesi koltuğunun altında- dır. Ben canımı sokakta bulmadım, çoluk çocuk sahibi bir adamım... Imam efendi taaccüp ve korku ile, hiç ses çıkarmadan, etrafına bakınarak kalkmış gitmişti. işte bu sözler bana cesaret vermişti. Ikinci defa, yani bu hâdiseden bir ay kadar sonra tekrar yafta yapış- tırmek üzere yer ararken: — Adam sende dedim, polisin sözlerini kulaklarımla işittim. Göz- leri yılmış, hem sokak aralarının ne kıymeti var. Yarında Cuma. daha işlek bir yere asarım, diye düşündüm. O gece el ayak çekildikten sonra yaftalar gömleğimin içine eyice, itina ile yerleştirilmiş, cebimde bir kutu içinde tutkal hazırlanmış olduğu halde Çakmakçılar yoku- şunu çıktım. Fakat oralarda harbiye nezareti etrafı olduğu için fazla bekçi ve devriyelere rasgelince sola sap- tım. Beyazit meydanından Divan- yoluna yürüdüm, Sultan Ahmet meydanına kadar geldikten sonra gene beceremedim, bu sefer geri dönerek Çemberlitaşım yanından Çarşıkapıya doğru ilerledim. Çarşının Nuruosmaniye tarafın- daki büyük kapısının önüne ge- lince etrafıma bakındım kimseler yoktu. Hiç ses seda yoktu, ani bir kararla derhal elimi göğsüme attım, yaftaları çıkardım, heyecan ve telâştan her tarafım titriyor- du. Fakat fazla tereddüt ve te- vekkufe mahal yoktu. İşte asıl burada vakıt, nakittanda kıymetli idi. Heman tutkal kutusunu açtım, yaftanın birini tutkalladım ve kapının üzerine yapiştırdım. Elle- rimle kâğıdı iyice tuttururken nereden çıktı bilmem, bir ayak sesi, bir bekçi sopası, ve boğuk bir ses: — Kim var orada?... Ve üzerime koşan, bağıra ba- ğıra koşan bir adam. Dururmuyim, elimdeki yaftalarla tutkal kutusunu fırlattım ve geldi- ğim tarafa dogru koşmağa baş- ladım. Bir an içinde ayak sesleri, bagrışmalar, (dur.. Tut, kaçıyor, vur,.. Koş.) sesleri çoğaldı ve arkamdan koşanlar çogaldıkça çogaldı. Bana yaklaşmağa başla- dılar. O sokakdan o sokaka sapıyor, alabildiğine koşuyorum. Içimden (eyvah.. Yakalandım.) diyorum. Fakat biranda kafamda şimşek gibi bir fikir parladı. Bu pek parlak bir fikir değildi amma, bir fikirdi, insana şaşkınlık za- manlarında gelen fikirlerden. Ben de bagırmağa başladım: — Kaçıyor, bu tarafa saptı, kaçıyor, hain, alçak kaçıyor, tu- tunl, Büyük caddeye çıkmak üzere idimki önümden de bekçiler, polisler yetiştiler, ve zaten yetişen arkam- dakilerin feryadı üzerine beni tuttular. Soluk soluğa, nefes nefese idim. — Beni ne tutuyorsunuz, diye bağırıyordum, öteki kaçıyor, onu tutun, ben birşey yapmadım ki... Fakat kim dinler hele bekçi ızbandut gibi, kalın sopası omu- zunda, bir elile yakama yapışmış: — Ulan gözlerimle gördüm, budur efendi, budur işte, koyu- vermeyin sakın, vallahi budur... diye bangır bangır bağırıyordu. Beni yaka paça geri çevirdiler. Çarşının kapısına, daha tutkalı kurumamış yaftanın önüne getir- diler, yerdeki kâğıtları ve tutkal kutusunu buldular ve bir cürüm işliyorlarmış gibi (okorka korka yaftayı okumağa başladılar: Yaftada şu yazılar vardı: ( Kanunu esasiyi, meşrutiyeti Osmanlı (o milletinden esirgeyen müstebit Padişaha karşı isyan ve kıyam etmek günü gelmiştir. Uyku yeter, yoksa Okoskoca Osmanlı Imperatorluğunun inkırazı muhakkaktır. Daha ne vakte kadar bekleyeceksin ey Osmanlı milletil,, Bir şey anlamamış gibi hepisi yüzüme baktılar, yahut bu bakış- larile (senmi bunu astın, ne cesaret!..) demek isteyorlardı. Hele bekçi o, büsbütün birşey anlayamamıştı ki polise sordu: — Ne yazıyo efendi, ne diyo ki?.. — Sen anlamazsın.. Fesat işte, fesatl.. Yaftayı kopardılar. — Yürü, dediler, Ben hâlâ itiraz ediyor, yapanın kaçtığını gördüğümü, benim bu işte bir alâkam olmadığını boşuna iddia ediyordum. Cami kapısına kadar birkaç adım attık. Akılla- rına birşey gelmiş gibi durdular: — Adın ne? Yalan söyledim: — Mehmet dedim. Ve bep taaccubla ve hayretle: — Ne, sen müslüman mısın? — Elhamdülillâh, evetl — Ermeni değil misin? — Hayır... — Müslüman ha, doğru söyle... Ermeni değil misin? — Hayır dedim ya, Ermeni olayım? — Peki müslümansın da bu işlere ne 'diye burnunu sokuyorsun? — Bu işlerden benim haberim yok, ben demin buradan geçiyor- dum, bu kapının önünde birisinin bir şeyler yaptığını gördüm, oda beni görünce devriye zannetti galiba, koşmağa, kaçmağa baş- ladı, bir fesat işlediğini anladım, tutayım diye arkasından koştum, siz de beni, o zannile yakaladınız... Bekçi hemen atıldı: (Arkası var) neden & va me. 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: