September 25, 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

September 25, 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Eylil 1992 Akşam Sahife 7 - Almanyada gençlik askeri terbiye alıyor? Yeni teşkilât sayesinde 7-8 ay içinde 20 bin meşgul olan ceneral von ge Stülpnagel ) — Burada bedenlerinin im bir teşkilât yapılmıştır. nç talim ve terbiye edilecek von Stülpnagel'i bu işe memur etmiştir. Yapılan teşl liği disiplin çalışmaya alıştırmak, kudretini artırmaktır. Gençlerin beden terbiyesi için hükümet tarafından mükemmel briterium. açılmıştır. Burada münhasıran © gençlerin | talimile meşgul olunacaktır. Hitlercilerden, sosyal demok- ratlara kadar her fırka, şimdiden bu. teşkilâta iştirak o eylemeyi kabul etmiştir. Devlet bu iş için 1,5 milyon mark tahsisat ayırmıştır. Şimdilik Almanyada 20 kurs açılacaktır. Her kursa, her fırka gençlik teşkilâtından mütenasiben adam almacaktır. Her kurs 100 be içindir. Bunlar müşterek lâtn gayesi genç- altında muntazam ve beden Yeni beden terbi, kıyafet giyeceklerdir. Her | meşgul olan dahiliye nazırı kurs 3 hafta devam edecekti von Gayl 7.8 ayda 20,000 gencin yetişti a inkişafı | leceği tahmin olunuyor. Fransız gazeteleri, bunun Ver- Bütün bu teşkilât askeri disip- | sailes muahedesinin teşkilatile 173,174 line tabidir. bir mubari tini vermektir. Bu teşkilâtla bizzat reisicumhur adardır. Mareşal Hindenburg bu münasebetle neşrettiği bir beyannamede diyor ki: * Alman gençliği Almanyanın istikbalidir. Gençlerin beden ter- illes muahedesi Asıl gaye gençlere meleke ve kabiliye- 'Neşredilen talimatname, Versâ- rin silâhla askeri talim yapmaları ve 177 inci maddelerinin ruhuna mugayir olduğunu iddia etmeğe başladılar. Fakat almanlar fran- sızlara verdikleri cevapti mucibince gençle- | —Biz size biyesi, ve beden kabil menedilmiş ise de, gençliğin mi inkişafı için sarfedilen gayretleri | dafan gersit ve yollarımı orduya yardımcı bir senelerden beri takip ediyorum, | üzerinde öğrenmesine bir mani iştirmekten vaz geçmi- Bedenlerin çelikleşmesi, gençlerin | olmadığı bildiriliyor. yecekleri anlaşılıyor. beden terbiyesi, onları “Arazi idman ve talimi, deni | | Fransızlar bugün Almanların sevgisi, halk içi len bu sporu yapan ve öğreten | 750,000 kişilik bir ordu çıkartan vermek devletin borcudur. Mareşal Hindenburg da nazırı von Gayl ile general Edwin mektepler Almanyada esasen var- | bilecekleri: dır. Şimdi bunlar kriteriuma dahil olacak ve çoğaltılacardır. ları lüzumundan bahsediyorl iddia ederek buna karşı hazır ve kuvvetli bulunma- Cezayirdeki müthiş tren kazası Vagonlar parça parça oldu, 56 asker, 5 şimendifer memuru öldü, çok ki 220 yaralı var Bin kaç, gün evvel Cezayirde müthiş bir — Sö eler ölmüş, m sek gere olmuş, asker yüklü bir tren yoldan çıkarak bir Son haberlere göre Turenne civarında vukubulan kaza tahmin edildiğinden daha müthiştir. Trende bulunan 517 askerden kırk yedisi kaza esnasında enkaz altında kalarak ölmüş, dokuzu da hastanede aldıkları yaradan vefat etmiştir. Bu suretle 56 ölü vardır. Yaralıların mikdarı 217 dir. Bunlardan yirmi memurlarından 5 kişi ölmüş, 3 kişi Kaza mahallinde manzara çok fe parçalanmıştır. göstesiyor, Birçok vağonlar parça parça olmuştur. ; in yarası ağırdır. 237 asker sağ ve salimdir. Şimendifer ralanmıştır. idir. Uçuruma düşen trenin vağonları birbiri üze yığılmış ve Resmimiz kazadan sonra vağonların halini Nakili, Ahmet Hilâli Bu hususta Afrikada | yerli- ler arasında, pek meşhur olan bir efsaneyi de anla tayım: Bu efsa- neye göre deniz aygırları ile tin sahlar aralarında bir itüfak aktet- mişlermiş. Bu ittifak mu cibince timsahlar, deniz aygırı yav rularını parçala- mıya cak'larmış, buna mukabil de deniz aygırları yerlilerin bindik- İleri küçük kayık- ları devirmeği ve işinde bulunan lari nehre dök” meği taahhüt et mişlermiş, Filvaki, deni aygırları, kazdırıl- dıkları «zaman lilerin. ağaç kütüklerini oymak suretile yaptıkları İüstuvaneye benzeyen kayıkları sık sık devirirler. Bu kocaman aygırların, suyun sathına çıkarak kayıklara hafifçe çarpmaları bunları devirmeğe ve içindekileri nehire dökmeğe kâfi- Hattâ deniz aygırının rasgel- diği bir kayığı, kuvvetli dişleri ile kenarından yakalıyarak batırdığı da nadir değildir. | Deniz canavar, hücum içi suyun sathına çıktığı zaman bunun. kafasına bir kurşun sıkmak ancak iki üç saniyelik bir zaman vardır. Fakat deniz aygırlarının önden mi, arkadan mı, sağdan mı, soldan mı. saldıracağı hiç bir zaman keşif ve tahmin edilemez. Zencilerin pek korktukları ve #imsahları adetâ insan etile besli- yen bazı tecrübeli deniz aygırları İ vardır ki, kayıkları devirmek için kafalarını suyun sathına çıkarmaz. lar, kayığın altından geçerek sirt- lamakla iktifa ederler. Bu darbe ile kayık, içindekilerle beraber, bemen devrilir. Bereket versin ki, Horn bu kabil feci ihtimaller ile karşılaş: | | mamak için iki kayığı yan yana bağlıyarak © süretle nehri geç- mişti. Biz de filmi alırken, aynı isabetli tedbire baş vurduk. Hattâ nehirden geçerken, zenciler bize sıla sıkıya tembih ediyorlardı: — Kayığın kenarından eli veyahut kolumuzu sarkıtmayınız. yoksa timsahlar kapar. Nil menbalarında ve Victoria gölünde Murehispn selâlesinin di- binde timsahların kaynaşıp durma- larının acaba sebebi nedi Avcılar bu merakımızıda teskin etti ler. Timsahların en belli başlı gıdası balıktır. Murehison şelâle- esinin dibinde yukarıya çıkan ve fazla akıntıdan dolayı daha ileriye gidemeyen balıkları ve su akıntılarınının sürüklediği hayvan ları burada pek bol-buluyorlar. Nil sularının menbamdan dökük düğü sırtlar, o kadar kayalık su o kadar hız ve sür'atle döl İüyor ki nebirin ayaklarından gelen balıklar, sersemleşmekte ve tim- sahlarda bundan istifade ederek şikârlarını kolaylıkla avlamaktadır. Timsahın diger bir hususiyeti daha vardır: Taze balığa ve kok- muş hayvan etine bayılır. İşte biz, filmin timsahlara ait safhalarını çe- kerken, timsahların bu âdetinden istifade edeceğiz. Yalınız bir nokta beni endişeye düşürüyor. Filim timsahlar faslın çekerken bize | bir aralık kirk elli tünisah tağtndı! Horn, cücelerin beyaz mahudesi ve arka: Halbuki, biz, derelerden birinde seyrederken, onlar başka bir dereden gidiyorlar. Şiddetli bir bora ortalığı alt üst etti Geceyleyin çıkan müthiş bir bora ve sağanak, az kaldı ortalığı göle çevirecek, timsahların yüze yüze kurduğumuz kampa kadar sokulmalarına sebebiyet verecekti. Biz karargâhımızı, | şelâleden dört yüz metro ötede kurmuştuk. Sabiller, kesif bir sazlık ile örtülü bulunduğu cihetle, sahilin kena- rında bulunan çıplak ve kumsal bir toprak parçasında timsahları bapsetmeği düşünüyorduk. Bu kumsal, dahile doğru yüz met- ro uzanıyordu. Kumsalın üzerinde tektük bir kaç ağaç ta bulunun yordu. Şelâle cihetinden bi kayalıklar, bu kumsalın bir eni bini kapıyordu. Öğleden sonra bu kayalıklar, bizi güneşten koruyordu. Yanımızda bulunan zenciler, ellerindeki kürekler ve kazmalar ile bu sahanın tömseklerini dü- zeltmişlerdi. Hattı ustuva memleketlerine mahsus, müthiş bir sağnak baş- lamıştı. Başımı, çadırdan dışarı çıkarmak istedim, Mütemadiyen çakan şimşeklerden ortalığın ay- dınlanmasına rağmen yağmurlar bir sel gibi boşandığı cihetle, adım ölesini görmek kabil değik. di. Fasılasız yıydırım düşüyordu. Kunduralarımı giymeğe çalışır ken çadır birdenbire başımın üstü- ne çöküverdi, sonra yağmurdan hasıl olan seller tarafından nehii dorğu | sürüklenmeğe başladık. çadırın altından beyhude yere Çıkmağa çalışırken, biraz ötede bulunan bir ağaç kütüğü, nehire doğru sürüklenmekte olan çadırı durdurdu. Yoksa akıbet çok feci olacaktı. Ağaç kütüğünün tep manmağa çalışırken, arkadaşlarım ellerinde fenerler bulunduğu halde imdadıma yetiştiler. Beni ağaca tırmanırken görünce meserretle haykırdılar: — Biz seni sel tarafından sü- rüklenmiş zannediyorduk çünkü çadırınızın altında bir el çanta Sından başka bir şey bulamadık. Diğer bütün eşya, seller tarafından nehre sürüklenmiş. Ayaklarımız “diz kapaklarına kadar su içinde, birez yüksekce kurulmuş olan büyük çadıra güç lükle iltica eltik. Fakat busağanıkı bize pahalıya mal oldu. ÇArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: