12 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

12 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b a SUMER KIZI | ZE Tetrika No. 30 m Muzaffer (Sumer) ordusunun başında kara bulat | gibi dolaşan Efsar yeniden faaliyete mi geçmişti? Tanzar'a: “Bunların yanına nasıl düştün, yavrum?,, diyerek yanına sokuldu. Bilge, zabitlerin bu kararından memnun olmakla beraber, Enhi/'in gazebinden de korkuyordu. Arz ilâh, ekilen tohumları kurutacak olursa, Bilgenin (Güneş)e karşı imanı zaiflayacaktı. çikmi- yor ve pazarlarda alış veriş eti yordu. Çarşılarda Sumerlilerden başka satıcı yoktu. Nipurdan ve Sirtella dan, ticaret için bir çok kimseler yiyecek ve içecek / getirmeğe başlamışlardı. Şehrin ticareti Sume, geçiyordu. Alamlar, evlerinde, arz ilâhının kudret ve azameti ne vakit tecelli edecek diye bekliyorlardı. rin eline Bilge şehirdeki suları açlırtmış ve başlarına birer nöbetçi dike işti. Suların zehirlenmesinden kor- kan Sümerler, başında nöbetçi durmıyan sudan içmiyorlardı. Sumer suvarilerinin bir kısmı, Suz'dan firar eden (Beklan) ia makla meşguldü. Şehir haricinde aranmadık yer bırakmadılar Beklanın bir başka Alam şeh- rine kaçtığı tahmin ediliyordu. Tanzar sörayın bodrum katında bir odada mahpustu, ir akşam Bilgenin askerlerin- den biri Tanzarın kapısında do- laşırken uzaktan delikanlının hıç- kırıklarını işit Kapıyı açtı. Tanzar başını ellerinin arasına almış, küçük“ bir çocuk gibi ağlı- yordu. — Ne derdin var, oğul? Niçin diyorsun? Beklanın oğlu göz yaşlarını sile- rek nöbetçinin yüzüne baktı — Bilge benim derimi yüzdü recek, dedi, halbuki ben © kadar çok seviyorum ki... Nöbetçi şaşaladı. — Seviyor musun ? — Neye şaştın? Benim kalbim yok mu? — O senin kalbini bulsa elile koparırdı. — Niçin.. Ben erkek de yim? Öyle güzel ve cesur bir kadını ben sevmeyim de kim sevsin ? Nöbetçi omuz silkerek güldü: — Sen kuş tüyünden şiltelerde yatmağa alışmış bir hükünidar oğlasun! O, sert kayaları başın yastık yapmış bir kahramandır. Bundan başka en 4 ve tereme hakkı mahfuzdur — AKŞAM | Matbaacılık şubesi Rekabet kabul etmez derecede ucuz fiatlerle iş yapar. Kitap, Mecmua bastırmak isteyenlerin bu ucuz fiatlerden istifade etmelerini tavsiye ederiz. müsait şeraitle ka mektup ve zarf başlıkları, makbuz, ve sair tap işleri yapılır. Telefon: 2434 Yaran: İSKENDER FAHRETTİN Kadın kıyafetine giren kahbe ruhlu bir erkege gönül verirse, onu ilk önce ben gebertirim. Tanzar muhatabının lâf anlamaz bir adam olduğunu gördü ve sesini kesti. Nöbetci kapıyı pamıştı Bilgenin tımarcısı (Efsar) la kar- şılaştı. Muzaffer o Sumer ordusunun İ başında kara bulut gibi dolaşan ve milyonlarca insanın taptığı güneşi çamurlamağa çalışan ( Ef- Alam sarayında yordu? Tanzarın kapısında bekleyen Efsann — tanıdığı bir | Kapının önünde dolaşırken, | | Nöbetçi, Efsarın yolunu kesti: — Nereye gidiyorsun? görecektim. O kadar — Tanzarı — Barak şu budalayı.. canımı sıktı ki. — Ne yaptı? — Sersem çocuk, likeden kurtarmayı — Ne düşünüyor? — Bilgeyi.. Efsar birşey anlayamadı. — Elbette onu düşünecek,. Iki gün daha babasının kaçtığı yeri söylememekte sarar edecek olursa öbür dünyanın yolunu tutacakl Nöbetçi gülerek izah et — Abladığın gibi değill Tanzar, Bilge'yi seviyormuş. — Sahi mi? Ve birden heyecanını gizlemeğe çalışar — Şunun kapısını aç da ağzın- dan bir az lâf alayım, dedi, belki babasının nerede olduğunu bana söyler. Nöbetçi tekrar kapıyı açtı. Tanzar, Efsarı görünce şaşır- mıştı, Bir kaç gün evvel babasına: ilgeyi ben yakalayacağım.. Dediği zaman Tanzar da yanında bulunuyordu. Efsar yavaşça kapıyı iterek delikanlının yanına sokuldu. — Bunların eline nasıl düştün, yavrum? Baban, senin yerine başkasını gönderemez miydi? (Arkası var) Bir ipekli kumaş kaçakçısı mahkemeye verildi Zabıta kçakçılıktan maznunen Rıza isminde birini yakalamıştır. Rıza muhtelif yerlerde bir çok ipekli kumaş kaçakçılıkları yap- | maktan suçludur. Riza evrakile birlikte ihti mahkemesine verilmiştir. it, adres kartı, fatura, sirküler e. Ami ISTANBUL HAYATI Emdenin aslı ne imiş? Hey gidi günler hey. Dekolte elbiseli hanımlar, ceketi sırtında, göğslü bağrı açık dolaşan delikan- yakaları kalkık palto” inde titreşe titreye sinema köşelerine kaçışıyorlr. Şöyle vakit geçireyim, dedim, en ucuz yer sinema Dış kapıdan nasılsa girmiş bu- lundum. Koca salon ağzına kadar dolu. İlerilemek için hiç adım atmı lüzum yok. Bir defa aralığa sıkış tan mı, silindirden geçer gibi ezile büzüle kendini ortada bu- lursun, Geriye dönmeğe çalışırken suratıma inen bir çocuk tekmesile bilet gişesinin önüne kadar zorla kaçtım. Hanımcağız çocuğunu ezdirmemek için kolları zerinde havaya kaldırmış, küçük afacan çamurlu ayaklarile etrafa tekme- ler savuruyor. Bu sırada yanından boğuk bir lin feryadı kopti ki — Aman mayrilik ölöorüm, ölöorum. Arkadan kart bir erkek sesi hepsini bastırdı. Kı nazea bir adamc kadar bağırıyor — Zo, siz ne biçim adamıdırsı. nız. Yoksamki, kapıları kapat mışsınız da şano derununda pakla sayorsunuz?.. Görmoorsunuz ki, bunda iki tane adam çır çır çıgrışıyorla Birisi omuzuma vurdu, döndüm. Bizim eski kahveci İranlı ağa, Elinde bir bilet, keyfinden ğzı kulaklarına varıyor : — Ne mene açcıh göz aldu- un görmüşse ya, Hemedanın gemisi oynıyacak diyende hemen göşmuş gelmişem, Kalabalıkta nasıl bilet oldığını sordum, Bizim ağa gevrek bir kahkaha savurdu. — Hele- dedi - bu da bir gala- balıhtı ki?.. Sen Tebrizde beher tükkânda ki galabalıkları görsen, imdi burada hiç kimseler yohtur diyerdin. Duvarda ki zırhlı resmini gös- terdi, — Hemedan gemisini görirsen ya,, Bu gemi imdiye gadar kır mintene donanmayı hâk ile yeksan eylemişti Bunu benim mahdumum tev rihlerde okumuştur. İmdi içeride heyalini görende ağnıyacahsen Hemedan £ gemisinin azametini Bizim Kasım ağa Emden kru vazörünü Hemedan gemisi yap- mış, mütemadiyen anlatıyor. Bu Sırada gişenin önünde bir kavga başladı, bu defa geriye doğru ilmeye başladık. Sıkı bir Çendere arasında bir mum gibi ezile büzüle kapıdan dışarıya kadar ıtildik. Hey allah razı olsun o kavgayı çıkarandan. Lâkin bizim sinem: çıkış intizamsızlığı hakikaten insanı usandırıyor. CR, boylu, bike z avazı çıktığı YENİ NEŞRİYAT Yolların sesi Yolların sesi mecmuasının dör- düncü sayısı çıkmıştır. Bu nüshada Cenap Şehabeddin beyin, mede- #in ölçüsü diye bir makalesi wardır. Bundan başka, Sadri Bürhan Sabir beylerin yı güler, hikâyeler, son ay içinde çıkan kitapların tenkitleri bulun- maktadır. ? Sekiz senedir. evlidiler, Hüdayet bey, onu, henüz on yedisinde | iken gözü kapalı bir halde alanıştı. Kahır ve mihnet çinde geçen bu uzun seneler Feride hanımın fitraten mevcut olan gözlüğünün tekâmül ve inki- şafına mani olamamıştı. Şimdi gün geçtikce hayatının kiymetini daha ziyade anlıyor, Hidayet beyin yoksuzluk ve mah- rumiyet içinde bıraktığı hayattan onu sogutuyordu. Fakat ne yapabilirdi?!, Allab- dan başka kimseciği yoktu. Bazı larının yaptıkları gibi sade genç- liğine ve güzelliğine güvenerek yola çıkmağa pek de cesaret rdu. Lâkin muhitinde onu beğenenler, ve bu hayata nasıl tahammül / ettiğine akıl sır erdi- remiyenler bütün gençli mesut ve müreffeh bir hayat gösterecek olan başka bir erke- kolları arasına geçen her dırılıda bunu bir par daha kuvvetle hissediyor, öfke talüne nedameti arasında gizli bir teselli duyuyordu. Hidayet beye geli *keşke kuru bir güzelliğe tamah edip evlenmeseydim!, diyordu. Çirkin olsa bile biraz paralı bir kadina düşmemesini büyük bir taliszlik eseri addediyordu. Ah, imdiki aklı olsaydıl,, Karısının mlerine, bütün sayinin seme- resini istihfafla görüşlerine taham- mülü kalmamıştı. Onunda en büyük tesellisi çalışıp hayatını kazanmak için kalbinde tükenmez bir azmi bulunmasında idi. Son bir hadise aralarında birer filri sabit haline giren bu düşün celerini mevku tatbika koymağ bir izemin teşkil e: Feride) hanım, nasıl ol- na. sekiz senedir | bir şeyiiyapmıştı. Bun- İ dan dolayı Hidayet bey evine bir İ haftadır yüzü bağlı alarak gidip geliyordu. Artık eni kunu derği dar, Feride hanım -kocasma karşı | yaptığı kabahatten derin bir bi- İ cap hissetmekle beraber hiç bir vakit bunu belli etmek iste miyor, gayesinin temini uğrunda böyle bir hadisenin zaruri oldu- ğunu kabul ediyordu. Fakat ba- kalım Hidayet bey ondan ayrıla- cakmıydı?! Bunu iyice tayin ede- miyordu. Mamafih her şeyden evvel ken- disine iyi bir namzet hazırlamağı her gün düşünüyordu; O zaman nasıl olsa Hidayet beyden ayrı manın bir kolayını bulacaktı Feride hanım etrafında ona akıl hocalığı etmek isteyenlerin sör- lerine aldırmıyordu : Zirâ hepsi | zararlı ve mahzurlu idi. Gazetelere izdivaç için küçük ilân vermenin pek moda olduğu İ bir zamandı. Bir gün gazetelerden | birinin küçük ilânlar sahifesine gör gezdirirken şu satırları okudu. | 125 yaşındayım. Güzel olduğumu | söylüyorlar. Kurulmuş bir yuvam. vardır. Yaşı kırkı geçkin olmıyan kazançlı bir erkekle evleneceğim taliplerin Galata post restan S.H adresine mektup yazmaları) Oh ne âlâ... O'da hemen şimdi buna yakın bir şekilde küçük bir ilânla ipliğini pazara çıkarabilirdi. Evet bunda hiçbir mabzur yoktu. Derhal bu işin icabına baktı. Bir kaç gün sonr, verdiği ilânı gazete sütunlarında gürünce tatlı Sahife 2 Aradan pek az bir zaman sonra, birgün postahanenin önünden ge- gerken artık merakına karşı ko- yamadı: — Nasıl olsa bir kere ok yar yından çıktış bakayım şuraya bir uğrayim dedi. ve kendisine yazılan ilk mektubu büyük bir meserret içinde aldı. , Feride hanım hemen ertesi gün için mektupta yazılı olan buluşağa tam vaktini beş dakika geçe gitti” Burası kocasile bir sinama dönüşü gelip oturdukları meşhur Vitami pastahanesinin üstü idi, Bilmedi bir yer olsaydı belki bu daveti kabul edemiyecekti. Pastanenin Üst kat merdivenlerini çıkarken heyecandan dizleri dermansızlaşı- yordu. Yukarıda hiç kimseler yoktu. Ta., Köşede, başı beyaz sargılar içinde bir hayal gördü. Bu hayal onu kendine doğru adım adım yürüttü. Evet/bu hayal Hidayet beyin kendisi idi. Her ikisi de şaşkın, şaşkın bakıştılar; ve sonra: — Küçük ilân. diye kekeledi- ler, Bu tesadüfden çıkan meticedi birbirlerinin ezelden kısmeti ol duklarına dair mevcut kanaatları bir kat daha sağlamlaşmış oldu. Vaziyeti karşı karşıye itiraf etti- ler, Zavallı Feride harım, baygın lıklar geçiriyordu. Kocası: — Haydi, eve gidelim! » dedi. Sokağa çıktı Kaderlerinin önünde, iki kümes kaçkını halsizliğile evlerine dön- düler, Burhaneddin Arif Cenevre 10 (A.A) — Hicaz, di ismini, almış Gemiyetine Bundan sonra bütün beynelmilel vesikalarda Hicaz bu yeni isimle anılacaktır. SATILIK EMLAK Bökiz odalık HANE bin arpnlik BATIÇI ati ehval Milletler Ko, 269 363 ARŞINLIK ARSA Üzerinde Mükemmel Bir Apartıman inşat edilebilir Beyoğlu yeni inşast merkezinde Ne, 262 ÇEMBERLİTAŞ ç katlı ve 14 odalı hans metin inşunt, Banyo, Sa, Havagazı, Elektrik Bahçe, Denizn manzarası Var EHVEN FIAT Ko, 251 ISTANBULDA IKI KüçüK DÜKKÂN FIRSATTIR Ne. 353 CİHANGİR BAHÇELI HANE onyedi büyük oda, su, sarnıç, elektrik, deniz manzarası var, Pek metin inşaat BUYUK DALYAN BOĞAZİÇİ Senevi irat : 80090 Lira Sahilde Bayük Bostan ve 22 odalı Yal UYGUN ŞERAT Mütemmim izahat almak! üzere Bahçekapı Taş Han No. 20-21-22 UMUM EMLÂK ACENTESİNE Müracaat » Telefon; 20907

Bu sayıdan diğer sayfalar: