5 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

5 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Evil 1932 © ĞT Futbol mevsimi EE faaliyete başlıyamadık Fransız futbolcularile Belçika futbolcularının bir maçı Balkanlarda ve Avrupanm her tarafında futbol faaliyeti çokdan başladı. Anadoluda da resmi ve gayri resmi maçlar oluyor. İzmir lik maçları iki haftadır devam reket yok.. Bu seneki futbol mevsiminin çok yüklü olacağı, Türkiye birin- ciliklerinin ilânından sonra belli olmuştu. Ayrıca lik maçlarıda yapılacaktır. Buna rağmen daha kulüpler davet edilip JFikstür| kuraları bile çekilmemiştir. Istanbul mıntakası yeni intihabı bekliyor. Mıntaka intihabının ne. vakit yapılacağı da henüz malüm olmadığı için bu mütereddit vaziyet uzayıp gitmeğe mahkümdur. Yarın öbürgün Türkiye birinci- diklerinin © iptidai müsabakaları başladığı vakit Istanbul takımla- rınm bir taraftan Jik maçlarına devam etmeleri, diğer taraftan gurup birinciliklerine hazırlanma- ları öçin kâfi saha olmadığı görülecektir. Bu suretle 1932 dik o maçlarının ikinci “devresi gok gecikecek, son maçlar önü- müzdeki yazın sıcak günlerine kalacaktır. idare tarafı böyle olan futbolün hazırlık o cihetide pek ümitli görünmüyor. Birinci sınıf klüplerimiz saha idmanlarıma girmediler. Aralarında çalıştık'arı da belli olmıyor. Klüpleri ayrı ayrı tetkik eder- sek, bu seneye en fazla idmanlı halde Fenerbahçenin dahil olması muhtemeldir. Bir senedir Fener futbolcularını — çalıştıran Oomacar antrenör sert bir bevap gibi yaka- ladığı oyuncuları hemen sahaya çıkarıyormus. Toplu bir şekilde olmasa bile bu ferdi idmanların takıma faidesi vardir. Istanbul sporcularının pek yakında cemi ekzersizlere (gireceklerini haber alıyoruz. Beşiktaştan henüz kuvvetli bir ses çıkmıyor. Belki sessiz çalışıyorlardır. Maam4fih Beşiktaşlılar bu tatil içinde İzmirde üç oyun oynadık- ları için diğer klüplerden cemi idman hususunda biraz daha mü- sait vaziyete girmişlerdir. Gelatasaraya gelince; birinci sınıf klüpler içinde, bu mevsime en ziyade hazırlanmadan girenlerin sarı kırmızılılar olması muhtemel- dir, İZEL LİLİ İLLA Uzun senelerdenberi antrenör- süz kalan Galatasaray futbolcula- rının ekserisi sabahtan akşama kadar çalışılan memuriyetlerde bulundukları için şu tatil müdde- finde istirahat edecek vakit bile bulamadılar. Ayağından sakatla- narak futbolu bırakan Mithatın bu mevsim bidayetinde takımında yer alması şüphelidir. Sarı kırmı- zılıların diğer kuvvetli elemanları da salon idmanlarına dahi baş- ıyamadılar. Bu vaziyette sarı kırmızılılar bu seneki lik maçla- rına “idman itibarile, bam bir halde girecekler ve maçlar devam ettikçe yavaş yavaş formlarını tutacaklardır. Lik maçları oynanırken idmana girmenin tehlikeleri, mahzurları malümdur. Fikstür kurası biraz aksi çıkarsa, takım kıvama girme- den en kuvvetli rakiple karşılaş- mak mecburiyeti çıkar. Bu mes- ele klubün lik maçlarındaki vazi- yetine aittir. Birde henüz ham çocukların büyük gayretlerle sa- katlanmaları ve bütün sene o sa- katlanma yüzünden aksamaları tehlikesi vardır. Idmansız vücutlar şiddetli gay- retler neticesinde kramp gibi adale yırtılması gibi arızalara çok müsait olurlar. Yukarıda söyledi- ğimiz tarzda kura aksi çıkıp en kuvvetli rakiple karşilaşmak mec- buriyetinde kalıp tamam iken fazla gayret sarfedecek futbolcüler xwuhtelif arızalara maruz kala- “bilirler. Lik maçlarının geç kalması yüzünden ortaya çıkan şu mahzur- ların biran evvel ortadan kaldırıl- ması üçin İstanbul mıntaka inti- habının hemen yapılması ve seçilecek heyetlerin azami süratle işe başlamaları elzemdir. Mıntaka intihabı daha gecikecek ise, mu- vakkat bir futbol komitesi yap- mak suretile de faaliyeti bugün- den idareye başlamak kabildir zannındayız. İntihap hemen yapilamadığı takdirde muvakkat bir komite ile işe başlamağı bugünün emrediyor amma.. ihtiyacı Bilmeyiz bu işe üç yüz küsur maddeli nizam- namenin müsaadesi var mıdır? Bunu da nizamname asıllarma sormalıdır... EŞ. Balkan tenis turnuva- sının dömi finalı cumaya Geçen cumadan beri devam eden Balkan tenis turnuvasınm döml final maçları bu cumaya yapılacaktır. Geçen cumaki maç- larda olduğu gibi dün de yapılan karşılaşmalarda nazarı dikkatimizi celbeden nokta, ecnebi tenisçilerin bizim oyuncuların ekserisine nefes ve idman kabiliyeti itibarile olan faikiyetleridir. Tenisteki meharet dereceleri ne olursa olsun, buraya gelen ecnebi oyuncular mukave- met tarafından bizimkiler karşı- sında daha rahat olduklarıni gös- terdiler. Bu misal futbolde oldu- ğu gibi diğer bütün sporlarda ecnebilerle aramızda mühim bir telakki farkı mevcut bulunduğunu isbat ediyor. Biz sporu bir oyun ve bir eğlence o oyun esnasında da hareket temin edilecek bir şey farzediyoruz. Avrupalılar ise muayyen bir gaye olarak aldıkları sporda daimi idmanın ve bazı perhizlerin elzem bulunduğuna kani olmuşlardır. Onlar için sporcu olmak, sivil olmaktan, bütün kayıtlardan azade bulunmaktan büsbütün başka şey- dir. Vakıa Avrupalı sporcuların maişet dertleri bizimkiler derece- sinde degildir. Fakat ne de olsa maişetleri gibi düşünüşleri de bizden başka oldukları muhak- kaktır. Balkan tenis turnuvasında ala- bileceğimiz derece önümüzdeki maçlardan sonra belli olacağından cuma günü yapılacak maçlar ehemmiyetlidir. Müthiş bir alâka başladı Dilenerek yayan gidecekler Kânunüevvelde Londrada yapı- lacacak (o İngiltere - Avusturya futbol macı için her tarafta şim- diden heyecan başlamıştır. İngilizler dünya üstünde futbo- Tün yegâne istinatları olduklarmı isbat etmek üzere milli takımla- rına seçecekleri oyuncuları şim- diden kontrol etmeğe başlamış- lardır. Avusturyalılarda büyük telâş içinde Londrada yapılacak bu maçı görebilmek için çareler aramaktadırlar. Avusturyanın ikti- sadi vaziyeti hayli buhranlı oldu- gundan vasat ailelerden bir çokları seyahat parasım vermi- ceklerini o anlamışlardır. e Bunun üzerine bazı Avusturyalı fakirler milli maçlarını seyretmek için bir çare bulmnşlardır. O Çare de, daha şimdiden yayan seyahata çıkarak yollarda kart satmak suretile kânunuevvele kadar Londraya yetişmek usulidir. Bazı fransız gazeteleri bu maç için şu cümleleri yazıyorlar: Müfrit ingiliz (futbolu (avusturyalıların kati bir hücumuna maruz kala- caktır. o Namağlüp (Armadanın çocukları Avrupaya karşı çıka- cakları bu muharebeyi de kazan- mak istiyorlar. Izmir güreşleri başlıyor Izmirde yapılacak yağ güreşleri birincilikleri için Himayei etfalin hazırlıkları bitmiştir. İzmir güreş- lerine Türkiye baş pehlivam Kara Ali pehlivanın da iştirak edeceği mevsukan söyleniyor. Esasen Kara Ali şimdi en kuv- vetli zamanında bulunmaktadır. Kara Alinin bu sefer de rakip- lerine karşı faikiyetini isbat ede- İ ceği kuvvetle memuldür. Tefrika No. 54 5 Eylni 1932 Ana - Kız Rakabeti Nakili: (VA - Na) Bu son sözleri, gayet lâkaytmış tesirini veren bir ses perdesile söylemişti. Lâkin, sesin altında gizli duran tezyif ve istihfafı, Ferit efendi Valkin sezmekte gecikmedi. Muz tüccarı, gerçi delişmen bir adamdı, fakat, hiç de aptal değildi. Iliklerine kadar titrediğini hissetti. Tezyif ve istihfaf kendisine raciydi. Şayet bu esnada Pertev orada bulunsaydı tabkirin kendi üzeri- ne terettüp eden kısmını da o giyinirdi... Hasan, muhaverenin cereyanım- dan, ortalıkta bir garabet sezdi. Lâkin, işi kurcalamadı. Ferit efendi Valkin: — Ne bedbin felsefe... diye- bildi. Meliha : — Felsefemi samimi olarak müdafaa (ediyorum! - cevabını verdi. — Hanım efendi emin olunuz ki, dünyada, itimat edilecek, gü- venilecek bel bağlanacak insan- lar da vardır... Aksini, katiyetle iddia etmeyin. Adam var adamcık var... Meselâ, ben, güvenilecek adamlardan biri olduğumu iddia edebilirim. — Isbat edilmiyen bir şeye katiyen itimat edemem. Ben, dünyada güvenecek kimse yok sanıyorum. — Çok genç ve tecrübesizsiniz. Hele biraz bekleyin.. Göreceksi- niz.. Hayat size isbat edecektir: Bu düvyada, güvenilecek, bel bağlanacak insanlar vardır.. Meliha, bir an, başını kaldırdı. Anladı: Ferit Efendi Valkin, bu sözleri söylerken, bir şeye karar verdi- ğini anlatmak isteyordu: O verdiği kararda: Hasanı öl- dürmek, Melihayı dul bırakmak- tan başka bir şey değildi. Ferit efendi, Meliyaya, azıcık sabırlı olmasını tavsiye etmiş olmıyor miydi? Hasan, bu muhavereyi dinli- yordu. Bu nasıl muhavereydi böyle? Ne demek istiyorlardı? Sanki remizler (içinde, bir farmason muhaveresi konuşuyorlardı. Hasan, acaip acaip Ferit efendi Valkin'e baktı. Sonra, gözlerini karısına çevirdi. Ona, daha uzun uzun baktı. Ihtimal ki birinci defa olarak, Ressam Ahmet Ramiz'e gelince, bir şey söylemeden, bu konuşu- lanları dinlemişti, o Vakanın bütün kahramanlarını tetkik etmiş ve bu dönen işlerde bir gayri tabiilik sezmişti. Sabahleyin Meliha, niçin ava icabet etmemişti? Akşam üstü, Pertev, niçin ye- mekte bulunmamıştı? Resam Ahmet Ramiz, bu iki ha- disenin biribirile (o münasebetini aradı. Ve herhalde, arada müna- sebet bulunduğuna hükmetti. Herşeyi o anlamamaklaberaber, pek çok şeyler mevcut bulundu- ğunu karineyle kesdirdi. Karineyle bulduklarını odasında düşünerek dimağında dallandırıp budaklandırmak ihtiyacını duyu- yordu. Güvertede oturan grupun orta- sından kalktı, — Ben müsaaderizle artık çekileyim. - dedi. - Pertev bey yorgun ve rahatsızça olduğu için kamarasına gitti. Bir kerre gidip onu yoklamak istiyorum. Bakalım bir şey istiyor mu ?.. Sonra da, kendi kamarama çekilip yataca- gım. Cümlenize Allah rahatlık versin efendim. Ahmet Ramiz çekildikten pek az sonra, cemaatın diğer kısmı da dağıldı. Dağılımadan evvel, Ferit efendi Valkin, Melihaya sordu: — Yarın, burada kalsak, ava gitmek ister misiniz, hammefendi? Meliha: — Hayır! - cevabını verdi. Bunun üzerine, Ferit efendi Valkin hareket emrini verdi. Yat, hareket etti. Deniz, gayet rakitti. Yat, şimdi, Arakliye'ye doğru gidiyordu. Dün geceye nazaran, hiç bir değişiklik mevcut değildi. Ne denizde, ne semada... Semadan, yıldızlar, kıvılcım saçmaktaydılar. Vapur yürüdükçe, denizden fosforlar çıkıyordu. Kıçta, dümen izi, mütemadiyen açılan beyaz kadife bir kumaş topu... kenarları yeşil, bir beyaz kadife kumaş topu... Ummanın ufku, çepeçevre bir ibham ile semaya mezcoluyor... ikisi de, gecelik elbiselerine bürün- bir takım şüpheler dimağında | müşler.. geçit resmi yapıyordu. ( Arkası var) ee Adanada sıcakla mücadele Adanada hararet derecesi, yaz mevsiminde kırk dereceye kadar çıkmakta ve halk bu fazla sıcaklardan tabiatile rahatsız olmaktadır. Adana ahalisi, bilhassa geceleri serin bir hava altında rahat uyu- yabilmek için yataklarını evlerin damlarına sermekte ve bu suretle uyumaktadır. Yukardaki resmimiz, Adana evlerinin damlarında gece- leri uyumak için kurulmuş beyaz cibinlikli karyolalar görülmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: