30 Mayıs 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

30 Mayıs 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ Sühife 4 Neden hep yeniliyoruz? “Çalışmıyoruz, bunun için daima yeniliyoruz..,, Meşhur kaleci Fehmi mi bey futbolumuz hakkında ne diyor : ” İzmir, 26 (Hususi) — Kemer- altında Meserret otelinin iç kıs- mında Sportinğ mağazasının ka- pısından (o girdim.. Bu mağaza, şimdiki (ospor o poltikasının en civcivli, en hararetli merkezidir... Muayyen ve maruf bazı tipleri vardır ki; daima burada birleşir, tatlı, acı sürprizler hazırlarlar. Yabancı veya şüpheli biri girdi mi?, Derhal tıssss... Burada İzmir sporlu Cemal Ahmedi, Saimi ve karşı- yakalı Suadı dinlemek hoşa gider şeylerdendir.. Hele avukat Nuri Sıtkı da olursa!.. Girince etrafıma baktım. Altaylı Fehmiyi arıyordum. Beni görünce; bir kaç ağız birden açıldı: — Oooooo, Akşamcı bey! Anlaşıldı, anlaşıldı.. Neden yeni- liyoruz ! diye sormağa geldin değil mi 2. Yaz öyleyse !. Çünkü daima yeniliyoruz. Hep beraber gülüştük... Cemal Ahmet, mutadı hilâfına bir kabve ikram etti. Bir bölme ile ayrılan palavra mahfelinde Fehmiyi bul- dum. Karşı karşıya oturduk.. Sor - dedi - bende bir kaç lakırdı söyliyeyim bari... — Milli takımın mağlübiyeti?. — Çok tabii bir şey.. Munta- zam bir surette çalıştığımız mı war?. Futbolda iyi bir netice al- mak, mütemadi bir sây ile olur. Bizim takımımız, hiç bir zaman bir arada bir ay bile çalışmıyor. 924 te bir kaç aylık muntazam çousmadan sonra Olimpiyatta ve müteakiben şimali Avrupada çok iyi neticeler aldık. Demek oluyor ki, her şeyü? olduğu gibi futbolda da çok çalış- mak lâzım. Bugünkü vaziyet ise iyi neticeler almamıza manidir. Biz de yarım profesiyonelliği kabul etmeliyiz. Bu bir zaruret olmuştur. Gerek oyunculara izin almak bususunda, gerek para cihetinden çektiğimiz müşkülâtı siz de bilir- siniz ? Teşkilât içinde her şeyden den evvel, para ister para... Me- selâ, son İstanbul seyahatinde en iyi oyuncularımızdan üçüne izin alamadık. Istanbulda iken futbol federasyonumuzun. nafiz âzaların- dan bir zatla görüşüyorduk. Bize. milli takım için ayrılan iki arka- daşa haftada iki def'a saat dört- ter sonra izin alamadıklarını an- lattı, acı ar: şikâyet etti, tasavvur buyurunuz: Federasyon gibi bir makam, Balkan Olimpiyatizrında bizi temsil edecek elemanlara izin alamazsa, biz ne yapabiliriz? Mamafih, oyuncularımızın men- sup oldukları müesseselerden de şikâyete hakkımız yok.. Zira şu buhran günlerinde bir senede üç, dört hafta izin vermek ve hafta- nın muayyen günlerinde hiç ol- mazsa öğleden sonra antreneman için oyuncuyu serbest bırakmak kolay bir iş değildir. — Şu halde! — Evet, şu halde, amatörce çalışmak mumkün değilmiş. Biz de profesyonelliği kabul etmeliyiz. Aksi takdirde yarın öbürgün; bizden çok geri mil- letlerin takımlarına da mağlüp olacağımızı şimdiden bilmeliyiz. — Oyun sistemlerinden hangi- sini tercih edersiniz? Izzetle Fehmi bey — W sistemini.. Fakat iyi tat- bik edilmek şartile.. Çünkü zorlu | bir sistem olduğu için çok çalış- | mak lâzım.. Bütün oyun initida- dınca ileri, geri oynayacak iki iç muhacim ister. Maalesef bizde böyle muhacim yoktur. Binaenaleyh şimdiki vaziyetimizle, bu tarz bizim için zordur. Başka bir sistem aramak yoluna dökülme- liyiz. w sistemini mükemmelen tatbik eden meşhur Arsenal bile, son (o maglübiyetlerinden sonra başka sistemler aramağa başladı. — Antrenör Pegnam bizde takım yetiştirebilir mi? — Benim fikrimce M. Pegnam görüş ve nazariyesi gayet kuvvetli olan bir antrenördür. Fakat bizde futbol henüz ibtidai mahiyette | bulunduğu için böyle klasik bir | antrenörün ne dereceye kadar faydalı (olacağını siz tasavvur | eliz. | — Bir suai daha... Milli-takımı | nasıl teşkil etmeliyiz? Wi — Fehmi; iki cümle ile son ceva- | bını verdi: — Bugün milli takımın nasıl teşkil edileceği mevzuu bahıs ola- maz. Zira o şerefli forma ile memleket sporunu bihakkın temsil edecek oyuncumuz... — Evet, sonra... — Yok azizim, yok... O.R. Tayyare kazası İİ | Goulettenin tayyaresi parçalanmış bulundu Roma 29 (A.A.) — Derununda Goulette ile beraber M. LangWil- lar ve zevcesi bulunduğu balde kaybolan tayyareyi aramak için | Italya hükümeti tarafından derilen keşif tayyareleri Romadan | 100 kilometre mesafede Veroli civarında Frosine'de saat 23 de | | manlar, | | gön- | Hele, yabancı dilde konuşanlar!.. | dikkat ve hafıza | gayreti o kadar büyüktür ki, üç | Akşam 7 Cenevrede Akşam | (Baş tarafı birinci sahifede) Cidden güç iş!.. Bunun içindir ki tercüman bulunamıyor. Cemi- yeti akvamın ancak sekiz tercü- manı var, Tercümanların bu vazifeyi nasıl yaptıktıklarını dalma merak eder- dim. Versay konferansındaki meş- hur tercüman Kamerlengin maha- reti bende derin bir tesir bırak- mıştı. Terki teslihat konferansı bu merakımı arttırdı. Tercüman- / ların en muktediri ve şefleri M. . Parodi ile görüştüm. Bana bu sırrını söylemesini rica ettim. M. Parodi, beş altı lisana | bihakkın vâkıf, çok sevimli bir zat. Tam manasile “ baba adam, o | nisbette de tahsilli ve malümatlı.. ! Kendisi aslen Italyan. Kimya ! tahsil etmiş, uzun müddet kimya hocalığı yapmış, kitap yazmış.. Mısırda 15 sene Maarif müfettişi | olmuş. Hatti sabık OHidivin hususi kimyageri olarak Türki- | yeye gelmiş. Bir, vakitler, Ab- dülhamit (devrinde, Ebülhuda kendisine, Hicaz hattındaki bazı kuyuların sularını tahlil ettirmiş... Kendisine üçüncü Osmani nişanı ! vermişler.. — Nasıl oldu da, kimyadan | tercümanlığa atladınız ? Diye sordum. — M. Kamerlengi, ilk Cemiyeti | Beyoğlü Merkezinde dişçi KISA HABERLER * C. Halk fırkası Kızıltoprak nahiyesinden gönderilmiştir: Cumhuriyet Halk fırkası Kızık toprak nahiyesi (omıtakasındaki halkın meccanen muayene ve tedavisi için şimdilik (Beyoğlu belediye dairesi baş hekimi Ihsan Ali ve Refet Hüsamaddin beye- fendilerden müteşekkil tıbbi bir büro tesis edilmiştir. Her cuma ve pazartesi günleri saat 10'dan 12ye kadar muhterem halktan | nahiye merkezine müracaat eden- | akvam içtimaında gördüm. Hoşuma | | gitti. Bu işi acaba ben de | yapabilir miyim, dedim. Giriştim, | yaptım, muvaffak oldum...,, Daima zannederdim ki, tercü- manlar stenografi ile süratle not | tutuyorlar ve. sonra bu notlara bakarak okuyorlar. M. Parodi güldü: “Hayır; dedi, katiyen. Ne 'ben, ne diğer tercü- stenografi bilmeyiz ve stenografi ile not tutamayız. Stenografinin halli uzun sürer, ve ozaman tercüme mihaniki olur; notları okuyayım derken fikirlerin silsilesini (o kaybedersiniz . Bir hatibi dinlerken, kelimeleri değil, fikirleri takip ederim. Tercümanlığın zorluğu buradadır: Mevzuu iyice ve temamile kavra- yabilmek lâzımdır. e Bunun için, bir celsede konuşulması melhuz mesele ve mevzua daha evvelden Uezırlanmak mecburiyeti vardır. Meselâ (bahriye (komisyonuna giren bir tercüman, münakaşa edilecek (meseleleri , (devletler arasındaki bahri ibtilâfları, her devletin ne istediğini bilmelidir. dinlerim. Mühim yerleri, esas nok- taları kendime göre not ederim, | ve sonra kendisi konuşuyormuş | gibi söylerim. Mesele, dikkat ve hafıza (meselesidir. e Tercümeyi, mümkün mertebe aynen yapmak lâzımdır. Bazıları çok titizdir. Tercümeye dikkat ederler. Bazen, yarım saat, bir saat, hiç durmadan söyleyen hatipler var. Sarfettiğimiz bir tayyare enkazına rast gelmiş- | lerdir. Derhal tertip edilen bir otomo- bil imdat sevkiyatı hemen vaka mahalline vasıl olmuştur. Goulettenin şüphe edildiği gibi Marcel Lalouette ismindeki tay- yaresinin enkazı olduğunu görmüş-| lerdir. Tayyarenin enkazı içinde 4 ce- | set bulunmuş bunların Mme ve M. Lang Willard, Goulette ve Moreau'nun cesetleri olduğu tesbit | edilmiştir. Hava hâkimlerinin muzaffer erkânından birisi olan Goulette ! Bunlar, saat çalıştıktan sonra müthiş bir | çalışmaya imkân yoktur. Bir ter- İ cümanın azami. hizmet devresi 15 İ senedir. Ondan sonra durmak lâzımdır" İnsan çabuk ölür. da vardır. Bazen, diplomatlar, evvelâ söyledikleri ve sonra her İ nasılsa işlerine gelmeyen sözleri cümanın güya hatasında mazeret bulurlar. Hattâ, sırf bundan dolayı tercüman vasıtası ile konuşmak isteyen diplomatlar vardır. Söy- aynı tayyare ile 1932 nisanında 3 gün 18 saatte Paris - Cap ve Fransa - Madagaskar hava sefer- lerini ikmal etmiştir. için... Biz bu dalave ralara, ma- | sum bir paratoner vazifesi görürüz. İ P | Vazifenin siyasi, idari müşkilâtı | ““ FR, | çok çetindir, çok... tercümanların üstüne atarlar ter- | veya parlak cümlelerden mürek- | Tercümanlık yalnız Oiyi lisan bilmekle olmaz. Çok geniş malümat ta elzemdir. Hatip konuşurken, ( dikkatle | asabi yorgunluk gelir, daha fazla | lediklerini sonradan inkâr edebilmek lerin meccanen muayene ve teda- vileri yapılacaktır. * İsveç grupu — Hükümetle Isveç grupu arasında, 932 senesi taksitinin 935 senesine tecili için cereyan eden müzakerat son saf- hasına gelmiştir. İsmet paşa Hz. nin Romadan avdetini müteakip bazı hususat tesbit edildikten sonra müzeyyel itilâfname parafe edilecektir. Buna mukabil, şirketin bir kısım inşaatı kısmen tahdit edilecekse de bunun nerede ola- çağı henüz kararlaştırılmamıştır. X* Maarif müdürleri arasında tebeddüller — Eskişehir maarif müdürlühüne Sıvas maarif müdürü Hüsnü, Yozgat maarif müdürlü- güne Gümüşane maarif müdürü Safa, Bolu maarif müdürlüğüne Manisa ilk tedrisat müfettişi Kâşif beyler tayin edilmişlerdir. X* Seyrisefainin Izmir postası— Seyrisefain idaresi kışın nakliyat azaldığı için doğru İzmir postala- rini kaldırmıştı. Yalnız Iskenderi- yeye giden vapurlar azimet ve avdetlerinde İzmire uğruyorlardı. Yaz geldiği için gerek yolcu ve gerek emtia nakliyatı fazlalaştığı ! cihetle idare doğru İzmir posta- larını tekrar tesise karar vermiştir. Izmir hattına önümüzdeki aydan itibaren ( Cumhuriyet ) vapuru işliyecekti Bazen bu vazifeyi biz kendili ğimizden yaparız. Başıma böyle hadisler (o gelmiştir. o Tercüme esnasında, işi idare etmek için bazı sözleri kasten yazlış tercüme etmeseydim mühim hâdise çikar bilirdi. Birgün LaHay'de bir konferans esnasında ingiliz oma- liye nazırı M. Snowden, fransız nazırı M. Cheron'a cevap verirken ingilizce: “Grotesgue and ridicu- lous..., yani “ Kaba ve gülünç , dedi. Tercüme etmedim. Gene bir gün meşhur Genova konfe- ransında, ismini yazmayınız, büyük bir ingiliz recülü siyasisi, büyük bir fransız devlet adamına hitaben, ingilizce: “7o make it short: Dam m him!, yani “De- fol, cehenneme kadar yolun var! ,, dedi. Tercüme ederken, sadece : “İngiliz murahhası, bu meselede fransız murahbasile hemfikir olma- dığını söylüyor!,, demekle iktifa ettim. Bütün arkadaşların başına böyle hadiseler gelmiştir. e Mesleğimiz » diyerek ya- nımdan aytıldı. Hakikaten çok çetin. Bilhassa, manasız ve fikirsiz bir sürü kuru kep bir saatlik büyük siyasi nutukları tercüme ederken ve onlara mâna verdirmeye çalışırken ne kadar müşkilât çektiklerini düşündüm, < konferansların bu hakiki emektarlarına acıdım... El moda kullanılabilir. Kapıcıya müracaat. Kiralık apartıman “Tokatlıyan, tramvay istasyonunda Şık sineması karşısında. Istiklâl caddesi No. 156. Doktor, muayenehanesi, kadın terzi ve atelyesi ve ikametgâh olarak kadıköy Süreyya sinemasında 1 haziran çarşamba akşamı saat; 9,45 de Raşit Rıza tiyatrosu Bahar hastal vodvil 3 per Muharriri: Reşat Nuri Yayan de Diyorlarki... Edebiyat Anketleri Muharriri: Hikmet Feridun Neşreden : Remzi kütüphanesi Yakında çıkıyor Radyo 30 mayıs pazartesi akşamı | Istanbul — 15 gramofon, 19, 30 can: er doğru saat, 20,30 Beethoven'in bir senfonisi ( gramofonla) , 21 stüdyo afından Belkıs hanımın iştira- nci kısım saz, 22 Istanbul rad orkestrasının konse riyaseti altında. 20 fransızca 21 komedi; - 21,40 ere devam, 23.30 radyo orkestrası. Bükreş (394,2 m.) 20,30 kon- ferans, 20,40 şarkı, 21,05 konser, Budapeşte (5505 m.) — 1945 çingene musikisi, “2İ goriylı ve Çalgılı konser. Londra (355,3 m.) — 20,45 kema konseri, 21,15 gramofon, 0 orkestra, 22,50 dans musikisi. Radyo - Paris (1725. m — 20 sinema musahabesi, 20,10 yeni eşriyet. 20,30 ingilizçe ders, 21 radyo tiyatrosu, 21,40 şuun, 92,30 radyo konseri, Prağ (488,6 m.) — 21;45 musahabe, 22,30 piyano konseri, 23 radyo jurnal, 23,20 gramofon. 44l,2m.) — 23,10 hafif 55 havadis. Varşova(1411 m.) — 20,35 gramo- fon, 20,45 radyo jurnal, 21,45 opera, 23,40 şüun, 24 dans musikisi. Viyana (517,2m.) — 19,30 operadan nakil, 23,05 orkestra konseri. 31 mayıs salı akşamı Belgrat (429,8 m.) — 20 Çek lisan dersi 21 gramofon, 22 gramofonla opera Bükreş (3942 m.) — 20 radyo orkestrası, 20,30 Konferans, 20,45 şarkı, 21,05 hafif musiki, Budapeşte (550,5 m.) — 20,15 konferans, 20,45 salon orkestrası, 21,45 havadis, 22 çigan musikisi. Londra ( 355,8m.) — 19,55 opera dan nakil, 21,30 orkestra, 23,35 dans musikisi. Paris - Radyo (1725 m.) — 20 tiyatro haberleri, 20,15 bedii musahabe, 2020 Ingilizce ders, 21 varyete, 21,40 şüun, 21,45 tadyo konseri. Prağ (458,6 m.) — 20,25 şarkı kon- 2 orkestra konseri, 23 radyo Bratislavadan nakil. (441,2 m.) — 20 havadis, 2145 musiki konseri, 23,55 havadis. Varşova ( 1411 m. )— 20,35 gra mofon, 20,45 radyo jurnal, 21 şüun, 21,15 halk konseri, 23,40 radjo jurnal, 23,50 dans mu: . Viyana (517,2 m.) — 20,25 radye jürnal, 20,35 jimnastik, 21 musahabe, 29 askseri muzika 23,20 radyo jurnal, Yarınki konferans Refik Ahmet bey tarafından Istanbul radyosunda yarın akşam saat yirmi buçukta verilecek konferansın mevzuu: Bugünkü edebiyatımız. Dr. Ahmet Asım B. Maruf kadın hekimlerimizden Dr. Ahmet Asım B. Şişlideki muayenebanesini Beyoğlunda İs- tiklâl caddesinde Opera sineması karşısındaki 193 No.lı Ali Refik paşa apartımanına nakletmiştir. Iş kumbarası İş kumbarası mecmuasının dör- düncü sayısı zengin ve mütenevvi mündericat ile çıkmıştır. Karile- rimize tavsiye ederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: