20 Haziran 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

20 Haziran 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akşam Asarı atika hırsızlığı Pompei harabe- sinin son antikaları Amerikalı bir yatla harice kaçırılıyor Roma, 19(A.A.) — Gayet mühim miktarda Pompei antika- larının harice götürülmesi mes- elesi dolayısile Florenca, Roma ve Napolide tahkikata başlanılmıştır. Pompei ve Herculanum hafriyatı neticesinde meydana çıkarılmış olan bir çok ham altından eşya Napoli pi da 1 milyon lira bedel mukabilinde satılığa çıka- rılmıştır. Asarı atika tacir ve koleksiyon- cusu olan Amerikalının Napolide bulunan yatı, gizlice Italyayı terk etmiş ve satılığa çıkarılan eşyadan artık bahsedilmez olmuştur. Malüm olduğu veçhile hafriyat neticesinde (Omeydana çıkarılan eşyanın İtalyadan ihracı memnu- dur. Polis, tahkikata başlamıştır. Bari panayırı Bari, 18 (A.A.) — Mısır bükü- meti de Bari panayırına alâka gösteren devletlere iltihak ederek şimendiferleri üzerinde yüzde 50 tenzilât icrasına karar vermiştir. Italya fındıkları Bu sene geçen senekinden fazladır Şehrimizdeki (Italyan (ticaret odası, ihracat ofisine İtalyanın fındık vaziyeti hakkında malümat vermiştir. Bu malümata göre, Italyanın 'bu seneki fındik mahsulü geçen seneye nazaran fazladır. Ispanyadan alınan malümata göre orada'da, fındık mahsulünün fazla olduğu bildirilmektedir. Türkiyede de fındık mahsulünün geçen seneye nisbetle fazla oldu- ğunu daha evvelce haber vermiş- tik, şu vaziyete göre, dünya bu sene fındık mahsulünün geçen seneye nazaran fazla olduğu an- laşılmaktadır. Ihracat ofisi, (o fındıklarımıza karşı mahreç bulmak için, Japon- lar nezdinde teşebbüsata giriş- miştir. Akdeniz seyahati İzmir Maarif cemiyeti bir seyahat tertip ediyor Haber aldığımıza göre Türk Maarif cemiyeti İzmir mümessil- liği Akdenizde, bir araştırma dinlenme ve eğlenme seyahati tertip eylemiştir. Hususi ve büyük bir vapur ile İzmirden hareket edecek olan seyyahlar Pire, Atina, Iskenderiye - Kahire şehirleri ile Rodos adasmı ziyare eyliyecek- ler, Atinada 2, Kahirede 6 ve Rodosta 2 gün kalaçaklardır. Türk gençleri ve münevverleri için hazırlanan bu seyahate, adli- yecilerle, muallimlerin de iştira- kini temin için 20 temmuzda başlanacak ve seyahat 2 ağustosa kadar devam edecektir. Bu seyahate iştirak edecek olanlar birinci mevki için, 90 ve ikinci mevki için 50 üçüncü mevki için 30 lira vermekle hem Atina, Kahire ve Rodosun tabii ve bedii güzelliklerini görerek Adalar ve Akdenizin serin ve saf havasile bütün bir senelik yorgunluklarını çıkaracak hem de zeki ve fakir talebenin tahsille- rini itmam için uğraşan Türk maarif cemiyetine bir yardımda bulunmuş olacaklardır. | GÜNÜN HABERLERİ Trakya zeriyatı Tekirdağı ticaret odası reisinin beyanatı Tekirdağı ticaret odası reisi Bekir bey, dün şehrimize gelmiş- tir. Mumaileyh kendisini gören bir muharririmize, Trakyanın zirai vaziyeti hakkında şu malümatı vermiştir: — Bugün buğday mahsulü vaziyetini tahmin etmek güçtür. Bunu ancak ağustos ve eylülde anlamak kabildir. Bu zamana kadar da, yağmur vaziyetinin ne olacağı belli değildir. Tekirdağda arpa hasadı başla- mıştır. Bundan bir kaç gün evvel, ilk arpa mahsulü borsaya arze- dilmiştir. Bu sene zürraı memnun eden şeylerden biri de, tarla farelerinin bulunmamasıdır. “Geçen sene bu farelerle mücadele etmek mühim bir mesele hâline girmişti. Fakat ne kadar olsa bu farelerle başa çıkmak kabil değildi. Zürra tarla farelerinden çok zarar görmüştü. Çok şükür, bu sene tarla fareleri yoktur. Mumaileyh Tekirdağı mıntaka- sının karpuz ve kavun ihracatı hakkında da şu malümatı vermiştir: — Tekirdağı karpuzlarının şöh- reti malümdur. Geçen sene Almanyaya ve diğer memleket- lere karpuz göndermiştik, bu sene karpuz ihracatını artırmak için, alâkadar tacirleri teşvik edeceğiz. Karpuz ve kavun ambalâjları hakkında, ihracat tacirlerini ten- vir etmek lâzımdır. Bunun için Avrupadan O getirilen (o ambalâj mütebassısınm Tekirdağma kadar gelmesini istiyoruz: Feci bir düğün Güvey kudurarak gelini parçalamış Atina 17 (Hususi) — Epirin Kiliyat (o kazasının (köylerinden birinde, şimdiye kadar misli görülmemiş bir aile faciası cereyan etmiştir. Köy eşrafından birinin düğünü yapılmış, şsabahtan gece yarısma kadar misafirler içip eğlendikten sonra, çıkıp gitmişler gelin ile güvey de odalarna (o çekilmiş- lerdir. Aradan bir müddet geç- tikten sonra gelin (odasından feryat ve figanlar oduyulmağa başlamıştır. o Ailesi efradı kapıyı kırarak odanın içine girdikleri zaman feci bir manzara ile kar- şılaşmışlardır. : Zavallı gelin gırtlağı ve göğsü diş darbelerile koparılmış bir halde, kanlar içinde yatağında ölü olarak yatıyor, güvey de gözleri dişarı uğramış bir halde gelenlere saldırıyor, onları da ısırmak istiyordu. Bir aralık kudurmuş güvey, köylülerin elinden kurtularak dama çıkmış ve kendini tevkife gelen jandarmalara bir türlü teslim ol mak istememiştir. Jandarmalar he- rifin kudurmuş olduğunu anlıyarak öldürmeğe mecbur kalmışlardır. Yapılan tahkikata göre güveyi, bir müddet evvel kuduz bir köpek tarafından ısırılmış ve buna ehem- miyet vermiyerek kendini tedavi ettirmediği o cihetle, okudurmak suretile bu müthiş facıaya sebep olmuştur. Hint hükümetinin istikrazı Londra, 19 (A. A.) — Hint hükümetinin Oaktetmiş olduğu istikraza ait satış muamelesi bugün bitmiştir. Satış miktarı 13 milyon 750.000 ingiliz lirasına baliğ olmuştur. Sıcak dalgası Hindistanda sıcak- tan ölenler çok Bilhassa vefiyat çocuklar arasında fazladır Delhiden Londra gazetelerine bildirildiğine göre geçen kış mu- tadın hilâfında şiddetli soğuklar hükümferma olduğu Delhide şimdi müthiş bir sıcak dalgası vardır. Sıcaktan ölenlerinmıktarı günden güne artıyor. Bir hafta sırasiyle hararet 110 dereceye inmemiştir. Sıcakla bera- ber sıcak bir rüzgâr ve kum fırtınaları eksik olmadığından halk geceleri dahi istirahat edemiyor. Hararet 12 haziranda 122 dere- ceyi bulmuştur. Sıcaktan 13 ha- ziranda Delhide 85 kişi vefat etmiştir. Bilhassa beş yaşından küçük çocuklar arasında vefiyat çoğal- mıştır. 13 Hazıranda 60 çocuk sıcaktan ölmüştür. Suyun fiktanı halkın iztirabmı büsbütün teşdit etmiştir. Belediye mekteplerinde ders saatleri azaltılmış idi. Şimdi 10 gün müddetle tatil edilmiştir. Acıklı cinayet Zavalh kızı nehre atarak boğmuşlar Adapazarı 18 (Hususi) — Ka- zamızın Türkbeylik kışla köyünde oturan Kırca Ali muhacirlerinden Habip ağanın kızı bir müddet evvel köy delikanlılarından biri tarafından :kaçırılmıştı. Kız bir hafta - kadar delikanlının evinde kaldıktan sonra bir gece ansızın evden kaybolmuştur. Jandarma tahkikat neticesinde kızın cesedini Sakarya nehrinde ölü “olarak bulmuş, “ceset muayene edildikten sonra bir kolu ile bir bacağı ve ağzındaki dişlerin kırık olduğu ve kızın bogulmak suretile öldürülerek nehre atıldığı anlaşıl- mıştır. Müddei umumiliğin tahkikatı neticesinde cinayetin kızı kaçıran delikanlı ile bir kaç “akrabası tarafından yapıldığı anlaşılmış, canilerden biri yakalanmıştır. Berlinde içtima Alman dahiliye nazırları toplanıyorlar Berlin, 13, ( A.A. ) — Alman hükümetleri dahiliye onazırları, Almanya dahiliye nazırı baron von Gayl ile görüşmek üzere bu aym 22sinde Berlinde toplana- caklardır. Her ine kadar hükümet mahafili her kabine tebeddülünde bu kabil bir içtima aktedilmesinin müte- amil olduğunu beyan etmekte ise de bu konferans hususi bir ehem- miyeti haiz olacaktır. Zira Alman hükümetleri dahilinde Hitler hü- cum kıtaatının faaliyetine ait memnuiyeti kaldıran ve üniforma taşinmasına mezuniyet veren yeni emirnamelerin tatbikini müzakere edecektir. Nazi'ler, “(Cenubi Almanyanın asi hükümetleri, diye tavsif ettikleri Cenup hükümetlerine ve bilhassa Bavyeraya karşı hücum- larına devam etmektedirler. Nazilerin mürevvici efkârı olan Voelhischer Beobachter, Münihte Alman ordusu Bavyera fırkasının Bavyera kanunu esasisine seda- katte bulunması için hususi surette tahlif edilmesinin derpiş edildiğini yazmaktadır. AKŞAM'ın tefrikası: No: 147 Sahife 5 20 Haziran (922 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine âit hakiki maceralar Muharriri : Bunu, kimseyi inandıramayaca- ğım bildiği halde böyle yapıyordu, onun en zaif damarlarından biri de bu idi. Şahsiyata giremiyeceğini def'- atla ilân etmiş olmasma rağmen, Jön ;türklere çatmaktan kendini alamamıştı, 'aynı gazetede birgün durup dururken şu yazıyı neşretti: (Türk)ün şimdiye kadar neşro- lunan gazetelerden bir farkı varsa o.da mesleki itidali muhafaza ederek bekâreti ifadeden ayrıl- .mayışıdır. Bu hal binayı tefekkü- ratı mezbelelerin şu müzahrefa- tından kurmuşcasına reddiyatı kelâ- miyeden başka beyanattan müte- €essir olmaz gibi görünen kimselere hoş görünmediği için mi nedir, iki de bir (canım Türk de gazete mi ya) (canım Türk de gazete mi ya, diyen kim, Ali Kemal bunu söylemiyor, çünkü maksadı susanları kışkırtmak, bir münakaşa kapısı açmaktır) gibi altnda türlü sağrazı şahsiye gizlenmiş eracif neşrinden sıkılmazlar. Sözü bitirmezden evvel şunu da ilâve edeyim ki (Türk)ün bu reddiyeyi yazmağa lüzum görüşü muarizinin meylânı ahraraneye tabi olarak terki daru diyar ile buralara kadar hiçret eden ve sadayı mazlümiyeti her ne suretle olursa olsun hükümeti hazıranm samia- sına isal edecek her-teşebbüsü canü gönülden teşcie kendini mecbur bilecek olan Osman- lılar tarafından işidişimize göredir. Yoksa seddi ramak için hükümeti hazıra elinde veledünniyatı umura el sürmekten çekinmeyen kimselerin italei zebanı itiraz edişlerine cevap vermeğe kalkışmak ( Türk ) ün meslek ve mişvarile kabili tevfik” olmayan hallerdendir. ( Türk ) nezahatı üslübunu daima muhafaza edecektir. Kelimat ve ibaratıny şekli haricisinden “değil maal ve manasından müteessir (olacak zamanlardayız. Trehatı kelâmiye ile iş görmenin modası çoktan geldi, geçti. | Maamafih bunu anlayabilmek bulanık bir kadehin başma geçip 'de iki parlak söz, bir (ah!) ile âleme nizam ver- mekle mümkün olamaz. Âlemin nazarı intikadı altında hiç olmazsa iki satır yazı yazmak, el uzatılmak istenilen şahidi ikbalin iltifatına lâyık olduğunu bilfiil isbat etmek icap eder. (Türk) ü gıyaben ithama hacet kalmaksızm kalemini müttekâyı âlem, kendini nibriri ümem adde- denlerin cevelânına arzı iftikarı tenezzül addetmez. Meydanı suhan boş dururken medaniş kabilden üzviyata ne lüzum var ?,, Şimdi de Abdullah Cevdet beye hücum! Abdullah Cevdet bey (Içtihad) ı Mısıra nakletmişti. (Türk) çok geçmeden oraya da kancayi attı; (Içtihat Cenevrede neşrolunmağa başladığı vakit kimin malı oldu- gunu düşünmeden mademki esası mesleği tenviri efkârdır, kateratı maarifi İsviçrenin tilâli bedayinü- munundan arzı osmani üzerine rize rize serpmektir, vatanı mu- azzezimize hizmet etmeğe nam- zeltir) diye sevinmiştik. Içtihat Ohakikaten Ohizmet te edebilirdi. Fakat niçin olduğunu bilmediğimiz ve bu bilmemek yüzünden şurada umum huzurun- da tetkik etmek istediğimiz bir kaç nokta, bir kaç içtihadı 'garibe | kendinden memul bütün hizmet * ve' menfaatı zirü zeber etti. O kadar ki bugün yana yana şunu demeğe mecbur olduk. — İçtihadı madam ki bu yolda menfaat vatan ve millete muhalif bir tarik ve meslekte görecektik, kâşki hiç görmeseydik!,, Sonra (içtihad ) ın O muhtelif nüshalarından şunları alıp arka arkaya diziyor: (Bizim padişahlar ne aferidegân rüzgârdırlar, sakın bunların maiy- yetine geçeceğiz diye bulunduğu- nuz yerdeki rahatınızı bozmayınız ey rusya müslümanları! ) (Osmanlı padişahlarından ümi- dinizi kesiniz, bunların ne mata olduklarını öğrenerek selâmet ve saadetinizi tahtı hüküm ve hima- yelerinde bulunduğunuz büküma- tın nizam ve kavanini dahilinde temine çalışınız | (Ey Rusya müslümanları darül hılâfe, darülhilâfe diyip durma- yınız!) Ve devam ediyor: “Gibi şeyler yazanlar pek doğru olarak vatan bissi taşımamakla ittiham olunabilirler. Zaten o hissi maatteessüf (İçtihat) da hissiyatı saireye terki mevki etmiş görü- yoruz. Japonya imperatoruna hediye Sahibi içtihadın Avrupada ika- meti medidesi belâsı olsa gerek (içtihat) vatan, milliyetmesleğinin fevkinde addettiği) bir meslek umumii “adil ve, insaf arkasında koşup geziyor. (çtihat ) meslek bitarafisini, hakşınaslığını daha ileri götürerek:) (Vazifei hilâfetin de islâmiyeti kabul ederse sahibi kuvvet ve haşmet Japonya Oimperatoruna geçmesi pek'münasip elacağını...) Keşfediyor evet yalnış yazıyoruz, ve siz ey kari; yalnış okumayor- musunuz! Hilâfetifislâmiye (içtihat) tarafından Mikado hazretlerine taktim olunuyor. Bu taaddiyatı vatanşekinaneye karşı süküt kati- yen caiz değildir.,, Ahmet Muhtar paşayı müdafaa (Türk) gazetesi bir müddet Ali Kemalin elinden başka ellere geçti, gazeteden uzaklaştığı -za- manlar servet peşinde koşup didindiği zamanlardır. Ahmet Celâleddin opaşadan sonra Mahmut Muhtar paşanın vekili 'umuru olmaği kurduğu sırada gene gazeteye dönen Ali Kemal, Ahmet Muhtar paşanın yaman bir müdafii kesilmiş, etrafa ateş püskürüyordu: . İçimizden öyle müstekreh mahlükat 'çıktı ki, igraz ve âmeli şahsiyeye her türlü vezaifi neci-. bei hamiyyeti feda ederek bu işi (o sırada efkârı işgal eden akabe meselesi ) lisana doladılar, durdulr.. (Yeminler) de yaptığı gibi bu sefer de adedin tecavüzüne karşı celâdetle çarpışan “Gazi bimedanı Muhtar paşa hazretleri nin aleyhinde bir dolap çevirmek istediler. Bu yolda yazmadık, çizmedik rezaletnameler bırak- madılar.. En iğrenci şudur ki bu zillette Türklerin, Osmanlıların en sarih, en âdi husmanile elale verdiler. Hattâ bu betbabtlardan bir hilkati maneviye düşkünü düş- manın böyle vatanımızdan bir cüzi gazabına hak vermeğe kadar kalkmıştır. “Vatan, hamiyet, türklük hep unutuldu, bir tarafa bırakıldı. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: