9 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

9 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 Atina mektupları “Mali müşkü lât Venize- losun mevkiini sarstı Devletler para vermezse başvekilin çekilmesi muhtemeldir Pirede intihap sandıklarındari birinin önündeki kalabalık ve ekseriyet kazanan kraliyetçi namzet Stratigis Atina 1 (Hususi mubabirimiz- den) — Evvelki gün Pirede bele- diye riyas<ti için yapılan intihap, hükümet namzedinin mağlüp olması ve kraliyet taraftarı ahali fırkası namzedinin ekseriyet kazanmasile neticelendi. Venizelist abrar fırkası bu inti- haba çok ehemmiyet vermiş, belediye riyasetine Metaksas kon- yakları âmili Angelos Metaksas'ın namzetliğini vazetmişti. Venizelist- ler, bu namzetliği bir kat daha kuvvetlendirmek ve hükümetin Pire limanının inkişaf ve terakki- sine ne kadar ehemmiyet atfetti- gini ispat etmek için intihaptan iki gün evvel Pire limanındaki serbest mıntakanın resmi küşadını mutantan merasimle yapınış, resmi küşada bizzat gelen M. Venizelos, bu münasebetle irat ettiği uzun nutukta, hükümetin Pire limanının terakki ve inkişafına ve şark” Bahrisefit transit ticaretinin bu limanda cem ve teksifine ne kadar ük bir kiymet ve ehemmiyet atfettiğinin en canlı ve göze batacak delili bir sene gibi az bir zaman zarfında Pire limanın- daki serbest mıntakayı tesis ve küşat etmek ve en asri ve seri tahmil ve tahliye aletlerile techiz etmek olduğunu söylemiş ve şiddetle alkışlanmıştı. Bütün abval ve emareler, Ve- nizelist fırkası namzedinin kahir bir (o ekseriyetle (o kazanacağını gösteriyordu. Esasen Pire şehri ötedenberi Venizelizmin bir ka- lesidir. 22 senedenberi, bu şehir daima Venizelos'a rey vermiş onun namzetlerini kahir bir ekse- riyetle kazanmıştır. Evvelki günkü intihapta yeni bir âmil ortaya karıştı o da bundan bir kaç ay evvel âyan ve mebusan meclisleri tarafından intihap hakkı verilen kadınların rey vermesidir. Kraliyetçiler, bütün delâil ve emmarat, Venizelistlerin lehinde olmasına rağmen propağanda yap- maktan vaz geçmediler ve mem- lekette hüküm süren ve her şehir- den ziyade Pire limanını müte- essir eden iktisadi ve mali buh- ranın tevlit ettiği işsizliğin mesu- liyetini bugün iktidar mevkiinde bulunan hükümet fırkasına ve M. Venizelos'a yüklettiler. Bu propa- gandanın çok müessir olduğu intihabatın verdiği netice ile sabit olmuştur. Şunu da kaydetmek icap eder ki, Kraliyet taraftarı namzet ekseriyet kazanmakla beraber, ka- zandığı oreyler iki © veinizelist namzedin kazandığı reylerin mec- muundan 2000 küsur rey nok- andır. OM. Venizelos, Istanbul rum (muhacir ( doktorlarından Vardopulosu ( namzetliğini koy- maktan vaz geçirmeğe çok çalış- tığı halde, buna muvaffak olama- mış ve hükümet fırkasının resmi namzedi olan Metaksastan başka, doktor Vardopulos ta gayri resmi olarak ve gene Venizelist olarak namzetliğini koymuştur. Intihabata 32,731 müntehip rey vermişlerdir. Bu reyler muhtelif namzetler arasında şu suretle inkısam etmiştir : Kazanılan rey adedi Kraliyetçi Statigis 12,728 Resmi Venizelist namzedi Metaksas 7,896 Gayriresmi » > Vardopulos 6,944 Mütebaki reyler, diğer birçok eşhasa dağılmıştır. Kanun muci- bince ekseriyet kazanan kraliyetçi namzet, belediye reisi olabilmek için reylerin yüzde kırkını almak lâzım gelir. Fakat bu yüzde kırk nisbeti temin etmek için kazan- dığı reylerden 396 rey noksan | olduğundan intihabatın yeniden icra edilmesi zaruridir. Muhalif gazeteler, o kraliyetçi namzedin ekseriyet kazanmasını kocaman serlevhalar ile tes'it eylemektedir. Ezcümle muhalif eumhuriyetçi Akropolis, Venizelist fırkanu bu hezimetinden bahsederken, Veni- zelizmin kalesi yıkıldığını, hükü- met namzedinin siyah reyler altına (Ogömüldüğünü, o intihabın verdiği bu neticeden sonr dörtte üçü (Venizelistlerden mürekkep olan mebusan ve âyan meclisle- rinin hikmeti vücudu kalmadığın yazıyor ve hükütneti istifaya davet ediyor. Gene o muhalif o cumhuriyetçi Neos Antropos gazetesi, intihabatın bu beklenilmeyen neticesinden #sahsederken, M. Venizelosa şid- detle hücum ederek kral Alfon- sun da belediye intihabatı neti- cesinde düştüğünü ve memleket haricine çıkarıldığını unutmamasın hatırlatıyor. Tek bir şehirde yapılan intiha- verdiği neticeden umumi bir mana çıkarmak doğru olmamakla beraber, Venizelist fırkanın ikti- sadi bulıran neticesinde nufuzu ve mevkii sarsıldığını kabul etmek icap eder. Şayet Cemiyeti Akvam murahhası M. Niayamerin burada yaptığı tetkikat neticesinde, Yu- nanistana harici bir isikraz veril- mezse, şimdiki kabinenin ve M. Venizelosun mevkiini o muhafaza edememesinden ve pek yakında yapılacağı o söylenen © mebusan intihabatında ekseriyeti kazanma- masından korkuluyor. “xx Akşam Marsilya cinayeti Katil cinayeti evvelden kararlaştırmış Fransız gazetelerinin verdikleri tafsilât Marsilya başşehbenderimiz Ser- ver Cemal bey merhumun odacı Ahmet Osman tarafından feci bir surette öldürüldüğünü telgraf haberi olarak yazmıştık. Dünkü posta ile gen Paris gazeteleri, bu feci cinayet hak- kında ajansın telgrafında yazma- dığı mütemmim o bazı tafsilât veriyorlar, fakat cinayetin ne suretle ika edildiğini oOkimse görmediği cihetle, bu tafsilâtın, cinayetten sonra Fransız zabıtası tarafından konsoloshanede yapı- lan keşif neticesi olduğunu ilâve ediyorlar. Server Cemal bey, iki ay kadar evvel Marsilya baş şehpen- liğinde Ragıp Baki beyi istihlâf etmişti. Ragıp bey zamanında odacı olarak kullanılan Ahmet Osmanı vazifesinde oipka etmiş, fakat odacının tenbel, haylaz bir adam olduğunu görünce kendisini. bir kaç defa tekdir ve tevbih etmişti. Cinayetten evvel iki gün Ahmet Osman, konsoloshaneye hiç uğra- mamış, cinayet günü gelmiş, ashabı mesalihin işleri görüldük- ten ve memurlar öğle yemeği için konsoloshaneden ayrıldıktan sonra merhum Server Cemal bey, Osmanı çağırarak tekrar tekdir etmiş ve vazifesini muntazaman görmediği takdirde kendisine yol verileceğini de ilâve etmiştir. Zabıtanın keşfine göre Server Cemal bey, katile bu tevbihlerde bulunurken koltuğunda oturuyor- du. Konsoloshanede kalmış olan kançılar* iskender Haydar bey, hiç bir münakaşa ve münazaa işitme- diğine göre, katilin söz söylemek- sizin, üzerinde taşıdığı iki tabancayı çekerek Server Cemal bey üzerine ansızın ateş etmeye başladığı anlaşılıyor. Ilk kurşun merhumun sağ bile- ğine isabet ederek o yaralamış bunun üzerine odasından fırlaya- rak ailesinin işgal etmekte bulun- duğu üst kat daireye iltica etmek için kaçmağa başlamıştır. Server Cemal bey, kendi oda- sile, ailesinin isgal etmekte olduğu üst kat daireye çıkan merdiven arasındaki odayı geçebilmiş, fakat merdivenin basamaklarına ayak basacağı sırada, katil Osman arkasından yetişerek yedi kurşun daha sıkmıştır. Kurşunlardan üçü boşa gitmiş, birisi sırtının arkasından girerek nahiyei kalbiyesinden geçmiş, mer- hum Server Cemal bey pek ağır bir surette yaralanmış olmasına rağmen sol elile merdivene tutun- mağa çalıştığı sırada katilin kafa- sının arkasından sıktığı kurşun beynini delerek ölümünü intaç etıniştir. Silâh sesleri üzerine kançılar Iskender Haydar bey ile merhum Server Cemal beyin ailesinin aşa- gıya gelmekte olduklarını işiden katil Osman, derhal geriye döne- rek konsolosun odasına girmiş ve evvelâ boğazına sonra da kalbine birer kurşun sıkmıştır. Kalbine isabet eden kursun katilin ölü- müne sebebiyet vermiştir. Marsilya zabıtasının fikrine göre üzerinde iki tabanca ve belinde dolu bir fişenklik o bulunduğuna göre odacı Ahmet Osmanın bu cinayeti evvelden tasavvur ve tasammum ettiği istitlâl edilmek- tedir. 9 Mart 1932 Hırsızlar nasıl çalışırlar? “15 gün sonra mektup alacaksınız, hazır olun!, «Alacakların bir kısmını topladım, hepsi 12 bin lira tuttu» Dünkü yazımızda işçileri, ame- leleri soymağa çalışan dolandırı- cılardan bahsetmiş ve bu şekil dolandırıcılık usulünün bir kısmını anlatmıştık. Dolandırıcıların çalıştıkları yazı- haneler dün anlattığımız şekilde, mükemmel surette tefriş olunmuş muntazam dairelerdir. Kâhyanın, kahvede tarif ettiği veçhile amele icap eden şeyleri hazırlıyarak (o yazıhaneye ( gider. Mutemet (...) zadelerin ismini işitince kapıcı derhal daireyi tarif eder. Yazıhane müdürü masa başında koltuğa kurulmuş deste deste kâğıtlar arasında çalışmak- tadır. Başını ağır ağır kaldırarak karşısında © sıralanan (o ameleye sorar : — Ne istiyorsunuz?. Tabii okâhyanın tarif ettiği şekilde meseleyi anlatırlar. Müdür bey işi hatırlar. — Ha-der- sizi Mehmet mi gönderdi ?.. Şöyle karşıma geçin bakayım. Hepsini baştan aşağıya tetkik eder. — Ben sizin aranızda bir kaç kişiden (o başka oadam akıllı iş yapabilecek kimseyi göremiyo- rum amma, Mehmet böyle şeyi daha iyi anlar, şimdiye kadar hiç bir işte aldanmadı. Mademki, o seçmiş, biz de kabul ederiz. Yandaki odaya gidiniz de kaydet- sinler. Ha, durun bakayım, Mehmet size anlattı mı, bilmem. Bizim işimiz sağlam olmalıdır. Bir defa çalışmaya başladıktan sonra cay- mak, çıkmak yoktur. Bunları iyi düşünün bize öyle söz verin. İşle- rimiz saat gibi işlemelidir. Biçare safdiller, bu ağız dolusu martaval karşısında bir sürü ye- minlerle müdür beyi temine çalı- şırlar. Bir aralık odaya, koltuğunda çanta, gözünde gözlük kelli felli birisi girer. Müdür beyi hürmetle selâmlar. — Beyefendi, alacakların bir- azını topladım. Hepsi on iki bin lira tuttu, muhasebeciye teslim edeyim mi? Müdür bey lâkayt bir tavurla: — Hayır -der- onlar sende dursun, şu mektubu bankaya götür, beş bin lira da oradan al, bunların hepsile kazma, kürek, daha ne lâzımsa tamamla hemen bu hafta yola çıkar, bak amele de hazır oldu, vakit geçirmeden işe başlıyalım. Onu savdıktan sonra işcilere bir müddet daba talimat vererek kâtibe nderir. Kâtibin odası da ayni şekilde tefriş olunmuştur. işçiler | ellerindeki kâtibe müracaat ederler. Kocaman bir defter açılır. Defterin sahife- leri bir 'sürü fotoğraflar, isi doludur. Kâtip yüksek kendine söylenir. Bizim Mehmet te amma fazla amele topladı. İki yüz kişi daha bir hafta evvel gön- derdik, şimdi bunlarla uğr. cağız. Verin bakalım 'marl N eltikten sonra fotoğrafı yapıştırır. işçinin mufassal adresini de kay- deder, kendisine tekrar bir marka verir ve gayet lâkayt bir tavurla lira markalarla ZI, us kâğıdını ve saireyi tetkik — On beş vereceksin,, der. Oh artık amelenin işi bitti demektir. Kayıt da yapıldıktan sonra, düşünecek bir cihet yok, Zaten on beşlira hazırlamıştı. Derhal çıkarıp kâtibe sayar, Hazır bunların hepsi bu Suretle kaydedildikten sonra tekrar mü- dür beyin odasına geçilir ve müdür bey yeni talimat verir: — Oğlum, kayıtlarınız yapıldı. Aletleri de bu hafta içinde yola çıkarıyoruz. oOOndan bir hafta sonra da siz gideceksiniz. O zamana kadar burada ne işiniz varsa bitirin ve hazır olun, adres- lerinizi aldık, on beş güne kadar biz size mektup yazıp çağıracağız. Fakat mektup belki opostada getikir, yahut kaybolur. Bunun için, on beş güne kadar mektup alamıyan olursa tam on beşinci gün hemen buraya gelmelidir. Çünkü bu kafileye yetişemi- yenler altı ay sonraya kalırlar ha!, Son talimat tam teminatı verdi. Ameleler, mektuplarını beklemek üzere çıkıp giderler. Geç kalanlar Kâhya kahvede markaları verir- ken iki gün zarfında behemhal yazıhaneye müracaat edip kay- dolunmalarını tenbih etmişti. Fakat para tedarik etmek, fotograf ilmühaber ve saire çıkartmak epice külfetli bir iş. Bazıları da bunu iki gün içinde tedarik ede- memiş < olabilir. (Vay haline onun... Oo Diğerleri (| kayıtlarını yaptırıp (kahveye (döndükleri zaman gördükleri oyazıhanenin vaziyetini ballandıra ballandıra anlatırken geç kalanlar büsbütün telâşe düşerler. Ne yapar, yapar derhal o gün yazıhaneye koşar. Lâkin iş işten geçti. Kâtip sorar: — Siz hangi iş için geldiniz? Vaziyeti anlatırlar. Kâtip gayet ciddi bir tavurla: — Oo, - der - siz geç kaldını Kayıtlar dün bitti, bir kaç kişilik açık yer vardı amma, bu sabalı başka ameleler geldi, şimdi onları alacağız. Ne aksi iş?.. Adamcağız para tedarik edebilmek için elindeki çamaşırlarını bile sattı, bir sürü eziyet çekti, şimdi kabul etmiyor- lar, Kâtibe yalvarır, halimi anla- tır, onun rıkkatini celbedebilmek için yapmadık şey bırakmaz. Niha- yet kâtip efendi insafa geldi. — Sen iyibir adama benziyor- sun, yerine başkası geldi amma ben sana acıdım. Hadi seni kay- dedeyim. Amma, yirmi beş lira vereceksin. Ne çare, ona da eyvallah. Bu iş te bitti. Şimdi ufak bir hesap yapalım. Gayet basıt.. Kâhyanın kahveden topladığı amele 150 kişi idi. Şöyle böy bunun asgari yüzü kaydolu amele başına 15 şer liradan 1590 lira para alınmıştır. Bu yalnız bir partiden alındı. Arada on beş gün mühlet var ya. Bir hafta zarfında a semtlerden böyle bir iki parti amele daha buluna- maz mi? sair müte altı yüz lira a aşağı 2 bin lira b Zavallı amele, m diye bekliye du sonra yazıhane ne mutemedi kâtibi. Kâhya belli” değil. İşte dolandırıcılığın bir şekli de budur. Insanı böyle mantara bas- tırıverirler... iü

Bu sayıdan diğer sayfalar: