19 Nisan 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

19 Nisan 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ih 19 Nisan 1932 Akşam Sahife 7 Dünyanın en rahat insanları. “Kalk hele kalk.. Buldun kaba döşeği, canfes yorganların altında yatarsın..,, “Allah verince verir., Eşşek sırtından inip te ayağını toprağa değdirdiği yok..,, Sıcaktan alnımda damla damla ter Unkapanı köprüsünden geçi- yordum. Baktım önümde bir alay çingene... Aman ne kadar rahat, ne kadar gamsız, ne kadar ferah insanlar.. Ben sıcaktan bunalırken onlar yalın ayak, başı kabak, açık göğüslerini rüzgâre vermişler pü- fürde pöfür.. Dikkat ettim. Istanbulluların hiç biri şehirden çingeneler kadar isti- fade edemiyorlar... Asilzade millet Istanbulun taşından, toprağından, havasından, suyundan, manzara- sından, sokaklarından, kaldırım- larından öyle bir istifade yolunu biliyorlar ki sormayın.. Sanki el- lerinde birer çingenelik imtiyazı varmış gibi sokaklarda öyle rahat geziyorlar, bizim yapacağımız oyle şeyler yapıyorlar ki insan bu nefis hayata hayretle bakıyor. Sokakta şarkı söylemek.. Sokakta » şıkır şıkır oynamak, dansetmek... Meselâ denize, güzel bir manza- raya karşı oturmak, yemek yemek, hattâ yatmak.. Bir kaç saat şekerleme yapmak... İşte hiç birimizin elinden gelmiyen bir sürü imtiyaz, çingenelik imtiyazı.. Sonra bu kadarda değil, bu imtiyazın bir çok rahat tarafları daha var. Elbise kaygusu yok. Ne giyersen keyfine... Milleti necibe kıravatın mana- sızlığını hepimizden evvel idrak etmiş. Daha Paris'te, Londra'da yeni yeni kıravatsızlık modası çıkarken onlar ta ezelden kravatı lâğvetmişler ve bu bastığı günlerde çok iyi bir iş yapmışlar... Önümden yürüyorlardı.. Yalnız birinin, sağ omuzuna bir heybe asılı yürüyen yağız bir kadının ayaklarında uzun topuklu,üstü açık, dekolte, bayağı şık bir iskarpin vardı. Fakat ikarpini çorapsız teninin üstüne giymişti... Esmer kadının sanki ayakları demirden bir çem- ber içinde imiş gibi, müthiş bir azap çektiği yürüyüşünden, ha- reketlerinden o belli... | Yüksek topuklar üstünde sendeliyor , to- puklarının altına iki uzun minare çakılmış gibi ha düştü, ha düşe- cek... Nihayet yanındakilere : — Aman, dedi, bu sıcakta... Hem ayağımı da acıtıyor. Kadın iskarpinlerini çıkarıp beybesine attı... Çıplak ayaklarını köprünün serin tahtalarına sürte sürte yürümeğe başladı. Doğrusu yosmanın bu haline gıpta etme- dim diyemiyeceğim. Çünkü yeni aldığım iskarpinler ayağımı deh- şetli sıkıyor, sıcak bu ıstırabı arttırdıkça arttırıyordu. Nihayet köprünün en güzel manzaralı yerine gelince bir kısmı durdular. Kırmızı çıkınlarını açtılar, Mendillerin içinden yüzer dirhem sıcakların Sokakta oturmak, halkmak, şarkı söylemek.. Onlara vergi kılıflı udu, kemanı, tefi köprünün parmaklıklarına dayadılar Yumruklar altında baş baş sovanlar kırıldı. Güle oynaşa, büyük bir iştah ile yemeklerini yemeğe başladılar. Ben mevzuu buldum ya, işimi biraz geciktirmekte beis görmedim. Biraz uzaktan onları seyre baş- ladım.. Yemekten sonra genç kızlardan biri udunu kılıfından çıkardı. Ve mızrabını gelişi güzel teller üze- rinde gezdirdi... Oooh.. Keyfe bakın... Muzikli yemek, hem de denize karşı... Tasavvur edin.. denize uzanmış büyük bir otel balkonunda, muzik çalarken ye- mek yemek biz çingene olmıyan biçarelere kaç liraya mal olacak bir külfettir?. Yoluma devam ettim. Tamam bir saat sonra tekrar dönüyor- dum. Baktım aynı yerde değiller mi?.. Biri yatıp uyumuş, öbürü küçük çocuğunu dizlerinde sallı- yor. Udlu, kemanlı, defli genç kızlar grupu gitmişler... İçlerinden biri uyuyan çigeneyi dürttü: — Kalk ulan kalk. Buldun kaba, yumuşak döşeği, canfes yor- ekrnek çıktı. Genç kızlar kırmızı | Binlâk sahipleri! ganların altında zıbardın; kalk Üzüntü ve zahmet çekmeden Çok irat almak isterseniz Emlâkinizin idaresini UMUM EMLÂK ACENTESİNE tevdi ediniz! Bahçekapı, Taş han No. 20-21-22 Telefon » 20307 — Posta kutusu : 658 İstanbul artık akşam oluyor, bu vakit uyuma kısmetin kapanır... Müsaade ederseniz ben size esmer kadının kaba döşekle can- fes yorgan dediği acayip yatağı anlatayıp... Çingenecik yürürken elinde tuttuğu yemenileri başının altına koymuş, köprünün tahta- larına boyluboyuna uzanmış, üs- tüne de yağlı bir gazete kâğıdı örtmüştü.. İşte kaba döşekle canfes yorgan | Çingene gözlerini açtı.. sırada karşıdan siyah, O yeryer tüyü dökülmüş ibtiyar bir eşeğin üzerinde yaşlı bir çingene zuhur etti.. İhtiyar, mecalsiz eşek tıngır tıngır gelirken gruptan bir çin- gene: — Gördün mü?. dedi, Allah verince vrir işte.. İşi azıttı artık eşşek sırtından inip te ayağını yere değdirdiği yok... Nort oldu çıktı... O zaman anladım ki çingeneler arasında meselâ bir boz eşeğe sahip olmak, bizde Rols Royls marka bir hususi otomobile sahip olmak gibi bir şey... Çingenenin “ Nord oldu çıktı , demekten maksadı da “Lort,, oldu demek olsa gerek... Çigenelerin Nordu yaklaşıncaya kadar onlar cc 'ikodularına devam ettiler: — Bırak canım... Bu Ismailin kaynatası değil mi a be ağam!. Beş parası yok herifin... Sen onun göründüğüne bakma... İsmiyil onun eşegine inandı da “ zengin- dir! , diye kızını aldı. Olup olacağı bu eşek işte.. Yavaş yavaş hazırlıklarını yap- tılar çocuklarını: — Kalk ulan.. Haydi bakayım meret.. Büyüde çeri başı ol emi?. diye uyandırdılar.. yola koyuldu- lar.. Arkalarından bakarken kendi kendime fısıldadım: — Ne rahat insanlar!, Hikmet Feridun Bu Askeri bahisler | Hava taarruz vasıtaları, bombaların cinsleri Talimatta taarruz vasıtaları şu suretle tasnif edilmektedir: 1 — Kabili sevk balonları 2 — Tayyareler Kabili sevk balonlar, bir mem- leket dahilinde mevcut mühim müessesatın ve şehirlerin tahribi maksadile ve ekseriyetle geceleyin baskın tarzında kullanılır. Sürat- leri tayyareden daha az, kullanıl- ması daha güç ve her şeyden fazla olarak büyük bir gövdeye malik olmalarından gerek tayya- reler ve gerekse silâhlarla çabuk tahrip edilmek- tedir. Bu sebepten ordularda revacını kaybetmiş gibidir. Yalnız omüstakbelde (mühim nakil vasıtalarıni teşkil etmeleri ve eğer çok yükseklere çıkmak imkânı temin edilirse fazla bomba taşıyabilmesinden gece bombar- dıman vasıtası olarak mümkündür. Asıl hava taarruz vasıtası olan tayyarelere gelince, bunlar da evsaf ve kullanma tarzlarına nazaran üç kısma ayrılırlar. 1 — Bombardıman. 2 — Keşif. 3 — Ava. Bir memleket halkını sındırmak maksadile gelecek olanlar ekse- riyetle bombardıman tayyarele- ridir. Keşif tayyareleri; ordunun bu- susi maksatlarını keşf için kulla- nılır. Bunlar göz ve fotoğraf ile keşif yaparlar. Avcı tayyareleri, çok çabuk çevik ve çok yükselme kabiliye- tine maliktirler. Avcı tayyareleri makineli tüfekleri vasıtasile diğer tayyareleri ve kabili sevk balon- ları himaye ettikleri gibi, memle- ket dahiline taarruz eden düşman tayyarelerine karşı koymak için de en yaman vasıtalardır. Küçük cesamette, gayet süratli ve ekseriya çok yüksekten uçtuğu için bombardıman tayyarelerinden çabuk ayırt edilirler. Bazan keşif tayyareleri de memleket dahiline hücum eden, tahrip ve gaz bombaları atan bombardıman O tayyareleri gibi olduğundan halk asıl bunları bilmeli ve onlara karşı kendilerini korumalıdırlar. Bombardıman tayyareleri gece veya gündüz taarruz ettiklerine göre kısımlara ayrılırlar. Gündüz yerden atılan istimali bombardıman tayyareleri nisbeten daha küçük ve sür'atlidirler. Gece bombardıman tayyareleri ise daha fazla bomba veya gaz taşırlar. Bombardıman tayyareleri bil- hassa bomba atarak işlerini görür- ler. Bu bombaların ağırlığı 50 kilodan 1000 kiloya kadardır. Bu sikletin istikbalde daha ziyade artması mümkündür. Bombalar ya içlerindeki mevaddı infilâkıye ile düştükleri yeri tahrip ederler (tahrip bombaları)yahut içlerindeki zehirli gaz husule getiren mayiin tebahhuru ile etrafa zehirli gaz saçarlar. Bundan başka aşağıda yangın çıkmak ve yahut geceleyin şehrin üzerini tenvir ederek orayı gör- m:k ve bombalarıni ona göre atmak üzere tenvir bombaları da vardır. Zehirli gaz obombalrını buna ait bahiste zikretmek üzere diğer bombaların: hususiyetlerini gözden geçirelim; Tahrip bombaları: Bunlar ya canlı hedefe karşı, yahut bina ve saireye karşı kullanılırlar. Canlı hedeflere karşı kullanılanı yere düşer düşmez patlar ve par- çaları ufki olarak etrafa yayılır, rasgeldiği insanı yaralar veya öldürür. 100 kiloluk bir bomba 50 metre kutrunda bir sahada mües- sirdir, parçalar isabet etmese bile bu sahada tahribatını yapar. Cansız hedeflerin tahribi için kulanılan bombalar bir az içeri girdikten sonra patlar. Meselâ 12,: kiloluk böyle bir bomba bir evin iki üç katını deldikten sonra patlar. Bombalarm yere saplan- dıktan 24 saat sonra patlaması için tertibatlı olanları da vardır. Tahrip bombaları gayet şiddetli ses çıkarırlar. ? Yangın bombaları: Yere düş- tükten sonra uzun müddet ve gayet şiddetli bir ateşle yanarlar, civarlarındaki ekin, orman, bina gibi şeyleri tutuştururlar. Bunlarır bir kısmı su içinde de yandığı için üzerine su dökülürse ateşin hududu büyür. Yere düştükten haylı zaman sonra kendikendine ateşlenen yangın bombaları da vardır. Bunlara karşı bilhassa ihtiyatlı hareket lâzımdır. Bunu da korunma bahsinde zikredeceğiz. M. $. Fakir çocuklara yardım Oltu Himayei Etfal heyeti âzaları ve giydirilen fakir talebe (# işaretli reis maarif müdürü Revnak beydir.) Oltu 8 | Hususi ) — Kazamız Himayei etfal cemiyeti mektep talebesinden 22 fakir çocuğu iaşe ve ilbas etmiştir. Ufak bir kaza için bu çok şükrana değer bir netiçedir. Bu çocukların fotoğraflarını gönderiyorum. ki

Bu sayıdan diğer sayfalar: