27 Ocak 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

27 Ocak 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

27 Kânunusani 1937 Fena havalar Gripten korunmak içinne yapmalı ? İzmir sıhhat müdüriyeti bir beyanname neşretti Izmir 26 — Grip salgını devam ediyor. Bütün mektepler (tatil olunmuştur. Bu münasebetle İzmir sihhat müdiriyeti halka neşrettiği bir beyannamede “gripten korunma çarelerini bildirmiştir. Bu çareler şudur: 1 — Kalabalık yerlerde bulun- mamak. 2— Sabah, akşam ağzı mikrop öldürücü ilâçlarla yıkamak ve te- miz tutmak. 3— Soğuk almaktan korunmak için, güneş battıktan sonra ve rütübetli havalarda dışarıda bu- lunmamak, 4— Hasta ziyaretine gitmemek. 5 — Hastalandığı zaman dört beş gün dışarı çıkmamak, yorul- mamak, üşütmemek. 6 — Hastalık alâmetleri görü- nünce fakir olanların kendilerini belediye mıntaka tabiplerine mu- ayene ve tedavi ettirmeleri, iyi olduktan sonra zaif vücudu iyi beslemeleri. 7 — Yerlere tükürmemek. 8 — Sinema, ban, kahve, tütün ambarları gibi iş ve kalabalığı çok olan yerlerde temizliğe dikkat etmek. 9 — Tramvaylarda yalnız bir kapıdan işliyerek hava cereyanını yaptırmamak ve cereyandan mu- hafaza olunmak. Belediyece fakir halka kömür tevzi edilmektedir. Hasta olanlara meccanen ilâçlar tevzi edildiği gibi hastalık münasebetile talep vukuunda halkın ayağına kadar belediye doktoru gönderilmekte- dir. Cemal Reşit bey Bazı eserleri Pariste çalınacak Sanatkârlarımızdan Cemal Reşit bey Paris musiki mahafili tara- fından Parise davet edilmiştir. Bu şehirde Cemal Reşit beyin eserleri bir kaç konserde çalına- caktır. Konser programı Istanbul konservatuvarına gönderilmiştir. Birinci konser 12 şubatta musiki muallim mektebi salonunda veri- lecektir. Bu konserde Cemal Reşit beyin estantane isminde milli bir havası çalımacaktır. Ikinci konser 14 şubat pazar günü Şanzelize tiyatrosunda veri- lecektir. Bu konserde Cemal Reşit beyin hazırladığı karagöz isminde bir eser çalınacaktır. Üçüncü konser Pleyel salonunda verilecektir. Bu konserde de zey- bek havası, Bartın havası, Aydın havası, yürük havası, çalınmakta Cemal Reşit B. konserlerde bulun- mak üzere birkaç gün kadar Parise gidecektir. Bir Alman kruvazörü Havanada Havana, 26 (A.A.) — Karlsruhe ismindeki Alman kruvazörü bu- raya vasıl olmuştur. Alman kolo- nisi şenlikler ve kabul resimleri tertip etmektedir. Hitlerin bir nutku Berlin, 26 (A. A.) — Hitler, bugün Düsseldorf'da büyük sana- yi mümessilleri (omuvacehesinde bir nutuk söylemiştir. Mumaileyh kendi siyasetinin büyük sanayie temin edeceği fevaitten bahset- miştir. Gayrimü ibadiller | Gazi Hz. ne dehalet ve iltica ediyorler Gayrimübadillerden bir zümre namına Gazi Hazretlerine zirdeki telgraf çekilmiştir: Büyük Gazimiz; Bizler biçare gayrimübadilleriz. Senden başka istinatgâhımız yok- tur. Perişan bir halde kaldık. Halimize merhamet, yara açılan yüreklerimize (merhem (olacak ancak Sen Halaskâr Gazimizsin. Verilen yüzde yirmi bonoların yü- zünü yirmiye vermekle maişetimizi temine çalışıyoruz; İzmirde yapıl- makta olan müzayedelere iştirak etmek bizim gibi gariplere nasip olmayacak. Hangi para ile nereye gidelim ? Yunanlılardan alınıp Muhtelit Komisyonda namımıza mahfüz bulunan hakkımızı olsun vermiyorlar. Bu âne kadar sabrettik, haya- tımız kadar sevdiğimiz sen ulu Gazimizi üzmek istemedik. Fakat hayatla memat arasında çırpınan yüreklerimiz tahammülsüz bir halde kaldığından son ilticagâhımız olan Sen Halaskârımıza dahalet ediyor, hakkımızın verilmesini ve bu sefaletten kurtarılmamızı senin | büyük ve pek merhametli kalbin- den bekliyoruz. Gazi Evrenos abfadından Mahiser, Saliha, Ruhfeza, Zekiye Moskova klisesi Napolyonun Moskova hezimeti münasebetile vaktile Moskovanın ortasında büyük hir klise yapık mıştı. Son zamanda bu klise yıkılmış, yerine müze yapılmasına başlanmıştır. Resmimiz yıkılan kliseyi gösteriyor. Şamda nümayişler Nümayişçi talebe mekteplerinden tardedildi Şamdan Adana gazetesine ya- alıyor: Buradaki askeri tedabir ilga edilmiş, asker kışlalara çekik miştir. Lisenin kapatılması üzerine bütün mektep talebesi ,tarafından yapılan greve 'de nihayet verilmiş talebe mekteplerine devama baş- lamıştır. Liseden tardolunan on iki tale- beden başka kız muallim mekte- binden de iki hanım tardolunmuş- tur. Talebeyi nümayişe teşvik cür- münden dolayı tevkif edilmiş olanlar mubtelit mahkemeye sevk olunmuşlardır. Şam tüccarlarından bir grup tardedilen talebenin mekteplerine geri alınmasına tavassut edilme- sini rica etmişlerdir. Âli komiserlikten çıkan bir kararla burada intişar eden bir mizah gazetesi kapatılmıştır. Çı- kan şayıalara göre daha bir kaç gazeta kapatılmak üzeredir. Kara Hasan £ ölü olarak yakalandı Cani, arkadaşlarının isimlerini ifşa etmemiş Bartın, 20 —Bir ay kadar evel Bartın hapishanesinden kaçan Feslitli Kara Hasan ölü olarak ele geçirilmiştir. Firari Kara Hasan şu suretle öldürülmüştür. Iki klağuz köylünün ölümile neticelenen müsademeden sonra Kara Hasan, arkadaşı Mus- tafa ile henüz hüviyeti tesbit edilemeyen diğer arkadaşından ayrılmış ve Çayır köyünde baca- nağı Tevfikin samanlığında sak- lanmıştır. Sabahleyin osamanlığa giren Tevfiğin küçük kızı, üstü başı çamur içinde bir adam görünce korkmuş, fakat Kara Hasan ken- disini tanıtarak, babasını oçağır- masını söylemiştir. Firarinin bacanağı Tevfik, Kara Hasanı takiben bir müfreze ile beraber Fetif göyüne gelmiş olan yüzbaşı Hulüsi beye bir tezkere ile meseleyi bildirmiş ve müfreze süratle çayır “köyüne hareket eylemiştir. Fakat, küçük kizm dönmeme- sinden şüphelenen cani, derhal köyden kamış ve Kırık dağına iltica etmiştir. Jandarma müfrezemiz, dağda dört beş saat devam eden araş- tırma neticesinde firarinin izini | keşfetmiş ve mukavemet eden cani, nihayet ağır yaralı olarak elde edilmiştir. Jandarma kuman- danı, ölmezden evel mahküma: nasıl kaçtığını, arkadaşlarının kim olduğunu, kimlerden yardım gör- düğünü sormuşsa da firari, birbi- rini tutmayan cevaplar vermiş, hiraz sonra da ölmüştür. Japonya - Çin Cemiyeti Akvam hâlâ karar vermedi Cenevre 25 — Cemiyeti Akvam meclisi içtima eder etmez Çin murahhası Mançurinin japonlar tarafından işgali meselesini mev- zuubalıs etmiştir. Çin murahhası bu hususta uzun beyanatta bulun- muş, neticede japon kuvvetlerinin biran evvel çekilmesini, Cemiyeti Akvam tetkik heyetinin Mançnuriye hareket etmesini istemiştir. Japon murahhası buna cevap vererek (o Japonyanın Mançuride yirmi beş bin kişilik bir kuvveti bulunduğunu, Mançurideki haydut- luk vakaları dolayısile bu kuvve- tin gönderildiğini, bugünkü vazr- yetin bu kuvvetin çekilmesine müsait olmadığını söylemiştir. Çin murakhası tekrar söz ala- rak Japon işgalinden sonra hay- dutluğun arttığını, Çinin cemiyeti akvama itimat gösterdiğini ve acele tedbirler alınması lâzım geldiğini söylemiştir. Neticede müzakere salı gününe talik edilmiştir. Cemiyeti akvam meclisinin bu meselenin tetkikini 12 kişilik bir heyete havale ede- ceği zan olunuyor. Şanghay'da vazıyet Şanghay, 26 — Burada vaziyet çok gergindir. Kanlı hâdiselerden korkuluyor. Liman açıklarına Ja- pon filosu gelmiştir. Çinli asker şehir civarında siper kazıyor. Lehistan ve Sovyet Rusya Varşova, 26 (A.A. ) — Lehis- tan - Sovyet Rusya ademi tecavüz misakına sahçekilmiştir. "AKŞAM'ın tetrikası: No: 7 Kânunusani 1032 BARLA RL SAA RL al ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * Duvarlardaki resimleri indiriyorlar, arkalarına bakıyorlar, sandalyeler, kanapeler yerlerinden kaldırılıyor, eviriliyor, o çeviriliyor, | halıların altları aranıyor, bir faaliyettir gidiyor... Ben köşemde bütün bu işleri mahzun, âciz seyrediyorum. Bu odanın işi bittikten sonra sırasile diğer odalara geçtik, bütün oda- lar darma dağınık edilerek itina ile dikkatle elendi, tarandı, yatak odasında şiltelerin (o yastıkların , yorganların, iç çamaşırların içine, dışma varıncıya kadar... Ne arıyorlardı, şüphesiz mek- tup, kâğıt, vesika, yafta,... Ne bileyim ben. Bereket versin ki o güne kadar hususi mektupları, en küçük bir pusulayı bile okuduktan sonra yırtar atardım, Muntazaman tut- tuğum gündelik notlarımı ise pek sevdiğim bir arkadaşın çok emin addettiği bir yere gizliyorduk. Aradılar, aradılar... Mutfakta tencerelerin içlerine ocak arala- rına kadar her tarafı aradılar. Bodurum katından tekrar yukarı çıkıyorduk, bir polis birşey keş- fetmiş gibi, merdiven altındaki, kocaman küpü göstererek: — Küpe bakmadan, dedi. Hep durduk o sinirli ve perişan halimde gülmemek için kendimi zor tuttum ve komiser bu halimi farketmiş ve haklı bulmuş ola- cak ki: — Canım küpte ne olabilir?... dedi. Köşif polis hemen cevap verdi: — Geçende başımıza geldi efendim, bir yerde küpün dibinde lehimlenmiş bir teneke kutu içinde evrakı muzrre bulduk. Bu söz üzerine herkes küpe teveccüh etti. Zavallı küp, zavallı istibdat!. Kapak açıldı, fakat küpün içi su ile dolu idi. Hep aradıklarını mutlak orada bulacaklarmış gibi küpün ağzın- dan uzun uzun baktılar. Ellerile küpü sağa sola biraz salladılar, olmadı, ses gelmiyor.. Nihayet gene © âçikgöz, polis işe karıştı ve küpü kenarlarından tutarak eğdi, taşlığa (boşalttı, şimdi o tertemiz, kupkuru taşlık su içinde kalmıştı, onlar da boş küpün içinde (evrakı muzırre) bulamamanın verdiği yeis ve hüzün ile susmuşlardı. Yukarı çıktık. Her iş bitmişti, şimdi ne ola- caktı? Şüphesiz içlerinde bu gibi iş- lerde en tecrübeli, en dirayetli olan köşif polis yeni bir fikirle ortaya atıldı, ve komisere sordu: — Bunun üstünü başını ara- mışlar mı acaba? Komiser istifhamkâr bana baktı; — Hayır, dedim. Son bir ümit ile, gözlerinden belli idi ki (hah.. Şimdi aradığımızı bulduk!. ) diyen kuvvetli bir ka- naat ile etrafıma geldiler. Derhal caketimin yanından tu- tarak açtım ve tâarruzlarına hazır olduğumu gösterdim: Polis : — Hayır dedi. öyle değil, soyun ! Naçar boynumu büktüm câketimi, yeleğimi çıkardım ve, — Kâfi mi, demek isteyen bir bakışla yüzlerine baktım. O: — Daha, daha... Dedi. Ve pantolonumu “işaret ederek: Bütün büyük — Onu da, ötekileri de... Pantolonumu çıkardım ve sor- dum ; — Kunduraları ... — Tabii. Onları da ortaya koydum, Şimdi caketim, pantolonum, yeleğim sıra ile ellerinde didik didik ediliyordu. Bit arayan bir sefil gibi dikiş aralarma varın caya kadar karıştırıyorlardı. Pan- talonumun cebindeki para çan- tamı açtılar. Paraları avuçlarına döktüler ve birande hepsi birden durdular. O Kalabalık (ortasında çantamı ve içinde çıkan bu hay- ret verici şeyi göremiyordum. Polis komisere baktı, komiser şaşkık şaşkın elinde tuttuğu kü- çük bir şeyi bana göstererek: — Bu ne? dedi. Gözlerimi açarak baktım, bu, bir Italyan posta polu idi.. — Pul, dedim. — Evet pul, amma ne polu? — Bir Italyan posta pulul — Kam mu arayordunuz? — Sual sormayınız, cevap ve- riniz, bu nedir? — Söyledim ya pul işte.. — Cebinizde bunun ne işi var? — Italyanca bildiğim için, bazan Italyadan mesleğime ait kitaplar getirtirim. Geçen gün yine ısmar- lattım, işte şu kenara attığınız kitaplar gib, ilmi, hukuki kitap- lar... Verdiğim paranın üstünü iade ederlerken bozuk para me- yanında bu pulu da verdiler. Bizim postalarda da ekseriya öyle olmaz mı? Yüzlerinden belli idi ki, bu sözüme kulak bile asmayorlar, çünkü asmamaları lâzım. Bu ev- den, bu fesatçının evinden, bu fesat ocağından elleri boş döne- mezlerdi. — Demek ecnebi postalarile münasebetin var? — Kitap getirtiyorum. dedim yal — Hele, hele... Daha başka.. — Başka hiç bir münasebetim yok, zaten bir postahane ile insa- rın başka ne münasebeti olabi- lir ki... — Meselâ.. Mektup, filân, ha- riçle omuhabere doğru söyle bakayım! — Mektup, tabii, Milanodaki kütüphaneye kitap sipariş etmek için yazıyorum. Telgrafla kitap getirtecek değilim ya. — Neresi dedin ? — Milano, Milano! Koiriser beyefendi, hemen def- rine kaydetmek lüzumunu hisetti: — Milan mı, Milano mu? — Ikisi de olur... — Kendi kendime nasıl olup da bu heriflerin bu yolden nem kapecaklarını odüşünmediğimi ve kaç saattir cebimde duran şu küçücük kağıt parçasını yıftma- ğı akleedemediğime kızdım, ve devam ettim : — Zammettiğiriz gizi başka bir münasebetim olsaydı, bu pulu ce- bimde taşımazdım. (Devamı var ) Grip salgını Grip size bulaşmaması için üstünüzde bir cepte taşınır tükenmez me cihazı olan POHO'yu daima v taşıyımz. zi mükemmelen muliafaza ve tedavi eden bir ilâçtır. Her tübü merhem ve ona benzer her hangi bir ilâiçtan daha idareli ve müessirdir. öczanelerde satılır. gezi ük e m Gi ey e, ye amimi

Bu sayıdan diğer sayfalar: