29 Temmuz 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

29 Temmuz 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CC — 29 Temmuz 1293 — AKŞAMDAN AKŞAMA ———— ——— — Sarı çizmeli Mehmet ağa Dünkü nüshamızda bir serlevha vardı: “ Hangi Mahmut? ,, Mahmud'un biri bir dolandırı- cılık yapmış. Birçok mahmut'lar arasında, bunun hangi mahmut olduğu araştırılıyormuş. Eminönü'nde biri seslenir: — Ahmet bey! Ahmet bey! Buraya baksana, yahul Bir çok kafalar birden döner. Zira, o kalabalık meydanda günün her saatında mutlaka beş on tane Amet bey bulunur Seyyar sergi ile seyahat ettiği- miz esnada vapurumuzda tam sekiz adet “Kenan, isimli insan vardı. Bunları biri birinden ayırt etmek için “Uzun boylu Kenan bey, , “Şiş- man Kenan bey, , Yeşil gözlü Kenan bey,,, “Ambarda çalışan Kenan bey,, ilh diye tafsilat ver- mek mecburiyeti vardı. Askere alınan vatandaşlar ara- sında acaba “Ahmet oğlu Mehmet,, ve “Mehmet oğlu Ahmet, lerin yekünu, lâalettayin o diğer isimli efradın! yekünuna müsavi, hattâ ondan azıcık daha fazla ;değil midir.? Hülâsa, bizde aile ismi mevcut bulunmamasından dolayı tesadüf olunan karğaşalıklar, müşküllür, saymakla bitip tükenmez... Bu aile ismi meselesi, bir kaç kere mevzuubahs edildi, edildi, gene uykuya yattı. Sözde her Türkü'n bir aile adı olacaktı. Halbuki, - bilhassa şehirlerde ve ezcümle Istanbul'da - ancak ferdi ismi olarlar ekseriyettir. Son zamanda, bizi Avrupalı'lara benzeten bir çok içtimai inkılâp- lar yapıldı. Herkese bir aile ismi vermek işi de, bu zümreye dahil olacak işlerdendir. Bir çırpıda hallolunmayıp da ihmal edilmesi cidden yazık. Zira bunun tatbik müşkülâtı da pek güç olmasa ge- rektir : Eskiden Alman'lar da bizim gibi sade ferdi isimler kullanırlarmış. Günün birinde, hükümetin karar vermesi üzerine, hepsi birer aile ismi almiş... Türkçede “sarı çizmeli Mehmet ağa... diye bir tabir vardır. Ismi söylenince kim olduğu anlaşılma- yan insan manasına gelir... Doğ- rusunu isterseniz, bu “sarı çizmeli Mehmet ağa, bile, ismindeki vuzuh o noktasından, çoğumuza faik... Handeyse onun kim oldu- ğunu anlamak kabil olacak da “Ahmet oğlu Mehmed, in, “Ha- san,,ın, “Hüseyin,,in kim olduğunu anlamak bir türlü kabil değil... (Vâ-Na) Neden fiatler değişmiş ? Istanbul sıhhat ve içtimai mua- venet müdürlüğünden: 16/8/932 tarihli Gazetenizin nüshasının 9 uncü sahifesindeki Kari mektupları sütununda biri 90 istedi biri 60, biri 50 serlav- hası altında intişar eden ve Beya- zıtta Saraç İshak mahallesinde * Çeşme sokağında 4 No lı hanede Ali efendi tarafından gönderilen bir şikâyet mektubu üzerine mü- düriyetimizce yazılan davetiye ile mumaileyh reçetesile davet edil- miş ve muhteviyatı tetkikat ve tahkikat neticesinde ilâcın içinde bulunan şarabın cins ve nevine göre kıymeti noktai nazarından bu fiat fark ve tebeddülünün meydana geldiği anlaşılmıştır. Asma köprü Belediye bu fikri manasız buluyor Evvelki (o günkü (nüshamızda Istanbulda bir asma köprü inşası hakkında tekrar ortaya atılan noktai nazar hakkındaki mütalâ- amızı yazmış ve asma köprü fikrine belediyenin de muarız olduğunu ilâve etmiştik. Haber aldığımıza göre belediye Gazi köprüsü projesini yaptır- madan evvel Istanbulda yeni ya- pılacak köprü ve bu meyanda asma köprü hakkında bir çok ecnebi mutahassısların fikirlerini sormuş, mutalealarını almıştır. Bu mutahassısların hiç biri Istanbulda bir asma köprü yapılmasına taraf- tar olmamışlardır. Hattâ bir mutahassıs Istanbulda iddia edildiği gibi bir ucu Kule- dibinde, diğer ucu Süleymaniyeae olacak olan bir asma köprü için en aşağı otuz milyon lira sarfet- mek lâzım geldiğini, bu kadar paranın sarfedilmesi Istanbul be- lediyesinin malf kudreti fevkinde olduğunu böyle bir köprü yapılsa bile bu köprünün iki başlarından şehrin (omuhtelif istikametlerine yeni caddeler açmak ve şehrin vaziyetini (oyeniden değiştirmek lâzımgeleceğini beyan etmiştir. Belediye, dünyanın en maruf köprü mutahasıslarının mütalaa- larından sonra artık asma köprü inşası hususunda ısrar etmenin kıymetsiz bir şey olduğu kanaa- tındadır. Borsada vaziyet Muamele eski hararetini kaybetti Kambiyo borsasında esham ve tahvilât fiatleri üzerindeki mua- meler, eski hararetini kaybetmiş- tir. Anadolu demiryolları tahvilâtı ve diğer Alman eshamında yükseliş temayülü durmuştur. Borsa acenteleri bunun sebebini Almanyadaki dahili meselelere atfetmektedirler. Ünifiye fiatle- rinde eskisine nazaran bir tahav- vül yoktur. Akşam ŞEHİR HABERLERİ Osmaniye telsizi Bir saat daha geç işe başlayamaz mı? Istanbulda, evlerinde radyosu olanlar çoktur. Saat farkı dolayısile bunlar o Avrupa (merkezlerinin konserlerini ve sair neşriyatını ancak saat on birden sonra alıyorlar. Halbuki Osmaniye telsizi on ikide işe başlıyor ve Avrupa radyolarını parazitlerle bozuyor. Acaba Osmaniye telsizinin saat birde işe (başlaması mümkün değil midir? Eğer (bir mahzur yoksa ve böyle yapılırsa bir çok insanların radyo zevki bozulmamış olur. Alâkadar makamların nazarı dikkatini celbederiz. Gece nöbeti Eczahanelerin listeleri polis noktalarında da bulunacak Geceleri şehrin muhtelif semtle- rinde nöbetçi kalan eczahaneler lüzu- munda arandığı zaman kolaylıkla bulunamamakta, bu yüzden halk müşkilât çekmektedir. Bunun için zabıta yeniden ter- tibat almıştır. Bundan sonra her semtte gece nöbetçisi kalan eczahaneleri polis devriyeleri ve nokta memurlar bileceklerdir. İcap edince gerek devriye ve gerekse nokta memurları halka nöbetçi eczahaneleri gösterecek- lerdir. Bunun için lâzım gelen emir verilmiştir. AKŞAM ABONE ücretleri Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş SAYLIK 750 » 1450 » 3 AYLIK 400 » o 800 »> 1AYLIK 150 » — “il mey” Abone ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku ruşluk pul göndermek lâzımdır. Rebiülevvel 25 — Ruzuhızır: 85 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E 720 93 451 847 12 1,0 Va. 2,49 4,53 12,20 16,16 19,28 21,21 Idarehane: Babıâli civarı Acımusluk oskağı 13 No. Sıhhi teşkilât Bu sene yeni bazı tesisat yapılacak 932 senesi idarei hususiye ve belediye bütçelerine konan tah- sisat ile Istanbulun sıhhi teşkilâ- tında bazı yenilikler yapılacağını evvelce yazmıştık. Bu sene yeni- den bir hastane açmak ve büyük mikyasta sıhhi teşkilât yapmak mümkün gürülmemekle beraber çok zaruri görülen bazı ihtiyaçlar tatmin edilecektir. Meselâ şebrin bazı yerlerinde dispanserler açılacak, hastanelerin daha fazla hasta kabul vetedavi edebilmeleri temin ( edilecektir. Bundan başka Istanbuldan Anka- raya nakledilen bakteriyolojihane yerine de bu senej yeni ” bakteri- yolojihane tesis edilecektir. Fakir halk, idrar, kan ve saire tahlilleri için çok müşkül vaziyette kalıyorlar. Belediyenin Fatihteki kimyahanesi münhasıran mevadı gıdaiye tahlillerile meşgul oldu- gundan | hastalara ait (tahliller şimdilik belediyeye mensup has- tanelerde yapılıyor. Belediye, yeni bakteriyolojihaneyi tesis ettikten sonra halkın büyük bir ibtiyacını temin etmiş olacaktır. Mülkiye memurlarının sicilleri Mülkiye memurlarının vilâyet- lerde muntazam birer sicil def- terlerinin tutulması hakkında da- hiliye vekâletinden vilâyete bir emir gelmiştir. Bir kaçakçılık Polis ciddi sürette tahkikat yapıyor Polis 2 inci şube müdüriyeti ve gümrük idaresi mühim bir kaçak- çılık meselesine vaziyet etmiştir. Kaçakçılık ipekli kumaş ve eczayı tıbbıye üzerinde yapıl- mıştır. Zabıta bu hususta ehemmi- yetle tahkikata devam etmektedir. Tahkikat bir kaç güne kadar ikmal edilerek failleri ihtisas mahkemesine verileceklerdir. Mektepler tatil olduğu için çocukların ekserisi sokaklarda, parklarda oyunla vakit geçirmektedir. Fakat son sıcaklar bunların da, istedikleri gibi, koşup oynamalarına mani olmuştur. Bazı çocuklar, resmimizde olduğu gibi, güneşin en kızgın zamtnında sokağın kenarına bir tente açarak onun altında vakit geçiriyorlar. Sahife 3 Berbat şey Nice zamandanberi gazetelerde ödüm patlıyarak okuduğum bir havadis var. Telefon insanların sesini dünyanın bir ucundan öteki ucuna nasıl götürüyorsa, yeni icat edilen bir alet te hayalleri- mizi bir şehirden öteki şehre mis gibi nakledebilecekmiş.. Bu &let günden güne terakkı ediyor muş.. Bu gidişle gayet yakın bir zamanda otomatik tele- fonlardaki gibi bir ( toparlagın deliğine parmağımızı sokunca bil mem nerede oturan dostlarımızı, ahbaplarımızı, oakrabamızı tanı- dıklarımızı gayet mükemmel su- rette Görebilecekmişiz... Bunun için her evin bir numarası ola- cakmış. görüşmek istiyenler bu numaralar vasıtasiyle birbirlerini arayabileceklermiş.. Düşünün ne rahatsızlık!.. Artık sırça köşkte oturuyorsunuz gibi her dakika yabancı gözlerin üzerinize dikilmesini “bekliyorsu- nuz. Bu alet teammüm ettikten sonra komedileri seyredin. Meselâ bey: — Karıcığım Oben bu gece dairede nöbetçiyim... diye evden çıkmış. Hanımın aklına esmiş, ve gece yarısı: — Biçare kocam, acaba bu saatte ne yapıyor?.. diye otomatik aletin toparlağını çevirmiş, daireyi bulmuş... Fakat nöbetçi olan başka bir memur... Hanım bunun üzerine tahkikata girişmiş : — Efendim onlar bu gece 88888888 numaraya gidecekler.. Oradan arayın!. Gevabını almış... 88888888 numarayı açınca hanım birde ne görsün.. Bey hakikaten pür faaliyet... Önündeki masada sekiz on tane şişe, sağ tarafında sarışın bir yosma.. Solunda bir esmer oyosma.. Karşısında bir kumral yosma.. Artık bey sabah- leyin dairenin nöbetinden dönünce evde nasıl karşılanacağını siz tasavvur edin... Yahut iki sevgili tanışmışlar, küçük hanım hassas, şiire meraklı bir genç kız.. Delikanlı da öyle.. Çocuk: — Ben, diyor, gecelerimi şiir yazarak yıldızlara karşı kalbimin nagmelerini terennüm ederek ge- çiririm.. Ahl. Hülyalı geceleri. O gece genç kız bu hülyalı gecelerden birini görmek istiyor, elinde ( sevgilisinin o numarasını çeviriyor; aman yarabbi !. Bu da ne,. Sevgilisi don gömlek yata- ğında tahtakurusu, pire ayıklıyor. Tahtakurularını parmağıle duvar- larda ezerek kaba kaba küfürler savuruyor... Ne şairana gece, ne hülyalı gece... z Memlekete dünya şampiyon larından meşhur bir boksör gek miş... Herkes bu kuvvet ve kudret timsalini görmek istiyor... Derhal bütün Istanbul halkı numaralarını ayar ediyorlar... Dünya şampiyonu boksörü buluyorlar... Fakat ne manzara, ne manzara!.. Boksörün karısının elinde bir iskarpin... Boksör karyolanın altına girmiş amma başı dışarıda kalmış.. Zevce İ hanım bu dışarıda kalan başa iskarpini ile habire indiriyor... Aksilik bul. Olur mu olur.. Hal- kın kendisini görmek istediği bir zamanda kuvvet şampiyonunun dayak yiyeceği tutmuş.. Ne denir? Daha fecii var. Romanlarında daima yüksek hayattan, kibar tiplerden bahseden ince bir romancı gene ayni tarzda bir roman neşretmiş.. Pek de muvaffak olmuş... Şık ve kibar hanımlar kendisini evinde görmek istiyorlar... Bir de numa- rayı çeviriyorlar ki ince romancı hatır hatır karpuz kabuğu sıyı- rıyor.. Neden olmasın ?.. Insan bu, canı her şey ister. Hem karpuz kabuğu sıyırmak ta bir zevk meselesidir... Herhalde bu alet insanları pek ziyade rahatsız edecek., Hikmet Feridun

Bu sayıdan diğer sayfalar: