19 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

19 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bmp AKŞAMDAN AKŞAMA DI! kurultayı münasebeti Dedikodular ve hakikat Dil kurultayı, herkesin alâka- sını uyandırdı. Hattâ bars ve erile alâkadar olmayan eri bile. Ne dedikodular deveran ediyor, ne dedikodular! Dün bize bir ihtiyar hanım lerde, dairelerde, dükkânlarda ve diğer bütün umumi yerlerde yasak edildi de, lâtin harfleri kabul olundiyse, konuşluğumuz türkçe de yasak edilerek, artık yeni türkçe konuşulacakımış. Gazeteler, gelecek senenin başından itibaren, kurultayın yapacağı dille yazılar cakmış. Hele memurların evlerin- de bile, şimdiye kadar konuşulan lisanla konuşmaları kanunen me- nedilecekmiş. Yeni dil konuşm; yanlar, işten el çekdi Bunu “kaavi,, yerden iş reden olduğunu söyliyemem., Sıkı yemin ettim, Fakat, kurultay, vere» ceği kararları, daha şimdiden yazmış, bu kararları, toplanan âza, tasdik etmeğe mecburmuş... Bu nevi saçma ve aslı astarı olmayan sözler pek çok işidiliyor. Iş sade bunlardan ibaret kalsaydı, ehemmiyet vermezdik, Fakat bazı münevver vatandaşların bile, dil kurultayının mahiyetine akıl erdi remediklerini . görüyorum. Onun için, kurultayın mahiyetini, kendi ibata ettiğim nisbette izah etmeği faideden hali bulmadım. Dil kurultayın faaliyeti neti- cesi, - harf / inkilâbında olduğu gibi - kısa bir zaman içinde ko- muşma dilimizde / bir değişildik olacak değildir. Yani, vatandaş lar, bildiğimiz “ayna, tayyare, inemleket, ilh ,, kelimeleri yerine “gözgü, uçkaç, bütün, ilh,, demeğe mecbur tutulmayacaklardır. Esasen böyle bir kararın müeyyidesi bulunamaz. Benim, sabableyi #raş olurken, hizmetçiye, “ aynayı getir! , diyecek yerde: — Gözgüyü kiltir! - dememe imkân var mıdır? Kezâ, kongrenin hitamından sonra, hikâyelerimi de, e farklı inden Ancak lisanın tabii inkıyat edeceğim, yavaş yavaş, sin ire safiyetine yaklaştıracağız. Peki, öyle ise, kurultay faaliyeti icesinde, ne gibi bir inkılâpla > bir âni değişiklikle - karşılaşa- yazacak değilim. ler sonre cağı? Tahminime kalırsa, şu işler derhal yapılacak: 1 — Bütün ilmi ıstılahları tsrani asıllardan işlenmesi içi ibtısas encümenleri Faaliyete şecek, , müsellesülmütesa- viüledlâ, hadekai ayniye, sayruret gibi yeni nesil tarafından anlaşıl- ması kabil olmıyan ve arapça kalmasına esasen artık hiç bir Sahife 3. Odun, kömür En şiddetli kışa kifayet edecek “derecede boldur Anadolunun bazı yüksek yerle- rine kar yağması busene kışın vakitsiz ve erken geleceği endi- gesini ortaya attı, Henüz odun, kömür tedarik edemiyenler şimdi den kışlık mahrukat tedarikine başladılar. Bir kaç gündenberi odun ve kömür alışverişleri artmıştır. Belediye havaların serinlemesi Üzerine odun ve kömür pi yeniden tetkik ettirmiş ve stanbul. da mevcut stok odun ve kömürün En şiddetli kış mevsiminde bile fazlasile kifayet edebilecek dere- cede olduğunu anlamıştır. Iyi cins Rumeli meşesinin çekisi depolarda nakliye masrafı da dahil 330-340) kuruş arasında satılmaktadır. Kömürün fiati de iskelede ka" yıkta beş buçuk altı kuruştur. Fakat bu kömürler Rumeli ve Bulgar kömürile karışıktır. Ancak kontenjan muamelesi yüzünden Bulgar itbalâtı aza mıştar. nazari ve ilmi lüzum ve ihtiyaç bulunmıyan astılahların türkçeleri aranacak. 2 — Sarf, ve nahvırızı, imlâ- mızı bugünkü kargaşalığa düşü yen kaidesizliklerin önüne geçile- cek. Mekale mi yoksa makale mi yazacağımız, ecnebi ismi hasları hangi imlâlarla yazarak ne suretle telâffuz . edece lb, gene bir mütehassıs fencümen tarafın- dan tespit olunacak, Kavaitte vahdet temininin çareleri aranıp bulunacak. 3 — Türkçeye bundan sonra alınacak kelime ve tabirleri eski türk cezirlerinden ve Iâhikaların- dan ne suretle yapılacağı ve mü- rekkep kelimelerin ne üsulle ter- tip. olunaçağı, | böylelikle milli lügatımızın nasl genişletleceği, ana prensiplerile, tayin ve tesbit olunacal 4 — Türkiye haricindeki türk kütlelerile hars birliğimiz ve irti- batımız nasıl temin edilecek? Bu araştırılacak. işte, kurultayda bı gömürü arılacağını umduğumuz büyük ve küçük işler Idil dedikoduların karikatür- gibi “Gazeteler filân baren başka bir Türk. çeyle © yazılacaktır, “Bu yeni türkçeyi | konuşmıyan memurlar işten çıkarılacaktır! , © nevinden sözler, elbette Jâfıgüzaftır (Va-Na) ŞEHİR HABERLERİ Rakı imalâtı Iki seneden beri mütema- diyen düşmeğe başladı lnhisarlar müdiriyetinin istatis- tiklerine göre, 928 senesinde memleketimizde 4 milyon 799 bin 482 kilo rakı imal edilmiştir. 929 Senesinde ise, bu miktar bir milyon kilo artmıştır. 930 senesinde, rakı imalât 6 milyon 433 bin 992 kiloya kadar çıkmıştır. 931 senesinden itibaren rakı imalât azalmıştır. Geçen sene 6 milyon 125 bin kilo rakı imal edilmişti Bu sene, rakı imalâtinn ancak 5 milyon kilo olacağı tahmin edilmektedi Ünifiye düşüyor mu Borsa koridorlarında deveran eden bir şayıa Kambiyo borsasında | ünifiye fiatları sukuta mütemayildir, dün Paristen gelen telgraflarda ünifiye fiatı 55 liraydı. Borsa koridorlarında çıkan şa- yıalara göre, hükümetin Rumeli demiryolları borçlarını düyunu mu vahbide den tefrik edeceği söy- lenmektedir. Bu şayalar karşısında Rumeli demiryolları tabvilatı yükselmiştir bu mesele hakkında resmi maha- filde bir malümat yoktur. Borsada, esham ve tahvilât üzerine iş yar pan, bazı kimseler, ellerindeki fiatları arttırmak için, ortaya bu tarzda şayıalar çıkarmakladırlar. Divanı lügati türk Eskişehirde köy hocası Numan elendi Mahmut Kâşgarinin türk- çeye tercüme cttiği Divanı lügati türkinin tarzı telâffuzunu yeni barflere nakletmektedir. Darülfü- Dun türkiyat enstitüsü asistanla- rından Abdülkadir bey de dünden itibaren Numan efendi ile beraber bu sahada çalışmaga başlamıştır. AKŞAM ABONE ücretleri ürkiye Ecnebi SENELİK 1400 kurop 2700 kuruş SAYLIK 750 » 3450 » JAYLIK 400 » 800 » 2“AYLIK 150 » . Bar” Abone eretleri © doğrudan doğruya AKŞAM ilaresi amına gönderilmelidir. Adres tebdili için. yirmi beş ke raşluk pul gönderme Hzamdır. Cemazilavye 18 — Ruzuhızır 187 5. İnat Güneş Öğle İkindi Akşam Yata La ee re İNE CENT Va43 SAA TEB 1886 ZAM IST Idarehano: Babıali civarı Acımusluk sokağı 13 No. Amca Beye göre... Ekmek narhi Yeni muvaredat yüzünden narh düşecek Istanbula son hafta mebzul sur rette buğday gelmeğe başlamıştır. Bu muvaredat yiizünden ekmekle- rin daha nefis imaline başlandığı görülüyor. Hattâ ötedenberi piya- Sadan ucuz ve ikinci derecede ekmeklik un mübayaa edenler bile unları kullanmağa mecbur olmuş” lardır. Yeni mahsul münasibetile gelecek haftadan itibaren ekmek fiatlarının bir miktar daha düşe- ceği tahmin ediliyor. Belediye fırınlar hakkında yap- tığı tetkikat neticesinde az ser- mayeli ve mahdut kredi ile işle- yen fırınların öteden beri büyük Sermaye ile çalışan fırınlar ile rekabet edemiyecek bir vaziyette olduklarını anlamıştır. Bu itibarla halkın aleyhine hareket eden ve daimi bozuk, noksan ekmek çıka yan bu fırinlar hakkında esaslı bir tedbir alınması düşünülüyor. Bele- diye fırm aşmak ve işletmek için behemehal muayyen ve asgari bir vücudunu şart olarak Koyun nakliyesi Seyrisefainle Yelkenci- zadeler tarifeleri yükseltti Seyrisefain ve Yelkencizadeler Karadeniz limanlarından Istanbula koyun nakliye ücretlerini artır mışlardır. Evvelce, Seyrisefainle hususi vapur müesseseleri arasın da koyun nakliyesi etrafında şid- detli bir rekabet hüküm sürü yordu. Bu yüzden, Tilanbula 30 kuruşa naklolunuyordu. Son günlerde bu vaziyet de- Hişmiştir. Verilen malümata göre son yapılan tarifeler de bir koyu- mun Trabzondan | Istanbula nakli 135 kuruşa çıkarılmıştır. Istanbul ve Trabzonda bulunan koyun tacirleri, tarifelerin yüksek olduğundan şikâyet ediyorlar, Bundan bir kaç gün evvel, Kalkavan zadeler, nakliye fatlerini kırmak için, Trabzondaki koyun tacirlerile anlaşmışlardır. Kalkavan zadeler 80 kuruşa kadar koyun makletmişlerdir. Bu vaziyet karşısında diğer vapurcuların da | fiatleri indire- cekleri it edilmektedir. Esrar müsaderesi Zibada Rifat isminde birisinin kahvesinde esrar | satıldığı o ve içildiği haber alınarak araştırma yapılmıştır. Kahvede yapılan araş- tırmada bir çok esrar bulunmuş” tur. Kahve sahibi Rifat yakalana- rak mahkemeye verilmiştir. ARADA SIRADA Şiirler ve şarkılar Şen kahkahalar yükselen plâj- lara, etrafı ışıldatan elektriklere, karbüratörleri ile dünyanın koku- Sunu değiştiren otomobillere rağ” men, Kadıköy ve cıvarı hâlâ melâl içinde. Akşam, oralara kara bir kuş gibi kanat geriyor, gece matem gibi çöküyor, meh: tabın altın servi, sulara yaldız ki- tabeli bir mezar ta Akşam, fışıldar bu munis ürkeklikle tatlı tatlı ürperen — denizin o kenarında olurmuştuk. Uzaktan bir ses tüneğinde büzülmüş yavru kuşa benzemek ister gibi; tüyle- kabarttı. Elemli bir şarkı yükseldi Mei kalbinde yaradır, Bahtım saçlarımdan karadır... Kaştiyü gibi havada pırpırlanan bu sese, daha derinden, im ilâhisini hatırlatan bir beste cevap verdi : Her yer karanlik, Püraur © meri Makrip mi yoksa, Haşr m yarab. Oralı bir arkadaşın dudakların da şu kafiyeler dolaşıyor: Ölüm- Bölüm; Hicram-Bir an; Meltem-ma- tem; is - yeis, Ve sanki bu kafiyeler, yanımız- dakileri coşturdu, pesten söylen- meğe başladılar: Gihsn madem, ki fnlmiş Yo kop giryoyl bicranmış.. Sessizliğin içinde, bir göz yaşı tufanında boğulmıya başlar Kafiye düşkünü — arkadaşım sordu: — Ismet Avnullah'ı tanıyor musun? — Hayır. — Öyleyse sana bir şiirini okuyayım da tanı, Güneş yavaş yavaş alçalırken, ta ötelerde bir gitara sesi yük“ seldi... Arkadaşım; İsmet Aynullah. hanımın şiirini okudu: AZAP NEFES ALIYOR Bostancı yavaş yavaş, grileğü, karardı, Kurşunlaşan sularda, yanan çizgiler vardı, Kayaların dik başı köllenn yangın idin. Dalgalara karsan bir gitara sesi var. Ona delanıyorken, ilâhileşti eDzgir Kimin buçkaran bu ses? Kim bu derdin Sahibiz. Zaman nefes alıyor, saluyan dalgalarda, nileyen gitarda, Derin karşunü eulâr, gimdi kara, kapı kara, Zaman siyah vr iplik boşaltan bir makara, Hafi bir çıtırtı varl Bu zamanın sesi mi? Gitar sustu, dert didi, ay, uda dalga andı, Ayr b alişan hazla, sani br avuç ii kandı, Ve kanıyan kallümle Karışmştı salar, Gitar sustu, içimd> azap mefes alıyor... Iztırabım kalbe eriten Dir avuç kor. azap pefes alıyor, kalbimle Yura vura. Güzel, sahiden güzel... Fakat neden bu genç, çok genç şair (Devamı dördüncü sabifede) Selâmi İzzet — Ne düşünüyorsun Amca bey? A.B. — Unkapanı köprüsü eskimiş del. —E... Bunda düşünecek ne var?) A. B; — Anlatayım: Nasreddin hoca merhuma bi Karna aklını kaybet .. Hoca telâş düşünmeye sormuşlar £ edeceği yerda dalmış, © Sebebini '— Bizim hatunun zaten akdi yoletu, acep nesi kayboldu? onu düşünüyoruml, demiş, Ben de, zaten kullanılmıyacak bir halde olan bu köprünün acep eskidi, diye düşünüyorum

Bu sayıdan diğer sayfalar: