25 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

25 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pamuk ihracatı azalıyor ? Buna karşı nasıl bir tedbir almak lâzım? azalmakta- | sinin yedi ayı içinde hariç mem- leketlere 313 bin 575 liralık muk sevkedili b yedi ayında bu mıkdar 71 bin İiraya kada Yapılan hesaplara göre, pamuk ihracatımızın daha ziyade azala” cağı anlaşılmaktadır. Çünkü Tür- kiyeden pamule alan, memleketle- rinde, veya müstemlikelerinde pa- inuk zeriyatına daha ziyade ehem- vermektedirler. Son zamanlarda Avrupada bu- lunan ticaret mümessillerimiz ikti- t vekâletine verdikleri rapor- rda da, bu bahislere temas miyek etmektedirler, Pamuklarımızn. büyük müş- terisi, Yunanistanda. 931 sene- sinde, Türkiyeden Yunanistana 6 milyon kilo pamuk ihraç edil ti Son senelerde, Yunanistan hükü- metide, harıçtan pamuk almamak pamuk ziraatine başlamıştı. Diğer taraftan İtalya hükümeti de, Trabulosgarpta pamuk tecrübeleri yapmaktadır. Bu vaziyet karşısında, türkiye pamukculuğunun — istikbali ne olacaktır? Adana, İzmir pamuk- larını ham olarak hariç memle- ketlere (o sevketmek © imkânları yavaş yavaş azalmaktadır. Bana yeğane çare, fabrikalar pamuklarımızı dahilde işlemek, pamuklu kumaş yapmaktır. Şeker fiatı Ihtikâra mani olmak için tedbir alındı Piyasada şeker tacirleri, eldeki malı az göstererek, Fiatları artır. mak istiyorlar. Evvelcede yazdığımız gibi, Tür- kiyede- 6700. vagon şeker sarf edilir. Yerli fabrikalar 2500 va- gon şeker imal etmişti. Eldeki stoklarla, bizi, temmuza kadar şeker ihtiyacı olunmuştur. Bu vaziyet karşısında, fiyatların artması bikârdan) başka bir £ edemez. fesi, daha ziyade ticaret müdüri- ele, belediye itinnt mbdlüriy- kadar fintlerde esaslı iş olmamıştı. Bulgar ihracatı Bulgaristan Rusya ile anlaşma yaptı Bulgaristanla © Sovyet Rusya arasındaki © cari © münasebet gittikçe artmaktadır. Son zaman- larda Bulgar tacirleri bir heyet halinde Rusyaya kadar gitmişler, fabrikaları ve Sovyet müessese lerini gezmişlerdi. Bulgar sanayi, sovyetlerin harici ticaret işlerile alâkadar memur- larile ticari itilâflar yapmışlardır. gina haberlere göre bulgarlar i— Sovyetlere kaşar peyniri, küt kasaplık hayvanl koru seke Satmalarını teklif etmişlerdir. Buna. karşılık bulgar tacirleri de Soy yet harici ticaret müesseselerinden elektrik: lambalar, ve elektrik malzemesi, ziraat makineleri, trak- ör, dikiş makineleri almağa razı olmuşlardır. Diğer taraftan verilen bir ha- bere göre, Sovyet hükümetile Bulgaristan bükümeti nda, bu esaslar dahilinde bir ticaret muahedesi aktı düşünülmektedir. Yaş meyva Avusturyaya üzüm göndrenler paralarını elân alamadılar Ihracat ofisi, tacirlerimizi yaş dir. Fakat Avustury satan, bir tacir, henüz parasım alamamıştır. Avusturya hükümeti, her yerde olduğu gibi, parasını korumak maksadile döviz ihracatım tahdit etmiştir. Bu vaziyet karşısında, Avusturyaya üzüm satanlar müş kül mevkide kalmıştır. Bir meyva taciri, şu tarzda şikâyette bulur uyor. — Yanan tacirleri geçen sene- denberi Avusturyaya üzüm sat- maktadırlar, racat birlikleri, lerinde Korent üzümlerini tanıt- tırmak için, büyük masraflara girdiler, otellere, büyük lokanta- lara meccanen birer sepet üzüm gönderdiler. Bu masrafları biz de yapabilirdik, fakat Avusturyadan döviz. alamadıltan sonra bütün Zahmetler boşa çıkacaktı. Yunan hükümeti üzüm ihracatını ederken, Avusturya ile bir fnamesi yapmıştır. Biz de itilâfnameler yapmalıyız, bu gibi itilâfnameler yapmadan, tüccar ihracat işine ne diye teşvik ediliyor? Sanat öğreniyor böyle. Macar Maliye nazırinn kon matmazel Koranki bir sanat öğ- renmele istemiş, bunun için pasta orada bir pasta- canın yanında bir müddet çalışa- caktır. Resmimi kızı pasta- emin mutfağında gösteriyor. Kalya ile ticaret Mhalât ve ihracat miktarı artıyor Son seneler zarfında İtalya harici ticaretimizde büyük bir mevki işgal etmektedir. Iktisadi buhrana rağmen Italya ile ara" mızdabi ticari münasebet, gittik; inkişaf etmektedir. OE Son yapılan istatistiklere göre 931 senesinin yedi ayı içinde, Italyaya 10 milyon 477 bin liralık ihracat yapılmıştır. Bu miktar 932 senesinin yedi ayında 18 milyon 955 bin liraya çıkmıştı. Buna mukabil Italyan bize olan iihalâtı da geçen seneye nazaran İ fazlalık arzetmektedir. Talya geçen senenin yedi ayında memleketimize 6 milyon 426 bin liralık mal satmıştı, Bu senenin yedi ayında İtalyanın bize olan ithalâtı 11 milyon 382 bin lirayı bulmuştur. meyva ihracatına teşvike etmekte» | Fransada telâş Versay muahedesi aleyhinde cereyan Fransız gazeteleri hükü- meti dikkate davet ediyor Paris 24 — Son günler zarfında ortalıkta bir takım şayialar deve- yan etmektedir. Bu şayialara göre uzak Şark vekayiine Amerikayı da karıştırmak için bazı devletler çalışiyorlar. Fransa, Amerikaya boş görünmek uzak Şark a eml Almanya, hukukta | üisavat talebini kabul ederse Japonyaya yardım teklifinde bulunmuş, ponya bu teklifi ret etmiştir. ingik- tere, Versay müabedesinin beşinci kısmı yerine tahdidi teslihat mu- kavelesini ikame etmeği düşünü yormuş. Le Journal gazetesi bu şa ma Ra hedesini bozmak için tehlikeli bir cidale giriştiğini söylemekte ve herkesi çok müteyakkız bulun mağa davet etmektedi er taraftan” Avrupa ittihadı kont Kalergi Fransız başvekiline hitaben nutuk irat ederek hukukta müsavat prensipi kabul edilmedikçe Avrupa ittiba- dının kabil olmadığını beyan et- mektedir. 140 kuruşa kahve satan bir bakkal adliyeye verildi Ticaret müdüriyeti Balıkpaza- rında 140 kuruşa kahve satan bir bakkal hakkında zabıt tutmuş, adliyeye tevdi etmiştir. Gandi hâlâ aç Dokuzlar yöziyesini tehlikeli buluyorlar Bombay, 24 — Gandi elân aç durmaktadır. Açlık grevine niha- yet vermek için muhtelif sınıflar ceryan eden miizakerenin iyi bir neticeye bağlanmasını bekliyor. Gandi aç durarak bu sınıflar ü2e- rinde tazyik yapmak istiyor. Fakat anlaşma ihtimali zaiftir. Gandinin doktoru, Hintli liderin çok zaif düştüğünü ve aç dur. maktan vaz geçmezse iyileşemiye- ceğini söylemişti Bolivya - Paraguay harbi Assomption 24 (A.A.) — Para guay hükümeti, bitarafların nota- sna cevap vererek evelce bildir- miş olduğu noktai nazarda israr etmiştir. Paraguay bu notadaki teklileri kabul etmiştir. Cenevrede Hariciye nazırları arasında mülakatlar Cenevre 24 (A.A) — İngiltere hariciye nazını Sir Jhon Simon, İk marine babe Dec etmekte olduğu binada Alman hariciye nazın M. von Neurathi ziyaret etmiştir. Mülâkat takriben iki saat devam etmiş ve iyi ma- lümat alan bir menbadan alınan bir habere göre mevzuu tahdidi teslihat meselesinin heyeti mec- mnası ve bilhassa Almanyanın | hukuk müsavatına dair olan meta- libatı teşkil eylemiştir. Her iki taraf ta müsbet teklifler serdetmişt Berlin 4 (A. A.) — WolEE Ajansından: Berlinin siyasi ma. hafili, Almanyanın teslihat saha- sında hukuk musavatı meselesinde yeniden bir teşebbüste bulunmuş olduğuna dair olan haberlerin uy- durma olduğunu beyan etmektedir. Almanyanın bu mesele hakkında ki hareketi, Alman hükümetinin son beyanatından beri hiçbir su- retle değişmemiştir. | burma bıyıklar; Telrika Mo. 3: Büyük milli roman — Boy heraber evlâilar var iye lâkırdı gelirmiş hal.. Carrrt, diyecekse Tâfını benim gecelik külâhıma an- Istsınl,, Şakamaka amma dilimin ucunda iken unutmıyayım, haniya konyak denilen meret te yaman Şey vesselâm. Adamı sarıyor mu sarıyor. Şampanyayı geç. Pesten- keranı içki; hardaliyenin alafran- gası. Hardaliyeye iki parmak ga 202 kat, 'al sana şampanya. Ne diyordum? Evet, alayı meramla- rını benim külahıma dinleisin. Kendimi bildim bileli kaburga kemiği saymaktan imanım gev- redi. Kasapsak o başka, Evlendim evleneli pelte gibi vücut okşa maktan gık dedim. Sahtiyan gibi deri ellemekten bıktım usandım. Biz de Allahın kuluyuz; bizi de ana doğurdu; bizde de dim, imm var bel, Hergün kapuskaya yat; isıtısıt, önüne koy. Artık benden yana paso. Yiye yiye adam bak- lavadan bile bıkar; nerede kaldı ki sade suya çorba. Insanın. canı başka tatlı istemez. mi? Meselâ, nar gibi kızarmış dilber dudağı, penbe penbe hanım: parmağı, orlası kaymaklı kadın göbeği. İstemek kabahat mı? İsteyenin bir yüzü, vermiyenin iki yüzü. Madamn omuzuna asılmış, üst üste tekrarlıyordur. — Dünya varmış yahul.. Cevdet efen Kandilzade, elele vermişlerdi. Kandilzadenin bir portresini de gözelim ; 30 ile 35 arası, orta boylu, tombalak. Şöyle karşıdan gür dün mü enikonu yakışıklı adam denir, Beyaz tem kıvır kıvır saçlar, pembe pembe yanaklar. Ne zaman yüzüne bak- San, birini kırparak işmar ediyor | gibi süzülen iki göz. Cebi gibi altını çok dişlerinin arasında mülemadiyen bir püro sigarası. Şişmanca dedik ya; binaenaleyh herhalde 39'dan yukarı yakalık. Manda gözü gibi, zümrütten bir buyunbağı iğnesi; işlemeli keten gömlek, gene beyaz ketenden yelek. Yeleğin üst cebinde elmaslı kehriba ağızlık, plâtinden bir kurşun kalem; alt ceplerim bir tarafında, serçe parmak kalınlı- fında alim kordona takılı, K markalı kronometre saat; öle ta- rafinda, gene o kordona merbat, mineli, küçücük bir esans şişesi. Caketin dışındaki üst cebinde; gene K markalı bir ipek mendil ye mürekkepli altın kalemin çengeli. Alt ceplerde bermutat K. markalı yeşil altından siyara tabakası; kelen mendil; içinde ne olduğunu ve kime verileceğini Allahla ken- disi bilen kadife bir kuyumcu kutusu; maamahfaza altın kenarlı mavi gözlük. Bu saydıklarımız solda sıfırdı. Asıl iş, ceketin iç ceplerinde idi. Her iki yanda şişkin mi şiş- kindi. Solda, kalbin üstündeki portföy tıka basa yüklü. 25 kuruş. luk, yarım liralık arayacak olsan ilâç için yok; hâltâ beş liralıklar bile ender. Onluklar, ellilikler, yüzlükler; iç gözde, beş yüzlüler, binlilder.. Karşıki cepte tomar tomar evrak. Resmi damgalı zarflar, başlıklı kâğıtlar; aralarında, çiçekli ve lâvanta kokulu kartlar, 25 Eylül 1932, © 2 Harp zengininim Gelini Mubarriri: Sermet Mahtar. Kandilzadenin indinde para, pul mesabesinde idi; ufaklığın esamisi yoktu, Beş kuruş arasan yanında bu- lunmaz, derhal iki parmağını bıyığına götürerek, tebessümle, bozukluğu yokl diyip portföyünü açar, elllikler, yüzlükler arasm- dan, bin müşkilâtla bir lira ele geçirip dayan Her halde deniz aşırı bir yerde oturuyordu ki her sabah on ila on bir arası, ( Mersedes) marka hususi otomobili, kendisini köp- rüde beklerdi. Boyu kamyon kadar uzun, içi saltanat arabaları kadar. ziynetli olan bu otomobili görenler, baka. kalırlar, Harbiye nazırınn / yahut Bahriye nazırının zannederek he- mencecik yanı başından sivişive- rirlerdi, Koprüye çıkışmın vakti saatt pek belli olmazdı. Meselâ, Kadiköy, Adalar iske- esinden fevç fevç insan boşahyor; ortalık binbir ayak. kele memurlarından biri, püre telâş kalabalığı yararak fırlar, bu gümüş otomobilin şoförüne koşup, kan ter içinde, Şimdi beyfendi. hazretleri tele- rini getirir, yahut — Bugün Tarabyaya davetli imiş- ler, akşama oraya gelsin diyorlar! Kumandasını verir: Kandilzadenin bekâr mı, evli mi olduğu meçhuldü. En yakın ve candan dostlari bile bu meselenin iç yüzüne vakıf değildi. Ağızlar yndan çoluk çocuk kelimelerini duyan olmamıştı. Bizim de nemize lâzml. Gene orası muamma (olarak kalın, Herkesin nesine gerek. Amma diyeceksiniz ki. zenginin parası züğürtün çenesini yorduğu gibi bekârhk ta işgözarlarm etele İerini totuşturmaz mı? Araya girip baş göz etmeğe kalkmak İstezenler, lalmcı keseri gidi kendine yontup devlete kon- mağı kuranlar rahat darur mu? Orası öyledir. Binaenaleyh, bu hususta da, beyimizin etrafını alanlar ağının içine pekil Demesini dört gözle bek- İiyenler eksik değildi. Fakat hazret, bu girdibattan yan gözlü, keman kaşlı, sülün endamlı kerimei iffetvesimesindem kapı açar; öteki, falanca hanım efendi. nin san saçlı, mavi gözlü, huri misal dubteri yegânesinden dem vurur: — Tam efendimize münasip ve lâyık bir refikayı hayati, Cümlesi ağızdan çıkarken bulunduğu nok- tayı gösterir — Şekerim, siyalı saçlı, kumral kara gözlü, elâ gözlü. psi burada. Ne zulümüm ve kababatim var ki bana bir çiçekle yaz ettireceksiniz | Bu söze karşı ağız açılır mı?. Karşıdakiler şapa oturmaz mı? Vaziyeti | kavnyan kurnazlar, plânı değiştirerek, başka manevra Hutturmuşlar, göze girmenin en kısa yolunu keşfetmişlerdi. — Amanm efendin amant.. Dün gece “Ağzım faraş kadar açıp yaklaştırarak , .... de bir yosmaya tesadüf ettim; ilik mi ilik, ömür mü ömür? Lokman hekimin. ye dediği. “Gene kula- ğa fil, ÇArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: