May 15, 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

May 15, 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m — Sahife 6 Akşam ii li 15 Mys 1932. N Trabzon mektupları Masal olanlar: Gelin paçası.. Gelin hanım artık evin içinde serbes gezer, hele bir az yaşını almışsa.. Her yemiş tamam amma hani nar? Tatlı limonu da unutmuş, kordele de ensiz! Nadide hanım, gelin paçasını şu veçhile anlatıyor : Gelin düğününün ertesi cuma gününe paça günü denir. Perşembe günü, akşama kadar evin içi tıklım tıklım dolmuş, davetliler üstüste yığılmış, seyir- ciler kafile kafile gelmiş; alt kat- tan üst kata kadar her yeri mekik dokumuslar, akşam olunca herkes dağılmış, yatsıdan sonra da damat bey güvey girmiş. Paça günü dediğimiz ertesi sabah damat kahvesini içer; arka- sından giyinir; hanımı da. paça- lığını giyer, yüz görümlüğünü takar. Gene başına taç konursa da tel duvak yoktur. O yalnız dünkü yüzyazısı gününe mahsustur. Karı koca, kain pederle kain validenin ellerini öpmeğe giderler. Damat beye el öpmelik kaynata tarafından altın saat kordon veya altın kaplama gümüş sigara taba- kası verilir. Kain valide tarafın- dan da elmaslı boyınbağı iğnesi yabut yakut veya zümrüt taşlı yüzük hediye edilir. Memnun ve mesrur odalarına avdet ederler. Bir taraftan da müsafirler gel- meğe başlar. Bunlar, düğüne davetli olan kimselerdir. Mamafih perşenbe günü gelip te paçaya gelmeyenler de olur. Bunun sebebi var: Iki gün ayni kıyafetle gelmek âdet olmadığın- dan bir takım elbisede bugün için ister. Malüma, birçok hanım- ların işi gücü etrafı kollamak, ötekinin berikinin halini, evzağını, kıyafetini kontrol (o olduğundan istihzaya uğramak, bıyık altından tebessüme maruz kalmak yüzde yüzdür. Hiç şakaya gelmez, adamı tefe kor da çalarlar. Paçaya gelmiyecek davetliler düğün hediyesini perşenbe günü getirirler; paçaya gelecek olanlar cumaya bırakırlar. Kainvalde ve görümceler de el öpmeliklerini paça günü geline takarlar. “Bugün de saz, ahenk afakı tutmakta, ortalığı çın çın çınlat- maktadır. Gelin hanım o gün evin içinde serbes gezer; arkadaşlarile güle oynaya görüşür; hele biraz yaşını da almış ise, yirmisine merdiven dayamış ise ağzı büsbütün kulak- larındadır. Ne oldum delisi gibi bir hal almıştır. Piyano biliyorsa başına geçerek alafranga morsolar, alaturka ha- valar çalar. Arkadaşları, akran- lari refakat edip şarkı söylerler. Bazı gelinler de, karınca kara- |. rinca ut veya kanun çalarlar. Bu neviler alçak gönüllüdür. Çalarken bir âlâ heyheyi gazel de okurlar. Damat bey, öğleden evvel ev- den © çıkmıştır. & Unkapanından iki çifte bir piyade kayığına atladımı doğru Eyipsultanı boy- layıp ziyaretini eder. Duasinı yapar. Dönüşte, Bahçekapısındaki yemişçi dükkânlarından birine dahil olur. Burada mükemmel bir tabla donanır. Tablada turfanda ve nadide meyvaların envai: Çocuk başı büyüklüğünde Yafa portakalları, yumruk kadar man- dalınalar, parıl parıl Amasya elmaları, kantar topuzu gibi Ankara armutları, bilek kalınlı- ğında muzlar,.. Mevsim yazsa yaz meyvaları, Tablanın ortasında Hacıbekirin koskoca bir şeker kutusu. Içinde: Kaymaklı, fıstıklı, fındıklı İatilo- kumlar, badem şekerleri, badem tutturup şarkı, || 1 Nadide hanım ezmeleri, rengârenk ( akideler, bergamutlar... Bu yemiş tablası tahtadan ise de üzerine çiçekli ve yaldızlı kâğıt kaplanmıştır; meyvalar gayet güzel sepetlere konmuştur. Hep- sinin üzerine, kırmız: ve beyaz renkte gaz boyaması çekilip kur- delelerle bağlanmıştır. Tabla, ikindi olmadan, bir ada- mın başında taşınarak, damat tarafından gelin evine getirilir. Güveyin geline hediyesidir. Damat bey buişleri bitirdikten sonra kıraathanelerin birinde bir sandalyeye göçer; hem nefes alır, hem de saatini tekrar tekrar çıkararak avdet zamanını iplerle çeker. Aksi şeytan, saatın ne yelko- vanı, nede akrebi bir türlü ileri- lemez. Bak bak sekiz; sekizi beş geçiyor, on geçiyor. Bazı güveyler, daha mizaçgir, daha açık elli, kadına karşı daha vergili olur. Bunlar bir aralık Bonmarşeye, Ahmet Farukiye, İpekçi Kâniye de baş vurup podura, kolonya, bir kaç şişe levanta gibi ufak tefek hediyeler de alarak cebe yerleştirirler, gelinin daha ziyade gözüne girmenin yolunu bilirler. Nihayet vakti merhunu gelir; delikanlının içini yağlar bağlar ve eve döner. Paça günü misafirler, akşama kadar oturamazlar; erken gitmek mecburiyetindedirler. Çünki da- mat bey geldimi odalarına gire- cek, gelin hanımda karşısına ge- çecek, Bir taraftan sofracılar takım- ları toplamakla, diğer taraftan teşrifatci soygun hanımlar bahşiş- lerini paylaşmakla meşğul ola- dursunlar, her tarafı karma karı- şık olan düğün evi bir taraftan süpürülmeğe, silinmeğe, derlenip toplanmağa (o başlar. Davetliler birer birer giderler; çalgıcılar Allâha ismarladığı çekerler. Misafirlerin arkası alındı mı, ev halkı ve pek teklifsiz (o bazı ahpaplar, yemiş tablasının etra- fını alırlar. Artık her kafadan bir ses: — Allah için hüsnü intihap sa- hibi delikanlı! — Dur bakayım, şeker Hacı- bekirin mi, yoksa Rifatın mı? — Fatihteki şekerci güzelinin galiba? — Her yemiş tamam amma hani nar? — Ayol tatlı limonu da unut- muş! Kordeleler de ne ensiz öyle! Düğüne getirilen ve kilitli bir odada biriken (hediyelerin de tetkikine sıra gelir, Her hediyenin üstünde veya kutusanda, kimin tarafından geti- rildiğini gösteren bir kart vardır. Bunların arasında da neler de neler bulunmaz: Gümüş çatal bıçak takımı, gü- müş zarf ve filcan, kol saati, küçük biblo, su takımı, şerbet takımı, elbiselik kumaş, sedefli ve tüylü yelpaze, gümüş el çan- tası, kupa, saat kordon vesaire. Bunların kâffesi gelinin olmak lâzımsa da kaynana veya valde hanımın da biraz keyfine tabidir. — Ne olur, ne ol 5 düğün- lerde hediye götü rl diye, iki göz arasında bazılarını bir kenara saklar, yani Türkçesi, iç eder. Gelin, güvey akşam yemeğini, önlerine getirilen bir tepside, küçük Saksunya tabakları içinde yerler; paçayı, kaymağı da göv- deye indirirler. Paça günü sofrasının en başlıca yemeği paça ile kaymaktır. Damat bey, kendi kesesine müracaatla sabahleyin erkenden, Mısırçarşısı kapısından takım takım paça, Eyipten okka okka kaymak aldırmıştır. Davetliler öğle yemeğinde, bil- hassa bu ikisini tıka basa mideye yuvarlamışlardır. Sermet Muhtar Apartıman inşaatı Taksimde eski Talimane meydanında apartıman inşaatına faaliyetle devam ediliyor. Burada hemen her gün yeni bir binanın temeli kazılmaktadır. Devam &den faaliyete bakılırsa yaz sonuna kadar meydanın kâmilen apartımanlarla dolacağı anlaşılmaktadır. Resmi- miz buradaki inşaatın bir kısmını gösteriyor. | Trabzonda belediye faaliyeti neden azdır? Belediye reisi Kadri Mesut bey - bu hususta izahat veriyor Trabzonun uzaktan görünüşü Trabzon, (Hususi) — Trabzonda şehir . işleri (o hakkında belediye reisi avukat Kadri Mesut beyle görüştüm. Kendisi bana şu izahatı verdi: — Trabzon için yapılacak bir çok işler vardır. Inşaat ve imar cephesini ele alalım.. En başta şehir plânı.. Cadde- lerin parke tefrişi; içme sularının artırılması, Değirmendere suyunun demir boruya alınarak hüsnü surette taksim ve tevzi, park, stadyom, o kanalizasyon, umumi helâler,hal, < kimyahane, | tıbbi teşkilât, sıhhi zabıta yapmak.. Mevcut bütçe ile bunların hiç birisini yapmanın imkânı yoktur. yoktur. Bütçemiz, büyük şehir- lerimizden olan Trabzonumuzun ibtiyaçlarına yetmiyecek derece- de dardır. Bu seneki bütçemiz “120,000,, lira raddesindedir. Trabzonda su vaziyeti arzu edilen şekilde değildir. Maamafih bugünkü sularımız, hem içmek hem de kullanmak ihtiyacını tat- min edecek haldedir. Evvelâ — Şehrimizin her tara- fında menba suyu içmek müm- kündür. Zannetmem ki büyük şehirlerin ohepsinde böyle bir mazhariyet olsun. Şehrimizin başlıca iki menba suyu vardır: Nemli zadelerin bü- yük bir hayratı olan (Zulmera) suyu şehrin yüksek mahallâtını, ve şark tarafını ihya etmiştir. Ve gene şark tarafındaki (Arafilbos) suyu da bu kısımda bir çok ihti- yaçları temin eden zengin bir menbadır. Kırzade suyu da şehrin garbinde içme ihtiyacını temin etmektedir. İ Nemli zade suyunun 27 ve Kır zadenin 10 umumi çeşmesi vardır. " Bunlardan daha bir kaç çeşme yapılacaktır. Temizlik için kulla- “nılması lâzım gelen Değirmendere suyu pek boldur. Fakat bu suyun mecrası ta inşa edildiği zamandan beri ayni iptidai halini muhafaza etmektedir. — Şehir içindeki yol faaliyeti hakkında biraz izahat verir misiniz? —Senelerdenberi tamir yüzü gör- meyen sokaklar bütçenin müsaa- desile tamir . göreceklerdir. Dar sokaklar plân ele geçtikten son- ra genişliyebileceklerdir. Gazi caddesini, lâyık olduğu şekle ifrağ için beş senelik proğ- ramda tahsisat konulmuştur. —Debbağlar ve debbağhaneler yerlerinden kaldırılmıştır. Bu es- naf gün geçtikçe fena bir vaziyete düşüyor. Debbağhaneler dağılıyor. Bu işin himayesi hakkında ne dersiniz? « — Hakikaten debbağ esnafı dağılmış, şehrin muhtelif mahalle- rine yerleşmiştir. Vaktiyle şehrin ortasından kaldırılmak için çok ha- yırlı ve gayretli bir teşebbüs olarak başlanılan bu iş fena bir netics vermiştir. Mevcut debbağhaneler yıkılmış, buna mukabil bir hayli para verilmiş ve fakat ne yeni debbağhane yapılmış ve ne de dabakların fena kokusu şehirden çıkarılmıştır. Memleket iktisadiyatı için çok hazin bir iş olan bu debbağhane meselesini belediyece düşündük. Debbağları memnun edecek bir neticeye varamadık. Bu esnaf vaktile aldıkları paraları elden çıkardılar, biz onlara yalnız yer gösteriyoruz, ancak esnafta para olmadığı için inşaat yapamıyorlar. Fabrika olacak müsait yerler de var. Fakat esnafın parası yok. Bu esnafa milli bankalardan bir kredi bulmak ve yol göstermek arzusundayım. Belediye reisimiz sözlerini: “Beş senelik ve yüz bin liralık- bir imar programımız vardır. Bundân her sene mümkün olan miktarı yapmak emelindeyiz. o Caddelerin parke ferşiyatı, Gazi caddesinin tama- men açılması, matlüp ve mukar- rer olan 16 metreye iblâğı bu programdadır,, diye bitirmiştir. Belediye reisimizin hakkı var- dır. Bazıları onu tenkit ediyorlar. Fakat ben Trabzon efkârı umu miyesini insafa davet ederim. Mevcut (bütçe ile hiç bir şey ya- pılamaz diyen bir belediye reisine karşı daha uzun Jâflara lüzum yoktur. Milyonları aşmış bir bütçe ile Istanbul belediyesi ne yapıyor ki, 100 bin liralık bir bütçe ile Trabzon belediyesi de onu yapsın! Karınca kaderince gerek... ç Cevdet Müsaadesiz rakı satanlar Bazı lokantalarda resmen müs saade alınmadan müşterilere açık rakı satılmakta olduğu görülmüş“ tür, Buna mani olmak için zabıta tedbir almıştır. Lokantalar sıksık kontrol edilmektedir. Evvelki gece yapılan bir kon- trolda Galatada Vangel isminde birinin ahçı dükkânında rakı içil- mekte oldu görülmüştür. Dükkân sahibi Vangel, müsaadesiz içki satmak cürmünden dolayı evrak tanzim olunarak adliyeye veril- miştir. Bundan sonra her polis merkezi kendi mıntakası dahilinde bulunan lokantaları daha sıkı bir kontrol altında bulunduracaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: