25 Kasım 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

25 Kasım 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MANŞ AŞ ANE EMEA AMMAN 25 Teğrinisani 1932 Sahife 7. - sıfırdan aşağı 3-4 derecedi Yüksek yerlerde nakıs 9-10 dereceye kader iniyor. Erken başlıyan soğuklar herkesin çanını sıkmış, yalnız kış sporu meraklılarını Fransa rede Davos civarında kış sporu mahalli gör ve İsviçrede kış sporu yerlerinde şimdiden büyük“ bir kalabalık vardır. M. Troçkinin seyahati Kaptan yolcunün kim olduğunu bilmiyormuş Troçki Akropolu ziyaret etmek istemiş, mkân bulamamış fakat buna i 19 (Hususi) — Dani markaya giden sabık Sovyet har- biye komiseri Leon Troçki Pireden Praga vapurile geçm badisesiz olmamıştır. Tcoçkinin Prağa vapurunda bulunduğunu haber alan Atina ve Pire ko- münistlerinden mürekkep ve Stalin taraftarı gruplar, karaya çıktığı taktirde | aleyhinde | tezahuratta bulunmak işin pek erkenden Pire rıbtımında toplanmağa | başlamış- lardır. Pire zabıtası, müfrit komü- aistlerin bu basmane niyetleri karşısında asayişi muhafaza etmek için şiddetli tetbirler almış, ko- münislerin vapura yaklaşmalarına, müsaade etmemiştir. Troçki Yunan polisine karaya çıkarak Akropol harabelerini 2i- yaret etmek istediğini bildirmi ve bu hususta müsaade istemi Yunan zabıtası, Troçkiye ka çıkarak Akropolu ziyare etmesine hiç bir itiraz. olmadığını, fakat bir kısım komünistlerin düşmanca tezahürlerine uğraması mubtemel olduğu cihetle, karaya çıkmasa daha âkılâne bâreket edeceği cevabımı vermiştir. Bunun üzerine Troçki, karaya çıkmaktan vatgeç- Öğleden sonra madam Troçki, refakatinde, biri resmi öteki sivil iki Yunan polisi bulunduğu halde karaya çıkarak otomobille Akro- pol harabelerini ziyaret etmiş ve akşam üstü vapura dönerek kocasile beraber, Marsilyaya ha- reket etmiştir. Troçki, Pragâ vapurunun Pire limanında tevakkufu | esnasında kamarasından — dışarı çıkmamış, kendisinden beyanat almak için vapura koşan yerli ve cenebi gazetecilerden biç birini kabul etmemiştir. Troçki Praga lüks daire oturmaktadır. Praga suvarisi Pireye gelinciye kadar Troçkinin kama" yasından dişarı çıkmadığını, yanına getiren bir vapurunun en da ancak yemeğini hizmetçi kızı kabul iken vapur. telsizinin Londra telsizinden tesadüfen kaptığı bir tebliğten kendi vapurunun lüks kamarasında seyahat etmekte olan Madam Troçki, bir polisin muhafazasında Akropolu gezerken Sadef nammdaki yolcunun Troçki olduğunu anladığını! söylemiştir. Vapur kaptanının gazetecilere ifadesine göre Troçki Türk pasa- portile seyahat etmekle beraber, kendisine verilmiş olan pasaportta Türk himayesinden istifade etmi- yeceği ve Türkiye tabiiyetinde olmadığı yazılıdır. Falik Sahiyleri! EMLÂKiNİZiN İDARESİNİ UMUM EMLÂK ACENTESİ Müessesesine tevdi edini BAHÇEKAPI TAŞ HAN No. 20 - 21 - 22 Tütüncülük Ege mıntakasında ne kadar tütün ekildi, ne kadar satıldı? İzmir 28 — Ege iktisadi mm- takasında bu sene ' zarfında ne kadar tütün ekildiği ve ne kadar satıldığı hakkında çebrimiz ti ret odasmca bir rapor ba: mıştır. Bu rapora göre tütün mu takalarında tütün zeri iç 175,490 dönümlük saha i ruhsat alınmış ve 8,677,000 kilo tütün istihsal edilmiştir. Mübayeata 24 Teşri Çeşme, Alaçatı ve Sey başlanmıştır. 20 Teşrinisaniye kadar tütün mıntakzlarındaki — buseneki mah- sulden * 2300000 okka yani 3 milyon kilo tütün satılmışlır. Tir caret odasını her kazada ayrı ayrı satılan tütün miktarı hakkın- da gelen malümat şöyledir: Buca ve Burnavada otuzbin okka, Kemalpaşa'da 60 bin, Aklisar'da 560 bin, Kırkağa ta 100 bin, Soma'da 90 Bergama, Dikili ve Altınova'da 125 Ödemiş'te. 175 bin, Adagide de 55 bin, Tirede 80 bin, Manisa ve Kasabada 50 bin, Muğlada 220 bin, Milâsta 100 bin, Gâvurköyde (180 bin, Torbalıda 10 bin, Kuşadasında 230 bin, Karaburunda 65 bin, Çeşmede 170 bin okkadır. iler hertarafta 70-110 kuruş sında — değişmiştir. — İnhisar idaresi iyi kalitelerin okkasını 125 kuruştan mübayea etmiştir. Mın- takanın geçen seneki tütün rekok tesi 26 milyon kiloyu bulmuştu. 26 Teşrinievvel 931 de piyasa açılmış ve bu. seneki mahsulün idrakine kadar 23 milyon kilo tütün satılmıştı, Geçen seneki mahsulden de peyderpey sat yapılmaktadır. 77 7P07. Seş Bu senel dan istihsal kâmilen satıl nazarile bakılmaktı hırsız yakalandı Tanınmış hırsızlardan Ibrahim evvelki gece Sarıyerde Mehmet isminde birinin evine girerek bir çok eşya aşırmıştır. Bir müddet sonra zabıta Ibra- bimi yakalamıştır. Yapılan tahkikatta Tbrahimin bundan birkaç gün evvel de mü- him bir koyun ve halı hırsızlığı yaptığı enlaşılmıştır. İbrahimin öleden beriden çaldığı eşyaları ekolte az olduğun olunan tütünlerin muhakkak Anadoluhisarında bir evde sak- | ladığı tesbit edilmiştir. Bu evde yapılan araştırmada birçok hırsız. lik eşyası bulunmuştur. Eşyalar müsadere — edilmi; Ibrahim adliyeye verilecektir, Anadoluda tetkik seyahati . İptidai mahsulümüzü kendimiz işletmeliyiz Ham maddelerimize kapılarını kapayan memleketlerin olmaktan Sozyet komşumuzdan memle- ketimize gelip tetkikat yapan mütehassıs heyetle birlikte Ana- doluda seyahat eden bir arkada- Şimizın muharrik katreilerimiz hakkında anlattığı, alâkayı calip müşahedeleri, dünkü nüshamızda yazmıştık. Bugün de, aynı zatın Bir çok şehir ve kasabalarımızdan aldığı diğer intibalari naklede- ceğize » Keçinin iki. i, ozun kıllar lü tüyü vardır. iğeri > onların Son buhran dolayı diğer iptidai maddel Türkiyenin © meşhur (— keçinin uzun kılı da) satılmak için piyasa bulamamaktadır. Bunun diğer bir sebebi de şudur: Ingilizler olsun, diğer müşterilerimiz olsun, tiftik. keçilerimizden damızlık al mışlar; bu. hayvanları kendileri öretiyorlarmış. Binaenaleyh, tifti- imiz, artık, güçlükle mahreç bulacağa benziyor. Öyleyse, bir sual karşısında kalıyoruz: — Bundan sonra, bu milli mahsulümüzü harice satamayacak miyiz? Satamadığımıza göre ne yapacağız? “Ne yakacağız? Şu suretle verebiliri Memleketimizin bilhassa cenup kısımları pek sicak yerler olduğu halde, buralarda yazın Avrupa tarzı rengârenk çeşitli ve yünlü kumaşlar giyiyoruz. Halbuki, toz, ter bir tarafan, böyle kumaşların insanı rahatsız edecek derecede sıcak tutması öbür taraftan, Avrupa sanayiinin bize cebren asla Yün un cevabımı sürdüğü bu tarz mallar, ihtiyaca muvafık değildir. kıvırcıktır ; eder, muhafaza Serin harareti Tiftik ise düzdür; Esasen , dokumak üzere bizden alıyorlar. Meselâ, yazın dairelerde kullanılan sof ceketler üfiktendir. Eğer mahreç bulama- cek mensucalı yacak olursak, dabili piyasamızda - hattâ fazla reklama bile mesettirmeyen - ken inden bir revaç temin olunabilir; Avrupa tar gayrı salih kumaşlar yerine tftük hu- maşlar taamül meyanına girer. Dünyanın her memleketinde kendi mevadı. ibtidaiyesini kendi işlemek ve hariçten mal getirme- yip kendi yağile kendi kavrulmak cereyanı almış, yürümüştür. Güm- rük siyasetleri, kontenjanlar filân bep bunun mahsulüdür. Elbette bizde buna uymak, kendi tftiği kendimiz ditmek, taramak, eğirmek, dokumak mecburiyetin- »r iptidai maddelerimizi de dahilde sarf imkânını bulmalıyız. Mevadı. iptidaiyemizi nasıl tanı- mızı gene keçi üzerinden bir misalle anlalım, Bir kaç yede, en âdi tarzda, köylünün şapkası yapıldığını gör dük, Keçinin ince tüylerini sabunla ıslatarak ve bir kalıp üzerine ko- yarak tokaçla. dövüyorlar; ona kalıbın şeklini veriyorlar, Mevle, sanayi piyasası çıkmalıyız külâbı bozması bir şapka hasıl oluyor. Yarım” liraya, bir buçuğa satılıyor. Halbuki, bu iptidai şapk kanımı mevadı' iptidaiyesi, piyasaj da on beş yirmi liraya satılan iyi Avrupa şapklarının meva iptidaiyesi ve, bizim köyli şapkasını yapmak için. sarfetliği- miz keçi tüyü ile yirmi liralık on kadar ince, hafif şapka yapılabi- Tir. Işte, milli mahsulümüzü bu derece tanımiyor ve heba edi yoruz, i Mademki giyim mevadindan başladık, misali yine ondan getire- lim. Harice eskiden satılıp ta şimdi satılamamak tehlikesi yalnız #ihiklerimiz . Hakkında değildir. Meselâ, pamuğumuzu şimdiye ka- dar Yunanistana sürerdik, Halbuki garp komşularımız da Trakyada bataklıkları kurutmuşlar; kendileri için pamuk yetiştiriyorlrmış. Bir iki sene sonra Adananın mahsu- lünü nereye satacağız? itün bu misaller ve bütün bu izahat şunu gösteriy: Artık sadece iptidai madde yetiştiren bir memleket halinde mayız. Kendi ham maddeleri- mizi kendimiz işleme! kullanmalıyız. Bugünkü için, en lüzumlu unsur satış sasıdır. O maveut bulunmalı adeta, üç nalla bir at demektir. Bizse, ecnebi o mallarına piyasa teşkil ediyoruz. Türkiyede ziraala mı, yoksa sanayie mi ehemmiyet vermek lâzım geldiğini, bir çok defalar, müna- kaşa mevruu olmuştur. Bizim ziraat ve ham mevat memleketi halinde | kalmamızı söyleyenler unutuyorlar ki, daha uzun seneler, çeşit çeşit fabrikalar o yapmak Suretile, esasen, sanayi memleketi oluverecek değiliz. Henüz, maal esef bundan çok uzağız. Meselâ nüfusu bizimkinin yarısı bile olmayan Yunanistan fabrikaların- da, ceman yekün yüz elli bin pamuk broşu çalışırken, bizde ancak yetmiş bin çalışıyor. Romanyada bin beşyüz tezgâh var; bizde 400, bizde bir tane cam fabrikası yapılmak: isteniyor; Ro- manyada altı cam fabrikası, Yunanistanda iki tane mevcuttur. kâğıt fabril bütün Balkan memleketlerinde vardır; bizde yok ib. Th, Hülâsa, bütün dünyada buhran çare, sanayii daraltmak iken bizde genişletmekti Kendi. iptidai mahsulümüzü işlersek hem köy lünün muzayakasınm önüne geçeriz: hemde fabrikalara işsizlerimizi yerleştiririz.. Ham maddelerimize kapılarını kapayan Avrupanın sanayi mamu- Iâti piyasası olmaktan çıkmanın yoluna bakmalıyız. Işte mütehassıs arkadaşımız bu vazih tabloyu çizmiştir. 2 nci Amca bey albümi çıktıl Fiati: 50 kuruştur. Taahhütlü bir mektupla 50 kuruşluk posta pulu gönde- renlere bir albüm gönderilir. Mektuplar: (Akşam'da Amca bey adresine yazılmalıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: