19 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

19 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Eylti 1932 Terki teslihat meselesi M. Herriot'un mühim beyanatı Fransız başvek beynelmilel bir ankete taraftardır is 18 ÇA.Â.) — Mebusan meclisi hariciye enelimen, tah teslihat meselesi hakkında başve- kil ve hariciye nazını M. Herriot- nun beyanatını tasvip etmişti Pa Teslihat sahasında müsavatı te- hakkında Almanyanın yapmış olduğu teşebbüsten © bahseden başvekil M. Herriot, yapılmış olan tekliflerin kabulü imkânsızlığını daima söylemiş olduğunu hatırlat- mış. Versailles muahedenamesine Sadık kalacağını ve bu muahede- nin çerçivesi haricinde müzakerat icrasını kabul edemiyeceğini ilâve etmiştir. Almanyanın yeniden silâhlan- masına müteallik hariciye mezare- retinde | vücude getilmiş olan dosya ile devletlere yapılması muhtemel tebliğat hakkında soru- lan bir suale cevaben M. Herriot, bu vesikaların hiç şüphesiz sahih ve hatta bazılarının Almanyayı itihama medar olmasına rağman Fransa hükümetinin resmi lemelerde bulunanlardan. ist etmekle hata ve haksızlık etmiş olacağı mutalâasında bulunduğunu söylemiş ve bunlardan kısmen istifade etmekle iktifa eylemiştir. Içlimam hitamında encümenin bazı azasının vaki olan beyanat larına nazaran M. Herriot, bu mesele hakkında beynelmilel bir anket yapılmasına mütemayil bu- lunmuktadır. Yün piyasası Marsilyada yün fiatleri ne halde? liğinden şehrimiz. gelen ir raporda şu malümat aydan beri iyi devam etmektedir. Muamelât piyasada bir intizam dahilinde cereyan ve fiatler vazi- satış yapılmıştır. Diğer maddele- b yüz kilosu 53 frank, mısır 38-56 frank, fasulye 50 frank, kuru üzüm İzmir - Sultaniye 380 frank, yumurta sandık içi sırf Marsilya 360-370 frank, zeytinyağı 400-510 peze Adana sanayii Adanada 23 fabrika ve 715 çırçır vardır Adanada (23 fabrikada 775 çırçır makinesi mevcuttur. Kısmen kıran “ve kısmen de kıran ve çilleyen tertibatını . havi olan bu İsbrikalardan 28. saatte 150000 pamul kilodan fazla olunur. istihsal sında 14,100 mevcuttur. Her iki fabrikanın istihsal yekünu yevmiye 350 ton bez ve 400,088 kilo iplikten ibarettir. Milli men- sucat fabrikasında bu miktar biraz daha artmıştır. Kreugerin emval ve emlâki satıldı Stokholm, 18 (A.A) — Kreuge- rin emval ve emlâkinin umumi müzayede tarikile satışı dün hitam bulmuştur. Elde edilen mebaliğ yekünu 636.238 krondur. Kraliçe Marie Antoinette ta fından kont de Persana iş olan bir sofra a tökamı tine gelince arpanın | GÜNÜN HABERLERİ Izmirde yangın Palancılar çarşısile Bitpazarının yanmasına ramak kaldı Izmir, 17 — Evvelki gece, &a- at 22,20 raddelerinde eski bit- pazarında palancılar çarşısında mühim bir yangın çıkmış, hemen bütün bitpazarını ateş sarmıştır. Ateş Hüseyin Hüsnü beyin Sicaretanesinden çıkmıştır. Ateş bu mağazanın arka tarafında bu- lunan hurdavalçı Eliya Bahar efen- dinin dükkânma sirayet etmiştir. Yangın haberini alan itfaiye derhal yetişmiş fakat itfaiye ne- ferleri bütün çarşıyı duman kap- ladığı için evvelâ çok güçlükle iş görmiye mecbur olmuşlardır. Mfaiye burada ateşi söndür. meğe uğraşırken, çıkan kıvılcım- lar, Bilpazarındaki dükkânların üzerine düşüyor ve buraları da tutuşturuyordu. Palancılar çarşısından Bitpazarına düşen kıvıleımlardan burada bu- lunan üç ve beş numaralı dükkân- lar da tutuşmağa başlamıştır. İfaiye buraya da. yetişerek. bu ateşleri © ehemmiyetsiz . zararlar olduğu halde söndürmüş ve tek- rar asıl yangının bulunduğu yere gitmiştir. Nihayet yangın güçlükle söndü- rülmüştür ve bu suretle Bitpazarı ile Palancılar çarşısı yanmak teh- likesinden kurtarılmıştır. Yangının nasıl çıktığı benz anlaşılamamıştır. Zabıta, tahkikata vaziyet etmiştir. Yapılan tahmin- lere göre yangından zazar miktarı ga beş yirmi bin lira caddesi. Bu mıntakada bulunan 25-30 dükkân da yangına sıkılan sudan müteessir olmuştur. Bu mağaza larda da mühim miktarda hasarat olduğu muhakkaktır. Mobilyacı Hüseyin Hüsnü beyin Feci bir ölüm Aklı bozuk Alinin kemikleri uçurum kena- rında bulundu Konya, 17 — Gazi Alemşah mahallesinde oturan Ümmü Gül- süm isminde fakir bir kadının on sekiz. yaşlarında isminde Şuuru) mubtel bir oğlu vardı. Ali ay evvel Istanbul cihetinden gelen irene çarpılmış, başından yaralanarak memleket hastanesine Yatırılmıştı. Kadıncağız üç gün sonra has- çocuğunun taburcu öğrenerek © aramağa edildiğini başlamış, bir dere kenarında pan- talondan başka bir şeyi ula- mıyarak büsbütün yeise kapılmıştı, Aradan iki ay geçti. Evvelki gün Dere kenarında koyun otlatan çobanlar paçavra | halindeki elbiseler arasında ke- 'mikler ve yarım bir baş bulmuş: lar ve zabıtaya haber vermişlerdi. Alinin “annesi merkeze davet edilerek kendisine elbise parçaları gösterilmiş, Gülsüm anım bunları tanımış ve ağlamağa başlamıştır. Kemikler bir uçurumda bulun- muştur. Zavallı Alinin sara esna- sında yukarıdan düştüğü, köpek- ler veya vahşi hayvanlar tarafın. 'dan parçalandığı hakkındaki ih- #imal kuvvetlidir. Tahkikat yapı maktadır. Bir köyün borcu tecil edildi Adana, 17 — Ziraat vekâletin den g kir emirde Yol geçen köyüne ait çifçi borçlarının tecil edilmesi bildirilmiş ve keyfiyet ziraat bankası müdürlüğüne tebliğ olunmuştur. Sahife 5 Halep iğtişaşı Vataniler valiyi öldüreceklermiş Ibrahim Hanane beye yapılan suikatst mürettep idi Halep, 13 — Tevkif edilen Vatani fırka rüesasi, asker! hapis- haneye nakledilmişlerdir. Verilen haberlere göre; tevkifat müstakbel ve büyük bir. suikast tertibatile alâkadar imiş; güya vatanl fırka ricali, başlar Suphi Berekd ve arkadaşları olmak üzere Halep ve diğer bir çok yüksek mevki sahibi memurları öldürmek üzere gizli bir liste yapmışlar ve bu maksat için de bir takım fedsiler hazırlamışlarmışl Mevkuflar e hakkında yapılan tahkikat henüz bitmemiştir. Ibrahim Hanane beye yapılan Suikastın sırf şahsi bir kin ve düşmanlıktan ileri geldiği hükü- met matbuatı tarafından yazık makta isede, suikast müretteptir ve Jideri öldürmek maksadını gür Suikastın, büyük bir tali eseri olarak akim kalması bütün Suriye vatanperverlerini sevindirmiştir. Hattâ bu arada Halebin meşhur un ve koyun tüccarları, Hanane beyin sağ ve salim kurtulmasın- dan dolayı on bin okka un ile yüzlerce koyun leserek dağıt- mışlardır. Sowyetlerle Lehistan arasında üsera mübadelesi Varşova, 17 (A.A.) — Leh Sovyet makamatı, dün Kolossowda esirlerin mübadelesi muamelesini icra etmişlerdir. Harp tehlikesi Mir. Lansburynin bedbinane kehanetleri Lodra, 18 (A.A) — Londra varoşlarından biri olon Balhamda iradı nutuk etmiş olan muhalefet fırkası reisi Mr. Lansburu öyle demiştir: Hali hazırda Avrupada ve Uzak Şarkta medeniyetin bütün izlerini imha edecek mahiyette cihanşü- mul bir iştiale meydan verebile- cek bütün anasır mevcuttur. Mumaileyb, şu sözleri ilâve ey- lemiştir: Hükümetlerin icraat ve be; patı, sulh ve müsalemetin tem sahasında pek az ümit bırakmıştır. Fakat aklı başında olan insanlar cihan yeni bir. felâket ile, altüst olduğu halde acaba ne hale gele- cektir diye düşünmektedir. Pamuk fiati Adanada fabrikatörler fiati kırmak mı istiyorlar? Adana 17 günden bi şehrimizde devren eden bir şayia, pamuk © ziraatcilerini — endişeye düşürmüştür. Şayia şodun Adanada bulunan iplik ve men- sucat fabrikaları aralarında anla- şarak pamuk piyasasını düşürmek ve pamuğu ucuza mal etmiye karar vermişlerdir. Şehirde kuv- vetle | şayi. olan bu haber dolar ie heyecana düşen pamuk wüstahsillerinin birleşerek çifçi birliği ve ziraat odasına mü- Facaat edecekleri söylenmektedir. Hatta müstabsillerden bir kısınının. yüksek makamata kadar keyfiyeti | bildirmek teşebbüsünde bulunduk” ları bile işitilmiştir. Pamuk ziraatcilerine nazaran iplik ve mensucat fabrikalarının iki gündenberi borsaya ugrama- maları ve piyasadan mal alma maları bu husustaki şayialara inandıracak mahiyettedir. Bu şa- yianın tahakkuk: etmeyeceği ümit edilmektedir Tetrika No, 33 Eyiüi Elarp zengininim Gelini Büyük milli roman Madam Viyolet tutturmuştu: Gene hararetten çayır çayır yan» yor, sade kahveyi tabağa boşaltıp dikiyor, daha konması için gene filcam uzatıyordu. Cevdet efendi, bir koltuğa bağ- daş kurup yaslanmış, yün kı iğinın ucu, pantalonunun çözük düğmeleri arasmdan yere sark- mıştı. Terliğinin biri ayağında öteki kapı eşiğinde duruyordu. Büyük: hanım, mutat minderini altma almış, sizarasını sarmakla, ortanca hanım, kapı arasından aşağıya seslenmekle meşguldü. Bedriye, gene yengesinin ete- ğinden ayrılıyordu: — Kuzum yengeciğim, canım ablacığım, ne olur, bir hava ol- sun çalıwerl diye boynunu bükü- yordu. Cevdet efendi tekrar tutturdu: — Suat hanım, olmadı bul. Külühları değişmek istiyorsun yağı ma yok; hiç boşuna yorulma, Hem çarşafının gugurugunu kapıp başıma geçiririm, hem de balta olurum. Bugüne bugün bir tane- cik gelinimsin; başka olup olacağı yok. Seher hanım, sen de biraz bu tarafa kulak kabart; yalan mı söylüyorum?... İşte teknekazıntısı Bedriye de karşımızda... Bu işe dama deme- dik mi Seher hanım? Madam Viyolet, haltettiğinin farkında idi. Mümkün değil dili kıpırdamıyordu. Sofaya çıkıp gene halâya ken dini attı; musluğu açıp kafasını ıslatiı. © Midesinde ki ağırlıktan kurtulmak için, üstüste boğazına parmak salıp, orta parmağın köküne kadar küçük diline daya- yıp, şelâle içini boşalttı; bafiflyerek kapıdan çıktı. Suat hanım, mırınltırın da, Cev det efendi gene çenede i — “Kızdır, nazdır, bim kese azdır. Oğlandır oktur, bir kü- rek... dur,, Kab, kah, kah, kabi, Ne diyeceğimi çaktın ya gelin hanım? Haydi nazı bırak da şu piyanoya meram anlat görelim. Hep kulak kesildik. Kulaklarımızn pasını temizle, Bahri Ismet bey kızar mı diyecek- sin?. Aldırma, babacan adamdır. O da burada olaydı takımını tak- lavatını. bir kenara koyup pes derdi Suat, fazla mukavemet edeme- mişti. — Ne çalayım? Vallahi altı aydır tuşlara parmağım dokunma: dıl Diyerek piyanonun önüne oturdu. Bir arpej yaparken Cevdet efendi koltuğundan sıçradı: — Gördün mü eli, gördün mü Muharriri: Sermet Muhtar Le jour, en gulttant terrOa parmakları... Mitralyöz müsün, be allahın yarattığı?... Dakikada altı yüzü sıvırya boyluyor. Nere- de bizim Lütfü hergelesi? gelsin de karıcığının ne çeşit hanım ok duğunu görsünl,, Suat Bethoven'in symphoniele- rinden birini çalmağa başlamıştı. Cevdet efendi, koltuğa kendi vererek kollarını sarkıtmış, ma- dam Viyolet Got! Gotl, diyerek çoraplarını da atmış, büyük, ha“ nımla ortanca hanım, minderi üzerinde kucak kucağa ve ağız ağıza girmişlerdi. Bedriyenin, bir eli böğründe, öteki piyanoya dayalı, ağzı kapa” ydı; durmadan başını kaşıyordu. Cevdet efendi, vecde gelerek: — Yaşşşa gelin hanım, Çaldı- ğının farkındayım. Küçük Eleni- nin gemici İantosu değil mi? Vallahi, billâki, Abdinin orkestrası da bunu bukadar çalar. Lâf yok, yaman tazesin vesselâml, Diyip ayağa kalkıyor, ellerini birbirine, ayaklarını da yere var yarak tempo tutuyordu. Havanın revişi değişip yavaşla- yınca: — Bunu da çaktım! dedi, sözüm meelisimizden dışarı frenle. lerin cenaze havası değil mi? Haniya Beyoğlunda kalantur ölü- leri geçer; kiliseden caddeyi boylarken, ağır ağır tuttururlar Ta kendisi, Canım şimdi bu biçim havaları defet; şöyle oynak, cafcaflı şeyler çat 1... Dur bakayım neler vardı? Meselâ Cezair mal Ne marştır o!. Acem marşı Sultan Azirinki de kıyak şeylerdir Dur, dur, bir marş vardı ki sorma; dilimin ucunda söyliye- miyorum. Ne idi o, hay kâfir şeytan L.. Ne çalındığı artık Cevdet efen- dinin kulağına girmiyor. — Ne idi o domuz hava? Diye küfürü basıp duruyordu. Yerinden kalkmış, madamın karşısına geçmiş, ellerini kaldıra, indire tarif ediyordur — Hani canım Abdide, Kel Hasanda, son perde açılacağı vakıt çalarlar. Tuhaf şey, aklına gelmiyor mu? Bilm emhangi mille- tin marşı imiş. Kıvrak, curcuna bir hava. Hoppala zeybek tararara raml... Gibi bir şeyl Derken, buldum! Buldum! Narasiyle yerinden bir arşın havaya fırladı. Avucunu boru gibi yapıp ağzına yapış” brarak ötüyordu. Ta rara ramramram, tarara ram Madam Viyolet, bilâ fasıla, iğreti dişlerini çatırdata çatırdata. yatkunmakta, her yutkunuşta, gözlerini yumup yüzünü buruştur- makta. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: