16 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

16 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Ts. inisani 1992 Frankestein Filmden bir sahne Bü hafta Opera sinemasında Frankestein filmi gösterilmektedir. Filmin bir ismi de “ Canavar Yaratan doktor , dur. Frankestein filminin mevzuu şudur: Acaba vasıtalarla insan yapmak midir? Doktor Frankestein senelerden beri bunun için uğraşmaktadır. Doktor bu çalışmasını herkesten, en yakın dostlarından, nişanlısın- dan ve çok sevdiği hocasından bile gizli tutuluyor. Bir harabede esrarengiz bir tarızda geceli gün- düzlü ilâç şişelerinin başında göz suru döküyor. Nihayet fırtınalı bir gecede doktor gayesine Yaptığı suni adam yavaş yavaş teşrih masasından kalkıyor, ha- zeket ediyor, sokağa çıkıyor. Fakat doktor bu yap- mak için kullandığı malzemin fena olduğunu sonradan anlayor. Çünki s sanın kalbi bir canavar kalbidir. Yapma adam bunun işin yer yüzüne bir belâ kesiliyor. Göğsünde çarpan kalbin bu ca- pavar yüreği olması ona en müthiş cinayetleri işletiyor. Filim nihayet korkunç, tüyleri örpertici sahne- lerle bitiyor. Con Gilberi ve karısı Bir kaç hafta evvel Fransaya gelen Con Gilbert ve karısı ginin Bruce elân Pariste bulun yorlar. Iki artist hemen her gün, tenis korduna giderek saatlerce “enis oynuyorlar. Dile düşmüş kadın Artistik sinemasında *Dile düşmüş kadın, filmi gösterilmek- tedir. Filim sevimli sinema artisti Mady Cbristians ve Hans Stuv çok fazla tanılmış bir kadın. Bir ar havai meşrep... Fakat etrafında dolaşan bir çok âşık- lardan hiç birine de aldırış etmi- yar.. Bir gün Rene isminde genç bir gazeteci “ile tanışır... Genç gazeteci ona: — Kimsem yok.. Bir türlü ke, 'dime şübret yapamıyorum. Halbuki sizin bir çok tanıdıklarınız var. Hepsi yüksek adamlar. Beni himaye ediniz. diye | yalvarır. Moretti genç gazeteciyi himaye eder. Ve ona yavaş yavaş gönlünü de kaptırır. Morettinin zengin bir dostu vardır. Banker Oven, Genç kadın artık Reneyi sevmeğe baş- ladıktan sonra bankere yol veri yor. Fakat Moretti kendisinin ev- velce hafif bir kadın olarak tanık dağını batırından çıkarmıyor ve aşkımı Reneye belli etmiyor. Moretli nin yardımı ile Rene pek az zaman içinde çok meşhur bir muharrir oluyor. Moretti Rene- Yi çılgın gibi sevmektedir. Lâkin onun dile düşmüş bir kadınla evlenmeyeceğinide bilmektedir. Bu ırada zengin bir markinin kızı da Reneye âşık olmuştur. Moretti genç muharririn tik | baline mani olmamak için tekrar eski dostu bankerle barışıyor ve Reneyi zengin markinin. kıziyle | evlendirmeğe — çalı Fakat | Rene, Morettinin hissiyatını anlar yor ve ondan ayrılmayor. Veni filimler Paris — civarındaki Paramunt stüdyolarında bir çoki yeni filimler çevriliyor. Bunların başında “Al datılmış koca, gelir. Bu filim boş bir komedidir. Şimdiki ismi mu- vakkattir. değiştirilmesi mubte- meldir. Baş artistleri Dranem ve Jeanne Boliteldir. Filmin harici | la Ferriere yor, Dranem sahneleri Ozoir tasyonunda çe yük vagonunda domuzlar örasmda seyahat eder- ken görülüyor. filimde güzel üç Mirai şarkı vardır. Bilhassa kibar âleminde | filminden bir sahne Davit Golder Fllimden bir sahne Bu hafta asri sinemada Davit Golder filmi gösterilmektedir. Filmin mevzuu şudur * Davit Golder meşhur bir borsa kurdudur. Bu adam bütün ba) ti iki şeyo vermiştir: Borsa dalavereleri ve kızı. Bunun Davit günde binlerce liralık borsa oyunları oynamakta ve kın Yoycenin ber istediğini yapmak: tadır. Vakıa Davit Golderin bir karısı vardır. Kakat müt iş adamı olan ihtiyar borsa kurdu bu ka- Madam Golder de kendisine genç bil Aşık bulmuştur. Kocasının bütün bu genç parasını adama yedir. Davit Golder karısından pek ziyade soğumuş” tar. Onun yüzünü bile görmek istememekte yalnız kızıyle meş- gul olmaktadır. Davit Golder birgün fazla yorgunluktan düşüp. bayılıyor. Bunun üzerine madam. Golder hemen kendisinin üzerine atılarak: — Paranı bana bırak. nyor. Davit: — Kızma bırakacağıml, diyor. Madam Golder gülüyor: — Joyce senin kızın deği diyor. Bunun üzerine bangerin artık dünyada hiç bir mıyor. Bütün serve yor. Bu suretle eyi yıkıyor. * Mary o Pickford.. yakında “ Shanty Town, isminde bir filim çevirecektir. diye b ndeki her Nakleden: Bir müdâet balıştık. Sonra çekiştik. Kanlı bezin içinden, masaya gat diye bir şey düştü. Duraladık. | Baktı Küçük, sarı, altın bir anak tardı. Doktor, bu anahtarın üzerimde yaptığı tesiri anla — Bereket Ali Kuli Hanın zır deli olduğu müteaddit doktor raporları ile tespit edilmiştir. Yoksa, kendini cinayet işlemiş, adam öldürmüş olmakla ittiham eden bu hastamı, adliyeye teslim etmem lâzım gelirdi. Bu söz garibime gitti. Ali Kali Hanım balıratını okuduktan sonra, onun bu cinayetini mazur görme- mek kabil miydi?. Her halde benim de akli veziyetim pek par- lak değildi.. Bu Karun bey ya man bir kurnazdı, bana pusulayı şaşırtıyordu. Karşıma geçmiş, ayakta bek- | liyordu, Gitmediğimi görünce: — Azizim, dedi, şunu aklınıza koyunuz, ki cinnet nazik bir meseledir; işin içinden çıkmak için, uzun ve mesleki bir tecrübe lâzımdır... Kalkıp gitmek düşmüştü. gıtlarımı — toparladım, — cebime yerleştirdim, doktor beye yarım ağızla teşekkür edip çıkım. Dışarı çıkınci, arabamı bula- madım. Ortalık da kararmıya Birden, arabacıya sam, jandarmaya haber vermesini söylemiştim. Arabacı muhakkak Jandarma dairesine gitmiş ola- caktı. Gelecek olurlarsa ne diye- cektim? Kaçmaktan başka çarem yoktu. | Koşakoşa | istasyonun yolunu tuttum, Son irene yetiştim. Beynim kaynıyordu. Ali Kuli Hana karşı derin bir muhabbet bağlamıştım. Hissediyordum, o da, benim gibi, sizin gibi, herkes gibi, mustarip beşeriyetin kur- banlarından Resmi teşebbüslerde bulunmıya, battâ, el altından bir firar planı kurmıya karar verdim. Fakat evvelâ çerkes kadının bulmam, ona bütün bunları anlat- mam lözumdi. Iki gün, sabahtan akşama kadar matbaada onu bekledim gelmedi. Halbuki katiyen geleceğini söy- lemi Beyoğlunun bütün s0' “larmı gezdim. Ne © sobacı dükuânn, De mor kapıyı bulabildim. Buhurü elendi namında hiç kimse yoktu.. Doktor Sağfur beyi kimse ta: nımıyorpu. — Tıbbiyeye gi Defterleri tetkik. ettim. Tıbbiye kuruldu kurulalı, Sağfur namında hiç kimse ne kaydedilmiş, nede diploma almıştı. Peki amma, allın anahtarı göz lerimle görmüştüm. Çerkes: kadını meden gelmi- yordu? O'da yalancının. biriydi. Bana da, Ali Kuli Hanın metresi olduğunu söylemişti. Bir kaç gün daha geçti, Nihayet gazetede, ancak kendi- in anlıyabileceği bir açık mu havere yazıp davet ettim. Geldi. Kara gözlerinin karşısında, bütün cesaretimi kaybettim. Hiddetim geçti. Dedim ki: — Emrinizi yaptım. Kendisini Selâmi İzzet gördüm. Bu işi; müthiş bir kav. gadan sonra, doktor Sağfurla karısı Hatice hanımefendi yapmış- Sözümü kestir — Sizi rahatsız ettiğim için affımı rica ederim. Ben Hatice hanımla görüştüm. Onların hak- Bu işten vazgeçin ve unutun. Tekrar affe- dersiniz.. Kusuruma bakmayın. Bu rücu beni deli etti. Çerkes kadını bileğindeki saate baktır — Ovol.. dedi, dört olmuş. Geç kaldım, Bu meseleden kim- seye bir şey söylemeyin. Söz veriyorsunuz değil mi? Yalışk: yılışık güldü, elini uzattı. Elini sıkmadı. Fena halde kızmıştım: — Maksadmız para çekmekti. Beni alet ederek buna muvaffak oldunuz... Çerkes yüzünü ekşi — Tuhaf adamsınız, dedi, artık. nezaket de göstermiyorsunuz... Hiddetim bütün bütün artt: — Asıl tuhaf olan sizsiniz, de- im... Fakat ne yapsanız nafile ir. Onu kurtaracağım ve herke- Sin içinde suratınıza tükürteceğim. Hayretle yüzüme baktı. Sonra bir kahkaha attı: — Handan mı bahsediyorsu- nuz? O öldül Bu haber beni fena sarst Sersemledim: — Öldü mü? — Evet, sizin ziyaretinizden iki gün sonra öldü. Artık yapacak hiç bir şey kalmamıştı... Mesele kendiliğinden kapanmıştı. Çerkes kadını da gitti. Arka sından baka kaldım. Ne bir | sey sorabildim, ne bir şey söy edim. Ağır ağır merdivenleri Ben hemen balkona çıktım. Kapıda bir otomabil bekliyordu. Çerkes kadını bindi. Birgün, onun siyah elmas gör lerinin büyüsü ile büyülendiğim in, onun bu gidişi beni üzdü. Gidi yordu ve bir daha gelmeyecekti. Birdenbire, ani bir ilhamla haykırdım: — Pirayel. Evet, bu kadın Piraye idi Se simi duydu, fakat aldırış etmedi Otomobil kalktı, uzaklaştı. Kö- şeyi sapıp kayboldu. indi. Bu garip vakanın kahram ortadan kalkınca benliğim meydana çıktı. Düşünmeğe başladım. Deli miydim? Rüya mı görüyordum. Bütün © vücudum uyuşmuştu. Ortalık kararıyordu. Karşımızdaki tahla evin penceresinde bir ışık yandı. Basma eflâtun perdeler aydınlandı... Gerindi Trkildim. ... Masamin başındaydım. Mü- rektiphanenin çıra — Tashih provalarını istiyoruz, bu rüyayı görmüşüm. Hademeye bir kahve söyledim, Tashihleri yapmıya başladım. Fakat garip değil mi, bu vaka: nın, bir türlü rüya olduğun: mıyorum. — Bitti —

Bu sayıdan diğer sayfalar: